Faşizm Bundan Başka Bir Şey Değil ki..
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-22/public/erdal.png?itok=F7vx8u5R)
Son aylarda bazı köşe yazarları, tv’lerde boy gösteren kimi ‘aydın, yazar, çizer, tarihçi ve siyaset bilimcisi’ dünün Başbakanı, günün Cumhurbaşkanı ve partisi AKP’nin, anti-demokratik bir gidişe doğru imza attıklarını anlatmaya başladılar.
Oysa bu kişilerin çoğu yıllarca AKP’yi ve RT Erdoğan’ı kitlelere “demokrat”, “özgürlükçü” “demokrasiden yana” diye cilaladılar, süslediler ve halka yutturmaya çalıştılar. Aydın, yazar, çizer, tarihçi ve siyaset bilimci gibi kartvizitleri olan bu kişiler, yıllarca savundukları adamın ve zihniyetinin 13 yılda bu ülkeyi getirdiği durumun, anlaşılır deyimiyle açık bir faşizm olduğunu gördüler ve(ya) anladılar.
Umarım ki, yıllarca gazetelerinde çarşaflarca, televizyon programlarında saatlerce ve bir kısmı da kitaplarında sayfalarca Erdoğan’ı ve partisinin getirdiği-getireceği sözde yenilikleri, uygulamaları öven bu zatlar, çok geç kalmış olsalar da, halkı ve toplumu kandırdıklarını gördüler ve pişman oldular.
Umarım ki, AKP’nin gerici, faşist bir anlayışla kurulduğunu, emperyalizme karşıymış gibi görünüp emperyalistlerin ve uluslararası kapitalist küresel güçlerin, holdinglerin ve tröstlerin en büyük işbirlikçisi bir parti olduğunu da gördüler.
Umarım ki, 12 Eylül faşist darbesi ve generallerinin yarattığı AKP ve tüm kadrolarının yıllarca, 12 Eylül faşizminden ve gericiliğinden bir farkı olmadığını; özgürlükten, eşitlikten, demokrasiden yana olan kesimlere yaşamı zehir - zindan ettiklerini de gördüler.
Yaşamımızı yasaklar, zorunluluklar, baskılarla yaşanmaz kılan, dışarıda demokrasi, özgürlük havarisi rollerine soyunan, ancak içte ortaçağ karanlığını yaşatan bir AKP zihniyeti olduğunu anladılar umarım..
Çeşitli - sahte açılım safsataları, inkâr ve imha politikalarıyla inançlar ve halkları, etnik farklılıkları baskı altına alan, askerliği, din derslerini, dil derslerini zorunlu hale getiren, farklı kimlikler üzerinde sokak-mahalle baskıları kur(dur)an faşist AKP zihniyetini anladılar umarım.
Milyonlarca Alevi’nin inancına hakaret eden, aşağılayan, meydanlarda “yuh” çektiren, Alevilere sosyal, özel ve kamusal alanlarda asla yaşama hakkı tanımayan; Kürt dilini ve başka dilleri, etnik ve inançsal tüm farklılıkları inkâr eden; demokrasi, eşitlik, özgürlük ve daha iyi bir yaşam taleplerine kulaklarını tıkayan, hak alma mücadelesine asker, polis, özel timler, panzerler, TOMA’lar, kimyasal silah ve gazlar, gerçek mermilerle saldıran, “tek dil, tek din, tek millet” söylemini savunan bu ırkçı, gerici, faşist, ortaçağ karanlığını temsilcisi AKP zihniyetinin faşistlik olduğunu anladılar ve(ya) gördüler umarım..
Yıllardır AKP zihniyetini görüp anlamamak sadece akıldan, vicdandan yoksunların işi olabilir. Zira, “6 yaşındaki kız çocuklarıyla evlenebilirsiniz” fetvası veren, “Annen de olsa dizinin üstü tahrik eder” deyip sapıklık ve sapkınlığını açığa vuran, “Çalışan her kadın fuhuşa hazırlık yapıyor”, ya da “ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” diyen veya esnafa “Ananı al da git” diye hakaret edip azarlayan bir zihniyetin düşünce yapısını anlamamak mümkün olabilir mi?
Bir yandan özgürlüklerden, inançlara saygıdan, demokrasiden bahseden, diğer yandan daha bugün AİHM’in “zorunlu din dersinin zorunlu olmaktan çıkarılmasını isteyen kararına itiraz eden ve itirazı reddedilen asimilasyoncu, yasakçı, faşist bir zihniyetle karşı karşıyayız.
