Pazar Haziran 16, 2024

Kürtler savaş istemiyor

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Sayın Cemil Bayık: “Biz Türkiye halklarına duyduğumuz saygıdan dolayı yeniden silahlı mücadele başlatmak istemiyoruz”, diyor ve ekliyor; “ ama bu süreç de, Türkiye için son bir şanstır.”

Dikkat edilirse burada saygı halklara, şans ise devlete oluyor.

Bu açıklamadan da anlaşılıyor ki Kürtlerin ezici çoğunluğunun destek verdiği PKK, halkların kardeşliğini esas alıyor. Yani bırakın Kürdistan ve Türkiye halklarına olan saygıyı, burada Türkiye’ye Suriye ve Irak’ta yaşanan savaştan dolayı zorunlu olarak gelen halk ve inanç mensupları da bu saygının muhatapları ve asıl sahipleri oluyor.

Sayın Öcalan başta olmak üzere Bayık ve diğer tüm KCK’li yetkililer, Türk’ün Kürt ile Kürdün Arap, Türkmen, Süryani, Ermeni, Laz, Çerkes ve diğer halklar ile kardeşçe yaşayabileceği ortak bir vatan için devlete bir şans tanındığını ısrarla vurguluyorlar. Bunun yolunun da ancak ve ancak halklara ana sütü gibi hak olan haklarının tanınmasından geçeceğini söylüyorlar.

Diğer bir deyişle Müslüman’ın Camisi varsa Alevi’nin de Cem evi olmalı. Türkiye’de Türkçe, İngilizce, Fransızca anadilde eğitim varsa Kürt ve diğer halkların da olmalı ki Fransız ve İngiliz’in dışında Türkiye’de yaşayan diğer tüm halklar, toprağın asıl sahipleridir.

Urfa’da Cami varsa Cem evi, Cem evi varsa Kilise ve Havra olmadan da olmaz.

Kürtler son yüz yılını katliamlar yüzyılı olarak anıyorlar; zalim devletleri demokratikleştirmek ve artık kan akmaması için de daha fazla demokratik mücadele yürütüyorlar. Dersim, Zilan ve daha birçok katliam unutulur mu? Unutulmaz elbet ancak buna rağmen temiz bir sayfa açalım diyorlar.

1993’ten bu yana Sayın Öcalan tarafından başlatılan Kürt sorununa hakikatli çözüm mücadelesi akametler ile yirmi bir yıldır devam ediyor. En son 2013 Newroz’u ile başlayan yeni sürecin Öcalan ve PKK tarafınca -Kobanê katliamının yaşandığı bugünlerde bile olsa- devam ediyor olması halklar ve Türkiye açısından oldukça önemli ve olumludur. Ancak Türk devleti ve AKP hükümetinin politikaları sonucu PKK tarafından ilan edilen ateşkes ve iyi niyetler hem istismar ediliyor ve hem de karşılık bulmuyor. Öyle ki bir taraftan Türk ordusu pusu kurup savaş uçaklarını da Medya savunma alanları üzerine göndererek gerilla katliamı yapmak isterken, diğer taraftan AKP hükümeti de Kuzeyde Hizbullah, Rojavada IŞİD’e destek vererek Kürt halkına karşı açıktan bir savaş yürütüyor.

Sırf barış süreci akamete uğramasın diye başta PKK’nin kurucu kadrolarından Sakine Cansız ve arkadaşları olmak üzere yüzlerce yiğit ülke evladının toprağı susuz kaldı. Sırf iç savaş çıkmasın diye hep Kürt halkı ve enternasyonalist devrimcilerin kanı aktı. Yetmiş üçüncü fermanı çıkan Êzidi Kürt halkı katliamlardan geçirildi, yurtlarından edildi, kadınlarına AKP’nin desteklediği IŞİD terör örgütünce tecavüz edildi ve köle pazarlarında haraç mezat satıldı. Ha keza AKP tarafından desteklenen IŞİD terör örgütünün saldırıları sonucu Kobanê yerle bir edildi, binlerce kadın, erkek, bebek, genç ve yaşlı demeden katledildiler.

Her şeye rağmen eğer Kürtler Türkiye halklarının yüzü suyu hürmetine Türk devletine bir şans tanıyorsa bütün Ortadoğu bu şansı iyi değerlendirmelidir; zira Hegemon devletler hala emellerine ulaşmış değildirler.

 

14.11.2015

mehmet_serhat_polatsoy@hotmail.com

78062

Mehmet Serhat Polatsoy

Özellikle Kürt Ulusal Hareketi üzerine ve kürtlerin sorunları üzerine makaleler yazmakta olan yazarımız 2011 sonlarından beri yazılarıyla sitemizde yer almaktadır.

serhatpolatsoy@kaypakkaya-partizan.net(hazırlanıyor)

Mehmet Serhat Polatsoy

Gülfikâr Aksu'nun Anısına/ Hasan Aksu

Gülfikâr Aksu'nun Anısına: "Cocuglar Bize Oyle Ogrettiler. Ne Bilek Hakim Beg; Biz İbocuyuk, Tikkocuyuk!"/ 

Ben Annemi 18 Mayıs 2000 yılında yitirdim. Annem her Anne gibi önce Kadın’dı. Doğurgan özelliğinden gelen koruma, kollama, her şart altında sahiplenme esasıydı. Erkek egemen toplumunda kadın olduğundan dolayı, cins ayrımcılığına uğradı. Baskı ve şiddet gördü. Kürt olduğundan dolayı ulusal baskıya uğradı. Alevi olduğundan dolayı dinsel, mezhepsel baskılara maruz kaldı, aşağılandı.

