Pazar Haziran 16, 2024

Kartal Bürosunun Tekzip İsteği

4 Kral Lui / Halk kraldır. 

Tekrarın ve tekrarın sırrı nedir ?  

Bireyi kendi dışına çıkaramayan/ kitleselleştiremyen / kitleselleştiremediği de bireyce bilindiğinde devrimciliği yaşadığı diğer burjuva hayellerine iz bırakmayacak bir şekilde kaçamak haline getiren yaşantının sırrı nedir ?

Kendinizi / tekrarlarınızı, tekrara sizi sürükleyerek ayakta duran bürokrasizminizin sırrı...

Acaba hiç düşündünüz mü sizlerden önce de, sonrada bu sokaklarda kaç insanın yürüdüğünü, yürüyeceğini   ? 

Büroların seyir defteri yok mudur  ?

Akıllı adamların işi midir yaşadıkları karşısında her konjüktür farklıdır diyerekte kendisine bir iğne ucu kadar da olsa rehber olabilecek bir bilginin olmadığını düşünmek, söylediğinden de karşı gelmek ?

--- Lambalar sönsün.

---  Binin kralım süpürge atımın gerisine, Hasta bakıcılar geldi. Sizi yatağınıza götüreyim. Yorgunsunuzdur  argın. Komünist kızınızın sorduğunuz soruya cevap vermemesiyle iki kızınız olan aydınla, devrimci arasındaki ülkenizi paylaştığınızı anlatan hayatınızı yatağınızda anlatın.

---  Varsın patron düşünsün.  söylediği şartlarda işe gelebilenlerce  baba ilan edilmesini, gelemeyenlerce de kızanları. Ne iyi, ne kötü... hangisi iyi, hangisi kötü.

---  Geldik kralım yatağınıza.  Ha.... böyle.... Süpürge atta her zaman yavaş inseniz. Düşüp bir yerinizi inciteceksiniz diye korkarım. Yatağınıza uzanı verin. Hasta bakıcılar da lambaları söndürüp çıktı.

---  Hazır mı atlar. Mahiyetimde ki adamlara  haber salın. Hele bir büyük kızımın, Aydın' ın, yanına gidelim bir süre o babasına baksın.

---  Kralımız buyurdu. Kalkın kalkın.... tüm şövalyeler. Tabaklardan, kapaklarda..  battaniyelerden.... miğferlerini, zırhlarını, pelerinlerin,i giyinsin. Tahta, süpürge... atlarına binsin. Çabuk çabuk. Ha... şöyle. Kralım hazırlar artık.

--- Yedi gece yedi gündüz.... yedi ova aştık. Kızımın sarayındayım artık.  Fransız devrimi ruhuyla yaşayın.

--- Kralım...

--- Günler oldu kızımın sarayın geleli. Kızım Aydın halen maiyetime çıkmadı. Şu gelende kim öyle. Kızım değil mi ?  Söyle bana güzel kızım söyle. Söz verdiğin gibi sorduğum soruya cevap ver

---  Öğrendiydim baba. Siz gelmeden önce mahiyetinizde ki adamlarla günlerdir burada içip zil zurna sarhoş olup asilzade hanımlara saldırmada nice önce, size söz verdiğim gibi sorduğunuz sorunun cevabını öğrendiydim. Sarayımda öldürdüğünüz asilzadeler de, hanımlarında...

--- Hazırlanın. Burada günümüz dolmuştur. Varlığım Aydın kızıma çok gelmeye başlamıştır. Hele birde ortancı  devrimci kızımın yanına gidelim. Şövalyeler atlara.

--- Kralım süpürge atımın gerisinde günlerdir yoldayız.  Bari biraz dinlenseniz. Ağzınızı da bıçak açmadı. Bir lokma bir şeyde yemediniz. Soytarı yazar kralımı eğlendir.

--- Kralım akılsız mıdır ki yaşadıkları karşısında her konjüktür farklıdır diyerekte kendisine bir iğne ucu kadar da olsa rehber olabilecek bir bilginin olmadığını  söyleyen birinin söyledikleriyle üzüle.

--- Çekil şuradan. Affedin kralım affedin. Sizi eğlendirebileceğini düşünmüştüm.   

