Pazar Mayıs 19, 2024

Afrin Direniyor

Faşist Türk Devletinin Afrin'i işgal girişimi 45. gününde...

Evet ...Türk devletinin Afrin'i işgal etme, Afrin halkını katletme, Afrin'i boşaltıp IŞID+EL KAİDE+EL NÜSRA dan oluşturulan ÖSO çetelerini buraya yerleştirme ile ilgili  saldırı ve katliamları 45 gündür devam ediyor.

 Faşist TC'nin iktidar koltuğundaki AKP ve onun başı RTE nasıl ki  daha önce  Cerablus ve El Bab'ı işgal edip buraya ÖSO çetelerini yerleştirdiyse şimdi de Afrin'i ele geçirip buraya da ÖSO çetelerini yerleştirmek istiyor.

 Türk hakim sınıflarının iktidar koltuğundaki AKP ve onun başı RTE Afrin'i ele geçirmek, burayı zaman içerisinde İDLİB'le birleştirerek, ardından da HALEP hayallerini gerçekleştirmek istiyor.

  RTE'nin  ÖSO'yu buralara yerleştirerek bu cihatçı çeteleri Suriye ve orta doğu halklarının başına bela etme amacı açık ve nettir.

  ABD'nin BOP'de eş başkanlığını yaptığı sürede orta doğuda sınırların yeniden oluşturulması ve yeni devletlerin ortaya çıkmasının  planlandığı süreçte Türk hakim sınıflarının dümenindeki AKP ve başı RTE yeni Osmanlıcılık hayalleriyle Şam'a girmeyi , Emevi camiinde  namaz kılmadan tutalım da işi Musul ve Kerkük'e il plakaları vermeye kadar götürmüşlerdi.

  Tüm dünyada olduğu gibi orta doğuda da pazarların emperyalistler arası yeniden paylaşım kavgası Suriye somutunda kendisini gösterdi.Orta doğuyu yeniden dizayn etmek isteyen ABD bunu Suriye'de uygulamayı düşünmüştü. ABD'nin yanında hareket eden TC de kendine pay düşeceği sırayı bekliyordu.

  Tam da bu süreçte Suriye'deki paylaşım kavgasına Rusya ve İran dahil olunca rüzgar tersten esmeye başladı.Suriye'deki cihatçı  örgütlerle savaş içerisinde Kürtlerin direnişi ve uluslararası alanda öne çıkmaları TC devletinin ve rejiminin kabullenemediği gelişmeler olarak ortaya çıktı. Rojava'daki özerk yönetimleri  Suriye rejimi kendisi için tehlike görmesine rağmen IŞID ve diğer cihatçı örgütlerle çatışmasından, uğraşmasından dolayı geçici de olsa  kabullenmek zorunda kaldı .RTE'nin yönetimindeki TC devleti ise güney sınırlarını kapsayan bu Kirt oluşumunu, Rojava'da ortaya çıkan bu özerk yönetimi kendisi için tehlike olarak gördü/ değerlendirdi. Diğer yandan da BOP'de eş başkanı olduğu ABD'nin kendisiyle değil de PYD'nin askeri kolu YPG ve YPJ  ile İŞID'e karşı birlikte savaş yürütmesini kabullenemedi.

  ABD'nin İŞID'e karşı mücadelede Rojava'daki Kürtlerle ,askeri anlamda YPG ve YPJ ile ortak mücadele yürütmesi ve bu mücadelede ciddi başarılar elde edilmesi sonucunda ABD'nin Suriye'deki Kürtlere her türlü yardımı yapması TC'nin kabullenemediği ve tahammül edemediği bir gelişme olarak ortaya çıktı.ABD'nin YPG ve YPJ ye verdiği askeri eğitim, teknik ve silah yardımlarının rahatsızlığını sürekli gündeme getirdi.Suriye Kürdistan'ında ABD'nin 20 nin üzerinde askeri üs kurmasını kabullenemedi. 

  Daha açık ve net söylenirse,

  ABD emperyalistlerinin BOP'nin daha başında ^^orta doğuda sınırlar değişecek, yeni devletler oluşacak^^ deyişinden kaynaklı dört parçada olmasa da eldeki parçaların birleştirilerek ABD'nin denetiminde bir Kürdistan kurulması gibi projelerin,politikaların yaşama geçirilmesi çalışmalarından TC ciddi anlamda rahatsızlık duydu.

