Siz Can Yoldaşlar Meclise Yakışırsınız!
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-22/public/erdal.png?itok=F7vx8u5R)
Önümüzdeki 7 Haziranda Genel Seçimler yapılacak ve milyonlar yeni parlamento temsilcilerini seçeceklerdir. Bu seçim Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimlerinden birisidir.
25 dönemdir Alevilerin ve Alevi toplumu temsilcilerinin dikkate alınmadığını biliyoruz. Aleviler yıllar yılı ezici bir yüzdeyle CHP ye, 1950 li yıllarda kısmen Demokrat Partiye ve 1965 Genel Seçimlerinde de CHP, İşçi Partisi ve Birlik Partisine oy verdiler. CHP ve Demokrat Parti’de milletvekili seçilen birçok Alevi oldu, ancak bunların hiçbiri Alevi toplumu ve örgütlülüğü temsil eden, toplumun ve örgütlülüğün önerdiği kişiler değildi. Ülke nüfusunun nerdeyse üçte birine sahip Alevilerin ilk kez parlamentoda kendi kurumsal kimlikleri üzerinden temsil edilecekleri bir süreci yaşıyoruz.
Bu bağlamda Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Genel Başkanı Turgut Öker, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel Başkanı Müslüm Doğan, Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği (HSAKD) Başkanı Ali Kenanoğlu, Maraş Katliamı mağduru ve yazarı Aziz Tunç, sanatçı Pınar Aydınlar, Gazeteci Çilem Öz ve daha birçok Alevi temsiliyeti olan kişi seçilebilecek sıralardan milletvekili adayıdır . Ayrıca Sivas, Tokat, Çorum, Kayseri. Erzincan, Dersim, Maraş ve Edirne illerinin 1.sıra milletvekili adaylarının da Alevi; toplamda da 150 Alevi adayın olduğu görülmektedir.
Bugüne milletvekili olan çeşitli Alevi kökenli kişi parlamentoda bireysel düşüncelerinden ötürü mücadele etmiş, Alevilik sorunlarını kimi zaman dile getirmişlerdir. Ancak bu faaliyetler hiçbir zaman milletvekili oldukları Partinin politikaları sonucu olmamıştır. Zira bugüne kadar adı geçen Partiler ve milletvekilleri Alevilik konusunda bütünlüklü bir Parti Programı ve/ya Tüzüğü gereği politika yapmamışlardır. Oysa şimdilerde HDP yöneticilerinin söylemlerinde ve Seçim Bildirgesinde Alevilerin yıllardır büyük mücadelelerle elde etmek istedikleri haklar ve talepler güçlü ve açık bir şekilde dile getiriliyor. Alevi temsiliyetinde adaylar kurumsal kimlikleri üzerinden değerlendirilerek milletvekili adayı yapılmışlardır.
Çok doğaldır ki, HDP nin program, tüzük, örgütlenme ve bileşikleriyle ilgili hem olumlu, hem de olumsuz görüşlerim vardır. Bu görüşlerimi ve eleştirilerimi de gerkeli platformlarda dile getirdim, getirmeye de devam edeceğim. Zaten tüm bunların aynı anda herkesi mutlu ve tatmin etmesi mümkün değildir. Bu seçimin diğer seçimlere göre daha önemli ve daha özgül koşulları vardır. Ve bu koşullar mutlaka doğru olarak değerlendirilmeli, buna uygun hareket edilmelidir. Bugüne kadar ülkeyi faşist yasalarla yöneten AKP zihniyeti ve Erdoğan’ın bu seçimlerde 330 ve üzeri bir milletvekili sayısına ulaşması geleceğimizin Ortaçağ Karanlığı ile tescil edilmesi anlamına gelmektedir. Erdoğan’ın bu karanlık ötesi planlarını boşa çıkarmak için seçmenlerin oylarını çok dikkatli kullanmaları kaçınılmaz bir zorunluluktur.
HDP’nin barajı aşması Aleviler, Kürtler, Ermeniler, işçi sınıfı, demokratik bir yaşamın hüküm sürdüğü bir ülke özlemi çeken tüm demokrasi güçleri, sosyalist, devrimci ve komünistler ve ötekileştirilen kesimler için şarttır.
Yeni Osmanlıcı, Padişah özentili, şeriatçı, salt ülke içinde değil, Ortadoğu coğrafyasındaki tüm halkların kardeşliğine düşman Erdoğan ve zihniyetine biran önce dur demek için gereklidir.