---  Aydın yaşadığı yeri tahlil eder.

--- Kralım kızınızın sarayı gözüktü.

--- Ortancı kızımın sarayına da geleli günler oldu. Hala bu kızımda maiyetime çıkmadı. Haber salın sarayında olduğumuzu bilsin. Sonunda. Güzel kızım benim. Şefkatli devrimci kızım. Büyük ablan aydın varlığımı görmezden geldi. Ben ki yeni cihana hüküm salmış dost düşman bana bakarak kendini konumlandırmış bir kişiyim. Ablan aydın beni görmezden geldi. Bari sen söyle kızım sen söyle:  sorduğum soruya sen cevap bulabildim mi 

--- Hiç üzülmezsiniz, incinmesiniz. Gittiğin her yerde yer içer adamlarınızla her tarafı  dağıtır ellerine hiç kılıç almamış asilzadelerle düellolara tutuşur onları katledersiniz. Kadınlarını...  çocuklarını .....Yinede sorduğun soruya da cevap istersen sorduğun sorunun cevabı sizsiniz.

--- Hazırlanın kalkın kalkın....  görürüm ki varlığım bu kızımında yanında çok görülmeye başladı.

--- Ahh.. kralım ne bahtı karasınız. yine yollar düştünüz

---  Bu sefer sarayımıza...  Halk olarak sorduğumuz soruların cevabını bulduğumuz yuvamıza

--- Az kaldı sarayınıza.

---Kralım...  kralım....

---Çekil şuradan soytarı yine kralımın huzurunu iyice bozacan

--- Acaba  Kralımız şarabına,, kadınına ......  karışılmasına mı üzüldü yoksa kızlarının verdiği cevaba mı ...

--- Çekil dedim soytarı.

--- Devrimci yaşadığı ülkeyi tahlil edermiş 

--- Kralım...

---  Ben mi kaderci yoksa onlar mı. İktidar, ben... dediğin kim...  nedir ki. Hangi bir iktidar, kim... metanın  ihtiyaç duyduğu serbest dolaşımın kaçınılmazlığında kendini kurtarabilir ki. İnsanı da yaşamak zorunda kaldığı koşullarda kendini kurtaramaması karşısında suçlayabilelim. 

--- Ne olur kralım ne olur.... Saraya geldik geleli...... sığındığınız bu şatoda çıkmadınız. Artık adamlarınızın içtiği şaraplar, yedikleri yiyecekler... çok görüldüğünden kızlarınızca da elinizde alındı. Mahiyetinizdeki adamlar aç sefil.  

--- Rahatlar, gidebileceğiniz bir yerin olmadığını bilen ev sahibi rahatlığıyla. Kendilerinin dediği gibi olmadıkça ölmeleriniz de umurlarında değil.

--- Kusura bakmayın kralım...kusura bakmayın sizden af dileyerek sizin izniniz olmadan küçük kızınıza haber saldım. Durumunuzu öğrenir öğrenmez hemen yola koyuldu. 

---Açılın açılın....  yol verin. Yetişin kralım yetişin....  Ne bahtı kara bir insanmışız.  Kızınız kızınız... dili varmıyor ama saltanızı diğer kızlarınız da geri alabilmek için yola koyulan komünist kızınız...  ablalarının pusuna düşmüş. Adamları ağır yaralı şekilde kurtarabilmişler. Kralımızın kızını getirin. Yaklaştırın. Kralımız yanına yere koyun.

---Baba....... İzninle  maiyetine çıkabilir miyim?

---  İzin ....  maiyet.... huzurunuza çıkmak ..... Her proletarya köylünün partisinde duymaya hasret kaldığı kelimeler

--- Baba...

--- Sesi her zamanki gibi şefkatli, melek gibi. Eskisinden de güzel. Dizlerim niye tutmuyor kızıma götürecek kadar da mı artık yorgun ?

--- Kralıma yardım edin.

--- Kızım ne kadar da güzelleşmişsin ne kadarda değişmişsin.