 Ve çubuğun ucunu Kürt sorununda aynı politikaları güttüğü Rusya'dan yana dönderdi.

 Tüm bu gelişmeler sonucunda orta doğu politikasında daha doğrusu -Kürt politikasında- ABD ile arası açılan TC'nin bu zaafından Rusya yararlanmaya çalışıyor. Rusya devleti TC'nin mevcut çelişkilerinden yararlanarak 70 yıldır ABD'nin müttefiki olan TC'yi kendi yanına çekmeye çalışıyor.Rusya 60'lı yıllardan bu yana NATO'nun ileri karakolu olan TC'yi hem ABD'den hem de NATO'dan koparmak için çaba gösteriyor.

 İşte tam da burada Rusya'nın orta doğuda Kürt sorunundaki yaklaşımı RTE'yi Rusya'nın gündemine ortak olmasını sağlıyor. Rusya,Kürtlerin varlıklarını dört parçada eski statüde tutmak istiyor.Mevcut statükoda bazı kısmi imkanların tanınmasını ama sorunun özünün devamını içerir.Kısaca Rusya Kürtleri orta doğuda rejime entegre etmek istiyor.

 TC'nin , RTE'nin Rusya'nın orta doğu politikasında giderek Rusya'nın gündemine kaymasının nedeni  orta doğuda Kürt sorununa yaklaşımıdır.

  İşte TC'yi Rusya'nın yanına eklemleyen yan burası. Rus emperyalistlerinin bu gerici bakış açısı TC'ye daha uygun geliyor.

  TC Rusya'nın onayıyla 20 ocakta AFRİN'e saldırdı.ABD emperyalistleri de Afrin bizim ilgi alanımızın dışındadır diyerek işgale yeşil ışık yakmış, onay vermiştir.

  Evet...TC'nin Afrin'e yönelik işgal saldırısı 45. gününde tüm hızıyla devam ediyor. Köyler, kasabalar uçaklarla bombalanıyor.Siviller katlediliyor.

  TC'nin ÖSO ile birlikte gerçekleştirdiği saldırılar Afrin'de büyük bir direnişle karşılanmıştır.Bunun sonucunda da tüm silah üstünlüğüne karşınTC ordusunun ve devşirme ÖSO çetesinin yaptığı saldırıları PYD'ye bağlı YPG ve YPJ güçlerince püskürtülmüştür.Bu mücadelede Kürtlerle beraber Arapları ve diğer bölge halklarının içinde bulunduğu QSD yer almaktadır. Çeşitli milliyetlere mensup halk saldırı karşısında güçlerini birleştirmiştir. Afrin'de TC ordusuna karşı savaşan Kürt ve diğer milliyetlerden halk yığınlarıdır.Bu savaşta belirleyici gücün halk yığınlarının olduğunu bir kez daha göstermiştir.

Bunun en iyi örneğini biz ABD'nin Vietnam'ı işgal saldırısında gördük.ABD emperyalistleri Vietnam'ı işgal ettiklerinde Vietnam'daki gerilla birlikleri Vietnam halkından aldıkları güçle silah bakımından kendilerinden kat be kat güçlü,teknik üstünlüğe sahip ABD'yi yenmeyi başardılar. Halka yaslanan/halkla bütünleşen güç yenilmez.Halka dayanmanın ve doğru bir askeri hat izlemenin tayin edici rolü vardır.

 Verilen savaşta ön koşul yörenin, yurdun kitlelerine, halkına dayanmaktır. Ezilen yığınların savaş ve mücadele içerisinde yer almasıdır. 45 gündür TC'nin uçaklarıyla, helikopterleriyle, obüsleriyle Afrin'i bombalamasına karşın halk YPG ve YPJ'nin yanındadır. Onlara her türlü desteği veriyorlar.Bombalamalarla alay edercesine meydanlara çıkıyor yürüyüşler, mitingler yapıyorlar. Gönüllüler silah kuşanıp topraklarını/vatanını savunmaya cepheye çatışmaya gidiyorlar.

 Böyle bir halk yenilmez.Halkıyla bütünleşen ordular yenilmez.

