Cuma Mayıs 17, 2024

On yıl mı beş yıl mı bu ne demektir?

AKP’nin başı Başbakan mahpusların uzun yargılama süresini kısaltacağını açıkladı! Herhalde bravo dememizi bekliyorlar. Ne diyelim ülkemizin kara mizahı böyle oluşmakta.  Ülkeyi  öyle ki yazboz tahtasına çevirdiler ki. Bu zevatlar ne yaptıklarını biliyorlar mı? Yoksa, bizlerle dalga mı geçiyorlar? Sanki on yıldır bu iktidarda olan, bu yasal düzenlemeleri yapan kendileri değilmiş de başka biri imiş gibi ortalığa çıkıp ne iyi düzenleme yapacaklarını ballandıra ballandıra anlatıp duruyorlar.  Hâlbuki bu zamana kadar Yaptıkları iş: yaptıkların yazıp bozmaktan,  yeniden yaparken yeniden bozarak yeniden yapmaktan ibaret bir düzenlemedir. Bir bakıma halkın sırtına yapışmış keneler gibi sürekli kan emmekteler. Devalüasyon, enflasyon gibi şeylerle halkın cebini boşaltmaktalar. Bu tartışmalar eşliğinde hangi yandaşın kasasını şişirdikleri ise önümüzdeki günlerde netleşir.

En son yaptıkları yasal düzenlemelerin de yasakları kaldırmak değil yasakları genişletmek olduğu çok açık biçimde kendini göstermekte. İnternetlerin düğmesini bakanların yada Başbakanın iki dudağı arasına montajlamaktan başka bir anlama gelmeyen bir düzenlemedir. Yasaklarla birlikte yasal bir biçimde halkı ıslah etmenin adı reform olmakta! AKP hükümeti bu türden uygulamaları yapmakta bayağı uzman bir konumda!

 Aslında yeni yapacaklarda eski yaptıkları gibi topluma da dar gelecek. Yarın bu yaptıklarını yeniden değiştirmek zorunda kalacaklar. Çünkü bugüne kadar yaptıkları hiçbir eylemleri toplumun genel istemine yanıt vermedi.  Zaten vermesi de mümkün değil. Halka sorulmadan yapılan bu türden  her türlü  icraat her türlü  eylem  toplumsal ihtiyaçları karşılama yerine sistemin dökülen yanlarına yama yapmaktan ibarettir. Deyim yerinde ise yapar gibi yapıp halkı kandırmaktan ileri gitmeyen bir tutum. Bu uygulamanın esası:  halkı oyalamaya endeksli uğraşlar olarak karşımıza çıkmakta. Ortaya çıkan bu yolsuzluk dosyalarını bir biçimde halkın benliğinden silerek ayakkabı kutucuklarına doldurmak, Damat ve yandaşa açılan kasaların gerçek anlamdaki görüntüsünü görünmez hale getirmesinden başka bir anlama gelmemektedir.

 Bu boyutuyla da paralel devlet tartışmaları yeniden biçimlendirerek bir güzelleme ile devletin derinlerini şirinleştirmek gayreti olarak da sayabiliriz! AKP’li Ali Aşlık rüşvet veya benzeri işlerin tarifini çok ustaca yapmış:  Koyun sürüsünü gösteren TWİT’le birlikte” alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste” demekle hedefi işaretlemiş! Suç koyunlarda değil çobanda diyerek başbakanı göstermiş. Geçmişte o  tarikat şeflerinin hazırladığı dosyalar Başbakanın elinde kesin deliller olarak sunuluyordu! Peki, Başbakan kendisinin ortaya koyduğu bu ”deliller hakkında ne diyecek? Yaptıkları suçlamalar sonucu zarar görenlerin hakları nasıl telafi ettirilecektir?

Bu soruların hepsinin karşılığında bilinmezlik olduğu gibi çıkarılacak yasada da ayrımcılıkta hâkim! Daha baştan Ergenekon tutukluları yasanın kapsamı dışında tutuluyor! Yarın,  KCK tutukluları da  bu yasanın kapsam dışında demeyeceklerinin ne gibi garantisi var? Bu iki devasa davalar da yasa geçersizse o yasa kimin için çıkarılmakta? Bu bağlamda 10 yıl tutukluluk yerine 5 yıl tutukluluk diyerek ortaya attıkları yasanın hiçbir kıymeti Harbiye’si olmadığı gibi daha baştan ölü doğan bir yasa olacak. Genel ihtiyaçları karşılamaktan hayli uzakta bir düzenleme olarak kalacak.

