Pazar Mayıs 5, 2024

Dersim’e “Yabancı Yazar”; Ali Çatakçın ve Dersim Gerçeği :Umut Munzur

10 Temmuz Cuma günü Newedersim internet sitesinde Ali Çatakçın imzalı “Dersim Festivali Yaklaşırken” başlıklı bir yazı yayınlandı. Ali Çatakçın yurtsever hareket saflarında yer alan bir “yazar”, Newededersim ise yurtsever harekete yakınlığıyla bilinen Dersim’e dair haber ve makalelerin yer aldığı bir internet sitesidir. Açıkçası “Dersim”, “Festival”, “Kürt Özgürlük Hareketi” gibi birçok konuyu içerisinde barındırdığı için yazı ilgimizi çekti.

Ali Çatakçın tarafından dile getirilen düşüncelerin Kürt Özgürlük Hareketi’ni bağlayıcılığı olmadığını biliyoruz. Kendinden menkul, saldırgan, abartılı düşünce ve yaklaşımları kendi çapı veya çapsızlığı kadardır.

Dersim gerçeğini bilenler açısından Çatakçın’ın dile getirdiği düşüncelerin ciddiye alınacak bir yanı yoktur. Bir-kaç kelam etmek istememizin nedeni ise, Yurtsever Hareket saflarında yer alması ve buna paralel yazısının Newededersim internet sitesinde yayınlanmasıdır.

Çatakçın kendi kendine soru sorarak başladığı yazısında, gelebilecek eleştirilerin önüne geçmek istemiştir. “Ülke gündemi bu kadar sıcak ve hareketliyken” neden Dersim festivali başlıklı bir yazı yazdığını söylemek istese de özünde soruyu yanlış sormuştur. Soru yanlış olduğu için lokal sorun olarak gördüğü Dersim Festivali’ni gündemine almasını, “genel toplumsal sorunları çözümünü kolaylaştırmak” olarak cevaplamıştır. Fakat “kendi çalıp kendi oynamaktan” öteye gidememiştir. Bu soruyu sorarak, “7 Haziran seçimlerinde yakalanan ittifak ve başarı ortadayken neden böyle bir yazıya ihtiyaç duydun?” sorusunu önüne geçmek istemiştir.

Genel toplumsal sorunlara, lokal sorunlardan çözüm üretme çabasında olduğunu iddia eden Çatakçın’ın esas derdinin Türkiye Devrimci Hareketi olduğunu anlamamak mümkün değildir.

Dersim’de Türkiye Devrimci Hareketi’nin yaratmış olduğu değerleri, ödediği bedelleri yok saymak, sübjektif ve sekter bir yaklaşımdır. Her şeyden önce Türkiye Devrimci Hareketi Dersim’in bir gerçeğidir. Gerçeğe gözlerini kapatanların, onu her gördüğünde öfkelenmesi, kabul edememesi “üzüntü” duyduğumuz bir olaydır. Ondan kaçması mümkün değildir. Neredeyse her köyünde, kahvelerinde, kafelerinde, minibüslerinde, otobüslerinde, patikalarında, vadilerinde, dağ doruklarında, düğünlerinde, mezarlıklarında onunla karşılaşacaktır ve karşılaşmaktadır. Başta Kaypakkayacılar olmak üzere, sizin “Türk Solu” dediğiniz, Türkiye Devrimci Hareketi günlük hayatın bir parçası olmuşlardır. Siz bunu hazmedemeyerek gerçeklere gözünüzü kapatmaktan başka bir iş yapmıyorsunuz. Bu durum ne kadar gerçekse, bu gerçeğin Çatakçın vb. kişilere “acı veriyor ve acıtıyor oluşu” ise o kadar gerçektir!

Kürt Özgürlük Hareketi saflarında Türkiye Devrimci Hareketi’ne yönelik saldırgan üslup ve sekter yaklaşımların başını hareket içerisinde ve çevresinde yer alan Dersimli kimi unsurların yapıyor oluşunun elbette ki psikolojik ve sosyolojik nedenleri vardır!

Eğer kimi ruhsal sorunlar yaşıyor olmasaydı; “Türk Solu, deyim yerindeyse, sömürgeci politikanın bir sonucu olarak Kürdistan’a yerleşti.” “Eğer Kürd özgürlük hareketi ortaya çıkmasaydı, devletin yüzzılda başaramadığını ‘’Devrimcilik’’ adına bir kaç yılda tamamlanmış olurdu.” diyecek kadar çıldırabilir miydi? Dersim gerçeğini görmek, anlamak istemeyerek kendi fikir ve düşüncelerini Dersim’e dayatanların bu kadar çıldırmış olması oldukça vahim değil midir?

Bunlar Dersim gerçeğini kabul edememekte ve saldırarak gerçeği değiştireceğini düşünmektedir. Anlayamadıkları bu saldırganlığın Dersim Halkı nezdinde bir karşılığının olmadığıdır. Olabildiğine gerçeklerden uzak kendi istek ve çabalarını dayatmanın hayatta karşılığı yoktur. Bu yaklaşımın Kürt Özgürlük Hareketi’ne kazandırdığı/kazandıracağı hiçbir şey yoktur.

“Bu psikolojik vakalar” Dersim’e yabancılaşmış kimi kesimlerin duygularını okşamaktan ileri gidemeyen bu yanlıştan vazgeçilmelidir. En büyük zararı kendi hareketlerine vermektedirler.

7 Haziran seçimlerinde ortaya konulan ortak çaba ve yaratılan birlikteliği ileri taşıyacak çalışmalara her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. Üzerinde düşünülmesi, tartışılması gereken burasıdır. Durduk yere, “genel toplumsal sorunlara anahtar sunmak” aldatıcılığı arkasına sığınarak, ortaklığı dinamitleyecek yaklaşımlardan uzak durulmalıdır. Kendi duygu dünyasını okşayan, kendi kendini tatmin etmekten öteye gidemeyen bu saldırgan üsluptan vazgeçilmelidir. Her defasında, ortak iş yapma kültürünü zayıflatan bu gibi kişilere Kürt Özgürlük Hareketi gerekli tavrı almalıdır.

Dersim festivalinde Mao resimleri açılmasından neden rahatsız olmaktadır. İnanın bu kafa yapısı festival alanlarında Mao’nun posterlerini birkaç kişinin elinde görmüş olsaydı bir zenginlik olarak görecekti. Belki beraber fotoğraf çekip internet üzerinden paylaşarak şov yapacaklardı!

Fakat Dersim’de Çatakçın’ın hazmedemediği, kabullenemediği bir gerçek vardır. O gerçek şu ki yüzlerce Dersimlinin elinde Mao ve Kaypakkaya resimleri vardır. Bu resimler binlerce Dersimlinin evinde asılıdır. En önemlisi de yüreğinde saklıdır…

Umut MUNZUR

50050

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Misafir yazarlar

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Sayfalar