Kürtler Ve Burjuva Yalanlar

 

Burjuva siyasal iktidar, iktidarini korumak, işçileri bölmek, birbirine düşürmek, kendi şoven-kirli siyasetinin bir parçası olarak, işçileri kullanmak için her türlü ideolojik silahını kullanıyor.

Güncel Sanatın Vahim Hâl(sizliğ)i[*]

 “Süren acılara dayanmak,çabucak ölmekten çok dahabüyük bir kahramanlıktır.”[1] 

Pablo Picasso’nun, “Her çocuk sanatçıdır. Ama sorun; büyüdüğünde geriye nasıl bir sanatçı kalacağıdır,” saptaması sanat ve insan ilişkisinin en net betimlemelerinden biriyken; bu da biz(ler)e sanatın “Anne bak kral çıplak” diye haykıran çocuksu naifliğinden beslenen isyancı niteliğini anımsatır. Bu elbette işin bir yanıdır.

Kürt Kerbelası‏

 

Boyunlarına ip geçirerek bir duvarın üzerine dizdikleri küçücük çocukları aşağı itip boşlukta sallandırarak boğuyorlar. Çocuklar çırpına çırpına can verirken o vampirler, "Allah Allah" naraları ile onların can çekişini seyrediyorlar.

Bu oyunu zor bozar

 

 

Tarihte, zorun rolü üzerine çok şeyler söylenmiştir. Özellikle sınıfsal zorun ortaya çıkışı, varlığı ve uygulanması konusunda, burjuvazinin ideologlarıyla Marksistler arasında ciddi bir ayrım konusu yaşanmış ve yaşanmaktadır. Burjuvazi, kendi sınıfsal zorunu meşru görürken, ezilenlerin, özellikle de işçi sınıfının burjuvaziye karşı uyguladığı devrimci zorun adını bile duymak istemediği gibi, bunu “toplumsal etik dışı” olarak, son yılların burjuva moda deyimiyle,  “terörist” eylemler olarak kriminalize etmeye çalışır.

On İki İmamlar Alevi Olabilir mi ? 1-2

“…Bir insanın arınmışlık düzeyi en güzel sahip olduğu hoşgörüyle, anlayış ile ölçülebilir. Arınmış insan başkalarını yargılamaktan uzak, olayları ve insanları çok geniş bir bakış açısı ile görebilen, hoşgören, olaylar karşısında sukunetini yitirmeyen, her şeyi doğallıkla kabul eden bir yapıdadır. İyi yada kötü diye ayrımları yapmaktan kaçınır, sevgisi bütüne, herkese ve her şeyedir. Hoşgörüsündeki yükseklik, onun bu sevgiyi bu şekilde eksiksizce ve adilce aktarabilmesini sağlar. Korku ve endişelerden hemen hemen tamamen uzaklaşmıştır.

Minaresiz Camiler ve Alevi Asimilasyonu

 

Dedeler var hoca olmuş bir nevi
İhtirasa kurban edilmiş sevi
Minaresiz cami gibi cemevi
Aleviyi namaz kılarken gördüm

(Ozan  Emekçi)

 

Bazı Milliyetçi Ermeni Aymazlara Zorunlu Cevap! Hasan Aksu.‏

 

İnsan eğer ırkçılık, milliyetçilik ve şovenizmden ideolojik gıda alıyorsa; her şart ve koşulda diğer ulus ve azınlıklara kin nefret ve kan kusarak nemalanıyorsa; adı ne olursa olsun sosyalizm ve de komünizm düşmanlığı yapıyor demektir. Çünkü her türlü milliyetçilik yaşanan örnekleriyle hepimizin malumudur.

T.“C”NİN HÜLASASI: “HAYATA DÖNÜŞ” HAREKÂTI’NDAN ROBOSKÎ’YE![1]

 

“Acı veriyorsa geçmiş;

geçmemiş demektir.”[2]

 

“Geçmiş” diye sunulan ama bugünden, yani T.“C” hülasasına denk düşen “Hayata Dönüş” harekâtı’ndan Roboskî’ye uzanan vahşetten söz etmek; egemen hukuk(suzluk), zorbalık, şiddet tarihinin sayfalarında gezinmektir.

Kolay mı?

BE ZİMAN JÎYAN NA BE![1]

 

“Yaradılış gözyaşı vermiş bize,

acıma çılgınlığı vermiş,

İnsan artık dayanamaz gibiyse,

 üstelik

Ezgiler, sözler bağışlamış bana, yaramı

Bütün derinliğiyle dile getireyim diye;

Ve acıdan dili tutulunca insanın,

bir Tanrı

Çektiğimi anlatayım diye

bana dil vermiş.”[2]

 

Paris katliamının failleri ve düşünülmeyenler

 

Sayfalar