Cuma Mayıs 17, 2024

Bir Kutup Yıldızı, Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya….

18 Mayıs 1973 yılında Diyarbakır zindanlarında aylar süren işkencenin ardından katledilen 24 yaşında bir genç.

18 Mayıs 1973 gecesi katledilen bu genç “Türkiye Cumhuriyetini” temellerinden sarsacak ideolojik derinlik, politik yetkinlik, örgütsel duruş ve heyecanı çok tehlikeli düşünce ve yönelime sahip olması faşist devletin geleceği ve bekası için katledilmesi zorunlu bir gerekçe olarak görülmüştür.

18 Mayıs gecesi cansız bedeni soğuk beton üzerine serilen bu genç TKP-ML’nin kurucusu, Politik ve Teorik Kuramcısı, Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya olarak tarihe adını yazdırmıştı.

İ. Kaypakkaya fırtınalı bir okyanusta, beş mürettebat ile tamamlanmamış bir gemiye kumanda eden ve o dev dalgalara inat, yaşama karşı olan sorumlulukları, başarmaya olan inançları ve onu yenme cüret ve kararlılığını kuşanan Komünist bir pusuladır.

İ. Kaypakkaya bıçak sırtında fırtınalar içinde yürüyenlerin, inanç ve cüretle yoluna devam edenlerin, faşizme karşı hücrelerde, barikatlarda, sokaklarda, fabrikalarda ve dağ başlarında silah çatanların, sanatıyla gerçeği halka taşıyanların, kalemiyle devrimi yazanların ve o devrim hayalini gerçeğe taşıyanların ruhundaki heyecan olmuştur.

İ. Kaypakkaya bir manifestodur.

Bu manifesto 98 yıllık kesintisiz faşizmin hüküm sürdüğü bir coğrafyada onu yıkmanın teorik zemini, pratik yol göstericisi olmuştur. Devrimin yolunu işaret ederken bizzat o yolun uygulayıcısı olmuştur.

Faşizme karşı zoru örgütlemesi, silahlı mücadeleyi esas alması, Komünist Partisi ve ona bağlı bir silahlı ordunun önemini ortaya koyup onu hayata uygulaması bakımından tarihsel bir sorumluluğu yerine getirmiştir. İşçi-Köylü ittifakı ve Proleter ya diktatörlüğünü rehber alan duruşuyla Leninizmin Türkiye topraklarındaki öncü kurmayı olduğunu çok net ortaya koymuştur.

İ. Kaypakkaya faşist düzeni rahatsız etmekle sınırlı kalmaz. Düzen içine hapsedilmiş bir ütopyayı kabul etmez. Sistem ile barışık yaşayan sözde ‘komünistlerin’ demokrasi adı altında faşizmin restorasyonuna çanak tutanların, devrim adına devrimci mücadelenin altını oyanların sonunu görmeye ömrü yetmemiştir. Ancak Perinçek ve onun gibi karşı devrim sevdalılarının, sınıf uzlaşmacı partilerin ve sosyal şoven kulvarda koşanların, geldikleri noktayı yıllar önce bizlere anlatmış olması müthiş bir öngörüden sadece birkaçıdır.

İ. Kaypakkaya ideolojik olarak derin izler bırakan ve giderilmesi büyük emek ve zaman isteyen (Türkiye Devrimci Hareketi ve önderlerinin de etkisinde kurtulamadığı) Kemalizm ideolojisine karşı bir duruştur.

“En iyi Kemalist biziz” “Kemalizm sol ve ilericidir” “Kemalizm devrimciliktir” diyen 68.Devrimci önderlerine tezat o devrimci önderlerden dayak yeme pahasına Kemalizm faşizm olduğunu susmaz bir dille yazan ve haykıran Komünist önderdir.

Kemalistler kurdukları siyasi iktidarlarını sağlamlaştırmak için devlet yapılanmasında bazı reformlara gitmek zorunda kalmaları halifeliğin kaldırılması, seçim hakkı, parlamentonun varlığı, laiklik söylemi gibi kavramlar ve şekilsel değişimler Kemalizm’in sınıfsal karakteri olan Kemalist Diktatörlüğü’’ ortadan kaldırmamaktadır. Parlamento faşizmi gizlemenin bir örtüsü, laiklik ise Diyanet Kurumu aracılığıyla toplumun dini yargılarını devletin kullanımına sokulması İslam (Sunni) anlayışını tek din olarak kabul ettirmesi, diğer inançların asimile edilmesine dayanak oluşturması üzerine kurulmuştur.

Bu örtüyü bugün AKP olarak kullanılması bir devlet geleneğinin öğretisi ve devamı olarak görmek gerekir. AKP/MHP iktidarı esasen bu devlet geleneğinin ortaya çıkardığı ve büyüttüğü ideolojik-siyasi düşünce yapısının ürünüdür. Argümanlarını Kemalist devlet ideolojisi üzerinden uygular.

