Perşembe Mayıs 23, 2024

Çözüm Sürecini Yüzdük Kuyruğa Geldik- D. Ali Küçük

Kurbanın derisi yüzüldü, kuyruğuna geldik. Hani “dananın kuyruğu kopacak” diyorlar ya onun gibi bir şey.

İmralı heyeti(Barış-Çözüm-Süreç-müzakere heyeti vb ne derseniz deyin) Bu hafta Kandile gidemedi, ertelediler.

Gerekçelerini de şöyle sıraladılar:

“"Akdoğan ile görüşemedik, ondan"

İdris Baluken gerekçeyi şöyle detaylandırıyordu. "Sayın Yalçın Akdoğan ile görüşemedik. Bu hafta sonu gitmeyi planladığımız Kandil'e de bu sebeple gidemedik. Bize pazartesi büyük bir ihtimalle görüşmenin gerçekleşeceği bilgisi verildi. Akdoğan'la görüşmemizde hükümetin yaklaşımını, taslakla ilgili görüşlerini, süreçle ilgili ne düşündüğünü öğrenme şansımız olacak."(1)

“ HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, hükümetle görüşmeden Kandil ile bir araya gelmeyi uygun bulmadıklarını belirtti. Buldan, “Bizim müzakere taslağına hükümetin nasıl yaklaştığını bilmemiz lazım. Kandil ile görüşme tarihimiz hükümete bağlı” dedi. Öcalan’ın sunduğu müzakere taslağına ilişkin hükümetin bir karar vermesi gerektiğini vurgulayan Buldan, “Bizde süreç devam edecek algısı var. Hükümet bir değerlendirme yapıp kararını vermeli” diye konuştu.(2)

Anlaşılıyor ki; KCK lideri Öcalan’ın sunduğu taslak hükümet tarafından kabul edilmemiş.

Üstelik Buldan, taslağa “müzakere taslağı” diyor.

Devlet heyeti yani MİT ile anlaşmanın aşağı yukarı sağlandığı, 4-5 ay içinde Ortadoğu da demokrasinin –Tabi TC ile birlikte- güçleneceği vurgulanmıştı.

İmralı heyeti ise hükümet yani başbakan yardımcısı Yalçın Akdoğan ile konuşup Öcalan’ın sunduğu taslağa yaklaşımını öğrenmeye gidiyor.

Bu heyet adına yapılan kısa süre önceki açıklamada olumlu bir gidiş var havası uyandırılmıştı.

Geçen yıl, AKP, devlet dört aşamalı bir strateji sunmuştu. Bu geri çekilmeyle birlikte KCK’yi tasfiye etmeyi ve silahsızlandırmayı içeriyordu. Kamuoyunda yeterince tartışıldığı için geçiyorum.

Aynı şekilde KCK lideri Öcalan Newroz’da KCK’nin deyişiyle bir Manifesto sunmuştu. Aynı süreçte “yüzyıllık tarihi anlaşma yaptık” denilmişti.

“Yüzyıllık tarihi anlaşma”nın ne olduğunu öğrenemedik. Boşa gitti. Şimdi birileri çıkıp bu anlaşmanın Kürdistan açısından önemli bir maddesini sunamaz. Sunsunlar, "TC niye temel haklarımızı tanıyıp sonra oyun oynuyor" diye kıyamet koparalım...

Hadi bunu da geçtik.

AKP Hükümeti'nin ve Devletin Yol Haritasına da Gördük.

İçinde ne var derseniz; bunca mücadeleden sonra facia…

KCK’yi silahsızlandırma dışında ciddi bir şey içermiyor. Hastaların bırakılması, gerillanın dağda inmesi karşılığında “eve dönüş yasası” yani yuvaya dönüş yasası vb. şeyler çıkaracaklar, belki bunu biraz daha aşacak bazı kırıntılar daha….

Daha dün Kürtçe'nin zorunlu ders olmasını bile kabul etmediler. Osmanlıcanın yani saray dilini zorunlu ders haline getirmeyi kabul ettiler.

Davutoğlu: “Kürtçe üzerindeki bütün yasakları kaldırdık” diyor. Yalanın bu kadarı da olmaz. Kürtçe hâlâ yasak.  Anadilde eğitim ve kamu alanında Kürtçe konuşmak, yazışmak yasaktır. Kültürel soykırım devam ediyor.

Basın ve medyada hükümetin yol haritası çıktı. Türk medyası bu temelde propaganda yapıyor. Hükümet ve TC ise Kürdistan sorununun çözümünde; bırakalım Kürdistan sorununun çözümünü bari ortamını sağlamaya dönük adımlar atmadı ve atmıyor.

Eski tas eski hamam.

KCK LİDERİ ÖCALAN’IN TASLAĞI

Bu taslağı daha okumadım. Görüşmelerde yansıyan bazı düşünceler var. Ama önce iyi gidiyor denilen görüşmelerde de Hükümet ve TC basını gayet net konuşuyordu. KCK ise “Önderliğimiz yol haritası sundu. Hükümetin tavrını bekliyoruz” gibisinden açıklamalar yaptı.

