Cuma Mayıs 10, 2024

Doğru komutanlık

Her sınıf ideolojik anlayışına, amaçlarına ve hedeflerine göre sürece-dışına müdahale eder, yön verip şekillendirmeye biçimlendirip örgütlemeye çalışır. Sınıf bilinçli proleterler demokratik halk devrimi amacına uygun bir şekilde bilgi ve becerileriyle, emek ve çabalarıyla, örgütlü güçleriyle sürece müdahale eder. Küçük burjuva devrimcileri ise yetki ve mevkileriyle müdahale eder. Birincisi devrimcidir. Değiştirip-dönüştüren, devrimcileştirip-örgütleyen, düzeltip-düzenleyendir. İkincisi ise statükocudur, bürokrattır. Var olanı tekrar ederek, yaşatarak, devam ettirendir. Dışının ve kendisinin değişmesini ve değiştirilmesini istemez. Birincisi gerçeklerle ikincisi kişilerle uğraşır. Birincisi devrimin işini yapar. İkincisi dedikodu yapar. Birincisi devrimi yaşar. İkincisi kendini yaşar.

Sınıf bilinçli proleterler yaşamın-savaşın-yoldaşların ve halkın içindedir. Algılama ve bilgilenme tarzları dolaysız ve doğrudandır. Gerçekliğin bilgisine varmak için onunla doğrudan dolaysız dürüst-çıkarsız, eşit ve özgür bir temelde devrimci bir ilişki geliştirir. Algı ve bilgilenme yolu gerçektir. Gerçeğin (halkın-savaşımın-örgütün-yoldaşların-sorunların) içindedir. Onunla temas halinde ve iç içedir. Ayrıntılı ve detaylı algılar toparlayarak, algısal bilgi aşamasını tamamlamaya çalışır. Pratiğin ve gerçeğin içinde olduğundan dolayı bunu defalarca ve sayısız kez yaparak, bilginin "tamamlanma" sürecinde dolaysız yol alır. Sonra kaba ve yanlış olanları pratiğin içinde pratikten ve gerçeklikten kopmadan ayıklar. Kaba ve sahte olanları atarak, gerçeğe en yakın olanları toparlayarak bilginin akla uygun aşamasına doğru tamamlayıcı adımlar atar. Ancak görevinin bitip tamamlanmadığını bilir. Elde ettiği akla uygun bilgileri sentezleyerek pratiğe uygular. Gerçekleşmesi mümkün olan belirgin bir plan yapar. Mücadeleyle varacağı, gerçekçi amaçlar belirler. Ve pratiğe müdahale eder eğer istenen ve beklenen sonuçlara varmışsa bilgilerini göreli doğruya en yakın olarak kabul eder. Eğer eksik ve hatalı ise dürüst ve samimi bir şekilde içtenlikle özeleştirisini verir, düşüncelerini (halkın-yoldaşların eleştiri-değerlendirme-uyarı ve önerileriyle) gerçeğe en yakın olacak şekilde düzeltir-düzenler. Ve yeniden düşüncesini (plan-program-karar) düzeltip pratiğe müdahale eder. Ta ki istenen ve beklenen sonuçları alıncaya kadar bunu devam ettirir.

Küçük burjuva devrimcileri dogmatizmden itim alanlar, statükoculuktan durağanlık ve hareketsizlikten beslenen bürokrat tarzlarından asla ödün vermeyenler ise sınıf bilinçli proleterlerin yaptıklarının tam tersini yaparak yollarını çizerler. Gerçeklikle dolaysız ve doğrudan ilişki kurmazlar. Sınıf savaşımın-halkın-yoldaşların içinde ya da yakınında değillerdir. Gerçekliğe dokunuşları onlarla temasları-kurdukları ilişki yerle gök kadar uzak ve birbirine yabancıdır. Yaşam ve konumlanma olarak gerçeklikten uzaktırlar. Savaş alanlarında, savaşın en yakın cephe gerisinde değillerdir. Dolayısıyla gerçeklik (sınıf savaşımı) karşısında ki konumlanma ve mevzilenmeleri, ilişkilenme ve bilgilenmeleri, müdahale ve tavırları objektif ve dürüst değildir. Çokbilmiş olduklarından her şeyi bildiklerini sandıklarından üstte-yönetim mekanizmalarında olduklarından, her türlü bilgiye emeksiz ve mücadelesiz sahip olabileceğini düşündüklerinden dolayı kibirli ve kendilerini beğenmişlerdir. Emekçi olmadıklarından, çabasız, bürokrat bir yaşam içinde olduklarından dolayı gerçek hakkında ayrıntılı ve detaylı bilgi toparlama zahmetine katlanmazlar. Bundan dolayıdır ki hiçbir zaman "halk- savaş-düşman-yoldaşlar" hakkında gerçeğe yakın bilgiye sahip olamazlar. Kulaktan dolma-yüzeysel-derme çatma-sipariş üzerine elde edilen, tek yanlı, parçalı bilgilerle hareket ederler. Ve böyle olunca da her defasında sübjektivizmin duvarına çarpılmaktan kurtulamaz. Sınıf karnelerinde "zayıf-pek zayıf" notlarından başka bir işarete rastlanmaz.   

