Perşembe Mayıs 9, 2024

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız. Düşman saldırılarının yoğunlaştığı bir süreçte sağdan soldan darbelenmeye çalışılan proletarya partisinin kumanda merkezinde görev alma cesaretiyle tanırız bilge duruşlu önderi!

En zor süreçlerde ve anda proletarya partisine, halka, devrime öncülük yapış tarzından, ateşi ellerine alarak kıvılcımı yangına çeviren cüretinden, sürekliliği sağlanmış gerilla savaş pratiğine önderlik tarzından tanırız. Kitleler içinde partiyi örgütleme ısrarından, başarmaya kilitlenmiş çabasından ve yorulmak bilmez çalışmalarından tanırız önder yoldaşı.

Devrimci hafızamıza yazılan, en zor koşullarda dahi unutulmadan hatırlanan, bizlere cesaret ve umut veren, devrimci gerçekçilikten kopmadan iyimserlik taşıyan “Durum iyidir, çünkü gerçekler devrimcidir” cümlesinden tanırız, önder yoldaşımızı.

Önder yoldaş, hayallerle değil gerçeklerle uğraştı. Kısır çekişmelerle değil gerçek sorunlarla uğraştı ve yoğunlaştı. Bize ışık tutan teorimizden, stratejimizden güç aldı. Yaşadığımız toprakların gerçekliğine uyarlanan halk savaşının geliştirilmesi üzerinde durdu. Çözümsüzlüğe değil çözüme odaklandı. Dağılmanın değil birleşmenin üzerinde durdu. Karamsarlığın değil umudun yolunda yürüdü.

Kadroların nasıl olması neler yapması nasıl bir donanıma sahip olması gerektiğine ilişkin “Devrimin atak, bilgili, fedakar kadroları olalım” tespitinden, güncelliğini ve zorunluluğunu koruyan devrimci değerlendirmelerinden tanırız can yoldaşımızı.

23 Kasım 1997 tarihinde büyük bir kahramanlık ve direniş örneği gösterek şehit düşen Tokat-Ese yaylası şehitlerimiz onurumuzdur. Devrimci irade ve savaş kararlığımız olduklarını, yolumuzu aydınlatan kutup yıldızları olduklarını deklare ederiz. Önder yoldaşımızı ve kendisiyle birlikte direnerek, savaşıp ölümsüzlüğe ulaşan dört kahraman Partizanımız onur abidelerimizdir. İsimleri asılı kalır devrim akademilerimizin salonlarında, silahlarımızın kabzalarında.

Onların mücadele pratiklerinden bahsederken, onları anıp ideallerine bağlılık sözümüzü yinelerken, bütün bunların sorumluluk taşımayan söylenmiş birer söz ne de şehit düştükleri tarihle sınırlı kalan sözler olarak da kabul etmeyiz! Onları anmak demek tarihsel sorumluluklarımıza ve güncel görevlerimize dört elle sıkı sıkıya sarılmak olduğunu biliriz. Onların görüşlerini ve ideallerini doğru anlayıp en ileri devrimci pratik içinde sonuç alıcı tarzda uygulamak gerektiğini unutmayız. Her bir sözlerinin bizler için ne anlam taşıdığını doğru anlamaya çalışırız. Onları uygulanması gereken savaş talimatları olarak kavrarız. Ve bir kez daha yine bir kez daha anlamalıyız ki, proletarya partisinin idealleri gerçekçi, amaçları gökyüzü kadar temizdir. Bundandır ki, gözünü bile kırpmadan en değerli yoldaşlarını, en gelişkin ve en yetkin öncü kadrolarını halk savaşına, demokratik halk devrimine feda etmiştir. Proletarya partisinin yoldaşları ve savaşçıları ise insanlığın en temiz sayfalarına yazılmıştır.