 Ayrıca belirtmekte yarar var. Kürdistan'ın  diğer parçalarından Afrin'e yığınlar desteklerini sunuyorlar.Dünyanın dört bir yanında bu haksız savaşa karşı başta Kürtler olmak üzere devrimciler, demokratlar, enternasyonalistler meydanları dolduruyorlar.

Afrin halkının uluslararası alanda gerçek dostu halklardır, devrimcilerdir, demokratlardır. Afrin direnişi Rojava dışındaki uluslararası kitlelerin de desteğini almıştır. Ve bu destek giderek artmaktadır.

Tüm Avrupa'yı, dünyayı işgal etmek isteyen Hitler nasıl ki Stalingrad'da bozguna uğratıldıysa...

ABD emperyalistleri nasıl ki Vietnam'da bozguna uğratıldıysa...

İŞID nasıl ki KOBANE'de yenildiyse...

 TC'de  Afrin'de yenilecektir... 

47771

Çetin Çetin

Çetin Çetin sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Çetin Çetin

TC’nin Kuruluş İdeolojisi Kemalist Faşizm ve Günümüzdeki Varyantı

Ülkemizde sorun ve çelişkiler çözülmediği gibi mevcut durum giderek daha çetrefilli bir döneme girmiş durumdadır. Bunun sonucu işçi sınıfı ve emekçi yığınların sömürüsü had safhaya varmıştır. Yoksullaşma en üst düzeye çıkmıştır. Ülkenin girdiği sarmal durumun bedeli tamamen emekçi sınıflara yüklenmiştir. Elbette ki yoksulluk ve işsizlik her zaman var olmuştur. Sınıf çelişkileri, sömürü, baskı ve diktatörlük dönemleri her zaman yaşanmıştır. Bundan sonra da sınıf çelişkileri var olduğu müddetçe baskı mekanizması varlığını devam ettirecektir. Lakin günümüzdeki mertebeye çıkmamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi, ya da Emperyalizme Bağımlılığın Belgesi

Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir yer tutan kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Cenevizlilerle olan ticareti artırmak maksadı ile verilmiştir. İlerleyen yıllarda ise ticaret yollarında yaşanan değişiklikler ve dünya ticaretinin yeni rotalar edinmesi sonucunda başka bazı ülkeler de kapitülasyonlar yani ticaret yaparken kimi ayrıcalıklar edinme hakkı elde etmişlerdir.

Yüzyıldır Tarihin Dışında Bir Rejim: TC!

 

Türk devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında, Türk devletinin kuruluşu ve adına “Milli Mücadele” ya da “Kurtuluş Savaşı” denilen süreci ve bu sürece önderlik eden sınıfları kısaca ifade etmek, Türk devletinin hangi temeller üzerinden yükseldiğini ve sınıfsal niteliğini tanımlamak açısından önemlidir.

TC'nin Yüzyıllık Tarihinde İşçi Sınıfı ve Mücadelesi

Giriş:

İşçi sınıfının tarihi kapitalist sistemin gelişmesinden ve burjuvaziden ayrı ele alınamaz. Burjuvazinin ortaya çıktığı yerde işçi sınıfı da vardır. Ve bir çelişmenin iki yanı olan işçi sınıfı ve burjuvazi, birlikte var olurlar. Bu iki zıt kutup hem birbiriyle mücadele ederler ve hem de biri olmadan diğeri olmaz. Bu iki toplumsal sınıfı yaratan kapitalist sistem olmuştur.

 

Devrimci Demokratik Kamuoyuna ve Halkımıza!

KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI ORTAK BÖLGESEL GECELERLE ANACAĞIZ!

Çakma komünistler! (Deniz Aras)

Her genç Kaypakkayacının biraz da alaycı bir alaycı mutlaka karşılaştığı bir cümledir “Köylü devrimcisi”! Kastedilen elbette İbrahim Kaypakkaya ve onun görüşlerini savunanlardır. Bu tanımı yapanlar için zaman mefhumu sanki bir avantaj olarak kullanılır. Zaman geçtikçe Kaypakkaya’nın görüşlerinin eskidiği sanılır ya da umulur. Kaypakkaya artık eskide kalmıştır ve şimdi “yeni şeyler” söyleme zamanıdır!

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Sayfalar