Perşembe Nisan 25, 2024

Birleşik Mücadelenin Önemi Giderek Artıyor! (Güncel)

kaypakkaya haber
"Eylem birliği ilk bir araya gelenlerin oluşturdukları hedef ve çalışma tarzını kabul eden her devrimci, ilerici ve demokrat çevre, parti ve örgütlere açık olmalıdır"

 

Nihai hedefimiz devrimdir. Yasal ve yasa dışı tüm eylemlerimiz devrimin gerçekleşmesi içindir. Devrimin öncü kurmayı olarak parti, işçi sınıfı önderliğinde toplumun tüm bağlaşıklarını örgütleyerek, belirlediği stratejinin yol göstericiliğinde devrimi gerçekleştirir.

Devrim uzun soluklu bir mücadeledir. Yenilgiler ve zaferler diyalektik bütünlük içinde ilerler. Felsefi olarak  zıtların birliği olan bu bütünlük mücadelenin zengin yol ve yöntemlerini ret etmez. Aksine sınıf mücadelesi, tüm mücadele alanlarının sonunda tek bir potada da toplanmasıdır. Partinin  kurmay olmasının esprisi de burada yatar. Parti, temel örgütlenmesinin yanında, oluşturduğu tüm yan örgütlerle güçlenir ve mücadeleyi ileri taşır.

Koronavirüs salgınıyla birlikte insanların önemli bir bölümünün bu hastalığa yakalanması, binlercesinin hayatını kaybetmesinin önüne geçilememesi düzenin sağlık siteminin doğrudan sonucudur.

Salgınla birlikte derinleşen ekonomik krizin tüm yıkıcı etkisi işçi sınıfına ve genel olarak emekçilerin sırtına yıkılacaktır. Sermayenin bu krizden etkilenmesi esas olarak artı değer sömürüsünden elde ettiği karın bir süreliğine daralmasından ibarettir. Merkezi sosyalist bir ekonomi de bunun böyle olmayacağı geçmiş sosyalist devlet sitemlerinden bilinmektedir.

Gerek dünya da gerek ülkemizde her şeye yön veren sermeye olduğu için yıkımların sonuçlarının bu kadar büyük olması, tekellerin tüm zenginlikleri kendi ellerinde toplaması ve toplumsal paylaşımda emekçilere sadece çalıştıkları sürece ücret ödemelerinden kaynaklanıyor.

Salgın sonrası AKP iktidarı ekonominin yeniden toparlanması gerekçesiyle patron ve büyük tarım işletmelerinin lehine ne varsa hayata geçirmeye çalışacaktır. Daha şimdiden “torba yasa” adı verdiği birçok uygulamayı meclise getirmeyi planlayarak bu adımı atmış bulunuyor.

İşçi sınıfı ve genel olarak tüm emekçilerin yıkıma karşı mücadelesi ancak ve ancak örgütlü bir mücadeleyle geriletilebilir. Bu, kendiliğinden olmayacaktır. Lokal direnişler ve kendiliğinden hareketin başarı şansı yoktur.

Devrimci hareketin örgütlülüğü ve işçi sınıfı içindeki gücünün bilinmeyen tarafı yoktur. Türkiye devrimci hareketi, şu ya da bu nedenden dolayı sınıf mücadelesinin ve toplumsal mücadelenin oldukça gerisinden geliyor. Sendikalardaki gücü, fabrikalardaki örgütlülüğü, semtlerdeki gücü biliniyor. Birbirine yakın örgütlükler ve etki gücü süreci tek başına karşılamasına yetmeyecektir.

Bu durum eylem birliklerini ve hatta uzun vadeli ittifakları zorunlu kılıyor. TDH, 50 yıllık mücadele tarihinde irili ufaklı birçok eylem birliği yaptı. Bunların bazıları uzun sürdü, bazıları ise çeşitli nedenlerden dolayı fazla uzun ömürlü olmadı.

Toplamda önemli bir birikim ve tecrübeye sahibiz. İşe nasıl ve nereden başlayacağımız bellidir. Sürecin getireceği yıkım  toplumsal olarak henüz yeterince hissedilir olmasa da, bunun uzun sürmeyeceği de açıktır. Sürecimiz tıpkı Lenin’in “Ne Yapmalı”da dile getirdiği gibi: “kaynamış bir grup halinde, sarp ve zorlu bir yolda birbirimizin ellerine sıkı sıkıya sarılmış olarak yürü…”meliyiz. “Düşman tarafından her yandan sarılmış durumdayız. Ve bunların ateşi altında hemen hemen hiç durmadan ilerlemek zorundayız.”(Lenin Ne Yapmalı, sf:15)

Birlikte yürüyeceğimiz zeminler yaratmalıyız

Evet, eylem birliklerinin özü ve ruhu tam da Lenin’in dile getirdiği gibi “bir birimizin ellerine sıkı sıkıya sarılmış olarak” yürümek değil midir? Tam da böyledir. Bir hedef ve amaç için bir araya gelmiş, aynı payda da birleşenlerin birlikte yürümesidir eylem birliği. Her eylem birliği ya da ittifak sadece zayıf olduğumuz için bizi bir araya getirmez. Öyle dönemler olur ki, düşmana son darbeyi vurmak için de bir araya geldiğimiz dönemlerde olacaktır. Bu tamamen mücadelenin o anki durumu, güç dengesi ve düşmanın durumuyla ilgilidir. Örneğin birleşik cephe böyle bir temel ittifaktır. İşçi köylü temel ittifakı üzerinde yükselen ve toplumun geri kalanlarını KP’nin öncülüğünde birleştirilmesidir.

Şimdi çok daha zaruri olan eylem birliği özgün yanları olacaktır. Salgın öncesi de sorun olan yoksulluk, işsizlik, sağlık sorunu, kadın ve gençlik sorunu, köylülük ve hapishane sorunları ve çevre sorunu koronovirüsle birlikte toplumsal acil sorunlar olarak önümüzde durmaktadır.

Yıkımın getirdiği sonuçlar toplumsal bir hareketliliği beraberinde getirecektir. Bunun için müneccim olmaya gerek yoktur. İlerici ve demokratlar, ekonomistler ve hatta burjuva çevreler bunu ön gördüklerine göre devrimcilerin bunu öngörmemeleri zaten beklenemez.

Birleşik mücadele (eylem birliği ya da ittifak) tartışmaları ilkesel sorunlar üzerinden yürütülmemelidir. TDH olarak her bir birleşen, birbirinin hassasiyetlerini aşağı yukarı biliyor. Kimin hangi tartışmaya ne tepki vereceği bilindiği için  hedefleri belli bir program çerçevesinde bir araya gelip, anlaşarak eylem birliği hayata geçirilmelidir.

Eylem birliği ilk bir araya gelenlerin oluşturdukları hedef ve çalışma tarzını kabul eden her devrimci, ilerici ve demokrat çevre, parti ve örgütlere açık olmalıdır. Eylem birliğinin HDK’yi içine alacak şekilde ilk adımda birleşenler arasında olmasına özel bir önem vermek gerekir. Bunun yansımasının T. Kürdistanı’na olacağı düşünüldüğünde HDK önemli bir birleşen olmalıdır. Keza halk evleri, çevre dernekler ve bazı sendikaların da yer alması için girişimler gerçekleştirilmelidir.

Özgür Gelecek Mayıs 2020 

580

Son Haberler