Salı Mayıs 21, 2024

Yaralı Gövdeyle Yaşama Tutunmak

Yaşam binbir zorluklarla,iniş-çıkışlarla doludur. Mutluluk ve mutsuzluk'da öyle birşey. Yaşamda yanlızca mutluluk yoktur, aynı zamanda yaşamımızda yanlızca mutsuzluk denen bir kader'de yoktur. İnsanların yaşamını belirleyen içerisinde yaşadıkları toplumsal ilişkiler ve olaylardır. Bu sosyal , siyasal,kültürel ve toplumsal olaylar etkiler yaratır insan yaşamında. Hatta insanın sosyal yaşamında belirleyci rol oynar. Doğada diğer canlılarda doğanın birçok olayında,değişiminde, altüst oluşunda ciddi şekillerde etkilenirler. Çok zaman yaşanan bu doğa olayları birçok canlının yaşamına son verirken , doğada yeniden bir dengeleme ortaya çıkar. Denizlerin taşması,şimşeklerin çakması,fırtına,,sel,tipi-boran,zelzele ,gökyüzünde kara bulutların ağırlığı, yağmur, kâr, dolu'yla gelen felaketler, dalga kıranlar bütün canlıların yaşamını altüst eder ve yaşama umutsuzluk taşır. Fırtına, yıkım, felaket durulduğunda hayatta kalanların yeniden yaşama tutunması kadar doğal birşey yoktur. Yenigün doğumunda herşey yeni şeylere , yeni düzenlemelere,yeniden kendini yaşama motive etmeye gebedir. Bu doğa da olduğu gibi , toplumlarda,toplumları oluşturan sınıflar içinde geçerlidir. Daha ötesi sınıfları temsil eden siyasal yapılanmalarda ve partilerde de geçerlilik taşır.

Büyük arbedeler yaşayan Çınar ağaçının dalları kırılmış olabilir. Hatta, tam gövdesinin orta yerinde ağır hasar,darbe yemiş olabilir. Bazan esen fırtılalar , tipi boran ve falaketler gevdede açılan yaranın iyileşmesine engel çıkarabilir . Eğer ki gövdenin kökleri derinde ve sağlamsa dıştan gelen tufana dayanıklıdır , korkmaya , çekinmeye gerek yoktur .Dıştan gelecek zararlı haşereleri bertaraf etmeyi , gardını ona uygun alarak yaşam savaşında galip gelmeyi uzun vade' de önüne kor,bunun mücadelesini yürütür .

Çok büyük sosyal,toplumsal,siyasal arbedelerin yaşanmışlık deneyimi onu yaşama daha sıkı sarılması gerektiğini emreder. Yaşama tutunan Çınar kök saldığı toprağın derinliklerinde kendi yaralarını pansuman etmeyi bilir,yaraların tedavisini esas alır.Tahrip olan bedeninde ki organları yeniler,daha iyi hale getirir. Yeniden kendini gözden geçirir,eski hatalardan, tedbirsizliklerden arınma amacıyla yol,yöntem,üslup'da değişikliklere gider. Gövdesini dallarından ayrı tutmaz,zayıflayan, kırılan dallarını yeniden filizlenmesi, yaprak salması için bütünleştirir. Damarlarını topraktan aldığı suyla güçlendirir. Oksijenden aldığı güçle vücutta oluşan yaraları kankırana çevirmeden tedaviye , yarayı sarmaya yeniden dallarının gövdeyle bütünleşmesini sağlar. Bunda kararlı,azimli uzun süreli iknayı esas alır. Yeniden gelebilecek fırtına,deprem,tufan vb.ne karşı kendi dallarını gövdesinde koruma altına alarak derlenip taparlanmak kökünü daha derinlere salarak direncin gelişmesini,yeni tohumlar toprağa salmayı hedefler...

