Pazar Haziran 16, 2024

PİR SULTAN ABDAL'IN SUÇU?

 

1. Pir Sultan, dinsizdir, namaz kılmaz, ramazan orucu tutmaz.

 2- Şeriata aykırı söz söylüyor ve davranış sergiliyor.

 3- Müslümanlara Yezit diyor ve şarap içiyor.

 4-Ayin-i Cem adında gizli toplantılar yapıyor.

 5- Safevi taraftarı ve Kızılbaş taifesinden, Devlet-i Ali düşmanıdır.

 6- Rafızi kitaplar bulunduruyor, okuyor ve okutuyor.

 7- Saz ve çalgı çalıyor, Dini törenlerinde semah dönerek oyun oynuyor.

 8- Törenlerinde haremlik ve selamlık kuralına riayet etmiyor kadınlı, erkekli cem oluyor.

 9- İslamiyet’in halifelerine lanet okuyor.

 10-Mehdi-i Zaman (Zamanın Mehdisi) gelecek propagandası yapıyor.

 Tarihle Yüzleşme Zamanı! Geleceğe sağlam adımlarla yürümek isteyenler, tarihleriyle yüzleşmek zorundadırlar. Aleviler, tarihindeki başarılarını ve başarısızlıklarını, gelecek nesillere takiye yapmadan aktarmalıdırlar. Bunu başardığımız anda bizden sonra ki kuşaklar o tarihi olaylardan ibret alırlar, geçmişin hatalarında ders çıkararak öne göre örgütlülüklerini yaratırlar yol alabilirler. Aksi halde, yol ve yön isabetli tespit edilemez.

 Tarih geçmiş zamanlarda yaşayan insan topluluklarının her türlü faaliyetlerini yer ve zaman bildirerek sebep sonuç ilişkisi içinde anlatan bilim dalıdır. Bütün olaylar bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlıdır. Kendisinden önceki olayın kendisinden sonraki olayın sebebidir. Önceki olayı bilmez isek sonraki olayı kavrayamayız.

 

Alevi/Kızılbaşlar bugün tarihin önemli bir dönemecinden geçiyorlar. Yaşanılan bilgi kirliliğin önüne geçmek için, kararlı ve inançlı bir şekilde sana aitmiş gibi gösterilmeye çalışan çakkalların yazmış olduğu bize ait olmayan tarihle yüzleşmek zorundayız. Doğaldır ki bu yüzleşme biraz sancılı olacak. Ama bunu başardığımız anda kendi tarihimizi yazarız. On beşinci asırdan bugüne, zihinleri yalan ve inkârla zehirlenmiş, katliamlar ve yalan üzerine kurulmuş, çağ dışı İslam faşizmi zihniyeti Anadolu da Müslüman olmayanlara yaşama hakkı tanımamıştır. Özelikle Alevilere yönelik Katliamların ardı arkası bitmemiştir. Çağ dışı İslam gericiliğini Zorla ve baskıyla Alevilere empoze etmeye çalıştılar. Çalışmaya devam ediyorlar. Aleviler için yeni bir süreç başlamıştır. Sistemin Asırlardır Alevilere yönelik uygulanan katliamlar ve asimilasyon politikası bir çıkmaza girmiştir.

 

