Cuma Mayıs 17, 2024

15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi Yol Göstermeye Devam Ediyor!

Pandeminin dünyada etkisini devam ettirdiği süreçte, yeni değişimler hızlıca gündemimize girmektedir. Çokça bahsedilen pandeminin dünyada açığa çıkardığı ortak özelliklerinden biri eşitsizlikleri arttırması, emperyalist kapitalist sistemin tüm özelliklerini artık gizlenemeyecek bir şekilde ortaya çıkarmasıdır.

Bu durum farklı bir şekilde yansımalarla birlikte dünyanın bütün ülkelerinde ortak özellik olarak karşımıza çıkmaktadır. Diğer ortak bir özellik pandemiyi fırsata çeviren egemen sistemin işçi sınıfına dönük saldırılarını oluşturmaktadır. Bu saldırılar tamda pandemi öncesi yükselen kitle hareketlerinin yoğun yaşandığı bir dönemin arkasından gelmesi şaşırtıcı değildir.

Ülkemizde iktidar temsilcilerinin pandemiyi bir lütuf olarak görüp fırsat olarak bakması bu nedenledir. Gerileyen toplumsal muhalefetin yanında potansiyel olarak her an patlamaya hazır bir bomba gibi duran kitle hareketleri sistemin uykusunu kaçırmaktadır.

Bu nedenle açığa çıkan her itiraza devletin bütün gücü ile saldırılmaktadır. Çıkardığı yasalarla örgütlenmenin önüne geçmeye çalışmakta bu şekilde işçilerin bir arada birleşerek yapacakları her türlü direnişin önüne geçmeye çalışmaktadırlar. İşsizliğin yoksulluğun devasa boyutlara ulaştığı, intiharların bir gerçeklik olarak karşımızda durduğu bu dönemde saldırının nedeni anlaşılır olmaktadır. İşçi sınıfı tarihin büyük saldırılarının olduğu bir dönem ile karşı karşıyadır.

Kazanılmış haklar gasp edilmeye çalışılmakta, sendikal mücadele yasaklarla felç konuma getirilmiş/ getirilmeye çalışılmaktadır. Bu saldırı aynı zamanda işçi sınıfının öz örgütlülükleri olan sendikaların belki de en güçsüz, hareket kabileyi yitirmiş bir döneme gelmesi saldırıyı daha da pervasızlaştırmaktadır. Sendikal bürokrasi emeğin kazanımlarının tek tek gasp edildiği bu dönemde bırakalım karşı koyuşu, direnişteki işçilere desteği bile götüremez haldedir. Sendika yöneticilerinin işçi sınıfının içerisinden iyice kopması, onu kendi örgütlülüğün dışında konumlandırmıştır. Emeğin örgütsüzlüğü egemenlere adımlarını hızlandırmada daha da fazla cesaret vermektedir.

Elbette bu durumun sadece sendikalar ve sendikal bürokrasi ile ilgisi yoktur. Toplumsal muhalefetin lokomotifi devrimcilerin bu konudaki sorumluluğu sendikalar kadar önemlidir.

15-16 Haziran; Tünelin Ucundaki Işık!

İşçi sınıfının tarihinin en büyük saldırılarından biriyle karşı karşıya olduğumuz bu dönemde tarihin direnişlerine bakmak yolumuza ışık tutacaktır. İşçi sınıfının tarihinde bir dönüm noktası olan 15-16 Haziran büyük işçi direnişi bizlere çok şey hatırlatması bakımından alacağımız derslerle doludur. İşçi sınıfı örgütlü bir şekilde hareket ettiğinde sistemi temellerinde nasıl sarstığı önümüzde durmaktadır. Bu sarsma durumundan bugün en fazla egemeler korkmaktadır.

Bu nedenle gelişebilecek her türlü direnişi bugünden engellemek için hazırlıklarını tüm hızıyla sürdürmektedirler. 15-16 Haziran bizlere örgütlü bilinçli bir işçi sınıfının nelere kadir olduğunu göstermektedir. Bu sadece bir işçi direnişi değil Türkiye devrimci hareketini kökten etkilemiş bir harekettir.

Bugün ağır saldırıların ortasında 15-16 Haziran büyük işçi direnişini anlamak bizlere yol gösterici bir nitelik barındırmaktadır.

15-16 Haziran işçi sınıfının kendi gücünü keşfetmesinde önemli duraklardan biridir. Bugün emeğin örgütsüzlüğüne bakarak değerlendirmeler yapmak aynı zamanda bizleri emeğin güçsüz olduğu sonucuna götürmektedir. Bu anlayış bizleri şartların olumsuz olduğu sonucuna götürerek edilgen bir pozisyona düşürmektedir. “…Ortaya çıkan gelişmeler, işçilerin mücadelesinde 50 yıl öncesine göre önemli farklar yarattı, sınıf mücadelesinin, sendikal mücadelenin yürütümünde dün avantaj olan pek çok faktörü dezavantaj haline dönüştürdü.

Bunlar doğru, bu değişiklikleri gözden uzak tutamayız. Ama 50 yıl önce işçilerin eyleminde belirleyici olan temel faktör sınıfa güvenen, mücadele için gözünü karartan, bedel ödemeyi göze alan devrimci iradeydi. 15-16 Haziran böyle bir iradeyle şekillendi.

