Pazar Nisan 28, 2024

7 Haziran'da HDP'yi Bekleyen Tehlike- Ergülen Toprak

7 Haziran’daki seçimlerden önce yanıtı en çok merak edilen soru:

“HDP yüzde 10’u aştığı takdirde barajı geçmesi engellenebilir mi?” 

Her ne kadar HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, cep telefonları için geliştirdikleri bir sistemle seçim sonuçlarının güvenliğini sağlayacaklarını söylese de, geçmiş yıllarda yaşanan şaibeli durumlar göz önünde bulundurulduğunda, 7 Haziran gecesi yaşanacakları tahmin etmek hiç de zor değil.

Anketlere göre, HDP’nin oyu yüzde 10’un biraz altında veya üzerinde görünüyor. Bu da gösteriyor ki, HDP’nin barajı geçip geçmemesi çok az bir oya bağlı olarak değişebilir.

HDP’nin barajı geçmesi halinde AKP’nin başkanlık projesinin yanı sıra tek başına iktidar olma ihtimali de ortadan kalkabilir. Bu durumda, AKP, koalisyon için diğer partilerle anlaşmak zorunda kalacağı için bütün planları alt üst olacak. İktidardan, yolsuzluk iddiaları ve hukuk dışı uygulamaların hesabının sorulmasına yönelik talepler ve girişimleri de düşündüğünüzde, AKP’nin karşı karşıya kalacağı tablonun büyüklüğü daha rahat anlaşılabilir.

Diğer yandan, HDP barajı geçerse seçimden sonra kilit parti konumuna gelebilir. Barajı geçemediği taktirde ise HDP projesi büyük bir darbe almış olacak. 

Bir başka deyişle, 7 Haziran seçimleri, iki taraf açısından da hayati bir seçim olacak. Durum böyle olunca, haliyle ortalık şaibe iddialarından geçilmiyor. Şaibe iddialarına karşı Erdoğan, “Dertleri, şimdiden seçime gölge düşürmek” dese de, geçmişte Kürt partilerinin önünün nasıl kesildiği herkesin malumu. Yüzde 10 seçim barajının hala var olması da zaten aynı zihniyetin devam ettiğinin kanıtı.

HDP, “Kürt partisi değiliz, Türkiye partisiyiz” demesine rağmen, Kürt siyaseti deyince Türkiye’de akla ilk gelen parti HDP. Diğer yandan, içindeki bileşenlerin tamamını temsil etme iddiasında olan bir parti. Bu seçimde barajı aşmak için batıdan gelecek oylar önemli olduğu için, parti yöneticileri Kürt vurgusunu öne çıkartmamaya özen gösteriyor ancak, taban ve kadro bakımından HDP’de belirleyici güç Kürtler.
 

HDP zaten devletin nezdinde de bir Kürt partisi olarak görülüyor. Üstelik HDP’nin, Türkiyeli bileşenleri etrafında toplayacak kadar etkili bir seçim kampanyası düzenlemesi de iktidar açısından kolay kolay hazmedilecek bir durum değil.

Kürt siyaseti geçmişte hiç olmadığı kadar AKP karşıtlığı üzerinden ciddi bir oy toplama gayreti içerisinde. Ve görünen o ki, bu kez bunu bir ölçüde başaracak da...

Geçmişte Kürt partilerinin yüzüne bile bakmayan, farklı partilere oy veren Kürt, Türk ve Alevi seçmen, AKP karşıtlığı nedeniyle konjonktürel nedenlerle oy kullanıp iktidarı cezalandırmak istiyor. Bu kesimler için AKP’yi cezalandırmanın en kolay yolu ise HDP’ye oy vermek.

Daha birkaç ay önce HDP’nin seçime parti olarak girme kararı, baraja takılacağı beklentisiyle en çok AKP’yi heyecanlandırırken, hiç hesapta olmayan bir şey oldu ve ömründe ilk ve belki de son kez HDP’ye oy verecek olan yüzde 2-3’lük bir seçmen kitlesi sayesinde HDP, AKP’nin kâbusu haline geldi. 

AKP’ye tepki olarak HDP’ye yönelen bu seçmen kitlesinin bir kısmı, normalde Kürtlerin demokratik hakları konusuna pek duyarlı değil. Bu kesimin seçim kampanyasında pragmatik davranmaları halinde, sandıkta oy kullanacak diğer seçmenlerden daha fazla seçim sonuçları üzerinde etkide bulunabilir. Pek çok kişinin hatırlayacağı gibi, Amerika’da her Başkanlık seçiminde Ohio’daki seçmenin, seçim sonucunu belirlemesi gibi bir etki söz konusu olabilir bu yılki parlamento seçimlerinde.

Yine de 7 Haziran’da HDP’nin ne kadar oy alacağı konusunda net bir şey söylemek mümkün olmasa da, sandık oyunları konusunda kamuoyunda oluşan şüpheyi gidermek pek kolay olacağa benzemiyor.

Erdoğan, tarafsızlığını bozup iktidar partisinin seçim kampanyasına öncülük ettiğinde ses çıkartamayan Yüksek Seçim Kurulu (YSK), HDP’nin seçim gecesi yüzde 11 - 12 veya daha yukarı oy aldığı halde barajı aştığını ilan edebilecek mi acaba?

“Devletin bekası” için Kürt partilerinin geçmişte neden baraj altında kalması gerekiyorsa, bugün iktidar açısından da aynı gerekçe söz konusu. İktidarın selameti için iktidara bağlı kurumlar geçmişte gerekeni yaptılar. 7 Haziran’da HDP’yi bekleyen tehlike tam da budur. En azından kamuoyunda böyle bir kaygının varlığı göz ardı edilemez.

Son dönemlerde, iktidar cephesinden gelen açıklamalar yeni dönemde parlamento aritmetiğinde HDP’ye yer olmadığına kanaat getirdiklerini gösteriyor.

HDP barajı geçecek kadar oy alabilir mi? Şimdiden bir şey demek mümkün değil ama seçim barajının fiili olarak yüzde 12 veya 13’e çıkartılması olasılığı, 7 Haziran gecesi için en çok korkulan senaryo.

İktidar cephesi atacağı tüm adımlarda kendileri için en kötü senaryonun gerçekleşmesinin önüne geçmeye çalışacaktır. O da, AKP iktidarının düşmesinin engellenmesidir.

Kısacası, HDP’nin barajı rahat geçmesi için barajın birkaç puan üzerinde oy alması lazım. 

Seçim gecesi YSK dışında HDP ve ajanslar da sandık başında topladıkları sonuçları yayınlayacak. Bu sonuçlar arasında çok fark olması halinde, 7 Haziran gecesi iktidar için de muhalefet için de zor bir gece olabilir.

 

49287

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Misafir yazarlar

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Sayfalar