Sistem çözülürken, Alevilerin durumu ise tam bir muamma…  Parçalanmış kamplara bölünmüş bir Alevi toplumu ile karşı karşıyayız. Hacı Bektaş’ çiler, Pir sultan'cılar, Ehli Beyt'ciler... Bölünmüş, parçalanmış birbirlerine rakip olmuş birer kurum haline gelmişler. Alevilik, Pir Sultanla Hacı Bektaş veli, Ali ile başlamadı. On tane Alevilik yoktur. Aleviliği bu hale getiren parçalayan Osmanlı zihniyetidir. Sistem bazı alevi kurumlarına açıkta destek vermektedir. Alevileri karşı karşıya getirmeye çalışıyor. Sistemin desteklediği alevi kurumları Alevilik adına İslamiyet’e şeriatın sembolü olan Zülfikar kılıcına sarılmışlar. Şeriat'ın kılıc'ına sarılan aleviler tarih boyunca kendi değerlerine ihanet etmişlerdir. Pir Hallac-ı Mansur'u taşlayanlar Zülfikar denilen şeriatın kılıcına sarılan Alevilerdir. Nesimi'nin derisini yüzenler "esas Müslüman biziz" diyen Alevilerdir. Pir Sultan Abdal'ı taşlayanlar Kuran’a sarılan Alevilerdir. Pir Ali Şer'i katledenler kafasını koparak Kemalistlere teslim edenler Alevi idiler. Pir Seyit Rıza'ya ihanet edenler yine Alevilerdir. Daha dün başbakan’lığın gizli ödeneğinde para alarak çakma Cem Vakfı'nı kuranlar Alevilerdir. Bütün Alevi katliamlarının arkasında kendi aslını inkâr eden "esas Müslüman biziz" diyen işbirlikçi Alevilerin parmağı vardır. Bu işbirlikçi aleviler Dün olduğu gibi bugünde, Başbakanlığın gizli ödeneğinde yararlanan Sistem’de beslenen "esas Müslüman biziz" diyen cemevlerimiz de kuran okutan, Alevilik yerine İslam’ı anlatan nefsine yenik düşmüş söz de Dede'ler, Devletin de desteğini alarak Alevi aydınlarına yönelik planlı bir saldırı hazırlığı içindeler. Bunlar ödüllendirilecekler yakında Devletin birer maaşlı dedeleri olarak karşımıza çıkacaklar.

 

Yıllardır Alevilerin hak arama çabalarına en ufak bir katkı da bulunmamış, Mazlum ile zalimi ayırt edememiş, helal ile haramı ayırt edememiş, en yakınındaki insanları dolandırmış, Kürt sorunun’ da Mazlum Kürt halkının yanında yer almamış, çıkarı için zalimleri desteklemiş, Aleviler kadıköy'de yüzbinler yürürken bunların kanalı alevileri göstermediler, faşist MHP'nin kongresini canlı yayınladılar. Bu düşkünler yeniden şeriatın kılıcına sarılarak alevi aydınlarına saldırmaları asla affedilemez.

 

Alevili/Kızılbaş öğretisin de Pirlik Dede'lik Devletin atayacağı kişiliklerden olmayacağı gibi, birilerin dediği gibi, Baba’dan oğula geçecek bir makam hiç değildir. Pir Hacı Bektaş'ın babası alevi değildir. Pir Şeyh Bedrettin’in babası Sünni Alevi değil. Mevlana'nın babası Rum idi. Alevi olabilmek için Alevi inancını benimseyen onu özümseyen dil, din dil, ırk ayırımı yapmayan herkes alevi olabilir.

 

Pir ve İnsani Kâmil olmak için, Alevi inancını özümseyen 4 Kapı 10 Makam öğretisiyle donanmış, Harama el katmamış, zalime boyun eğmemiş, İnsani Kamil mertebesine ulaşmış kişi bilge insanıdır Pir'dir. Bu mertebeye ulaşmış Her kişi Pir olabilir.

 

Dedelik, babadan oğula geçer anlayışını savunanlara bugün çevremizde Babasının nüfuzunu kullanarak her türlü yolsuzluğa ahlaksızlığa bulaşmış, en yakınındakini dolandırmış Dede çocukları var biz bu düşkünlere bunlara Pir mi diyeceğiz. Bu kişilikler kendi çıkarı için sistemin kılıcına sarılmışlar alevi aydınlarına saldırıyorlar. Pir Sultanları katledenlerde bunlardır. Aleviler nefsine yenik düşen, İslam’dan beslenen Aleviliği bir geçim kaynağı olarak gören, Hınzır Paşa'ları bertaraf etmeden, yarınlara sağlıklı bir Alevi toplumunu taşımaları mümkün değildir.

 

AKM (Alevi Kültür Merkezi) leri birer okul olmak zorundalar. Her kurum kendi bünyesinde Pir ve İnsani Kâmil yetiştirmek için, özel asli görevi olmalıdır. Her alevi kurumu bir okul olmak zorunda. Avrupa’nın birçok bölgelerin de 20 yıllık kurumlar bilirim bir canımız Hakk'a yürüdüğünde başka alanlar da cenaze duası okuyacak Dede aramaktadırlar. Bunların çoğu da alevi inancına göre değil İslami geleneğe göre Kuran okuyarak şeriatçıları aratır olmuşlardır. Bu duruma dur demek zorundayız Her kurum kendi bünyesin de cenaze defin edecek iki kişi yetiştiremiyorsa bunu adı alevi kurum olamaz.