Sınıf bilinçli proleterlerin devrimcilik yapış biçimi gerçekliğin içinde, ona dokunarak, onunla temas içinde olarak "gerçeğin bilgisine vararak-gerçeği değiştirme-müdahale etme" tarzındadır. Halkla-yoldaşlarla iç içe onlarla birliktedir. Komitelerin içinde somut görev alarak, ortaya çıkan sorunları yoldaşlarıyla birlikte çözmeye, çözüm yolu bulmaya çalışırlar. Yoldaşlarıyla-halkla birlikte olmak, çalışmak-mücadele etmekten büyük bir mutluluk ve memnuniyet duyarlar. Halkın ve yoldaşların eleştiri, öneri ve uyarılarını dikkate alır, önemser değer vererek kabul eder. Dürüst ve samimidirler. Kendisine dokunulmasına-eleştirilmesine "izin" verirler. Eleştirilere açık olmayı bir görev ve erdem kabul ederler. Kibirli-soğuk ve kendini beğenmiş değillerdir. Eleştiriden korkmaz, özeleştiride cesur ve samimidirler. Yoldaşlarıyla eşit-özgür bir temelde ilişki geliştirirler. Yoldaşlarla arasında ki tek fark GÖREVidir. Kendisinin ve yoldaşlarının gelişimi ve ilerlemesi için elinden gelen her şeyi yapmaya çalışırlar. Halka ve yoldaşlara hizmeti bir görev kabul eder. "Yetki-mevki-kariyere" tenezzül etmezler. Başarısız ve hatalı olduğunda içtenlikle ve samimi bir şekilde özeleştiri vermekten çekinmezler.

Küçük burjuva devrimcileri ise sınıf bilinçli proleterlerin yaptıklarının tam tersini yaparlar.  Bunları birkaç kategoride değerlendirmek gerekir. Örneğin komite sekreteri, sorumlusu olarak görev yaptıklarında komite içinde somut bir görev almaz, toplantılarına düzenli ve sistematik olarak katılmaz, katıldığında ise görevlerine ve yoldaşlarına üstten, kibirli ve soğuk yaklaşır. Toplantılara katılmadığında ise komitede “kendisine en yakın olanı” ile randevu usulü çalışır. "Parmakçı-yetkici", komutandır.  İşin ideolojik-politik yanından, sürecin politik gelişimi hakkında bilgilendirmekten, nasıl yapılacağı bilgisinden çok pratik ve teknik yanını ele alarak, görev yaptırmaya çalışır. Zamanın önemli bir bölümünü devrimin görevlerini yerine getirmek için değil küçük burjuvazinin tüketicilikten beslenen eski alışkanlıkların gücüyle geçirir.  

Küçük burjuvazinin bir diğer örneği ise bileşenlerde görev alır ancak gerçeklikle kurduğu ilişkide yüzeysellik-üstünkörülük-derme çatmalık-dağınıklık-düzensizlik vardır. Belirlenmiş bir plan açıklık kazanmış bir program yoktur. "Rastgelecidir", "her işi yapar" ancak hiçbir işi başarıyla, sonuna kadar götüremez, sonuçlandıramaz. Bütün işleri tamamlanmamış şekilde eksik-yarım bırakır. "Üste-güçlüye-mevki ve yetkisi" olana tabi olur. Bağımlılık ve bağlılıktan kurtulamaz.  Devrimin-halkın yoldaşı olmak, inisiyatifli objektif davranmak bağımsız hareket etmek yerine "üstün-güçlünün-dönemin" insanı olur. Bir türlü kendisi olamaz. Kendisine ait özgün düşünce bağımsız irade ve inisiyatifi, objektif kararı yoktur. “Üstlerine-amirlerine” karşı liberal, altlarına yanındakilere karşı da sekter ve yıkıcıdır. Militanlarla kurdukları ilişki onların hata ve zaaflarını alt eden değil, eğiten donatan şekilde değil onlarla uzlaşan-yaşatan ve yaşayan şeklindedir.  İyi bir yaşa-yaşatçıdır.