Bir önceki genel seçimlerde de “meclise can gelecek” diye yola çıkmış ve mücadele etmiştik. Bugünkü şartlar o seçim dönemiyle kıyaslanmayacak kadar daha elverişlidir ve Alevilerin kendi temsilcilerini seçmeleri, güzel yarınların başlangıcı açısından, gelecek kuşaklara, yola, öğretiye ve demokrasi mücadelesine olan inancımızın, tarihi sorumluluk bilincimizin kaçınılmaz gereğidir.
Parlamenter seçimlerinde ise işçi sınıfını, emekçilerin kurtuluşunu kendisine rehber edilenlerin yani sosyalist, devrimci ve Komünistlerin tavırlarını esas olarak Daha önceki tüm seçimlerden sonra verdiği oy, yaptığı yanlış tercihler sebebiyle suçluluk duygusu yaşayanlar, bir kez daha bu duyguyu yaşamak istemiyorlarsa bu seçimde mutlaka doğru tercih yapmalı ve oylarını buna göre kullanmalıdırlar..
İnanıyorum ki ve Alevi toplumu bilmelidir ki, milletvekili adayı olan dostlarımız seçildikleri takdirde bilgi, birikim, donanım ve yeterlilikleriyle Alevilerin sorunlarını, kurumsal çıkarlarını her şart altında Parlamentoda savunacak, koruyacak ve hak elde etme mücadelesinde asla geri adım atmayacak birer karaktere sahiptirler.
Ben, 7 Haziran 2015 tarihinde yapılacak Genel Seçimlerden sonra oluşabilecek tabloyu ve siyasi gelişmeleri objektif olarak değerlendirip, gözönünde tutuyor ve oyumu listelerinde Alevilere, Kürtlere, Ermenilere, sosyalist, devrimci ve komünistlere, emekçi sınıfı temsilcilerine ve ötekilere yer veren HDP’ye vereceğim. Bunu tarihe, topluma, yola, öğretiye, gelecek kuşaklara karşı sorumluluğumun gereği ve savunduğum değerler ile bugüne kadar ki siyasi görüşüm ve duruşuma denk düşeceği için yapacağım.
Erdal YILDIRIM
15 Nisan 2015
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-11/public/erdal_yildirim.jpg?itok=12sMxsG5)
Erdal Yıldırım
2012 yılı sonlarından itibaren sitemize yazılarıyla yeni bir soluk katan yazarımız genellikle Aleviler ve sorunları üzerine makaleler yazmaktadır.
erdalyildirim@kaypakkaya-partizan.net(hazırlanıyor)
Son Haberler
Sayfalar
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/mahmut-alinak-_7.jpg?itok=KzFMR8Ca)
Katliamlar Diyarı Şırnak
Röportajda Vali Mustafa Malay 15 Ağustos 1992 tarihli olayda asker ve PKK'lilerin öldürüldüğünü söylüyor. Belleği kendisini yanıltıyor herhalde. Olayda asker ya da PKK'li kimse ölmemişti.
Ben o tarihte Şırnak milletvekiliydim.
15 Ağustos gecesi Şırnak'ı harabeye çeviren silahlı saldırıyı gelen telefonlarla haber aldım. Hükümetin oralarda hiçbir yetkisinin olmadığını biliyordum. Ancak bir ümit yine de İçişleri Bakanı İsmet Sezgin'i aradım ve duruma müdahale etmesi istedim.
İsmet Sezgin PKK'in saldırdığını ve çatışmaların devam ettiğini söyledi.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/temel1_7.png?itok=eX-d3SjI)
Fettullah Gülen hareketi hakkında
“Yeminine bakıp insana inanma,insana bakıp yeminine inan.”[2]
Ahmet Şık, “Dokunan yanar” diye uyarmıştı Fettullah Gülen (FG) hakkında herkesi; karanlık(lar)ın büyük yangınlar ile aydınlanacağı vurgusuyla başlamalıyım diyeceklerime…
Türk(iye) İslâmının dünden bugüne hülasası olarak yorumlanması mümkün olan FG, yeni bir tarihsel blok ve hegemonya hareketi girişimidir.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/yusuf_kose_12.png?itok=PncBdUv_)
Yerel Seçimler ve Siyaset
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/zulkuf_azew_3.jpg?itok=pqY0MkYP)
KDP,PKK...Tez,antitez ...sentez?
Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesinde KDP bir tezdir.Emperyalizm ve sömürgecilikle mücadelede yarı-modern bir başlangıç.Kurulduğu dönemdeki emperyalizmin ve işbirlikçisi yerel sömürgeciliğin ittifaklı çullanmışlığından kaynaklı parçacı bir tez.Toplumsal gelişmenin düzeyine bağlı olarak aşiretler/aileler ittifakı temelinde politika örgütleyen bir tez.Parçacılığı o kadar belirgindir ki, Doğu Kürdistan’da Süleyman Muini ve Kuzey Kürdistan’da Saitler komplolarındaki rollerini gözardı edebilmemizi, ne Barzani ailesine ne de yüzyıllık direnişlerine duyduğumuz saygı sağlaya
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/temel1_5.png?itok=qKLjdtF9)
“Postmodern zamanlar"da din (ve islam)
“de omnibus dubitandum est.”[2]
“Din: Teorisi/ Pratiği, Dünü, Bugünü” Sempozyumu’nun Ankara ayağındaki “Dini- Eleştirel Olarak Anlayabilmek” oturumunda öncelikle bir saptamamı sizinle paylaşmama izin verin.
Sempozyumun pratik örgütlenmesi sürecinde, kendini sosyalist/ komünist olarak niteleyen kimi çevrelerin, “dinin tartışılması”na bir hayli soğuk ve mesafeli yaklaştıklarına şahit oldum.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/sibel_ozbudun_2.png?itok=tzZPOf5x)
“Cujus regio , ejus religio !” [*] [1]
“Kralların kutsal olduğu, antropolojik ve tarihsel bir malumun ilamıdır; ne ki onlar öyle doğmazlar; ancak hükmettikleri eliyle kutsallaştırılırlar.”[2]
“Din” ile “iktidar” ilişkilerini, konu başlığındaki “iktidar” kavramının farklı yorumları çerçevesinde farklı biçimlerde ele almak mümkün, kuşkusuz: günlük yaşamın kılcal damarlarına nüfuz etmiş gündelik iktidar ilişkilerinin din tarafından tahkim ediliş tarzı; bizatihî dinsel iktidar (ve hiyerarşi) biçimleri ya da siyasal iktidar ile din ilişkileri.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/m.zeki-serit_0.jpg?itok=Rkv-x0aU)
Biz Seni Bekledik Zeki Yoldaş. Dört Gözle, Büyük Umut ve Heyecanla Bekledik/Hasan Aksu
Yetmişli yılların başı ve ortalarında Zeki yoldaşı sıkıyönetim mahkemelerinde dik duruşlarıyla, faşizmi yargılayışlarıyla tanıdık. Partili ideolojik, siyasal, savunusunu faşizmi yargılarken izledik. Faşizmi kendi kalelerinde yargılarlarken ülkemizde Partizan hareketinin tanınmasında, kavranmasında önemli etkileri oldu. Zeki yoldaş ve diğer yoldaşları şahsen tanımazdık belki ama onların çabaları, örnek tavırları bizleri Kaypakkaya çizgisinde buluşturmuştu.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/erdalyildirim_0.jpg?itok=srvA_UEe)
İşaretlesiniz de Fişleseniz de Biz Aleviyiz!
İktidarın asimilasyon politikaları her yeni günde, bir önceki günü aratır şekilde ve değişik yöntemlerle, değişik rollere soyundurulmuş Hızır Paşalar ve piyonlarla devam ediyor..
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/header.jpg?itok=vHixPToz)
Ben İstanbul Surlarinin Dibinde Şehit Düsecegim
Türkiye Devrimci Hareketi 1980'li yıllarda tartıştığı konuların başında Kürt Sorunu ile SSCB'nin halen sosyalist mi ?, emperyalist mi ? diye üzerinde şiddetli tartışmaların yürütüldüğü bir süreçten geçerek bugünlere geldi.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/temel1_3.png?itok=5uvkzk05)
“ ‘Neo’su ve ‘sol’u ile liberaller nedir, neye yarar?”
“Düşmanlarımızın en güçlüsü içinizdedir.”[1]
“… ‘Neo’su ve ‘sol’u ile liberaller nedir, neye yarar?” sorusunun yanıtı; onların “6N 1K”sına dair tahlili “olmazsa olmaz” kılar.
“5N 1K değil miydi?” denecek olursa… Hayır, sadece “Ne?”, “Ne zaman?”, “Nerede?”, “Nasıl?”, “Neden?”, “Kim?” sorularıyla yetinemeyiz; bunlara “6N”yi yani “Nereden?” sorusunu da eklemeliyiz…
Konuya bu kadar geniş perspektifte eğilme ihtiyacı, liberallerin “önem”inden değil, onların manipülasyon güçlerini teşhir etmenin ve okuyucuya saygının gereği.