Pazar Haziran 16, 2024

Bir Faşistin Düşündürdükleri

Kucucuk kucuk burjuvalarin kumkucuk beyinlerinin dunyasi...

Bayraksiz bir hayat, susuz bir col gibidir...ey ulu bayrak, haydi mutlu et bizi, bicare zavalli ruhumu yucelt, koyu yalnizigimi parcala, kendimi dunyanin en guclu kisisi gibi hissttir bana, ihtiyacim var sana...ne olur yalvariyorum sana...canim feda yoluna...

Bayrak bayrak soyle bana; bizden guclusu var mi dunyada??? Ezan, bayrak, kutsal devlet umacisi ile sinif sorunlarinin karartilmasina izin vermeyelim...
yillardir batidaki sinifsal-ekonomik-sosyal sorunlari ve mucadeleyi azgin bir soven kampanyalar zinciri ile orttuler; azgin bir sovenizm dalgasi yaratarak sinif iktidarlarini ve ekonomik duzeni korudular...yine aynisini yapiyorlar...bayraklari birakin, gizlenmeye calisilan gerceklere bakin...

 

Birseye inanmak isteyen bir insanla bilimi tartisamazsiniz...Bilim inanmaktan degil, suphecilikten dogar.


Marksin deyimi ile, ''bilime ciplak giriniz'' gercegi, bilimsel dusunmenin, saf gercegin, ya da saf gercege en yakin gercegin kesfinde olmazsa olmazdir.

Mantonuzu, onyargilarinizi, kuruntularinizi, inanclarinizi, duygularinizi birakmadan gireceginiz yer heryer olabilir, ama asla hakikatin ve bilimin dunyasi degil...

Dusunmek istiyorsaniz, inanmaktan vazgecin. Olgulara disardan, taraf olmadan bakin. Taraf olarak girdiginiz yerden sadece kendinizi kanitlamak cikar, gercegi kanitlamak degil...Ikisi arasindaki ayrim derin bir ayrimdir; cunku sonucta kimin kazanmak istedigine dayanir, kendi egonuzun mu, yoksa gercegin mi kazanmasina.....

Genc burjuvazi, feodalizmin bagrinda gelisen kendi uretim tarzinin hakimiyetini saglamak icin, 'esitlik, kardeslik, baris'' sloganlariyla jakopyenizme soyundu tarihte; donemi geregi ilericiydi, orta cag uretim tarzini tasfiye icin sokaklara dusmustu...
Ve tarihin o evresinde, kendi pazarina sahip cikma, kendi burjuva iktidarini ve onun kapitalist cikarlarini korumak icin vatan ve ulus kavramini gelistirdi...

Tum bir toplumun 'ulus' denilen tek bir butunden olustugu yalanina dayandi... Iscileri-koyluleri bu 'ulus' bayragi altinda-burjuvazinin iktidari altinda- birlik olmaya, 'yabanci uluslara mensup dusmanlar' karsisinda tek olmaya, birlik olmaya davet etti...Vatan ve ulus kavramlarini yasatmak icin ulusal bayraklari icat etti... 

Tum dunyayi, burjuvazinin cikarlari adina, farkli bayraklar altinda kumelenmis, ama tek bir gercege, kendi burjuva sinif cikarlarina hizmet icin, ulusal sinirlara-pazarlara boldu...Gecmiste imparatorlar icin yuruyen savaslar bu kez 'uluslar', 'vatanlar'', kutsal 'ulusal bayraklar' adina surdurulmeye devam etti....

Milliyetcilik, iste tamda kapitalizmin safaginda dogan bir burjuva ideolojisi olarak, kendini var eden kapitalizmin dogusuyla birlikte dogdu...Ama omru 50 yil bile surmeden, bu kez kapitalizmin tekelci asamasina gecmis, gericilesmis kapitalizm, ya da diger adiyla emperyalizme donusen kapitalizm olarak, bu kez milliyetciligin en buyuk dusmani haline gelen de yine burjuvaziydi...

Asiri kar hirsi, onu, kendi ideolojisi milliyetciligi atmaya, yerine kuresel salt sinif cikari olarak emperyalist bir barbara donustu...Milliyetcilik, bugun , onun sahibi burjuvazi tarafindan bile bir tarafa atilmis, ezilmeye calisilan bir ideolojidir...