Bu sefer de üçüncü göz veya taraf yoktur. KCK lideri MİT ile görüşmektedir. Ne Kürdistan tarafı ne de TC de siyasi bir taraf vardır.

Süreç ve hükümetin deyişiyle “çözüm süreci”, KCK lideri Öcalan’ın deyişiyle “demokratik çözüm süreç”i her yenilendiği-tazelendiği, yeni aşamalara geldiği ve formatlandığı zamanlarda AKP, devlet ve hükümet “çözüm süreci bizim irademizle sürüyor” demektedir. Ve ne istediklerini net açıklıyorlar. Silahsızlanmayı temel hedef olarak alıyorlar.

KCK lideri Öcalan’da “demokratik manifesto”, bugün “çözüm taslağı” KCK ye sunarak sürecin yol almaya başladığını izah etmeye çalışıyor.

Madem görüşmeler veya müzakere var, devlet heyeti ile bu taslak niye konuşulmuyor ve devletin ve hükümetin ne dediği ve hangi konularda anlaşıldığı niye açıklanmıyor. Hadi bize açıklanmıyorsa KCK ye niye açıklamıyorlar?

Soruları uzatmak mümkündür.

İmralı heyeti bu gün açıklama yapıyor ki; Kandile gitmeden önce “hükümetin Öcalan’ın taslağına ne dediğini öğrenmek istiyoruz” diyor.

Kısaca ortada bir anlaşma yoktur. Yapılan açıklamadan bu çıkıyor.

Kandil ikna olmamıştır, ikna etme uğraşındadırlar.

Diyelim ki; Yalçın Akdoğan’la görüştüler, O, Öcalan’ın sunduğu taslağa tamamen katıldığını söyledi.

Yani söz alındı.

Sonra hasta tutukluları bırakıp bir iki numarada çekebilirler. Hatta “eve dönüş yasası” çıkardılar diyelim.

Bununla önümüzdeki genel seçimleri yine kazanacaklar. Erdoğan’a yapılan saraya başkan yapacaklar.

Olmayan barış ve “çözümün” meyvesini AKP toplayacak, Kürdistanlılar bu sözlere güvenmeyecekler. Dünya ve bölgede Kürdistan’a açılan kapılar bu şekilde kapatılmaya çalışılacak.

Sonradan Kandil eğer ikna olursa; “söz verdiler tutmadılar, oyaladılar, zaman kazandılar” açıklamalarını yapacak....

KCK ve Kandil’in süreç ile ilgili son bazı açıklamaları olumluydu. Hükümete güven duymuyorlar. Açıklamalar sadece el güçlendirme içinse bence anlamsızdır. Gerçekten böyle düşünüyorlarsa söylediklerinin arkasında durmaları güncel ve önümüzdeki süreç açısından önemlidir.

MİT ile görüşen ve yalakalık yapıp kapağı TC ye atmak isteyen Osman Öcalan’ın Orhan Miroğlu’na yaptığı açıklamalar içler açısıdır. Erdoğan’ı Selahhattin’i Eyubi’ye benzetmesi ise yüz karası gibi bir şeydir.

Kandil için son söz: Doğru tavır koyup güncel yakın süreçle ilgili Kürdistani politikalarınızı ve ittifaklarınızı ve dünyaya açılmayı vb. netleştirirseniz, sizi barış sürecini baltalamakla suçlayacaklardır. Olsun, buna değer bir bedeldir. Üstelik beklemediğiniz kadar destek göreceğinizden emin de olabilirsiniz.

Kabul etmediğiniz halde uyarsanız, bir daha denesek ne olur derseniz; bu iş yine yürümeyecek ve yük sizin üzerinizde kalacaktır. Oklar size yönlendirilecektir. Benimki sadece bir tespit, uygulama ve karar gücü ise sizlersiniz.

Kısaca kurbanlık olmayalım diyorum.

 

73768

Ercan Binay’dan mektup var Abdullah KALAY’a özgürlük!

“Zulümle abad olunmaz.”[2]

 

Cumhuriyet Bayramı' Ve Bagımsız Türkiye Hangi Sınıfın Ideolojisidir?

'Cumhuriyet Bayrami' Ve Bagimsiz Turkiye Hangi Sinifin Ideolojisidir?

 

'Bir Marksist toplumsal uzlasmaya degil, sinif mucadelesine dayanir' der Lenin.

Sinif mucadelesi ise tekduze bir rota izlemez.Tarihin her toplumsal akisinda farkli bicimler olarak karsimiza cikar. Komunistler iradeci-idealist degil dialektik olguculuga dayanir. Canlidir Marksistin dunyasi, basma kalip, tekduze, soyut ilkeler ve kaliplar bakisi burjuvazinin dunya gorusudur.