 

Bugün Alevilerin önünde iki yol var, ya kendi tarihleriyle yüzleşecekler, hiç takiyye yapmadan Pirlerimizin dediği gibi "dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan” “Biz aleviyiz” deyip hurafelerden arınarak, Kuran'a göre değil 4.Kapı 40 Makam öğretisine göre şekillenip Alevi olacaklar. Ya da birer Hızır Paşa olacaklar, şeriatın kılıcına sarılarak Alevileri katletmeye devam edecekler.

 

Şu kanlı zalimin ettiği işler

Garip bülbül gibi zâreler beni

Yağmur gibi yağar başıma taşlar

Dostun bir fiskesi pâreler beni

 

Dar günümde dost düşmanım bell’oldu

On derdim var ise şimdi ell’oldu

Ecel fermanı boynuma takıldı

Gerek asa gerek vuralar beni

 

Pir Sultan Abdal’ım can göğe ağmaz

Hak’tan emrolmazsa irahmet yağmaz

Şu ellerin taşı hiç bana değmez

İlle dostun gülü yaralar beni

 

Barış  Aydın

108772

Barış Aydın

Barış Aydın özellikle devrimciler ve aleviler hakkında yazılar üreten aydınımızdır.

barisaydin@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Barış Aydın

„Holodomor „ Yalanı Üzerine

Başta Avrupa emperyalist burjuvazisi olmak üzere, bütün gerici devletler, emperyalist Rusya'nın Ukrayna'ya saldırı ve işgalini bahane ederek, tüm SSCB kazanınlarını, anıtlarını yok etmenin yanında, yeni yeni kararlarla, Stalin önderliğindeki SSCB'ni ve sosyalizmi karalamak için her türlü yalana baş vurmaya hız verdiler. Burjuvazinin, sosyalizm ve onu anımsatan herşeye düşmanlığı, kapitalizm ayakta kaldığı sğrece devam edecektir. Bu nedenle, burjuvazinin bütün yalanlarını açığa çıkarmakta devrimci mücadelenin en önemli ayaklarından biridir.

Liberallerin ve Ulu“sol”cuların Solculuğu-2 Kemalizm Sol Değildir!

AKP-MHP faşist ittifakı süresince siyasal İslamcılığın karşısına da alternatif olarak Kemalist ideoloji çıkarılıyor. Kendine “sol” diyenlerin siyasal İslamcılığın alternatifi olarak Kemalizm’i yeğlemeleri kabul edilebilir bir siyasi tutum değildir.

Bir İşkencehane Olarak Sansaryan Han Ve Süleyman Cihan!

Dün, Sansaryan Han’a ilişkin bir haber okudum gazetelerde: “92 yıl sonra Sansaryan Han için tarihi karar.” başlığı altında, özetle, şunlar aktarılmaktaydı: 

 

Ermeni fakir çocukların eğitim masraflarının karşılanması amacıyla vakfedilen ancak 1930 yılında devlet tarafından el konulan ve uzun yıllar İstanbul Emniyet Müdürlüğü olarak kullanılan Sansaryan Han, Anayasa Mahkemesi kararıyla 92 yıl sonra Ermeni vakfına geri verilecek.”[1]

 

Uluslararası İşçi Sınıfı İçin Büyük Bir Kayıp! Jose Maria Sison'u Sonsuzluğa Uğurladık

Filipin Komünist Partisi'nin (FKP)  kurucu önderi, Yeni Halk Ordusu (YHO) ve Filipin Ulusal Demokratik Cephe'nin (FUDC) danışmanı ve  Uluslararsı Halkların Mücadele Birliği'nin (ILPS) kurucularından ve başkanı, Filipin proletaryasının ölümsüz militanı Jose Maria Sison'u (yoldaşlarının Joma'sı) 16 Aralık 2022 tarihinde kaybettik.

Hızır

Hdp'liler katı atık tesisinin yeri değiştirilmesi konusunda öneri gelirse destekleyeceklermiş.

Demek ki gelmese...

De gurban... aha çevreci projeniz... aha boğuniz... aha siz...

Sütlüce'ye akmasın... kendi içimize... köyümüze.... aksın diyorsanız...

De... hadi...

Sütlüce'ye katı atık tesisi kurulmasın.... kendi köyümüze kurulsun... diye önerge getirinde sizi görem.

De.... Hadi kurban...

De.... Hadi...

Gerçekten çok akıllıca.

Gerçekten çok sinsice.

Liberallerin ve Ulu“sol”cuların Solculuğu-1- (Sentez)

"İşçi sınıfının devrimciliğine karşı çıkanlara sol denebilir mi? Ya da bunlar gerçekten sol olabilir mi?"

Sınıflı bir toplumda, bu toplumun alternatifi olarak sınıfsız toplumu öngören ve bunun mücadelesini veren Marksizm-Leninizm-Maoizm’in eleştirilmemesi, özellikle de mülk sahibi sınıfların ideolojik ve siyasal temsilcilerinin eleştirileri ve demagojik saldırılarına maruz kalmaması düşünülemez.

Barbara ve Sara olma zamanı! (Nubar Ozanyan)

Emekçi kadınlar birçok şeyden mahrumdur. Yoksun olduğu esas şeyler, özgürlük ve örgütlülüktür. Faşist devlet şiddeti, feodal baskı, Türk şovenizmi, egemen erkek zihniyeti, işgal ve saldırı, erkek adalet, aile ve din, dışlanma, aşağılanma vb. Saymakla ve yazmakla bitmiyor. 

KKB’li TİKKO Savaşçısı:Kobanê Ruhuyla Rojava’yı Savun!

Faşist TC içindeki klikler, Kobanê zaferinden bu yana dillerden düşmeyen bir yarasında birleşti.

Milli birlik ve beraberliğe ihtiyaç duydukları böylesi günlerde sağdan soldan TC faşizmi her zaman birleşmiştir. Bu bazen masa altından olur, bazen kapalı kapılar ardında, bazense öylece aleni. Burjuvazinin kalbini korkudan hoplatan bir işçi direnişi olabilir, emperyalist tekellere geçit vermeyecek bir çevre direnişi olabilir, faşizmi zayıflatacak bir demokrasi talebi olabilir, ataerkiyi ve heteroseksizmi titretecek bir adım olabilir bu gizli ya da açık el sıkışmaların sebebi.

Ya Özgürlük Mücadelesinden Yanasınız ya da Değilsiniz

Türk egemen sınıfları, Cumhuriyetin 100. yılını kutlamaya hazırlanırken ikinci yüz yılı için de nutuk atmaya başladılar. Halkımızın deyimiyle perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.

Nitekim ilk yüzyılı işçilere, emekçilere, devrimcilere, komünistlere, ezilen ulus ve azınlık milliyetlere, kadınlara, LGBTİ+lara, inanç gruplarına zulmetmekle geçen bir yüzyıldır. Bu baskıcı, asimilasyoncu, ırkçı, cinsiyetçi, tekçi ve emperyalizm uşağı sömürü-soygun düzeni, Kemalist cumhuriyetin ikinci yüzyılı da birinci yüz yılını izleyecektir.

Katliamlar Cumhuriyeti

13 Kasım'da, İstanbul'un en kalabalık caddesinde yapılan bombalı saldırı, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir kere daha katliamlar cumhuriyeti olduğunun acı bir kanıtı oldu.

Çamur at…[ismail cem özkan]

Kasım ayını soğuk bir gününde kalabalığın henüz tam yoğunlaşmadığı bir saatte İstiklal Caddesi'nde bir katliam yaşandı. Banka konan bir bomba patladı ya da patlatıldı ve 6 masum, hiçbir şeyden haberi olmayan insan öldürüldü…

Ateş düştüğü yeri yakar ve acısını kelebek kanadı gibi evrene yayar, fakat küresel evrenimizde o kadar çok acı yaşanıyor ki, eskisi gibi haber dahi olmuyor… Yaşanan olay ajans bülteninde geçen birkaç satıra dönüştü… Acılar, düşen ateş ve yok olan hayaller…

Sayfalar