İ. Kaypakkaya tek ulus, tek bayrak, tek millet tek din anlayışının karşısında gerçek manada devrimci bir duruştur. Ezen ulus şovenizmine karşı ulusların kendi kaderini yani ayrılma hakkını esas alan ve ulusların tam hak eşitliğini kayıtsız koşulsuz kabul eden Komünist bir duruştur. Bu duruşun ve öngörünün bugün içinden geçilen koşullarda daha fazla tutulması gereken önemli politik argümanlardır. Kürt ve Türk ulusu arasındaki kardeşliğin temel garantörlüğüdür.

AKP/MHP iktidarı Kürt ve Ermeni düşmanlığı üzerinden var olmaya çalışan bir devlet gerçeğinin somut yansımasıdır. Bugün efendilerinden aldıkları onay ile emperyalist çıkarların kemik payında beslenen iktidar geçmişteki toplu katliamları aratmayacak hukuksuzluk ve ahlaksızlık içerisinde debelenmektedir.

Kürt düşmanlığı üzerinden yaratılan kurgu, toplumu böl parçala yönet sistematiğine dönüştürmüştür. Korkunç manada şovenizm pirim yapmaktadır. Buna karşı, diri ve canlı olan Kürt Ulusal bilincine saldırarak tasfiye etmek istiyor.

Bu diri hareket ve bilinç Türkiye Devrimci Hareketi(Özelde Kaypakkaya düşüncesiyle) bütünleşmemesi için uzak tutulmaya özel önem veriyor. Bu manada Kürt Ulusal hareketi etrafındaki devlet sistemiyle uyuşabilecek şahıs ve partilerin önü açılmaya çalışılıyor.

İşte böylesi bir süreçte Kaypakkaya’nın ulusal hareket ve çözümlerini kavramak, Türk devletini ve niteliğini anlamak, dost ve düşman olgusunu silikleştirmemek, ittifaklar politikası, devrimci radikal duruş gibi birçok noktada yolumuza ışık tutmaya devam ediyor.

İ. Kaypakkaya her şeyden önce çürümüş bu düzene karşı umutla ve kararlılıkla mücadele etmenin tarihsel haklılığıdır. Bu düzeni değiştirme cürreti gösterip yürüye bilenin elindeki siyasi pusulasıdır.

Umutsuzluğa, karamsarlığa ve yılgınlığa karşı dirençle ayakta durabilmenin sembolüdür. Faşizme karşı omuz omuza savaşmaktır. Her dilden isyanın ve özgürlüğün sloganını atmaktır. Beş ustanın ideolojik güzergâhında sebatla ilerlemektir.

Kaypakkaya 48.Yıldır anlatıldı. Anlatılmaya da devam edilecektir.

2262

Özgür Gelecek

Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Özgür Gelecek

Selahattin Demirtaş'a ve bütün tutsaklara...

"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" "LI DILÊ KU DIL HÊVÎ DIKE"

Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.

Yıllardır tanırım seni.

Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.

Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.

Akraba desem, değil.

Komşu desem, hiç değil.

TKP-ML MK Siyasi Büro Üyesiyle Röportaj: “Partimiz 53. Mücadele Yılında Faşizme Karşı Savaşını Kararlılıkla Sürdürecektir”

” Kitlelerin hakim sınıfların siyasetinden bağımsız, kendi siyasetini örgütlenmesi ve dahası bir güç olarak ortaya çıkmasını önemsiyoruz. Bu anlamıyla başta İstanbul 1 Mayıs Taksim alanı olmak üzere, işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların ve halk gençliğinin 1 Mayıs’ta Alanlara çağrısını değerli ve anlamlı buluyoruz.”

– Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

– İsmim Özgür Aren. TKP-ML MK, Siyasi Büro üyesiyim.

Tayyip'i, tayyip'e olan güvende yendi

Ah... kuzucuğum ah...

Ne oldu bize böyle.

Ne oldu.

Her şey tıkırında giderken...

Neler yaşadık böyle.

Bu seferde kediler chp'nin lehine mi trafoya girdi ne

Veyahut da.... veyahut da...

"Sizin siyasetçiler bizim sermayeden bir kaç kişiyi yemeye niyetlenirde  bizde hemide hala iktidardayken sizlerden daha fazlasını ham... ham... etmeyiz mi ha..." demenin yarattığı korku uzlaşısı dolu komplo teorileriyle mi  bundan sonraki seçimleri açıklayacağız.

Yoksa... yoksa...

Daha dün bir; bu gün iki

1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!

1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Sayfalar