Pazartesi Nisan 29, 2024

Abdullah Öcalan,Hatip Dicle ve “Kapitalist Modernite”’

Time dergisinin her yıl açıkladığı “Dünyanın En Etkili 100 Kişisi” listesinin 2013 versiyonunda Ortadoğu’dan sadece iki liderin adı vardı: Abdullah Öcalan ve Fethullah Gülen.Liderliğini esaret koşullarında sürdürmesiyse Abdullah Öcalan’ın çok özel durumuna işaret ediyor.Tam anlamıyla bıçak sırtında yapılan bir politika üretiminden bahsediyoruz.Bu politika üretimine ilişkin tartışmalar Öcalan’ın bir komployla 15 Şubat 1999’da TC’ye tesliminden ve takip eden sorgu aşamasındakı performansından itibaren hiç durmadı.Öcalan’ın özeleştiri vererek önünü kesmediği bu tartışmalar başta PKK düşmanlığı sömürgecilere düşmanlığının çok ötesine geçmiş eski değil “eskimiş tüfekler” ve Ergenekoncular olmak üzere pek çok kesim tarafından sürekli kullanıldı ve kullanılmaya devam edeceği de anlaşılıyor.Küfüre varan bu eleştirilere pek çok Kürdistanlı yurtseverin de katıldığını görmek mümkün.Oysa Öcalan eleştirisini bu düzeyde ve bu argümanlarla yaparsanız tam da sömürgeci iradenin istediği çizgide reaksiyon vermiş olursunuz.Bu eleştiri düzeyinin Kürdistan’ın kurtuluşuna ilişkin olumlu bir sonuç üretmesi imkansızdır.Tam karşıt cepheden,Öcalan’ı savunmak adına Beşikçi dahil Kürd aydınlarına yöneltilen suçlamaların da aynı amaca hizmet edeceğini öngörmek gerekiyor.

Öcalan eleştirilecekse TC’ye tesliminden itibaren gündeme getirmekte olduğu “Türkiyelileşme ve Entegrasyon” argümanları üzerinden eleştirilmelidir.Hatip Dicle’nin deyimiyle : “ Öcalan ve Kürtlerin Türkiye'nin birliğini bütünlüğünü zorlayacak talepleri yok. Bağımsız devlet fikrini çoktan çöp sepetine attık çünkü 2.5 milyon Kürt İstanbul'da. Demokratik özerkliği de sadece kendimiz için değil, İstanbul'daki Kürt, Malatya'daki Türk için istiyoruz.”(Hatip Dicle,Utku Çakırözer Röportajı,Cumhuriyet Gazetesi,01.02.2014) çizgisinin liderliğini üstlenmesi nedeniyle eleştirilmelidir.Kürdistan’ın çıkarına olan tartışma budur.Eleştirilmesi gereken Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi’nin muazzam enerjisinin ve olanaklarının Türkiyelileşme ve Entegrasyon çizgisine tahvil edilmesidir.Dünya düzeni anlamına gelen “Kapitalist Modernite”’nin karşısına “Kapitalizm,endüstriyalizmi ve ulus-devletçiliği , ekonomik toplum,ekolojik toplum ve demokratik konfederalizm alternatifiyle karşılayan demokratik modernite,Ortadoğu kültüründe demokratikleşmenin temel etkeni konumundadır.”(Abdullah Öcalan,Demokratik Modernite Dergisi,Sayı:8,Sayfa:17)  ütopyasıyla çıkmanın getireceği ulusal risklerdir.”Kar amacıyla üretime son verildiğinde,dünyanın kurtuluşu gerçekten başlamış demektir.Bu da insanın ve yaşamın kurtuluşudur.”(Abdullah Öcalan,Demokratik Modernite Dergisi,Sayı:8,Sayfa:16) önermesi filozofçadır ve doğrudur ama Kürdistan toplumunun içinde bulunduğu parçalı sömürge durumu kapitalizme ilişkin bir durum değildir ve insanlığın kurtuluşu mücadelesine Kürdistanlıların bu aşamada sunacağı katkı kendi kendini yöneten,özgür ve bağımsız bir toplum olma yolunda mücadele etmektir.

“Doğru olan, Ortadoğu’nun mevcut siyasi sınırlarını veri olarak temel alıp,tüm ülke ve devletlerinin bütünlüğü içinde demokrasi mücadelesi vererek,hak eşitliğini ve özgür birlikteliği gerçekleştirmektir.Demokratikleşen her ülke,bir adım daha gerçekleşen demokratik Ortadoğu’dur.” (Hatip Dicle,Demokratik Modernite Dergisi,Sayı:8,Sayfa:62-63).Bu satırlar,”Kapitalist Modernite” olarak tanımlanan dünya düzenine karşı Öcalan’ın formüle ettiği “Demokratik Modernite” konsepti çerçevesinde Kürdistan’ın özgürlüğü mücadelesinin nasıl yapılması gerektiğine dair önerilen temeli açıklıyor.Oysa bölünüp paylaşılan Kürdistan’dır.Somut şartların somut tahlili diye bir şey var.Dahası altyapı-üstyapı,sınıfsal/ulusal çıkarların çatışması,enerji kaynaklarının denize ulaşması ve paylaşımı gibi cevap verilmesi gereken daha ciddi sorunlarımız var ve yukarıda anlatılanın bunlara verecek hiçbir cevabı yok.Somut şartların somut tahlili bize diyor ki: Ekonomik altyapının gelişmediği,ekonominin üretim tabanlı olmadığı,sınıflar ve katmanların ekonomik zemine oturmadığı,daha ötesinde güçlü bir orta sınıfın varolmadığı toplumlarda demokrasiden sözedilemez.Şimdi Kürdistan’ı paylaşan devletlerden Irak mı,Suriye mi,İran mı bu tanıma denk düşmektedir? Türkiye gibi üretim altyapısının görece gelişkin olduğu alt-emperyalist bir ülkede dahi sivil-askeri bürokrasinin iktidardan tasfiyesi çok kısa zaman önce emperyalizmin onayı ve desteği neticesinde gerçekleşebilmiştir,ancak bu süreci takip eden bir demokratikleşme zemini halen ortada yoktur.Aksine RTE şahsında yasama-yürütme-yargı birliğine gidilerek sivil diktatörlük zeminine yelken açma çabasının sözkonusu olduğu savlanabilir durumdadır.