Bugüne kadar işçilere, emekçilere, kadınlara, öğrencilere, eşit yurttaşlık ve hak alma talebinde bulunan her kesime karşı polis, asker ve tüm baskı mekanizmalarını koruyarak ülkeyi yöneten AKP’nin son “İç Güvenlik Yasası” tam da açık faşizmdir. Gezi Parkında olduğu gibi çevreyle, doğayla ilgili etkinliklere bile polisiye tedbirlerle müdahale eden, en masum gösterileri şiddetle bastıran, Ethem’i, Berkin’i ve Ali İsmail’i öldürten, Kürt çocuklarını bombalatan bu iktidardır. Demokratik taleplerini dile getirenlerin ya polislerce, ya eli palalı, sopalı katillerce yaralanması, öldürülmesi, linç girişimleri; kadın cinayetlerinin özendirilmesi sonucu artarak devam etmesi, Tarsus’ta evine dönüş yolundaki Özgecan’ın hunharca katledilmesi, Kadıköy’de arkadaşlarıyla kartopu oynayan gazeteci Nuh Köklü’nün bıçaklanarak öldürülmesi AKP’nin uygulamalarından güç alanlarca gerçekleştirilmiştir.
AKP iktidarı bu baskıcı, anti demokratik uygulamaları, yeterli görmemiş olmalı ki, İç güvenlik Yasasını da kanunlaştırmak istemektedir. Bu yasayla en masum hak alma talebinde, atkı, bere ve şapka takanlar, mahkeme kararı olmadan 48 saat gözaltına alınıp tutuklanabilecektir. Polise, demokratik gösterilerde bile ateş etme yetkisi verilmektedir.
Yani AKP iktidarı on üç yıllık anti demokratik uygulamalarını sıkıyönetimleri anımsatır bir faşizmle sürdürmek istemektedir. Bununla ilgili her birey, kesim ve kurum biran önce gerekli tüm mekanizmaları işletmek, faşizme karşı birleşik cepheyi örmek, örgütlemek ve mücadele etmek zorundadır.
Erdal YILDIRIM
20 Şubat 2015
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-11/public/erdal_yildirim.jpg?itok=12sMxsG5)
Erdal Yıldırım
2012 yılı sonlarından itibaren sitemize yazılarıyla yeni bir soluk katan yazarımız genellikle Aleviler ve sorunları üzerine makaleler yazmaktadır.
erdalyildirim@kaypakkaya-partizan.net(hazırlanıyor)
Son Haberler
Sayfalar
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/mahmut-alinak-_7.jpg?itok=KzFMR8Ca)
Katliamlar Diyarı Şırnak
Röportajda Vali Mustafa Malay 15 Ağustos 1992 tarihli olayda asker ve PKK'lilerin öldürüldüğünü söylüyor. Belleği kendisini yanıltıyor herhalde. Olayda asker ya da PKK'li kimse ölmemişti.
Ben o tarihte Şırnak milletvekiliydim.
15 Ağustos gecesi Şırnak'ı harabeye çeviren silahlı saldırıyı gelen telefonlarla haber aldım. Hükümetin oralarda hiçbir yetkisinin olmadığını biliyordum. Ancak bir ümit yine de İçişleri Bakanı İsmet Sezgin'i aradım ve duruma müdahale etmesi istedim.
İsmet Sezgin PKK'in saldırdığını ve çatışmaların devam ettiğini söyledi.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/temel1_7.png?itok=eX-d3SjI)
Fettullah Gülen hareketi hakkında
“Yeminine bakıp insana inanma,insana bakıp yeminine inan.”[2]
Ahmet Şık, “Dokunan yanar” diye uyarmıştı Fettullah Gülen (FG) hakkında herkesi; karanlık(lar)ın büyük yangınlar ile aydınlanacağı vurgusuyla başlamalıyım diyeceklerime…
Türk(iye) İslâmının dünden bugüne hülasası olarak yorumlanması mümkün olan FG, yeni bir tarihsel blok ve hegemonya hareketi girişimidir.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/yusuf_kose_12.png?itok=PncBdUv_)
Yerel Seçimler ve Siyaset
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/zulkuf_azew_3.jpg?itok=pqY0MkYP)
KDP,PKK...Tez,antitez ...sentez?
Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesinde KDP bir tezdir.Emperyalizm ve sömürgecilikle mücadelede yarı-modern bir başlangıç.Kurulduğu dönemdeki emperyalizmin ve işbirlikçisi yerel sömürgeciliğin ittifaklı çullanmışlığından kaynaklı parçacı bir tez.Toplumsal gelişmenin düzeyine bağlı olarak aşiretler/aileler ittifakı temelinde politika örgütleyen bir tez.Parçacılığı o kadar belirgindir ki, Doğu Kürdistan’da Süleyman Muini ve Kuzey Kürdistan’da Saitler komplolarındaki rollerini gözardı edebilmemizi, ne Barzani ailesine ne de yüzyıllık direnişlerine duyduğumuz saygı sağlaya
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/temel1_5.png?itok=qKLjdtF9)
“Postmodern zamanlar"da din (ve islam)
“de omnibus dubitandum est.”[2]
“Din: Teorisi/ Pratiği, Dünü, Bugünü” Sempozyumu’nun Ankara ayağındaki “Dini- Eleştirel Olarak Anlayabilmek” oturumunda öncelikle bir saptamamı sizinle paylaşmama izin verin.
Sempozyumun pratik örgütlenmesi sürecinde, kendini sosyalist/ komünist olarak niteleyen kimi çevrelerin, “dinin tartışılması”na bir hayli soğuk ve mesafeli yaklaştıklarına şahit oldum.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/sibel_ozbudun_2.png?itok=tzZPOf5x)
“Cujus regio , ejus religio !” [*] [1]
“Kralların kutsal olduğu, antropolojik ve tarihsel bir malumun ilamıdır; ne ki onlar öyle doğmazlar; ancak hükmettikleri eliyle kutsallaştırılırlar.”[2]
“Din” ile “iktidar” ilişkilerini, konu başlığındaki “iktidar” kavramının farklı yorumları çerçevesinde farklı biçimlerde ele almak mümkün, kuşkusuz: günlük yaşamın kılcal damarlarına nüfuz etmiş gündelik iktidar ilişkilerinin din tarafından tahkim ediliş tarzı; bizatihî dinsel iktidar (ve hiyerarşi) biçimleri ya da siyasal iktidar ile din ilişkileri.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/m.zeki-serit_0.jpg?itok=Rkv-x0aU)
Biz Seni Bekledik Zeki Yoldaş. Dört Gözle, Büyük Umut ve Heyecanla Bekledik/Hasan Aksu
Yetmişli yılların başı ve ortalarında Zeki yoldaşı sıkıyönetim mahkemelerinde dik duruşlarıyla, faşizmi yargılayışlarıyla tanıdık. Partili ideolojik, siyasal, savunusunu faşizmi yargılarken izledik. Faşizmi kendi kalelerinde yargılarlarken ülkemizde Partizan hareketinin tanınmasında, kavranmasında önemli etkileri oldu. Zeki yoldaş ve diğer yoldaşları şahsen tanımazdık belki ama onların çabaları, örnek tavırları bizleri Kaypakkaya çizgisinde buluşturmuştu.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/erdalyildirim_0.jpg?itok=srvA_UEe)
İşaretlesiniz de Fişleseniz de Biz Aleviyiz!
İktidarın asimilasyon politikaları her yeni günde, bir önceki günü aratır şekilde ve değişik yöntemlerle, değişik rollere soyundurulmuş Hızır Paşalar ve piyonlarla devam ediyor..
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/header.jpg?itok=vHixPToz)
Ben İstanbul Surlarinin Dibinde Şehit Düsecegim
Türkiye Devrimci Hareketi 1980'li yıllarda tartıştığı konuların başında Kürt Sorunu ile SSCB'nin halen sosyalist mi ?, emperyalist mi ? diye üzerinde şiddetli tartışmaların yürütüldüğü bir süreçten geçerek bugünlere geldi.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/temel1_3.png?itok=5uvkzk05)
“ ‘Neo’su ve ‘sol’u ile liberaller nedir, neye yarar?”
“Düşmanlarımızın en güçlüsü içinizdedir.”[1]
“… ‘Neo’su ve ‘sol’u ile liberaller nedir, neye yarar?” sorusunun yanıtı; onların “6N 1K”sına dair tahlili “olmazsa olmaz” kılar.
“5N 1K değil miydi?” denecek olursa… Hayır, sadece “Ne?”, “Ne zaman?”, “Nerede?”, “Nasıl?”, “Neden?”, “Kim?” sorularıyla yetinemeyiz; bunlara “6N”yi yani “Nereden?” sorusunu da eklemeliyiz…
Konuya bu kadar geniş perspektifte eğilme ihtiyacı, liberallerin “önem”inden değil, onların manipülasyon güçlerini teşhir etmenin ve okuyucuya saygının gereği.