Tarihin, proletaryanın, ezilen sömürülen halkların omuzlarımıza yüklemiş olduğu devrimci sorumlulukla başarı ve zaferi kucaklamak için devrimci görevlerimize kilitleneceğiz. Bunun en önemli ve en anlamlı yerinde devrim ve parti şehitlerimizden öğrenmek, onlara doğru bakarak neler yapıp neler yapmamız gerektiğini anlayarak, nerede durup nasıl bakmamız, hangi hedefe doğru nasıl yürümemiz gerektiğini görüp iyi kavrayacağız. Onların geride bırakıp tamamlayamadıkları devrimci görevleri layıkıyla yerine getirmek için çalışacağız. Hayallerini savaşın ileri mevzilerinde yaşatmak için elimizden gelen her şeyi en iyi şekilde yapacağız.

Bunun için “Teorimize ve stratejimize, yaşadığımız topraklara ve dünya gerçeğine vakıf, diyalektik materyalist yöntemi içselleştirmiş” kadrolar olmalıyız.

Bunun için “Politik olarak üretken, planlı, disiplinli, hedefli bir çalışma tarzını uygulamalıyız”, “Her an öğrenci her an öğretmen olmayı öğrenmeliyiz. Kitlelerle canlı siyasi bağlar kurmalıyız. Savaşçı fedakar, gözüpek, insiyatifli, ufku geniş olmalıyız. Eleştiri özeleştiride bilimsel hesapsız çıkarsız dürüst olmalıyız. Yaşamın hiçbir anında hiç ir kişisel çıkarı rahatı kolayı gözetmemeliyiz. Partiye devrime halka yoldaşlara kendimizi adamalıyız.” Bunları derken önder yoldaşımız haklıydı. Gerçekçi, dürüst ve samimiydi. Dediklerini yaptı. Şimdi bizler yaptıklarını korkusuzca savunmalı ve geride bıraktığı devrimci görevlerini yerine getirmek için sınıf savaşımına devam etmeliyiz.

Önder yoldaşımız proletaryanın öncü partisi olmadan, sürekliliği sağlanmış gerilla savaş pratiği ve geniş kitleler içinde örgütlenmiş parti komiteleri yaratılmadan başarı ve zaferin mümkün olamayacağını biliyordu. Bunun için sürekliliği sağlanmış önderlik yaratılması için yoğunlaştı, gerçekleşmesi için ciddi kafa yordu. Demokratik halk devriminin somut, anlaşılır, açık, elle tutulur yürünür bir devrim yolu haline getirmek için her türlü çabayı ortaya koyup ciddi planlı ve yoğun çalıştı. Büyük bedeller ödeme pahasına devrimci pratiğe önderlik etmeye çalıştı. Dediklerinde haklı, yaptıklarında samimiydi. Doğru ve haklı bir noktada durdu. Partinin ve önderliğin örgütlenmesine büyük önem verdi ve mükemmel bir kafa ve aklın birliği içinde muazzam bir yaratıcı çaba ortaya koydu. Partiyi gerilla savaşı içinde şekillendirmek ve örgütlemek için büyük düşünüp çalıştı.

Devrimin bize yüklediği görevler

Dünyayı değiştirmek için yorumladı. Her yorumlamanın mutlak değiştirme amacına uygun olması gerektiğini aynı zamanda her değiştirme çabasının da mutlaka devrimci bir açıklamaya hizmet etmesi gerektiğini ifade etti. “Ne yapmalı” sorusu aynı zamanda bir yorumlama faaliyetidir. Ancak her yorumlamanın da mutlak bir değiştirme amacına hizmet etmesi gerekir. MLM, değiştirme amaçlı bir açıklama ve yorumlama bilimidir.

Proletarya partisini ele alırken tarihinden, uluslararası komünist hareketin içinden geçtiği durumdan, ülkedeki sınıf savaşımının gerçekliğinden bağımsız ve kopuk ele alınamayacağı gerekir. Olumlu ve olumsuz yönleriyle birlikte ele almak gerektiğinin doğru olduğunu ifade etti.