“Ortadoğu’nun mevcut siyasi sınırlarını veri olarak temel alıp,tüm ülke ve devletlerinin bütünlüğü içinde demokrasi mücadelesi” hedefini sunanların dikkatine sunulması gereken olgular:

1.      Irak ve Suriye sınırları ciddi anlamda tartışmalıdır.Gelecekte Irak ve Suriye adı altında devletlerin yaşamaya devam edip edemeyeceği bile şüphelidir.

2.      İran’ın an itibariyle dünya düzeniyle uzlaşmasına aldanmamak gerekir.Uzakdoğu’daki sorunları çözmek ve oluşan artı-değerin paylaşım koşullarını yeniden belirleme amacıyla “Kapitalist Modernite”’nin Ortadoğu’daki durumu bir süreliğine dondurması önümüzdeki onyıllarda, İran’ın işgal altında bulundurduğu Güney Azerbaycan üzerinden destabilize edilmeyeceği anlamına gelmemektedir.İran, Kürdistan’ın Doğu parçasını işgali altında tutmanın dışında Güney Kürdistan yönetimini devamlı tehdit altında bulundurmakta ve YNK’nın yeni yönetimini açıktan belirlemeye çalışmaktan da kaçınmamaktadır.Yine Kuzey Kürdistan hareketine karşı TC ile dönüşümlü olarak Hizbulkontra kartını da elinde tutmaktadır.

3.      Mevcut siyasi sınırları veri alma politikasını uzun süredir uygulayagelen Güney Kürdistanlıların hali ortadadır.Kerkük ve diğer tartışmalı Kürdistan bölgeleri ile ilgili hiçbir gelişme yaşanmamıştır.Güney Kürdistan ve Batı Kürdistan‘ın birleşmesi sonucunda ortaya çıkacak “Kürd Koridoru”’nun Güney ve Batı Kürdistan’ın petrol ve doğalgaz kaynaklarını denizle buluşturma olanağına sırt çevirmiş ve TC’ye angaje olmuş Güney Kürdistan yönetimine Türk Enerji Bakanı’nın 5 Şubat 2014’te attığı gole bakın: “Irak petrolü 1 varil de olsa Bağdat’ın bilgisi olmadan ihraç edilemez. Bu petrol Irak’ın petrolüdür. Kuzey Güney fark etmez.”. Dahası var:  Merkezi Bağdat hükümeti de Kürdistan petrol ve doğalgazının 3. ülkelere ihracını engellemek ve Ceyhan’da depolanan Kürdistan petrolünün takibi için ABD’deki bir hukuk firmasıyla anlaştı.Mesud Barzani’nin ABD seyahatini iptal etmesinin ya da seyahatin ABD tarafından iptal edilmesinin neden ve sonuçlarını Güneyliler başta olmak üzere tüm Kürdistanlıların iyi düşünmesi gerekir.

4.      Aralarındaki tüm çelişkilere ragmen Kürdistan’ı sömürgeleştiren diğer 3 devletin de zımni ittifakıyla TC’nin Güney ve Batı Kürdistan arasına IŞİD’I yerleştirmesi ve bunu bir beka meselesi olarak görerek bu politikayla ilgili olarak ABD başta olmak üzere pek çok ülkeyle çatışmaktan kaçınmaması olgusu “ mevcut sınırlar” argümanının sömürgecilerce dahi pek kullanışlı bulunmadığını göstermektedir.

5.      Öcalan’la “Barış ve Kardeşlik Süreci”’ni götüren Türk istihbarat kadrolarının aynı zamanda Paris’te Sakine Cansız,Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in imha emrini verdikleri ortaya çıkmıştır.

İlkesel olarak doğru olanı savunmak başka bir şeydir,olanaklara gore politika üretmek başka bir şey.İlki Kürdistanlı aydının işidir ve bunu yaparken sırtında yumurta küfesi yoktur.İkincisi Kürdistanlı örgütlerin işidir ve evet sırtlarında yumurta küfesi vardır.Bu yüzden Kürdistanlı siyasetçi olguları doğru tahlil etmek zorundadır.Olguları yanlış tahlil edip,Kürdistan’ın bağımsızlığı fikrini çöpe atıyorsanız,ödenmiş hiçbir bedelin bunu kaldırmayacağını bilmek zorundasınız.Kürdistanlıların “Kapitalist Modernite” ile çatışma zorunluluğu yoktur;zaten ne entellektüel,ne ne ekonomik ne de askeri alanda dünya düzenine güç yetirecek bir Kürd dinamiği ortada yoktur.“Kapitalist Modernite”’yi hafife almamak lazım.Bugün Türkiye ve Kürdistan’da milyonlarca kadın başını sıkı sıkı örtüyor ve ortalık badem bıyıklı erkeklerden geçilmiyorsa bunun asıl nedeni “Kapitalist Modernite”’nin bundan 40-50 yıl önceki kuramcılarıdır.

ZÜLKÜF AZEW, 08.02.2014

99872

Zülküf Azew

Sitemizin yazarlarından olup politik ve teorik yazılar yazmaktadır.

Son Haberler

Sayfalar

Zülküf Azew

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar