Pazartesi Haziran 17, 2024

İstanbul' un Esareti Altında

Sobe...
Kitleselleştiremiyorsun diye korkma eternasyonalleştiremiyorsun diye kork.
Bir proletarya köylü için hayatta en zor olan anlatmak istediğini aristokrat bir şekilde anlatması gerektiğini düşünmesidir.
Sıkmayın kendinizi.
Gevşeyin..... gevşeyin....
Haa... şöyle.
Gerek yok  öyle aristokrat, aristokrat takılmaya.
Bakın aristokratça takılanların haline.
En basit misaliyle:
Sanki düne kadar biz proletarya köylülerdi ülkenin sosyo ekonomik yapısında sömürgeciliğin değişikliklere yol açmadığını söyleyen.
Hatta bununla da kalmayıp bir diğeri de esas kapitalizmle bağı en az olan unsurlardı diyen.
Öyle rahatlar ki.
Hemi de on, yirmi yıl önce değil bir kaç yıl önce söylediğiniz gibi değil diyenlere şiddetle karşı gelirlerken.
Gelinen süreçte:
Biri, ülkenin sosyo ekonomik yapısının sömürgeciliğin etkisiyle değişebileceğini söylüyor.
Diğeri de kapitalizmle bağı en az olan unsurları dahil ağzına almadan toplumun ezilen her kesimindeki insanı devrimin örgütlenmesinde  asli unsur ilan ediyor.
Ne oldu.
Daha önce söylediklerini İnek  mi içti ?
İnek ne oldu ?
Dağa mı kaçtı ?
Hani insan halkla aynı duyguları paylaştığında insandı.
İnsanoğlu hale çoğunluğun yozlaşması karşısında var olanı yıkmadan geleceğine nasıl devam edebileceğinin sorusuna cevap verememişken
Ne malum bunların yarında bir köşeye sinerek seçimi devrimci bir yapının varlığı nedeniyle protesto etmeyen proletarya köylünün yüzerine ateş açanlarla  dayanışmaya çağırmayacakları.
Peki biz proletarya köylüler ülkenin sosyo ekonomik yapısından tutun esasa kadar her şeyin anlamı değişebileceğini söylerken onların kastettiği gibi kast ediyorduk.
Elbetteki hayır.
Onlar gibi ne dün ne de bu gün..
Onların kast ettiği gibi kast ettik
Köylerde...
Şehirlerde...
Dünya bir köy...
Dünün ağası bu günün patronu...
Herkes de şehirli oldu dedik.
Kendi dinamiğiyle gelişen kapitalist ülkelerdeki metalar için var olan gömleklerin -sınırların, bayrakların... - artık dar gelemeye başladığını söylerken
Yalın, öz... ama gerçekçi bir şekilde.
Sömürgeciliğin sosyo ekonomik yapısında ortaya çıkan sınıfların da kendi dinamiğiyle gelişen kapitalist ülkelerdeki sınıflardan farklı karakterler, davranışlar,üretim ilişkileri... kazandığını ayriyeten de bu tür sosyo ekonomik yapılarda kendi dinamiğiyle gelişen kapitalist ülkelerdeki gibi sosyo ekonomik gelişmeler beklenemeyeceğini söyleyerek...
B. Traven' nin Akgün Çiftliği' nde....
Şehirlerdeki alaturka yaşamın insan ilişkilerini bozduğunu anlatan yazılar da.
Ve sadece bunları da söylemedik:
Değişimi inkar etmeden kapitalizmle bağı en az olan sınıfları  -  değerlerin, İbrahim Kaypakkaya' nın, tahlillerince de devrimi daha sıkı sahiplendiği ispatlanan unsurları  -  bulmaya çalışırken..
Örgütlenme ile partinin farklı taban ihtiyacı hissettiğininden berhudar olanlara..
Sınıf örgütlülüğün gelişimi için..
Halkların dayanışması için...
İspanya iç savaşına binlerce insan akıtan Avrupa'daki  devrimci örgütlenmeleri de hatırlayarak...
Kobani olaylarında bize düşen misyonun sınırlarımız içerisinde kalarak mücadele etmemiz gerektiğini söyleyenleri de dinlerken..
Bozulan bir sınıfı  - kapitalizmle bağı güçlü olanları - tahlil etmeye çalıştık..
Bozulan - müttefikin - yol açabileceği zararları...  
Bozulan bir sınıf karşısında esasın örgütlenmesinin  geliştirilebilmesi için güçlü bir enternasyonal dayanışmaya ihtiyacımız olduğunu ilan ederek...
Aristokratlığa ihtiyaç olmadığına inanarak yaz.
İnsanoğlu hale çoğunluğun yozlaşması karşısında var olanı yıkmadan geleceğine nasıl devam edebileceğinin sorusuna cevap verememişken.
Kitleselleştiremiyorsun diye korkma eternasyonaleştiremiyorsun diye kork.
76395

Gülfikâr Aksu'nun Anısına/ Hasan Aksu

Gülfikâr Aksu'nun Anısına: "Cocuglar Bize Oyle Ogrettiler. Ne Bilek Hakim Beg; Biz İbocuyuk, Tikkocuyuk!"/ 

Ben Annemi 18 Mayıs 2000 yılında yitirdim. Annem her Anne gibi önce Kadın’dı. Doğurgan özelliğinden gelen koruma, kollama, her şart altında sahiplenme esasıydı. Erkek egemen toplumunda kadın olduğundan dolayı, cins ayrımcılığına uğradı. Baskı ve şiddet gördü. Kürt olduğundan dolayı ulusal baskıya uğradı. Alevi olduğundan dolayı dinsel, mezhepsel baskılara maruz kaldı, aşağılandı.

Kürtler Ve Burjuva Yalanlar

 

Burjuva siyasal iktidar, iktidarini korumak, işçileri bölmek, birbirine düşürmek, kendi şoven-kirli siyasetinin bir parçası olarak, işçileri kullanmak için her türlü ideolojik silahını kullanıyor.

Güncel Sanatın Vahim Hâl(sizliğ)i[*]

 “Süren acılara dayanmak,çabucak ölmekten çok dahabüyük bir kahramanlıktır.”[1] 

Pablo Picasso’nun, “Her çocuk sanatçıdır. Ama sorun; büyüdüğünde geriye nasıl bir sanatçı kalacağıdır,” saptaması sanat ve insan ilişkisinin en net betimlemelerinden biriyken; bu da biz(ler)e sanatın “Anne bak kral çıplak” diye haykıran çocuksu naifliğinden beslenen isyancı niteliğini anımsatır. Bu elbette işin bir yanıdır.

Kürt Kerbelası‏

 

Boyunlarına ip geçirerek bir duvarın üzerine dizdikleri küçücük çocukları aşağı itip boşlukta sallandırarak boğuyorlar. Çocuklar çırpına çırpına can verirken o vampirler, "Allah Allah" naraları ile onların can çekişini seyrediyorlar.

Bu oyunu zor bozar

 

 

Tarihte, zorun rolü üzerine çok şeyler söylenmiştir. Özellikle sınıfsal zorun ortaya çıkışı, varlığı ve uygulanması konusunda, burjuvazinin ideologlarıyla Marksistler arasında ciddi bir ayrım konusu yaşanmış ve yaşanmaktadır. Burjuvazi, kendi sınıfsal zorunu meşru görürken, ezilenlerin, özellikle de işçi sınıfının burjuvaziye karşı uyguladığı devrimci zorun adını bile duymak istemediği gibi, bunu “toplumsal etik dışı” olarak, son yılların burjuva moda deyimiyle,  “terörist” eylemler olarak kriminalize etmeye çalışır.

On İki İmamlar Alevi Olabilir mi ? 1-2

“…Bir insanın arınmışlık düzeyi en güzel sahip olduğu hoşgörüyle, anlayış ile ölçülebilir. Arınmış insan başkalarını yargılamaktan uzak, olayları ve insanları çok geniş bir bakış açısı ile görebilen, hoşgören, olaylar karşısında sukunetini yitirmeyen, her şeyi doğallıkla kabul eden bir yapıdadır. İyi yada kötü diye ayrımları yapmaktan kaçınır, sevgisi bütüne, herkese ve her şeyedir. Hoşgörüsündeki yükseklik, onun bu sevgiyi bu şekilde eksiksizce ve adilce aktarabilmesini sağlar. Korku ve endişelerden hemen hemen tamamen uzaklaşmıştır.

Minaresiz Camiler ve Alevi Asimilasyonu

 

Dedeler var hoca olmuş bir nevi
İhtirasa kurban edilmiş sevi
Minaresiz cami gibi cemevi
Aleviyi namaz kılarken gördüm

(Ozan  Emekçi)

 

Bazı Milliyetçi Ermeni Aymazlara Zorunlu Cevap! Hasan Aksu.‏

 

İnsan eğer ırkçılık, milliyetçilik ve şovenizmden ideolojik gıda alıyorsa; her şart ve koşulda diğer ulus ve azınlıklara kin nefret ve kan kusarak nemalanıyorsa; adı ne olursa olsun sosyalizm ve de komünizm düşmanlığı yapıyor demektir. Çünkü her türlü milliyetçilik yaşanan örnekleriyle hepimizin malumudur.

T.“C”NİN HÜLASASI: “HAYATA DÖNÜŞ” HAREKÂTI’NDAN ROBOSKÎ’YE![1]

 

“Acı veriyorsa geçmiş;

geçmemiş demektir.”[2]

 

“Geçmiş” diye sunulan ama bugünden, yani T.“C” hülasasına denk düşen “Hayata Dönüş” harekâtı’ndan Roboskî’ye uzanan vahşetten söz etmek; egemen hukuk(suzluk), zorbalık, şiddet tarihinin sayfalarında gezinmektir.

Kolay mı?

BE ZİMAN JÎYAN NA BE![1]

 

“Yaradılış gözyaşı vermiş bize,

acıma çılgınlığı vermiş,

İnsan artık dayanamaz gibiyse,

 üstelik

Ezgiler, sözler bağışlamış bana, yaramı

Bütün derinliğiyle dile getireyim diye;

Ve acıdan dili tutulunca insanın,

bir Tanrı

Çektiğimi anlatayım diye

bana dil vermiş.”[2]

 

Paris katliamının failleri ve düşünülmeyenler

 

Sayfalar