Gerçeğin en doğrusu olan MLM bilimi, haklılığını ve bilimselliğini dayandığı devrimci ideolojisinden alır. Proletarya partisi, MLM’nin yaşadığımız topraklardaki yegane temsilcisi olan İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci düşüncelerini rehber almıştır. Kuruluş sürecinden günümüze dek demokratik halk devrimi amacından, halk savaşı stratejisinden, komünizm hedefinden vazgeçmeden yürüyüşünü sürdürmüştür.

Soykırımcı faşist TC devletinin her türlü zulüm ve yok etme saldırıları karşısında sayısız şehitleri pahasına direnerek savaşmıştır. En zor koşullarda bile parti içi demokrasiden, özgürlük ideallerinden ve kurtuluş amacından vazgeçmemiştir.

Proletarya partisinin olumluluklarının yanısıra eksikliklerine ve yetmezliklerine değinen önder yoldaş, gerçeğin gözünün içine bakmaktan korkmadı. Gerilla savaşını yoğunlaştırıp sürekli kılmada, sağlıklı bir örgütlenme modeli ve çalışma tarzını yaratmada, sınıf savaşımında sürekli ve sağlıklı bir ilerlemede, doğru bir rotaya oturtmada ciddi eksikliklerin olduğundan bahseder. Süreci tersine çevirmeyi ciddi bir görev kabul eder ve büyük bir sorumluluk üstlenir.

Proletarya partisini bütünlüklü bir bakış açısıyla ele alıp değerlendirir. Onun içinde bulunduğu durumu objektif bir şekilde tahlil ederken aynı zamandan bütün benliğiyle sınıf savaşımının sorunlarını çözmeye yönelir. Proletarya partisine doğru bir önderlik ve savaş anlayışı kazandırmaya çalışır. Israr ve çabasından en ufak bir ödün vermeden kırsal alanda gerilla savaşının sürekli kılınmasına yoğunlaşır. Partisini bütünlük olarak sınıf savaşımının ileri mevzisinde konumlandırıp, sınıf savaşımının sorunlarına çözüm bulma önderlik çabasına yoğunlaşarak devrimci görevlerine dört elle sarılır. Ve en ileri mevzide, savaş ikliminde partisini, demokratik halk devrimini, halkı örgütlemeye çalışır. Partisinin olumluluklarını büyütürken olumsuzluklarına karşı mücadele eder. İdeolojik hastalıkların başında gelen subjektivizme, dogmatizme, darbeciliğe, bürokrat-burjuva önderlik tarzına ve anlayışına karşı bilinçli iradi ve hedefli mücadele yürütür. Kitlelerden kopuk, sınıf savaşımının sorunlarından uzak, halka yabancılaşmış, tek derdi yönetmek olan burjuva bürokrat kariyerist anlayışlara karşı mücadeleyi elden bırakmaz. Örgütsel görevlerin yerine getirilmesi için mutlak süretle ideolojik sorunlara çözüm bulmak gerektiğinin bilinç ve sorumluluğuyla hareket eder.

Sınıf savaşımının her pratiğinde kendini sınar, sorgular, düzeltir, yeniler. Yeniden sınıf savaşımının sorunlarına doğru müdahale etme, kitleleri örgütleme ve hareket geçirme, partisine ve halka önderlik etme çabasına yoğunlaşır. İlerleme ve gelişmenin en temel bileşenin ideolojik siyasal gelişim olduğu bilinciyle hareket eder. Başarılarını büyütmeye eksik ve yetmezliklerine karşı mücadeleyi esas alır. Özeleştiride cesur, yaratıcılık ve üretkenlikte devrimci bir tutum sergiler.