Ölü doğacak bir yasa için meclis enerjisi heba edilecek! Yaz boz yeniden aynı şeyi yaz türünden bir  yasal düzenlemeden kimseye yarar gelmeyecek. Bu yasal düzenlemeyle Hükümet içine düştüğü sıkıntının karabulutlarını dağıtarak herkese çalım atmakla övünecek! Yapılan işin aslı astarı kanımca bu.

Bekir Bozdağ Adalet Bakanı olarak “yargı Türkiye’de her zaman tartışıldı” demekle işin içinden sıyrılıp çıkamaz. Çünkü AKP 10 yılı aşkın bir zamandır tek başına iktidardı! Arınç çıkıp “ver Allahlım ver” derken tek kadir ve muktedir, egemen güç olduklarını anlatmış oluyordu. Şimdi çıkıp da paralel devletten söz etmeleri neyin nesi oluyor?

Tahir CANAN

tahir.canan@gmail.com

100109

Tahir Canan

Tahir canan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Son Haberler

Tahir Canan

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Vurun Abalıya - Çaresizsen Güneşe Bak... Cızz....

Proletaryalarda öğren proletaryalara öğret.

Nolurrr.... nolurrr.... bir kez de kabahati....

Fakirlik güzel şey... fakirlik güzel şey..

Hele de birde seni deniz kampına götüren, yanacam diye de çakma (yoğurt) yağlarıyla, insanın midesini bulandıracak bir şekilde,  orasını burasını yakan o... fakir...  insanları bırakıpta deniz manzaralı villalarda sabah kahvaltısı yapabilecek dostlarınız varsa... gerçekten fakirlik güzel şey.... gerçekten fakirlik güzel şey...

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! -2-

Burjuva-feodal politika yapmanın bazı “incelikleri”!

II. ABDÜLHAMİD MEVZUU[*]

 

“Gerçeği bilmeniz gerekiyor,

gerçeği aramanız gerekiyor.

Gerçek sizi özgür kılacak.”[1]

 

“ÖZELEŞTİRİ”NİN ELEŞTİRİSİ[*]

 

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Sende, ben, imkânsızlığı seviyorum, 

fakat aslâ ümitsizliği değil.”[1]

 

Anlama/ ve kavramanın dünyayı değiştirmek için mücadele edenler için eleştirel bir “olmazsa olmaz” olması yanında; “Netlik [de] insanın en büyük gücüdür.”[2] Bu bir.

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! (1ci bölüm)

Açıklama: Bu yazı, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin Genel Başkanlığına getirildiği dönemde, 2010 tarihli Partizan’ın 72. Sayısında yayımlanmıştır. Yazı eski olsa da, yazılanlar eski sayılmaz. Zira Mayıs 2023 seçimlerinde “halkın umudu” olarak önümüze konan Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’sinin burjuva-feodal sistemde oynadığı rol, özellikle de seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ve ortaya çıkan bu gerçeklikler, Partizan makalesinde dikkat çekilen ve tespitleri yapılan gerçekliklerle uyumludur.

Beylere ve devlete karşı olmak (Nubar Ozanyan)

Artsahk (Karabağ) sekiz aydır kuşatma ve abluka altında. Elektrik, gaz, akaryakıttan yoksun; açlığa ve dermansızlığa mahkum edilmiş bir şekilde teslim olması bekleniyor. Soykırımın günümüzde almış olduğu en utanç verici ve acımasız hali yaşatılmaktadır halka.

Ne uluslararası Adalet Divanı’nın kararı ne sekiz aydır çalınan diplomatik kapılar, Karabağ’da yaşayan Ermeni halkının yaşamsal sorunlarına çare, derdine derman oldu. Yapılan sayısız görüşme, müracaat ve iletişimden hiçbir sonuç çıkmadı.

Sayfalar