Sınıf bilinçli proleterler savaşın-halkın-devrimin-gerçeğin-ideolojinin militanını yetiştirir. Amacında ve çalışmalarında ideallere yüksek bağlılık vardır. Bütün emek ve çabasını dikkat ve yoğunluğunu, bilgi ve becerisini demokratik halk devriminin militanını-savaşçısını yetiştirmeye yöneltir. Geliştirirken gelişir. İlerlerken ilerletir.

Küçük burjuva önderlik ve kişilik ise grupçudur. Adamcıdır. Her süreç ve dönemde kendi iktidarını düşünür. Bütün planlarını ve hesaplarını kendi grupçu çıkarlarını korumak-sağlamlaştırmak-güçlendirmek için yapar. İnsanları bunun için eğitir-yetiştirir,  örgütler ve konumlandırır.  Her yere kendi "adamlarını" konumlandırmaya çalışır.

Sınıf bilinçli proleterler militanların hata ve eksikliklerini düzeltmek eğitmek için ideolojik mücadeleyi esas alır. Küçük burjuvalar ise hata yapan eğer kendi “adamı”, yandaşı ve kankası ise zaaflarıyla uzlaşır. Ve zaaflı bir şekilde yaşamasına göz yumar müsaade eder. Eğer kendi yandaşı değilse yoldaşını ezmeye, sindirmeye, saf dışı bırakmaya çalışır.

Birincisi eleştiriden korkmaz. İkincisi eleştiriden boğanın kırmızıdan korkması gibi korkar. Birincisi hata ve yanlışlıklarından dolayı kendisini eleştirenlere teşekkür eder. Onları cesaretlendirir. İkincisi kendisini eleştiren hatasını güçlü ifade eden militana kin duyar. Eleştiren, kendi görüş ve kararlarına karşı çıkan yoldaşı kafasına takar. Karşısına çıkan ilk fırsatta, uygun bir zamanda olmadık düzmece senaryolarla muhalifini alt etmeye ayağını kaydırmaya örgüt dışına atmaya çalışır, grupçuluk yapar.

Birincisi devrimi ve savaşı güçlendirmek sağlamlaştırmak için elinden gelen her şeyi yapar. Özeleştiriyi içselleştirerek yürür pratikle buluşturur. Hatalı ve başarısız olduğunda "hatalıyım-başarısızım" deme erdemini göstererek, görevini bir başka yoldaşına bırakır. İkincisi keskin, sol slogan ve laflarla sözde savaşır. Etrafına keskin savaş savunucusu, yemin billah Kaypakkayacı olarak göstermeye tanıtmaya anlatmaya çalışır. Örgütü kişilerle, dedikodularla uğraştırarak geri çekmek için her türlü elinden geleni yapar.

(Bir Partizan)

46576

BE ZİMAN JÎYAN NA BE![1]

 

“Yaradılış gözyaşı vermiş bize,

acıma çılgınlığı vermiş,

İnsan artık dayanamaz gibiyse,

 üstelik

Ezgiler, sözler bağışlamış bana, yaramı

Bütün derinliğiyle dile getireyim diye;

Ve acıdan dili tutulunca insanın,

bir Tanrı

Çektiğimi anlatayım diye

bana dil vermiş.”[2]

 

Paris katliamının failleri ve düşünülmeyenler

 

KÜRT MESELESİNDE EVRİM Mİ KANSIZ DEVRİM Mİ?

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hayret verici çalımının gölgesinde süren Devlet-Öcalan görüşmesi -bana ümit vermese de- tereddütsüzce desteklenmelidir. Desteklenmelidir, çünkü anlaşma sağlanırsa hiç değilse savaş duracak ve artık gençler ölmeyecek. Bir de cezaevlerindeki binlerce insan dışarı çıkacak. Sadece bu iki nedenle de olsa görüşmelerin mutabakatla sonuçlanması için taraflar adım atmaya teşvik edilmelidir.

 

KÜÇÜK BURJUVAZİNİN ÖZGÜRLÜĞÜ ARADIĞI YER

Küçük burjuva aydınları sosyalizmi sevmezler. Gerçekte, onların sevdiği düzen, kapitalist sistemdir. Kapitalist sistemin kendilerine dokunmamasını isterler. Onların tek istekleri; “özgürce yazmak”, “özgürce sanatlarını gerçekleştirmek”... Ancak, bu kutsal “özgürlüğün” içinde, kapitalist sistem tarafından ezilen işçi ve emekçilerin özgürlüğü yoktur. Onlara göre, işçi ve emekçilerin görevi; kapitalist iş bölümü gereği sermaye sahibine artı-değer üretmek...