--- Evet baba değiştim tek değişmeyen fikrim.  Fikrim değişmedi. Tam aksine bana kızıpta beni proletarya köylüye gelin olarak verdiğinden beri ne kadar da sorduğun soruya sen üzüleceksin diye cevap vermemekle ne kadar  haklı olduğumu daha iyi anladım. Cevabını da şimdi istersen: Sorun emperyalizmi açıklamak değil   Emperyalizmin açıklanışını zaten kimse inkar etmiyor. Sorun emperyalizm terimi karşısında Abd, ingiltere, fransa..... SEN ...  ilizyondan başka bir şey değilsin.  Spartaküsü anarken de acaba kaç insan arenaya çıkmak zorunda kaldılar diye diğer insanları sparteküleşemediler diye suçlar. Rahat değilim, gidebileceğiniz bir yerinizin olmadığını bilen ev sahipliği rahatlığı bende yok.  Kendimin dediği gibi  olmadınız diye sizsiz yaşamamaktansa  evsiz kalır sizinle yaşar ölürüm.

---  Aydın yaşadığı yeri, devrimci yaşadığı ülkeyi, komünist dünyayı açıklar. 

--- Lambalar niye sönmedi...  bu hal ne.

---- Her kes yataklara. Hasta bakıcılar geldi.

--- Vurmayın kralıma vurmayın.

--- Sana asla kızgın olmadım asla. Sadece sana kızgınlığım ablaların sorduğum soruya cevap verebilmek için zaman isterlerken seninde onlardan daha nice küçük olmana rağmen bu soruyu bilemeyeceğini düşünürken, sorduğum soruya cevap vermemekle daha çok genç yaşta bunu öğrenmiş olman karşısında acı çekeceğin korkusu. Meğer bu esnada da sen benim üzülürmüşün. Kızımın kolların da kızımla ölmek. Ne kadar mesudum bilemesin.

43850

Soru(n)dan Çözüme Kadın(lar)

“Selam olsun bizden önce geçene / Selam olsun dosta, hasa, çile çekene / Selam olsun dayanana, düşene / Yüreğim yürektir, bakma gözüm yaşına.”[1]

“Kadınlığın tarihi, dünyanın gördüğü en büyük zorbalığın tarihidir,”[2] der Oscar Wilde. Haklı.

Üniversiteyi Öldürmenin Sekiz Yolu (Ya da Üniversite Piyasaya Nasıl Entegre Olur?)[1]

 “Bilimin sürdürülmesi, / bana özel bir yürekliliği / gerektirir gibi gözüküyor.”[2]

 Sevgili dostlar, sıcak bir Haziran’ın ardından, meydanların ardından yeniden burada, birlikteyiz.

Buraya gelirken arkadaşlar bana Melih Gökçek’in “teröristler kamplara çekildiler, sonbaharda daha büyük bir ayaklanma çıkartacaklar,” mealinde bir şeyler söylediğini aktardılar.

İlk defa Melih Gökçek’le aynı fikirdeyim.

Evet, Haziran 2013 sıcak geçti. Ama emin olun önümüzdeki güz ayları daha da sıcak geçecek.

Neo-Liberal AKP, Kautsky'nin 'Ultra Emperyalizmi' , 'Bariscil Kapitalizm' Ve Bir Ruyanin Sonu

Esas savas ,maddi-maddelesmis enerji evreninin zihnimize yansimasinda yuruyor...Dusunce -felsefe enerjisi biri ikiye boluyor...Tek bir soru tum bir evreni boluyor...
Dusmani yakindan izleyin. Onun akli bizden daha geliskin; yuzyillara dayanan sinifli toplumlar yonetme tecrubesine sahip. Akimlari yok edemeyecegini biliyor. Enerji evreninin sabit bir yuk uzerinde hareket eden bir enerji alanlari catismasi oldugunu biliyor...

Haklarını Tavizsiz Savunan Dirençle Karşılaştığımda/ Hasan Aksu

Kadın sorunu yalnızca sınıf sorunu olarak ele alınamaz, görülemez. Kadın sorununda asıl çelişki cinsiyet sorunu olarak görülmelidir.

