Pazar Mayıs 19, 2024

“Uygun adımda birlikte yürümek…”

Devrimci örgüt sadece belirlenmiş, ortaya konmuş bir programla inşa edilemez. Bunun kadar önemli bir diğer konu da örgütün bir bütün olarak tek bir insan gibi, aynı amaç uğruna, uygun adımda ve disiplin içinde yürümesidir. Bu yaratılmadığında örgüt yapısı aksar. Ağırlığını tek bir ayak üzerine vererek yürümeye çalışır. Bu durum hem uygun adım yürüyüşü bozar hem hızı düşürür hem de örgütteki eşitlik ilkesine ciddi zarar verir.

Örgüt içinde “herkes işini yapmalı”dır. Herkes komitelerinde-faaliyet ve mücadele alanlarında işini doğru yapınca örgüt inşa edilmeye başlanır. Birileri işini yapıp diğerleri işini yapmazsa, birileri akıl ve yüreğini ortaya koyup canla başla çalışırsa ama bir başka yanı kılını bile kıpırdatmazsa ya da çalışıyor görünüp hiçbir şey yapmazsa, kendi görevlerine-anın görevlerine değil yanlış noktalara yönelirse devrimci örgüt asla inşa olamaz.

Üstlendiği komite görevini başarıyla yerine getirenle/sağlam bir komite bile inşa edemeyen, işini yapanla-yapmayan, görevini kutsallık derecesinde önemseyenle-önemsemeyen, randevuya-toplantıya gelenle/gelmeyen, örgütün almış olduğu devrimci kararları canla başla yerine getirenle/getirmeyen, ideolojik-politik çalışma yapanla-yapmayan arasına kalın ve keskin çizgiler çekmek çok önemlidir. Başarı ve başarısızlık ölçüleri ortaya konup çizgiler çekilmediğinde "unutulup", ihmal edildiğinde ya da yeterince önemsenip üzerine gidilmediğinde disiplin içinde aynı amaç uğruna TEK BİR İNSAN GİBİ UYGUN ADIMDA yürüyen bir örgüt yaratılamaz. Devrimci örgüt, bir bilim gibi ele alınarak büyük ciddiyet ve tutarlılık içinde birlikte yüründüğü zaman maddi bir güce dönüşür. Örgüt biliminde hiçbir konuda-sorunda-olay ve gelişmede belirsizliğe, muğlâklığa, netsizliğe yer bırakmayacak kadar açıklık-netlik kazanmak/kazandırmak gerekir.

Örgütün ideolojik-örgütsel-pratiksel doğruları nedir? Yanlış olan nelerdir? Başarı ve başarısızlık ölçüleri nelerdir? Yanlışlık ölçüleri nelerdir? Her konuda “kabul ve red”eri açıklık ve belirginlik kazanmalıdır. Çizgileri, ölçüleri “bireylere-çıkarlara-duruma-pozisyona” göre değil örgütün ideolojik temellerine, devrimci gelişim ilkelerine, pratikte elde ettiği sonuçlara göre değerlendirilmelidir. Ve örgütte kolektif, ortak bir bilinç mutlaka yaratılmalıdır. Ortak bir sorgulama yöntemi, ciddi denetim mekanizması çalıştırılmalıdır. “Randevuya-toplantıya gelmeyen-hesap vermekten inatla kaçan örgüt karşısına geçtiğinde ciddi bir örgütün hesap sorucu “korkusu”nu yaşamalıdır. Rahat olmamalıdır. Uykuları kaçmalıdır. Ciddi bir eleştiri sarsıntısı geçireceğini, alt-üst yaşayacağını bilmelidir. Kendisinden mutlak suretle hesap sorulacağını-sorgulanacağını-cezalandırılacağını bilmelidir. Yanlış yapana, suç işleyene örgütün devrimci ölçüleri ve çizgileri açık net bir şekilde ortaya konarak örgütün ciddiyeti hissettirilmelidir. Keskin ve açık bir dille hatalı pratik sahibi yoldaşlar mahkum edilmelidir. Devrimci anlayış-eleştiri ilkesi hata yapanı rahat bırakmamalıdır.

Özellikle yönetici bileşenlerde görev yapan, sorumluluk sahibi yoldaşlar örgütün hesap sorma ağırlığını, ideolojik sorgulama ciddiyetini bir savaşçıdan-militandan daha ağır bir şekilde ensesinde hissetmelidir. Eğer bir devrimci örgütte hata yapan bir şey olmamış gibi rahat-olağan bir şekilde hareket edip yaşamını devam ettiriyorsa hesap sorulup gerekli ceza verilmiyorsa o örgütte liberalizm-uzlaşmacılık kol gezer, çürüme-yozlaşma ciddi boyutlara varır. O örgütte uygun adımda yürüme kararlılığı ve savaşma iradesi kırılmış demektir.