İSLÂMCI-MUHAFAZAKÂRIN ZİHİN HARİTASINDA BİR GEZİNTİ: “NASIL BİR KADIN(LIK)”?[*]

 

“Biri kurbağa öper,

biri yüzyıllarca uyur,

biri 7 cüceyle yaşar,

biri kuleye kapatılır.

Bir masal prensesi olsan bile

kadınlık zor.”[1]

 

1. Arap-İslâm İmgeleminde Kadın: Arzu ve Tehlike

 

ZİNDANLARDAKİ ÇIĞLIK, BÜYÜK ÇIĞI OLUŞTURACAK…[1]

 

“Tarih, gelecek için

kavga verip, yitirmiş bile olsa,

insanlık için vuruşanları

hiç unutmaz.”[2]

 

Şu an elim tuttuğum 29 Ekim 2012 tarihli mektup Erzurum H-Tipi Kapalı Cezaevi’nin B-Blok’undaki 4. Odadaki Muzaffer Yılmaz’dan geldi…

Büyük kalıcı tarihsel projeleri birlikte inşa edelim...

12 Mart,12 Eylül ve daha sonraki süreçlerden günümüze dek Türk Devletinin zulmüne maruz kalmış, ülkesini, terk etmek zorunda bırakılmış, Ailesinden, eşinden, dostundan, kardeşinden, yoldaşından ve uğruna mücadele yürüttüğü halkından nedeni ne olursa olsun kopmak zorunda kalmış; kimileri işkence görmüş, kimileri uzun yıllar zindanlarda kalmış 120 civarındaki Sürgün 15 Aralık 2012 tarihinde Köln’de bir araya gelerek Avrupa’da Sürgünde yasayan İnsanların sorunlarına sahip çıkmak, bulundukları ülkelerden imkanları ve olanakları ölçüsünde Sürgünlüğe yol açan Türk Devletinin bugünde devam eden ba

Kaypakkaya Partizan ve Yol Ayrımları

        Bir görüşü savunmanın en mutlu yanı o görüşün çoğalması ve kitleselleşmesidir. Eğer yaptığınız iş buna hizmet ediyorsa, adımlarınız hep ileriye dönükse anlam kazanacaktır, tatmin edici olacaktır. Yaptığımız işlerin özeleştirisini yaptığımız kadar eleştrilerini de yapmalı ve gerekirse çıkmaza girildiğinde dönüp kendimize bakıp ne yapıyorum denilmelidir. Gittiğimiz yol 1 adım ileri 2 adım geri gidiyorsa burda durup düşünmek ve ortaya çeşitli tespitler koymamız gerekmektedir.

BARIŞ GÜVERCİNLERİNE KURŞUN SIKILMAZ

 

Sakine Cansız (Sara), Fidan Doğan (Rojbin) Leyla Şaylemez

 

Her biri birbirinden değerli onurlu üç Kürt siyasetçisi ,Farklı dönemlerde KUH katılmış adeta nesilden nesile devam eden  kurtuluş hareketinin bayraklaşan isimleri,

PKK nin kurucu kadrolarından olan, mücadelenin bütün aşamalarında alnının akıyla çıkan, düşmanın dahi  saygı duyduğu devrimci bir kadındır Sakine Cansız,

Cezaevi resimlerine bakıldığında zayıf, çelimsiz, üflesen düşecek gibi görünmektedir.

“Yarı-Feodal” Brezilya...?

 11.01.2013 tarihinde Özgür Gelecek gazetesinin internet portalında; “Süreç devrimcilerin lehine dönecektir!” adlı bir yazı okudum. Sanırım Brezilya Komünist Partisi (Maoist)’e ait. Yazının altında böyle bir imza yoktu. İsim konusunda yanılmış olabilirim. Burası çok önemli değil. Benim açımdan önemli olan, yazının Brezilya ile ilgili değerlendirmesiydi. Esas olarak da, böyle bir değerlendirme yazısının kendine “Maoist” diyen bir örgüt tarafından yapılmasıdır. Eğer, kendisini “Maoist” olarak adlandırmasaydı, böyle bir yazı yazma ihtiyacı da duymazdım.

 

AKP’nin Eğitim Sistemi: Milliyetçi, Maneviyatçı Ve Piyasacı…[*]

 

“Bilginin iktidarla ilişkisi

sadece uşaklıkla değil,

hakikâtle de ilgilidir.”[1]

 

Sayfalar