Kadın ve özgürlük

“Tarihsel değişimi belirleyen kadınların özgürleşme oranıdır. İnsanlığın zorbalığa karşı kazandığı zaferin bulunduğu nokta, kadının erkekle, zayıfın güçlü olanla karşılaştırıldığında ortaya çıkan durumdur. Kadının özgürlük derecesi toplumsal özgürlüğün doğal ölçüsüdür.“ Marx-Engels

İnsanlık, özgürlüğünü kadınların köleleştirilmesiyle yitirdi ve kazanmak istiyorsa yitirdiğini yeniden, onu, ancak ve ancak yitirdiği yerde kazanabilir. 

Maocular ve Bir Maoizm Karikatürü Perinçekgiller

  

TV’ye çıkartmışlar benim gibi kel kafalı bir gazeteci, sözde araştırma yapmış ülkedeki Maocular üzerine ve 'Maocular' diye bir kitap yazmış.

Bak simdi cehaletin papyon giymiş haline, entelektüellik adına aydınlığın ırızına geçirilmiş haline!

Güya aydınsın, öyle mi?!

Maocular diye kitap yazmadan önce hiç Maoculuğu araştırdın mı?...TV izleyiciliği dışında Maoizm nedir en ufak bilgin var mı?

Yok, belli!...Neden mi?...Maocular sorusuna cevabı Perincek ve onun artıklarında aradığına göre, Mao hakkında tam bir cehalet içinde olduğun belli!

'Radikal Demokrasi' Post-Modernizme yaslanmis Neo-Liberalizmdir


'Radikal Demokrasi' Post-Modernizme yaslanmis Neo-Liberalizmdir

Toplumun, uretimin ve siyasal yasamin kurallarini Isci-Koylu yiginlarinin degil; tam tersine uretim araclarinin ozel mulkiyetini elinde bulunduran sermayenin ve onun siyasal iktidarinin koydugu Kapitalizm catisi altinda 'bireysel ozgurluk' ya ahmaklar icin bir aspirin ya da burjuvazinin dostu ahlaksiz bir sahtekarliktan baska bir sey degildir.

Tarihin inatçi aynasi

Kürt medyası ile düzen yanlısı medyanın bir utanç duvarına dönüşen bezdirici ambargosu karşısında bir süre yazmamaya karar vermiştim. Ancak İran Molla rejimi, Şerko Maarifi' nin de içinde olduğu onlarca insanı idam edince, birkaç yıl önce yazdığım bir makaleyi ve bir mektubu aşağıda halkın bilgisine sunmayı zorunlu gördüm. 
İşte 2009 ve 2011 yılında yazdığım o ibretlik makale ve mektup:
HÜSEYİN XİZRİ DE İDAM EDİLDİ
KÜRT VE TÜRK SİYASETÇİLERE KINAMA
UTANIN!

MİNNET VE HAYRANLIKLA: YOLLARI YOLUMUZDUR![1]

“Nehirlerin dinlediği seslerdik”[2]

 

Sizlere, siz kardeşlerime Onlardan söz ederken, heyecandan dilim damağım kuruyor. Omuzlarımda devasa bir sorumluluğun ağırlığını duyumsuyorum…

Ne demeli? Nereden başlamalı?

Öncelikle onlarınki, anlatmaktan çok yaşanan, yani kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir aşktı…

“Demokratikleş-me paketi”

“Maymun ne kadar yükseğe çıkarsa,kıçı da o kadar görünür.”[1]

 

Bizim kuşaktan, (genel olarak “78’liler” olarak biliniyoruz) kimileri ve selefimiz 68’lilerin bir kısmı çok hızlı “uyum sağladı”. Biz beceremedik.

Eskinin “solcu”su, bugünün liberali kalemlerin AKP iktidarının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan eliyle açtığı (kaçıncı?) “Demokratikleşme Paketi” ile ilgili görüşlerden söz ediyorum.

“Cemevi ile Ruhban Okulu da olsaydı daha iyi olurdu,” diyen hoşnut Oral Çalışlar, örneğin[2]

Umudun Şiarı: “Size Verdiğimiz Süre Doldu!”

Emperyalist sermayenin uluslararası bir kaç merkezdeki dönüş hızına bağlı ve orantılı olarak, dünya halklarının direnişlerinin hızı da artıyor.

Yaşadıklarımız reddedilmelidir!

Sayfalar