Bugün emeğin haklarına yönelik saldırı karşısında bütünsel bir direniş gerçekleşemiyorsa, hakları koruma konusunda aciz kalınıyorsa, bu ne emeğin güçsüzlüğünden ne de koşulların eskiye göre çok farklı olmasından kaynaklanıyor. İşçilerin potansiyel gücünü devreye sokacak iradeden ve sendikal mücadeleyi sınıf mücadelesinin içinde gören anlayıştan yoksun olmak mevcut tablonun doğmasına yol açıyor.” (Aziz Çelik, “Sendikasını, ekmeğini ve haysiyetini savunan işçilerin direnişi: 15-16 Haziran”, Birgün)

İşçi sınıfı örgütlü ve kararlı bir şekilde ortaya çıktığında neler olabileceğini 15-16 Haziran bizlere göstermiştir. Bugün örgütlü ve kararlı bir şekilde fiili-meşru mücadele içinde haklarını arayan Soma maden işçileri buna en iyi örnektir.

Maden işçileri haklılıklarından aldıkları güçle verdikleri mücadelede devletin bütün gücünü karşılarında bulmalarına rağmen, yine aynı devleti sarsmayı başarmışlardır. Keza birbirinden ayrı onlarca işçi direnişi en fazla iktidar sahiplerinin dikkatini çekmektedir. Lokal anlamda tek tek olan bu işçi direnişleri gelecek işçi sınıfı mücadelesinde önemli bir yerde duracaktır. Bu işçi direnişlerinin birleşerek çoğalması görevi önümüzde durmaktadır.

Emperyalist şirketlere buyurun gelin bize yatırım yapın diyen iktidarın, sermayeye vaat ettiği tek şey ucuz ve örgütsüz emek gücü olarak karşımıza çıkmaktadır. Tamamen güvencesiz bir çalışma yaşamı uygulanarak sermaye Türkiye’ye çekilmeye çalışılmaktadır. İktidarın yerli ve yabancı sermayeye tek vaadi ucuz iş gücü, örgütsüz bir çalışma yaşamı olması önümüzdeki dönemde de işçi sınıfına dönük saldırıların yoğunlaşacağını göstermektedir. Bu saldırıların yanında var olan direnişlere yenilerinin de ekleneceğini söylemek için kâhin olmaya gerek yoktur. Önemli olan bu dağınık direnişlerin birleşip bilinçli ve kararlı bir şekilde saldırının geldiği tek merkeze yönelmesidir.

Bugün egemenler tüm krizlerinin faturasını işçi ve emekçilere çıkarmaya çalışmaktadırlar. Krizden çıkışlarının tek yolu olarak emeğe topyekûn saldırıyı öngörmektedirler. Bu durum bize net bir saldırı tablosunu getirmektedir. Her yerde emeğin bütün kazanımlarına yoğun bir saldırı mevcuttur. Bu saldırılar ile birlikte direniş tarafında yaşanan kıpırdanmalar umut vaat etmektedir. Umutları çoğaltmak birlikte ve karalı bir mücadeleden geçmektedir.

15-16 Haziran sınıf savaşının en net bir biçimde yaşandığı bu dönemde yolumuza ışık tutacaktır. Örgütlü ve bilinçli bir işçi sınıfı bu saldırıların üstesinden gelecek yegâne güçtür. 15-16 Haziran’a bakmak bu gücün neler yapabildiğini görmemiz açısından önemlidir. Bugün bu saldırıları geri püskürtmenin yolu 15-16 Haziran Büyük İşçi direnişinden geçmektedir.

2300

Özgür Gelecek

Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Özgür Gelecek

Selahattin Demirtaş'a ve bütün tutsaklara...

"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" "LI DILÊ KU DIL HÊVÎ DIKE"

Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.

Yıllardır tanırım seni.

Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.

Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.

Akraba desem, değil.

Komşu desem, hiç değil.

TKP-ML MK Siyasi Büro Üyesiyle Röportaj: “Partimiz 53. Mücadele Yılında Faşizme Karşı Savaşını Kararlılıkla Sürdürecektir”

” Kitlelerin hakim sınıfların siyasetinden bağımsız, kendi siyasetini örgütlenmesi ve dahası bir güç olarak ortaya çıkmasını önemsiyoruz. Bu anlamıyla başta İstanbul 1 Mayıs Taksim alanı olmak üzere, işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların ve halk gençliğinin 1 Mayıs’ta Alanlara çağrısını değerli ve anlamlı buluyoruz.”

– Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

– İsmim Özgür Aren. TKP-ML MK, Siyasi Büro üyesiyim.

Tayyip'i, tayyip'e olan güvende yendi

Ah... kuzucuğum ah...

Ne oldu bize böyle.

Ne oldu.

Her şey tıkırında giderken...

Neler yaşadık böyle.

Bu seferde kediler chp'nin lehine mi trafoya girdi ne

Veyahut da.... veyahut da...

"Sizin siyasetçiler bizim sermayeden bir kaç kişiyi yemeye niyetlenirde  bizde hemide hala iktidardayken sizlerden daha fazlasını ham... ham... etmeyiz mi ha..." demenin yarattığı korku uzlaşısı dolu komplo teorileriyle mi  bundan sonraki seçimleri açıklayacağız.

Yoksa... yoksa...

Daha dün bir; bu gün iki

1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!

1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Sayfalar