Hele'ki, içerisinde bulunduğu özgüllüğü,bu özgüllüğün getirisini götürüsünü iyi değerlendirir. Gelebilecek dış saldırıları birinci derecede bertaraf etmeyi esas alır. Gövdemizde aldığımız yara bereleri tedaviye ağırlık verir. İçten zayıflayan bünyeyi yeniden onarmaya,yaraları doğru merhemle tedavi etmeyi esas almalıdır. Bir tek dalının dahi zarar görmesini istemez. Dallar eğribüğrü olabilir,yaprakları bakteri kapabilir,hastalık kapabilir ,ama ana gövde dallarını korur. Dışarıdan gelebilecek saldırıya karşı durmayı,kendini yenilemeyi,gövdesinde oluşan tahribatları onarmayı esas alır.

Burda iki şeyi birbirine karıştırmamak gerekiyor.Darbe alan gövde de oluşan yaranın tedavisini doğru teşhis ederek ve yaraların dıştan gelebilecek bakteriye karşı koruması için doğru ilaç kullanmak gerekiyor.Aksi halde,gövdesi yaralı Çınarın iyileşmesini sağlamak bir yana onu azdırır,tedavisi mümkün olmaz hale gelir. Çınarın tüm gövdesi kangırana dönüşür ki bütün gövdenin dallarıyla birlikte çürümesine,kurtlanmasına , kurumasına yaşama son vermesine yol açar böylece.

İkinci önemli nokta şu; Gövde sağlamdır,bazı dallarda hastalıklar çıkabilir,kurumalar olabilir. Çınarın gövdesi yaralı olmasına karşın,kökte tahribat yoktur,ortaya çıkan ki,bu hastalıklar,eğilmeler,şiddetli rüzgarda kırılmalar olacaktır,çınar bu deneyime sahiptir,daha dikkatli davranarak dallarının düzgün hal almasını sabırla rüzgara,kuş'a,kurt'a kuş'a karşı koruyarak düzeltir,yeniden şekillendirir. Onu kendinden ayrı görmez,görülmesinede asla müsade etmez. Öz evlet,üvey evlat Çınarın kökünde yoktur. Çınar toprağa saldığı kökleriyle derinliklerde yeniden hayat veren , gövdenin gelişip güçlenmesinde sürekli yenilikler yaratır, var olanla yetinmez. Çınar gövdesi yeni dal budak salan olgunlaşan dalların, diğer yeni dallara gebeliğini bilinçli,sağlıklı tamamlamasını esas alır. Birlikte yaşama tutunmayı,bazı huysuz,haşarı,kendine dikkat etmeyen dallara deneyimlerinden hareketle yanlışlarından kurtulmayı öğretir. Kendi yanlışları varsa,dış saldırılara karşı korunması iyi değilse bunları gören dalların duyarlılığını,ön sezisini kabül eder.Aynı oksijenden hayat veriyorsa, kökler aynı damarları besliyorsa ee o zaman kemküm etmeye gerek yoktur. Yaralı gövdenin iyileşmesini sağlamak bütünün görevidir. Dallarımızı kırıp dökmek kolay,ama dalların yeniden gövdeyle bütünleşmesi zor ve sabır sebat isteyen bir özveridir. Bunu esas almalı,gevde'yle dalların birkikte yaşama daha sağlam tutunmasını sağlamalıyız. Çınar kök saldığı sürece gövdesini güçlendirebilir,dallarını dört bir yanında salabilir, evrende asırlık Çınarlar durmaksızın yeniden kök salmayı sürdürebilir...

Yukarıda gövdesi yaralı Çınar'ın hertürlü zorluğa karşın,yaşama tutunma direncini herkes iyi okumalı. Kökün gövdeden, gövdenin kökten,gövdenin dallarından,dalların gövdeden kopmasına asla müsade edilmemelidir. Artık Çınarın yaralarını sarması esas alınmalı,bütün egolar ,"benler"vb.yok sayılmalıdır. Objektif koşullar bütünlüğü , birliği koruyarak sınıf mücadelesinin denizine atılmayı esas görev olarak bize emrediyor. Diğeri teferruat'tır. Hepimiz kendimize gelelim. Biz yeter demeliyiz,gereksiz tartışmaların,sürtüşmelerin bize bir yarar getirmediğini bilmeli, bilince çıkarmalıyız.Yaralı gövdenin kendini tazeleyerek yaşama tutunması gibi, bizde geleneği gözümüz gibi korumalı,sınıf mücadelesi içerisinde yaraları sarmalıyız. Güçlenerek çıkmalı,geleceğe ışık olmalıyız. 