İdeolojik sorgulama, hesap sorma” örgütün üstten alta doğru bütün komitelerin doğal işleyen bir gelişim ilkesi ve çalışma tarzı haline gelmelidir. Komitenin bir bütün bileşenleri yanlış ve hatalı pratikler ve kişiler karşısında ortak tutum sergilemelidir. Biri ciddiyetle sorgulayan diğeri duyarsız bir şekilde davranan olursa o örgütte yanlış cesaret alır. Örneğin eleştiri karşısında öz eleştiri metodu değil kişiselleşme, tepkiselleşme, esas konuları değil tali konuları gündemleştirme, açık arama, örgütü de tali konularla uğraştıran, yanlışlarının-suçlarının açığa çıkmaması için kaos ve krizi dahil göze alan, akıl almaz manevralar yapan bir tarz açığa çıkar. Eğer yanlış yapan kadro ise sorgulama ve cezalandırma ilkelerinde hiçbir esneme ve gevşeme olmamalıdır.

Özellikle sorumluluk düzeyinde görev yapan kadro ve üyelerin ağırlıklı bir bölümü mücadelenin savaşın içinde veya en yakın cephe gerisinde olmalıdır. Eğer yönetici kadroların önemli bir bölümü sürekli bir şekilde “uzakta” ve savaşa-halka yabancı yerlerde konumlandırılırsa davasına ve görevlerine bağlı bir avuç kadro ve savaşçıları savaş alanındaki faaliyetlerde görev yaparsa o örgütteki eşitlik ilkesi bozulmuş demektir. Adalet terazisi savaşmayanların lehine bozulmuş demektir. Bu durumda devrimin kadro ve militanlarının arasında ciddi moral bozukluğu yaşanır, devrimci coşku kaybolur. Örgütün uygun adımda tek bir insan gibi yürümesi engellenir. Devrimin görevleri bütünlüklü olarak yerine getirilemez ve devrimci örgüt inşa edilemez.

Her faaliyet her çalışma sonucunda özellikle yönetici kademelerde görev yapanlar başta olmak üzere “hesap verme-hesap sorma”, “rapor verme (buna mali rapor da dahi)-rapor isteme” ciddi ayrıntılı ideolojik sorgulama sistemi oturtulmalı denetim mekanizması önemsenerek ciddiyetle işletilmelidir. Tamamlanan bir görev ve faaliyet süreci sonucunda başta yönetici komite ve kadro kendisi örgütün ve yoldaşların bir bütününe özeleştirel temelli bir hesap vermelidir. Bu ilke devrimci yaşamın ve mücadelenin varoluş temeli haline getirilmelidir. 

Emek ve birikim isteyen, dikkat –yoğunlaşma gerektiren görevler yerine getirilirse gerçek anlamda güven duyulan örgüt yaratılır. Etrafında ne kadar canlı diri devrimci olan varsa toplanarak gerçek bir devrimci örgüt inşa edilir.

 

Bir Partizan

46275

Cumhuriyet Bayramı' Ve Bagımsız Türkiye Hangi Sınıfın Ideolojisidir?

'Cumhuriyet Bayrami' Ve Bagimsiz Turkiye Hangi Sinifin Ideolojisidir?

 

'Bir Marksist toplumsal uzlasmaya degil, sinif mucadelesine dayanir' der Lenin.

Sinif mucadelesi ise tekduze bir rota izlemez.Tarihin her toplumsal akisinda farkli bicimler olarak karsimiza cikar. Komunistler iradeci-idealist degil dialektik olguculuga dayanir. Canlidir Marksistin dunyasi, basma kalip, tekduze, soyut ilkeler ve kaliplar bakisi burjuvazinin dunya gorusudur.

 

Solu Liberalleştirmek

 

Sol’u liberalleştirme; onu devrimci özünden kopararak, burjuva düzen içi bir hareket haline getirme ve burjuva sistemine karşı toplumsal devrimci alternatif olmaktan çıkarma çabaları, solun tarihi kadar eskidir. Toplumun burjuva-proleter kampa bölünmesinden bu yana da, burjuvazi, sol’u sol olmaktan çıkarmanın her türlü yolunu denemeye, şiddetin yanında, ideolojik ve siyasal olarak onu yozlaştırmaya özel bir önem verdi. 