Anti-emperyalizme donusen, ulusal bagimsizlikciliga donusen milliyetcilik, artik bir tehlikeydi kuresel burjuvazi icin; ve onu bogan yine kendisi oldu...Burjuvazi, bugun cikari nerseyse orda olan, salt ekonomik cikar icin ne din, ne ulus, ne milliyet, ne de herhangi bir ideoloji tanimayan ekonomik bir canavar orgutune donustu, ama aptal, aldatilmis, ya da aldatilmaya, kendini uc kurusa satmaya hazir yiginlari, yine bu kuresel cikar savaslarinda asker olarak kullanmak icin, yine de sahte milliyetcilige ihtiyac vardi, ve nitakim oyle de oldu.

Milliyetcilik ; Kapitalizmin-Burjuvazinin kendi sinif cikarlari gayesiyle toplumdan asker, bekci temin etmek icin, kucuk burjuvaziden ve Lumpen Proleteryadan kendine devsirme araci-ideolojsidir.

Milliyetcilik Lumpen Proleterlerin sadist ruhuna, kucuk burjuvazinin kompleksli, yalniz, caresiz, buyuk burjuva olma hayallerine bas vurur.

Onlari birlikte, ulus ailesi icinde buyuk ve ayrilmaz bir guc olduklarina inandirir.

Bu ofkeli, kucuk, sadist ruhlarda eksik olani, zayif olani arar Burjuvazi, ve onu bulur,iktidari icin kullanir.

Nazi ordulari bu kucuk burjuvalardan ve lumpen proleterden olusur. Milyonlarcasi akar sahte guc irmagina burjuvazinin. O kucuk askerler, buyuk burjuva ordusunun sersemletici ajitasyonunda bir cinayet makinelerine donusurler....Insanligi, kendi ulusu disinda herkesi katletmeye donusurler.

Aptallarin, sadistlerin, cinayet makinesi burjuva ordunun askerlerinin gormedikleri bir sey vardir oysa; bu ideolojinin ve onun silahlandirdigi milyonlarca kursun askerin burjuvazi icin hicbir onemi yoktur; gozunu kipmadan hepsini harcar kendi cikarlari icin....Ve fasizm ordusundan, onun savaslarindan geriye kalan; daha da zengin olmus burjuvalar ve fasist ordunun askerlerinin, Kizil Ordunun askerlerinin ve milyonlarca masum sivilin cesetleridir sadece.

Bir burjuva menfaat, onun milliyetci cagrilarina cevap veren milyonlarca sadist, aptal ve cinayet heveslilerinin tum bir hikayesi, ayni zamanda aptalligin sadistlikle harmanlanmis kanli bir tablosudur.

Milliyetcilik bugun sahibi burjuvazi tarafindan bile degersiz ilan edilmis bir ideoloji olmasina ragmen, yine de burva orduya asker toplama burosu olarak gundemdedir, belki de gundemde kalma tek gerekcesi budur; cunku ezilen uluslarda gelisen milliyetci hareketler bile cok gecmeden bu kuresel devasa emperyalizm panzeri karsisinda elleri havaya kaldirmaktan, ve sahte, gorunuste bir milliyetcilik, ama ozde yeni-somurgeci usaklar olmaktan oteye gidememektedir...

Evet, belki tuhaf ama, kelime anlamiyla milliyetci durusu, yani empertalist burjuvazi karsisinda dik durusu koruyabilecek tek sinif, yine milliyetciligin dusmani olan tek sinif; enternasyonalist proleteryadir...Emperyalizm caginda milliyetciligin gorevleri de bizim omuzlarimizda kalmistir...Cunku onu gerceklestirme gucunde bir burjuva-ulusal sinif cagimizda kalmamistir...Var olan ciliz ulusal burjuvaziyi de Neo-liberalizm oldurdu; katili ise biz isciler degil, yine emperyalist burjuvazidir.Milliyetcilik gunumuzde aclarin toklarin doyurdugu, onlara askerlik yaptigi yerdir.
Milliyetcilik cinayettir!26th November 2013,...http://dino-ibrahim.blogspot.nl/2013/11/bir-fasistin-dusundurdukleri.html

 

95089

Kürtler Ve Burjuva Yalanlar

 

Burjuva siyasal iktidar, iktidarini korumak, işçileri bölmek, birbirine düşürmek, kendi şoven-kirli siyasetinin bir parçası olarak, işçileri kullanmak için her türlü ideolojik silahını kullanıyor.

Güncel Sanatın Vahim Hâl(sizliğ)i[*]

 “Süren acılara dayanmak,çabucak ölmekten çok dahabüyük bir kahramanlıktır.”[1] 

Pablo Picasso’nun, “Her çocuk sanatçıdır. Ama sorun; büyüdüğünde geriye nasıl bir sanatçı kalacağıdır,” saptaması sanat ve insan ilişkisinin en net betimlemelerinden biriyken; bu da biz(ler)e sanatın “Anne bak kral çıplak” diye haykıran çocuksu naifliğinden beslenen isyancı niteliğini anımsatır. Bu elbette işin bir yanıdır.