44218

Son Haberler

Yaralı Gövdeyle Yaşama Tutunmak

2023 Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin boykot tavrı neden doğru değildir

Çünkü öncelikle içinden geçilmekte olunan tarihi momentin realitesi; “Burjuva faşist düzen partileri ve ittifaklarının adaylarını boykot et, devrimci demokrat adayları destekle!” (MKP-SB. Bk. Halkın Günlüğü gazetesi) şiarında dile getirilen bu yaklaşımla örtüşür değildir. Neden değildir? Çünkü öncelikle içinden geçilmekte olunan süreç, ‘normal-olağan’ rutin bir süreç olmayıp; yönetimsel olarak sistemde niteliksel değişimin yaşanacağı bir süreçtir.

Delirmeye Az Kaldı Doktorum Nerede

Mahlukatlar içerisinde, kendisi gibisini, yaratabilecek tek canlı insanlardır. (Albert Ergün Einstein)

Ah.... çocuklar... ahh....

Memleketteki partilerin zayıflıklarını öne sürerek her türlü burjuva partileriyle bir araya gelenler....

İş dünya proletaryalarının burjuva renkleriyle bir araya gelmeye gelince....

Dünya proletarya partilerin zayıflıklarını öne sürerek bir araya gelmeyi ret etmekteler.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve tc’nin okul sıralarında olsa dahil...

Ermeni Devrimcilerin İttifak Deneyiminden Hareketle “YÜRÜ BE KEMAL…”

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce can kaybının ardından 14 Mayıs 2023 tarihinde “Başkanlık” ve “Milletvekilliği Genel Seçimleri”nin “yenilenme”si kararı alındı. Depremler ve ardından yaşanan sellere rağmen ülke seçim sath-ı mahalline girmiş bulunuyor. Seçim, iktidardaki AKP-MHP partilerinin oluşturduğu “Cumhur İttifakı” ve ona eklemlenen partiler ile CHP-İYİ Parti’nin başını çektiği “Millet İttifakı”nın oluşturduğu iki ana siyasi kampın iktidar mücadelesi biçiminde gelişiyor.

ATAERKİL SİSTEME KARŞI MÜCADELE SORUNU, EZEN-EZİLEN CİNS ÇELİŞMESİNİN ÇÖZÜMÜ SORUNUDUR

Sorunların doğru çözümü, öncelikle onların özünün tam olarak ne olduğu veya neye tekabül ettiğinin eksiksiz olarak ortaya konulmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Yani sorun aslında tıpkı şuna benziyor: Doğru ve isabetli tedavi ancak ki doğru teşhis ile mümkün olabilir.

“Kadın sorunu” olarak tanımlanan sorun da böyledir. Sorunun özü bir kez gözden kaçırıldımıydı, sorunun kendisi de çözümü adına ileri sürülenler de isabetli ve doğru olarak ortaya konma şansını yitirir esasen.

Azaduhi (Nubar Ozanyan)

Herkesin anlatılacak bir hikayesi, yazılacak bir yaşamı vardır. Liceli Azaduhi’nin hikayesi, soykırım yaşamış bir Ermeni kadının Lice’den Diyarbakır’a, İstanbul’dan Hollanda’ya uzanan sürgün hikayesidir. Doğduğu yerde yaşayamadığı gibi ölemeyenlerin hikayesidir. Onun hikayesi kolay taşınamaz acıların, tanımlanması zor hüzünlerin hikayesidir. İyilik yapmaktan başka bir şey bilmeyen, ekmeğini paylaşmaktan başka bir şey düşünmeyen, direngen Liceli bir Ermeni kadının hikayesidir.