Kürdistan ve "Demokratikleşme"

Kürdistan tarihi açısından 90'lı yılların en önemli olgusu Kürdistan ulusal kurtuluşçuluğunun kadrosu,hemen hepsi bağımsızlıkçı çizgide binlerce Kürd aydınının imha edilmiş olmasıdır.Öylesine bir soykırım ki hesabını gören de soran da yok,ortalık da "barış"çılardan ve "unutmaya ve affetmeye hazırız"cılardan geçilmiyor.Kürdistani stratejik aklın ve ulusal kurtuluşçuluğun taşıyıcısı bu kategorinin imha edilmesi,kalan yerli/yerel aydınların Türki metropollara ya da yurtdışına kaçması/kaçırtılması ve eşzamanlı olarak Kürdistan köylülüğünün sömürgecilerce Kürdistan dışına göçertilmesinin ulusal

Iki Birlesir Bir Olur Ya Da HDP

Iki Birlesir Bir Olur Ya Da HDP


Ertugrul Kurkcu ''Halkin uzerine bilgelik tesis etmek degil, halkin bilgeligini temel alan bir partiyiz'' diyor...Kongreye Apo ve Recep kutlama mesajlari yolluyor!

 Tum milliyetlerden Isci-Koyluler Revizyonizmi gormuyor ve alkisliyorsunuz!

 Sunu diyor sizlere Kurkcu; Isciler-Koyluler ,Marksizm-Leninizm gibi sizi kurtarmaya calisan akimlara kapilmayin...!

Bölünmek için Birlesin


Bölünmek için Birlesin!

Bir Maoist hayati iki ucundan kavrar her zaman; Burjuvazi ve Proleterya ucundan. Birin iki oldugunu kavramamis bir kafa Marksist bir kafa degildir.
Komunist partiler icin Demokratik-Merkeziyetcilikin tek bir anlami vardir; Demokrasi KP lerde Burjuvaziyi temsil eder; Merkeziyetcilik Proleteryayi temsil eder....

Yaranın Merhemini cellattan mı isteyecegiz!

           Yeğişe Çarents   15 Mart 1921  Yer Berlin Charlottenburg semti,

   İttihat ve Terakki Cemiyeti başkanı,İç işleri bakanı,1915 Ermeni Soykırımı'ndan birinci de rece sorumlu,1,5 milyon Ermeni'nin ölümüne sebep olan Tehcir kararnamesi'nde imzası bulunan Talat Paşa Erzincanlı Soğomon Tehleryan tarafından öldürüldü.  Ermeni soykırımı'nda ölenlerin İntikamını almak için Talat Paşa Berlin'in en işlek caddesinde gündüz vakti ensesinden vurularak Ermeni halkı adına cezalandırıldı.Kaçarken polisler tarafından yakalandı.Direniş göstermedi.

Şiirin Şairleri, Şairlerin Şiiri -

“Biz bu kitapları ne zaman okuduk ve niçin her satırını çizip notlar düştük kıyılarına”[1]

“Herkes gider, şiir kalır,” der İbrahim Tenekeci.Doğrudur; öyledir…

Şiirin tarihi şaire doğru akarken; “Şiir kelime kaynar. Bir kazandır, dumanlar tüter içinden,” der Ahmet İnam…

İnsan ruhunun ve yaşamın derinliklerine nüfuz eden şiir ölmez, öldürülemez; çünkü ölümsüzdür…

Hayır; ‘Buz’[2] başlıklı yapıtı ile ‘2011 Turgut Uyar Şiir Ödülü’ne değer görülen Osman Özçakar’ın, “Şiir biraz da sözcüklerle manipülasyon yapma işidir,” tespitine katılmak mümkün değil.

Yeni Süreçte Bize Düşen Görevler/ Hasan Aksu

 

Dine Savas Acmak Dini Guclendirir; Ama Dinle Uzlasmak Da Dini Guclendirir

 
 
Dine Savas Acmak Dini Guclendirir; Ama Dinle Uzlasmak Da Dini Guclendirir; Din Sinif Mucadelesindeki Rolune Gore Ele Alinir!
Herseyleri yalan, demogoji, carpitma, sahtekarlik...

Alevi Açılımı mı, İzzettin'in Hançeri mi ?

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın okyanus ötesinde ikamet eden Fethullah Gülen hocayla ve Alevi toplumunun her dönem sisteme yedeklenmesi, demokrasi, temel hak ve özgürlüklerle kimlik mücadelesinden uzaklaştırılması için gönüllü olarak çalışan İzzettin Doğan’ın son asimilasyon projesi çalışması netleşmeye başladı.

 

İtiraz ahlaki[*]

 

“İnsanlarda eksik olan

güç değil iradedir.”[1]

 

Zor, ancak zor olduğu kadar da güzel ve umutlu günlerden geçiyoruz.

İnsan olma hâli(miz), bir kere daha sınanıyor.

Sayfalar