 

Solu Liberalleştirmek

 

Sol’u liberalleştirme; onu devrimci özünden kopararak, burjuva düzen içi bir hareket haline getirme ve burjuva sistemine karşı toplumsal devrimci alternatif olmaktan çıkarma çabaları, solun tarihi kadar eskidir. Toplumun burjuva-proleter kampa bölünmesinden bu yana da, burjuvazi, sol’u sol olmaktan çıkarmanın her türlü yolunu denemeye, şiddetin yanında, ideolojik ve siyasal olarak onu yozlaştırmaya özel bir önem verdi. 

Kürdistan ve "Demokratikleşme"

Kürdistan tarihi açısından 90'lı yılların en önemli olgusu Kürdistan ulusal kurtuluşçuluğunun kadrosu,hemen hepsi bağımsızlıkçı çizgide binlerce Kürd aydınının imha edilmiş olmasıdır.Öylesine bir soykırım ki hesabını gören de soran da yok,ortalık da "barış"çılardan ve "unutmaya ve affetmeye hazırız"cılardan geçilmiyor.Kürdistani stratejik aklın ve ulusal kurtuluşçuluğun taşıyıcısı bu kategorinin imha edilmesi,kalan yerli/yerel aydınların Türki metropollara ya da yurtdışına kaçması/kaçırtılması ve eşzamanlı olarak Kürdistan köylülüğünün sömürgecilerce Kürdistan dışına göçertilmesinin ulusal

Iki Birlesir Bir Olur Ya Da HDP

Iki Birlesir Bir Olur Ya Da HDP


Ertugrul Kurkcu ''Halkin uzerine bilgelik tesis etmek degil, halkin bilgeligini temel alan bir partiyiz'' diyor...Kongreye Apo ve Recep kutlama mesajlari yolluyor!

 Tum milliyetlerden Isci-Koyluler Revizyonizmi gormuyor ve alkisliyorsunuz!

 Sunu diyor sizlere Kurkcu; Isciler-Koyluler ,Marksizm-Leninizm gibi sizi kurtarmaya calisan akimlara kapilmayin...!

Bölünmek için Birlesin


Bölünmek için Birlesin!

Bir Maoist hayati iki ucundan kavrar her zaman; Burjuvazi ve Proleterya ucundan. Birin iki oldugunu kavramamis bir kafa Marksist bir kafa degildir.
Komunist partiler icin Demokratik-Merkeziyetcilikin tek bir anlami vardir; Demokrasi KP lerde Burjuvaziyi temsil eder; Merkeziyetcilik Proleteryayi temsil eder....

Yaranın Merhemini cellattan mı isteyecegiz!

           Yeğişe Çarents   15 Mart 1921  Yer Berlin Charlottenburg semti,

   İttihat ve Terakki Cemiyeti başkanı,İç işleri bakanı,1915 Ermeni Soykırımı'ndan birinci de rece sorumlu,1,5 milyon Ermeni'nin ölümüne sebep olan Tehcir kararnamesi'nde imzası bulunan Talat Paşa Erzincanlı Soğomon Tehleryan tarafından öldürüldü.  Ermeni soykırımı'nda ölenlerin İntikamını almak için Talat Paşa Berlin'in en işlek caddesinde gündüz vakti ensesinden vurularak Ermeni halkı adına cezalandırıldı.Kaçarken polisler tarafından yakalandı.Direniş göstermedi.

Şiirin Şairleri, Şairlerin Şiiri -

“Biz bu kitapları ne zaman okuduk ve niçin her satırını çizip notlar düştük kıyılarına”[1]

“Herkes gider, şiir kalır,” der İbrahim Tenekeci.Doğrudur; öyledir…

Şiirin tarihi şaire doğru akarken; “Şiir kelime kaynar. Bir kazandır, dumanlar tüter içinden,” der Ahmet İnam…

İnsan ruhunun ve yaşamın derinliklerine nüfuz eden şiir ölmez, öldürülemez; çünkü ölümsüzdür…

Hayır; ‘Buz’[2] başlıklı yapıtı ile ‘2011 Turgut Uyar Şiir Ödülü’ne değer görülen Osman Özçakar’ın, “Şiir biraz da sözcüklerle manipülasyon yapma işidir,” tespitine katılmak mümkün değil.

Yeni Süreçte Bize Düşen Görevler/ Hasan Aksu

 

Dine Savas Acmak Dini Guclendirir; Ama Dinle Uzlasmak Da Dini Guclendirir

 
 
Dine Savas Acmak Dini Guclendirir; Ama Dinle Uzlasmak Da Dini Guclendirir; Din Sinif Mucadelesindeki Rolune Gore Ele Alinir!
Herseyleri yalan, demogoji, carpitma, sahtekarlik...

Alevi Açılımı mı, İzzettin'in Hançeri mi ?

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın okyanus ötesinde ikamet eden Fethullah Gülen hocayla ve Alevi toplumunun her dönem sisteme yedeklenmesi, demokrasi, temel hak ve özgürlüklerle kimlik mücadelesinden uzaklaştırılması için gönüllü olarak çalışan İzzettin Doğan’ın son asimilasyon projesi çalışması netleşmeye başladı.

 

Sayfalar