Cumartesi Mayıs 18, 2024

Adım Karabağ:Nubar OZANYAN

Binlerce yıldır yaşadığım bu toprakları ilim, bal ve gül diyarı yapmışım; kadınlar olmuş yaşamın ve mutluluğun isimleri. Müzik ve şarap, ekmek kadar kutsal olmuş soframızda. İnanana da inanmayana da açmışız kapımızı, ekmek ve şarabımızı bölüşmüşüz. Burada yaşamak mucizedir. Her ağaç Ermeni kokar. Her hercai menekşe, özgürlük solur. Medeniyetlerin beşiği topraklarımızda, kaç kavmin geçtiğini saymadan yaşamışız. Şimdi üç kıtada, yedi düvelde at oynattığını iddia eden, barbarlığıyla övünen ve ne yapacağını bilmeyen işgalci Türk ve Azerbaycan devletleri, buğdayımızı çalıp ekmeğimizi ve toprağımızı kirletmeye çalışıyor.

Dün nasıl ki; Kobanê’de direnerek destanlar yaratan Kürtler vardıysa bugün adına “Biz azız ancak bize Ermeni derler” diyen, kahramanlıklar yaratan bir halk var. Dün nasıl ki “Burası Kobanê’dir, burası Heftanîn’dir” diyen Kürtler vardıysa bugün de “Burası Karabağ’dır. Ve son” diyen Ermeniler vardır. Düşman ne ormanlarımızda ne de vadilerimizde asla rahat yüzü görmeyecektir. Ceviz ağaçlarımızın altında bizleri imha planları yapamayacaktır. Cennetimizi cehenneme çevirmek isteyenlere, ölülerini almak için sadece zaman tanıyacağız.
Azerbaycan ve Türk ordusunun, müttefiklerinin ve çetelerin askeri operasyon gerçekleştirip işgal etmeye çalıştığı her karış mazlum toprağını, kendi toprağı olarak düşünenlerin kabusu olacağız. Efrîn’i, Serêkaniye’yi, Girê Sipî, Heftanîn ve Gare’yi “vatan toprakları” yapmaya çalışanlar şimdi, Karabağ’ı Türk toprağı yapmaya çalışıyorlar. Ancak halkın isyan haykırışları işgalcileri karanlık gecelerinde boğacaktır.

Kürt çocuklarının “Berxwedan jiyane” haykırışına Ermeni çocuklarının “Xaxteluyenk” (Kazanacağız) haykırışları karışıyor. Çocuklarını bu dünyada arayıp bulamayan annelerin-babaların sayısı, yağmur damlarından daha fazla oldu. Onlar, o kadar çok çoğaldılar ki; ne sultanlar ne paşalar kurtaramaz sel gibi akan öfkeli kalabalıkların yürüyüşünü. Bilinir ki, yaşanılan topraklar ancak özgürse güzeldir. İşgal altındaki topraklarda doğan her çocuk, ağlamayı unutarak başlar haykırmaya:

“Ben Yerevan’da doğdum. Adım Artsakh. Adım Spartak. Cepheye giden babam alnımdan öperek ön safa gitti. Kazanana kadar dönmeyeceğinin sözünü verdi. Ağladığımı sanmayın. Sahip olduğum tüm gücümle bağırıyorum; dünyanın dört bir yanında da olsak mutlaka kazanacağız!

Bana ve Kürt çocuğuna sessiz kalanlar bilsinler ki, sizler de hiçbir yerde güvencede olamayacaksınız. Gökkubbenin altındaki her yeri ağlamayı unutmuş, özgürlüğü haykıran çocukların sesleriyle dolduracağız. Ve haykırışlar, siz işgalcilerin bitmeyen kabusu ve korkusu olacaktır. Ve dünya, eşleri ve çocukları katledilenlerin gözyaşları altında tahammülsüz kalıncaya kadar da özgürlük diye haykırmaya devam edeceğiz.

Dün Kasım’da Kobanê’ydim. Ekim’de Karabağ olacağım. Yarın özgür bir ülke olacağım. Teslim olmayanların isimleri, okullarımızın duvarlarına ve okul tahtalarımıza yazılacak. Çocuk derimi fosforla yakıp, misket bombalarıyla parçalasanız da bedenimi, utanç verici yenilginizden kurtulamayacaksınız. Ve dua edeceğim, ellerimi ve parmaklarımı direniş için eğitenlere! Kaybımız çok olsa da onurumun kaybım kadar büyük olduğunu biliyorum!

Ne İdlibli, Afgan ve Pakistanlı çeteler, ne Türk ve İsrail yapımı İHA ve SİHAlar, ne cesurların yanında koyun olan Türk generallerinin savaş stratejileri ve korkak komutları işgalcileri yenilgiden kurtaracaktır. Türkiye ve Azerbaycan üst düzey yetkililerinin karşılıklı ziyaretlerinin, ne anlama geldiğini çok iyi biliyoruz. Ancak akıllarına gelmeyecek sürprizlerle onları ziyaret edecektir bizim özgürlük savaşçılarımız.

Ve biz işgal altında, misket bombaları altında soluksuz bıraktırılarak büyümek zorunda kalan Kürt, Ermeni, Filistinli çocuklar ne anne ve babaların ne de çocukların gözyaşlarının olmadığı bir dünya yaratacağız. Hayallerimize kirli ruhlarınızın bedenlerini giydiremeyeceksiniz. Ve kuracağımız o çocuk dünyamıza siz işgalcilerin o lanetli pis elleri asla değemeyecektir!”

4597

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Misafir yazarlar

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Vurun Abalıya - Çaresizsen Güneşe Bak... Cızz....

Proletaryalarda öğren proletaryalara öğret.

Nolurrr.... nolurrr.... bir kez de kabahati....

Fakirlik güzel şey... fakirlik güzel şey..

Hele de birde seni deniz kampına götüren, yanacam diye de çakma (yoğurt) yağlarıyla, insanın midesini bulandıracak bir şekilde,  orasını burasını yakan o... fakir...  insanları bırakıpta deniz manzaralı villalarda sabah kahvaltısı yapabilecek dostlarınız varsa... gerçekten fakirlik güzel şey.... gerçekten fakirlik güzel şey...

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! -2-

Burjuva-feodal politika yapmanın bazı “incelikleri”!

II. ABDÜLHAMİD MEVZUU[*]

 

“Gerçeği bilmeniz gerekiyor,

gerçeği aramanız gerekiyor.

Gerçek sizi özgür kılacak.”[1]

 

“ÖZELEŞTİRİ”NİN ELEŞTİRİSİ[*]

 

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Sende, ben, imkânsızlığı seviyorum, 

fakat aslâ ümitsizliği değil.”[1]

 

Anlama/ ve kavramanın dünyayı değiştirmek için mücadele edenler için eleştirel bir “olmazsa olmaz” olması yanında; “Netlik [de] insanın en büyük gücüdür.”[2] Bu bir.

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! (1ci bölüm)

Açıklama: Bu yazı, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin Genel Başkanlığına getirildiği dönemde, 2010 tarihli Partizan’ın 72. Sayısında yayımlanmıştır. Yazı eski olsa da, yazılanlar eski sayılmaz. Zira Mayıs 2023 seçimlerinde “halkın umudu” olarak önümüze konan Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’sinin burjuva-feodal sistemde oynadığı rol, özellikle de seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ve ortaya çıkan bu gerçeklikler, Partizan makalesinde dikkat çekilen ve tespitleri yapılan gerçekliklerle uyumludur.

Sayfalar