Kürt Kerbelası‏

 

Boyunlarına ip geçirerek bir duvarın üzerine dizdikleri küçücük çocukları aşağı itip boşlukta sallandırarak boğuyorlar. Çocuklar çırpına çırpına can verirken o vampirler, "Allah Allah" naraları ile onların can çekişini seyrediyorlar.

Bu oyunu zor bozar

 

 

Tarihte, zorun rolü üzerine çok şeyler söylenmiştir. Özellikle sınıfsal zorun ortaya çıkışı, varlığı ve uygulanması konusunda, burjuvazinin ideologlarıyla Marksistler arasında ciddi bir ayrım konusu yaşanmış ve yaşanmaktadır. Burjuvazi, kendi sınıfsal zorunu meşru görürken, ezilenlerin, özellikle de işçi sınıfının burjuvaziye karşı uyguladığı devrimci zorun adını bile duymak istemediği gibi, bunu “toplumsal etik dışı” olarak, son yılların burjuva moda deyimiyle,  “terörist” eylemler olarak kriminalize etmeye çalışır.

On İki İmamlar Alevi Olabilir mi ? 1-2

“…Bir insanın arınmışlık düzeyi en güzel sahip olduğu hoşgörüyle, anlayış ile ölçülebilir. Arınmış insan başkalarını yargılamaktan uzak, olayları ve insanları çok geniş bir bakış açısı ile görebilen, hoşgören, olaylar karşısında sukunetini yitirmeyen, her şeyi doğallıkla kabul eden bir yapıdadır. İyi yada kötü diye ayrımları yapmaktan kaçınır, sevgisi bütüne, herkese ve her şeyedir. Hoşgörüsündeki yükseklik, onun bu sevgiyi bu şekilde eksiksizce ve adilce aktarabilmesini sağlar. Korku ve endişelerden hemen hemen tamamen uzaklaşmıştır.

Minaresiz Camiler ve Alevi Asimilasyonu

 

Dedeler var hoca olmuş bir nevi
İhtirasa kurban edilmiş sevi
Minaresiz cami gibi cemevi
Aleviyi namaz kılarken gördüm

(Ozan  Emekçi)

 

Bazı Milliyetçi Ermeni Aymazlara Zorunlu Cevap! Hasan Aksu.‏

 

İnsan eğer ırkçılık, milliyetçilik ve şovenizmden ideolojik gıda alıyorsa; her şart ve koşulda diğer ulus ve azınlıklara kin nefret ve kan kusarak nemalanıyorsa; adı ne olursa olsun sosyalizm ve de komünizm düşmanlığı yapıyor demektir. Çünkü her türlü milliyetçilik yaşanan örnekleriyle hepimizin malumudur.

T.“C”NİN HÜLASASI: “HAYATA DÖNÜŞ” HAREKÂTI’NDAN ROBOSKÎ’YE![1]

 

“Acı veriyorsa geçmiş;

geçmemiş demektir.”[2]

 

“Geçmiş” diye sunulan ama bugünden, yani T.“C” hülasasına denk düşen “Hayata Dönüş” harekâtı’ndan Roboskî’ye uzanan vahşetten söz etmek; egemen hukuk(suzluk), zorbalık, şiddet tarihinin sayfalarında gezinmektir.

Kolay mı?

BE ZİMAN JÎYAN NA BE![1]

 

“Yaradılış gözyaşı vermiş bize,

acıma çılgınlığı vermiş,

İnsan artık dayanamaz gibiyse,

 üstelik

Ezgiler, sözler bağışlamış bana, yaramı

Bütün derinliğiyle dile getireyim diye;

Ve acıdan dili tutulunca insanın,

bir Tanrı

Çektiğimi anlatayım diye

bana dil vermiş.”[2]

 

Paris katliamının failleri ve düşünülmeyenler

 

KÜRT MESELESİNDE EVRİM Mİ KANSIZ DEVRİM Mİ?

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hayret verici çalımının gölgesinde süren Devlet-Öcalan görüşmesi -bana ümit vermese de- tereddütsüzce desteklenmelidir. Desteklenmelidir, çünkü anlaşma sağlanırsa hiç değilse savaş duracak ve artık gençler ölmeyecek. Bir de cezaevlerindeki binlerce insan dışarı çıkacak. Sadece bu iki nedenle de olsa görüşmelerin mutabakatla sonuçlanması için taraflar adım atmaya teşvik edilmelidir.

 

Sayfalar