Katledilişinin 50. Yılı Vesilesiyle KAYPAKKAYA ve TKP-ML

Faşist T.C. Devleti tarafından, bundan 50 yıl önce bir komünist önder, aylarca süren işkenceli sorgular ardından hunharca katledildi. Buradan bir kez daha bu cinayeti kınıyor ve Türkiye-

K. Kürdistan devrimci hareketinin ender yetiştirdiği bu komünist önderi saygıyla anıyor ve ideallerine bağlı kalacağımızın sözünü yineliyorum.

Onun katli, “işkence sonucu ölüme sebebiyet verme” şeklinde olmayıp; bizzat devletin ilgili ve yetkili kurum ve kişilerince, “devletin ulvi çıkarları adına” karar altına alınan bilinçli ve iradi bir cinayettir.

Partizan’ımızı Özlüyor, Mücadelesini Örnek Alıyoruz | Hüseyin Şenol

Partizan’ımızın hayatını kaybetmesinin üzerinden tam iki yıl geçti… Dursun Çaktı’nın bize bıraktığı miras gibi; demokratik kitle örgütlenmesi anlayışının tüm alanlarda yerleşmesi olmazsa olmazımız olmalıdır…

İki yıl önce 25 Şubat’ta, daha 65 yaşında kaybettiğimiz Dursun Çaktı’yı, Partizan’ımızı özlemle anmaya devam ediyoruz ve sürekli anacağız.

Ölümün susturduğu yaşamlar (Nubar Ozanyan)

Yoksulluk, zulüm yetmiyormuş gibi depremin ve kışın beyaz zulmü de halkımızı ölüm karşısında çaresiz ve yalnız bıraktı. Devlet, yüz binlerce insanı canlı canlı toprağa gömdü. Kapitalizmin sermayesi yine halkın canı ve kanıyla yıkandı.

Depreme dayanıksız konutlar halkın mezar taşı oldu. Yoksulluk, kış, çaresizlik, ölüm ezilenleri üşütmeye devam ediyor. Kapitalist sistem, kendisiyle birlikte insanlığı hızla belirsiz bir yıkım ve sona doğru götürüyor. Her şeyi metalaştıran kapitalizm, yaşam gibi ölümü de metalaştırarak insanlığı çaresizliğe ve yıkıma doğru sürüklüyor.

Halk Düşmanı Faşist İktidar Yargılanmalıdır!

Deprem yerkürenin  doğal bir harektliliğinin sonucudur, insanlar için bir felaket haline gelmesi ise, toplumsal sistemin sınıfsal karakteriyle doğrudan ilgilidir. Bilim ve buna bağlı olarak teknolojinin gelişmediği zamanlarda insanların doğal felaketlerden daha büyük zarar görmesi doğaldı. İnsanlık doğanın hareketini öğrendikçe onunla uyumlu yaşamasınıda öğrendi.

2023 Seçimlerinde okun sivri ucunu neden hakim sınıf kliklerinden en gerici en faşist olanına yöneltmek zorundayız ?

Başta Emek ve Demokrasi Bloğu olmak üzere halk güçlerinin önemlice bir kesimi 2023 seçimlerinde Tayip Erdoğan ve AKP ve MHP dinci faşist iktidar blokunun önünün kesilmesini; günün isabetli siyasi taktiği olarak belirlemişken, ancak ne var ki bir kesim sol-sosyalist ve komünist güçler ise, bunun aksine; “bir faşisti indirip yerine bir başka faşistin gelmesi için oy kullanamayız” diyerek, cumhur başkanı seçiminde ‘boykot’ taktiğini, günün isabetli taktiği olarak ileri sürmekte.

Birazda Muziplik

1) Kadrolar sürekli birliktelik (mutluluğu dışarda arama) yarışına sürüklenir.

2) Yarışı beceremeyenler, geri kalanlar veyahutta ret edenler diskalifiye olur.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Sizde bizi kandırmıyorsunuz değil mi...

Ah... devrimci demokrasiciğim... ah....

İnsanların ilişkilerini kınarken, kınadığı insanlarla bozulan arasını düzeltmeye gelenlere kınadığı ilişkilerle yakalanmak....

Ve yahutta....

Sayfalar