Pazar Haziran 16, 2024

Komünizmin Ekonomi Politiğini Yeniden ve Yeniden Keşifetmek

Hangi bir yazar komünizmin ekonomi politiğini yüksek teknolojiye bağlayarak, ister çalış ister çalışma, on dönüm bostan yan gel yat osman tarzında açıklamıştır bilmem?

Tek bildiğim ne, B. Traven Akgün Çifliğinde, ne de, N. Çerneveski Nasıl Yapmalı'da kömünizmin ekonomi politiğini böyle tarif etmişlerdir.

Bu yazarlar idaa edilenin tam aksine kömünizmin ekonomi politiğini yüksek teknolijiden... sonrada yan gel yat osmandan kurtarmış, alınterini de toprakla, makinayla buluşturmuşlardır.

Toprakla, makinayla buluşturdukları kömünizmin ekonomi politiğini de kafa ile kol arasındaki sınıfsal farklılığını ortada kalkması olarak açıklamışlardır. 

Bununla da yetinmeyip artı değerin ve canlı emeğin varlığını birilerini değilde toplumsal yapıyı zengin etmesi için kullanmışlardır.

Hikayelerinin devamında da artı değerle canlı emeği ortada kaldırmamışlardır 

Kurgununda özüne de bakılacak olunursa kapitalizmin ekonomi politiğinde olduğu gibi komünizmin ekonomi politiğininde de servetin kaynağı artı değerin ve de canlı emeğin  varlığını devam etmesi olarak görülmüştür 

Bu bakış açıları nedeniylede bu yazarlar diğer yazarlardan ayrılmışlardır.

Peki bu yazarlar kömünizmin ekonomi politiğini bu şekilde tarif etmekle ve komünizmin ekonomi politiğini toprakla,  makinayla da buluşturmakla Marksın yazılarıyla ters düşünmüşler midir?

Elbetteki hayır. 

Komünizmin ekonomi politiğini yüksek teknolojiye bağlayarak, ister çalış ister çalışma, on dönüm bostan yan gel yat osman tarzında açıklayanlara üzülerek söylemek gerekirki istihdamsızlığı ( gönüllü ve gönülsüz yan gelip yatmayı) yaratanın toprak ve makinalar olmadığını söyleyen yine marksın kendisidir .

Marksın kendisi dahil toprağın ve makinaların istihdamsızlığı yarattığını söyleyememişken bu yazarlar nasıl olurda komünizmin ekonomi politiğinde toplumsal servetin kaynağını artı değerin ve de canlı emeğin dışında birşeylerde arayabilirlerdi değil mi?

Ve bu yazarlar bu yüzden de komünizmin ekonomi politiğinde toplumsal servetin kaynağını artı değerin ve de canlı emeğin dışında birşeylerde de aramamışlardır.

Bu sayede de komünizmin ekonomi politiği yeniden ve yeniden keşifetmemizi de her defasında yardımcı olmaktadırlar.

4402

Ergün Aslan

Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Son Haberler

Sayfalar

Ergün Aslan

MLPD Merkez Komitesi'nin basın açıklaması:

Alman Federal Yüksek Mahkeme'sinin (BGH),  'Münih Komünist Davası'nda temyiz başvurusunu reddetmesi üzerine, MLPD Merkez Komitesi kamuoyuna bir açıklama yaptı.

Faşist Diktatörlük Örgütlü Yığınların Gücüyle Yıkılır

14 Mayıs’ta yapılan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin sonuçları üzerinde tartışmak tüm ilerici-devrimci ve anti-faşist güçlerin görevidir.

Çünkü bu sonuçları ortaya çıkaran nedenler doğru analiz edilmezse, geniş yığınların beyinlerini uyuşturan, düşünüş ve hareket tarzını sakatlayan gericiliğe, ırkçılığa-faşizme, cinsiyetçiliğe karşı mücadelede doğru politikalar belirlenemez.

Elbette ki bu geniş bir konu ve bu makalenin kapsamını aşar. Dolayısıyla burada bazı ana noktalar üzerinde duracağız. Ve işe, araştırmaya dayalı bazı gerçeklere işaret ederek başlayacağız.

"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" (Tamer Dursun)

Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.

Yıllardır tanırım seni.

Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.

Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.

Akraba desem, değil.

Komşu desem, hiç değil.

Yoldaş, can, heval, dost, arkadaş, tanıdık...

Yok.

Olmadı.

Bize Cesur İnsanlar Lazım

"Kurtuluş belki de senin gökyüzünü çizdiğin resimlerdir."

Ah cancağızım... vay cancağızım...

Antalya'ya gider sınırı gümrüksüz geçen metalarla fontiye durursun.

Dersim'e gidince de sınırı gümrüksüz geçen metaların nohut üretimini bitirdiğini öne sürerek içki şişelerini...

Fontiye duranların kafasında patlatırsın.

Sıra, korku politik bir davranış olduğundan üretince... öpülmekten... korkar hale getirilen dudakların tüm yaşadıklarını sosyo - ekonomik yapı içerisinde adlandırmasına gelince de....

Ah cancağızım... vay cancağızım...

İnan...

Dijitalleşme: İşçinin Üretim Sürecinin Denetleyicisi ve Düzenleyicisi Olacağı Tarih

 

Rosa özgürlüğün ta kendisiydi

“Hareket etmeyenler, zincirlerin

ne kadar ağır olduğunu bilmezler.”[1]
 
“… Bu zehirli kaltak, bir maymun kadar zeki olmakla birlikte sorumluluk duygusundan tümüyle yoksun olduğu ve tek motifi kendini haklı çıkarma yolunda neredeyse sapkınca bir istek olduğu için daha çok zarar verecek,” diye yazıyordu Victor Adler August Bebel’e 5 Ağustos 1910 tarihli mektubunda.

İbrahim KAYPAKKAYA'nın Ölümünün 50. yılı Vesilesiyle

 

“CEHENNEMİN GİRİŞ KAPISI”NI YIKAN KAYPAKKAYA

VE

ONUN ÖĞRETTİKLERİ...

Yusuf KÖSE

İBRAHİM KAYPAKKAYA’DAN ÖĞRENMEK[*]

 

“İşçi sınıfının

ekmekten çok

onura ihtiyacı var.”[1]

 

Patika Dergisi (PD): İbrahim Kaypakkaya’nın katledilmesinin üzerinden 50 yıl geçti. 50. yılında Kaypakkaya’yı özgün kılan nedir?

 

Sibel Özbudun (SÖ): İbrahim Kaypakkaya’nın 68 devrimci hareketi içerisindeki, onu hem kendi bağlamı, hem de günümüz açısından “özgün” kılan, bence “süreklilik içinde kopuştan kopuş”u temsil etmesidir.

Sosyalizm/Komünizm Nedir? (MLPD Programı)

Sosyalizm ve komünizm hakkında düşündüklerinde birçok insanın aklından geçen sorulara bazı yanıtlar.

Sosyalizm nedir ki?

 Sosyalizm, kapitalizmin toplumsal alternatifidir. Günümüzün devlet-tekel kapitalizminde, uluslararası tekeller kendilerini tamamen devlete tabi kılmış ve tekelci sermayenin organları devlet aygıtının organlarıyla birleşmiştir. Tüm toplum üzerinde çok yönlü egemenliklerini kurmuşlardır. Aynı zamanda, hakim olan uluslararasılaşmış üretim tarzı, dünyanın birleşik sosyalist devletleri için maddi hazırlığı tamamlamıştır.

Dinci-Faşist Gericiliğin Merkezi: Emperyalist Türk Devleti

Özellikle son 15 yıldır dinci (müslüman) gericiliğin merkezi olduğu rahatlıkla söylenebilir. ABD'nin Afganistan ve Irak'ı işgali ve peşinden Kuzey Afrika ülkelerindeki 2010 ayaklanmaları ve Mısır'da geçici olarak Müslüman Kardeşler örgütünün iktidara gelmesi ve peşinden Suriye'de geliştirilen olaylar, Türk devletine, dinci AKP'nin de iktidarda olması, yeni bir emperyalist yayılma politikasını benimsetmiştir.

KAYPAKKAYA’DAN KALAN…[*]

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Türkiye’nin geleceği çelikten yoğruluyor;

belki biz olmayacağız ama

bu çelik aldığı suyu unutmayacak.”[1]

 

Sayfalar