Genç yaşamına büyük devrim davasını sığdıran “Her şey parti, her şey sürekliliği sağlanmış gerilla savaşı, parti önderliğini savaş alanında inşanın” öncüsü, örgütleyicisi, komünist önder Mehmet Demirdağ ve dört partizan yoldaşımız Dilek Konuk, Ümit Çağlayan San, Ümit Dinler, Duran Salman ölümsüzdür! Şehitlerimiz başka baharda fide vermek için tohum olup toprağa düştü!

821

Özgür Gelecek

Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Özgür Gelecek

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine

Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Yavuz Proletarya Ev Sahibini Bastırırmış

-Seçimleri Boykot-

Zavallı kılıçdaroğlu.

Kazanınca (parlamentarizme) geçmeyi başarabilince) kazanabilmek için yaptığı her şeyin anlamsızlaşacağıyla o kadar ilgilenmişti ki ...

Aman neyse biz proletaryalara ne.

Ulusalcıların - sosyal demokratların ağır bedellerle anlamsızlaştırdığı parlamentarizm komplolarla tarihin tozlu sayfaları içerisinde kaybolup giderken...

imamoğlu'nun şapkada çıkardığı tavşan özgür özer'e eşbaşkan'ım diyerek itibar kazandırma yarışına düşen dem'liler ile...

Tarih bilgisi ve gelecek tasavuru (Deniz Aras)

Geçtiğimiz hafta içinde bir dönem TC içişleri memuriyeti görevinde bulunan ve bu “vatani görevi” sırasında devletin başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere Kürt halkına ve devrimcilere yönelik katliam saldırılarını sürdürmesini “başarı”yla yerine getiren, günümüzde özü başına muhalif bir faşist partinin lideri Meral Akşener’in “mertçe cinayet” sözü çok konuşuldu.

Ermeni bir devrimci: LEVON EKMEKÇİYAN (Nubar Ozanyan)

Özgürlük uğruna yürütülen savaşımda her savaşçının önüne çıkan tehlikeli yol ayrımı ve kararlardan biridir “Ya onurunu ayaklar altına alıp teslim olacaksın! Ya da ölümlerden ölüm beğenerek direneceksin.” Levon Ekmekçiyan birkaç günlük yaşam uğruna kendini düşmana satmadan yaşamayı esas aldı. Düşündü fedailerin komutanı Kevork Çavuş’u, Antranik Ozanyan’ı, Mariam Çilingiryan’ı ve yanıbaşında çatışmada şehit düşen yoldaşı Zohrab Sarkisyan’ı. Sonra çocukluğunda anlatılan ve dinlemekte zorlandığı soykırım hikayelerini. Hangi Ermeni gencinin yüreği yaralı hafızası intikam dolu değildir ki?

“Unutturulan” Bir Devrimcinin Ardından 29 Ocak 1983, Kanlı Şafak

Çeşitli milliyetlerden Türkiye halkının başına kara bulut gibi çöken 12 Eylül Askeri Faşist Diktatörlüğü’nün elebaşı olan Kenan Evren, Muş halkına yaptığı ve tarihe geçen konuşmasının bir bölümünde “Asmayalım da besleyelim mi?” sözünü, Ermeni devrimci Levon Ekmekçiyan için söylemişti.

12 Eylül faşist cunta yılları idamların, işkencelerin, gözaltında kayıpların, vatandaşlıktan atılmaların, azgın devlet terörünün yaşandığı yıllar olmuştur. Bu dönemde siyasi nedenlerle aralarında 17 devrimcinin de olduğu 51 kişi idam edilerek katledilmiştir.

Almanya'da Faşizme Karşı Kitlelerin Büyük Protestosu

Alman emperyalist burjuvazisi, son yıllarını ekonomik kriz içinde geçirdi ve bu krizi savuşturabilmiş değildir. Tersine, giderek derinleşmektedir. Kendileri için söylenen “Avrupa'nın hasta adamı” sözüne karşı, ekonomi bakanın Lindener'in doğrudan ağzıyla; “hasta değil, yorgun adamı” olduğunu kabul etti.

Sayfalar