Salı Mayıs 21, 2024

Türkiye’yi havaya uçuracaklardı!

Hakikat aşkına sizler Özgür Ülke, Özgür Gündem, Azadiya Welat büroları bombalanırken neredeydiniz?

Bugün ‘özgür basın susturulamaz’ diyenler!
Sizler, yüzlerce köşe yazımı ‘delil’ diye iddianameye koyanlarla. Yetmedi, “Gülen cemaatinin kirli planları” başlıklı araştırma yazım ile birlikte evimdeki tüm kitapları alıp “kuvvetlendirici suç delili” olarak somut’a sayanlarla. Yetmedi, benimle ilgisi olmayan bilgisayar çıktısı bir kâğıdı evimde bulduğunu iddia edenlerle. O da yetmedi, bir tanıdığıma şantaj uygulayıp tehdit ederek zorla gizli tanık yaratanlarla. Bu gizli tanığa birçok belge imzalatıp onun ağzındanmış gibi “benim bomba yapıp yerleştirdiğimi” iddia edenlerle. Yetmedi maddi geçimimi sağlamak amacıyla yapmaya çalıştığım sigara ticaretini terörize edenlerle. Sigaraları çıkarıp çuvallar içerisine sahte bomba benzeri malzeme koyup, buna rağmen ‘bomba taşıyor’ diyenlerle. Yetmedi, sözde, PKK’ye iletilmek üzere benim ağzımdan yazılmış gibi (cezaevinde olmama rağmen) flash bellekte yakalandığı iddia edilen sahte bir “öz eleştiri” senaryosu hazırlayanlarla. Olmadı beni Urfa’nın ÖSB sorumlusu ilan edenlerle, ittifak yaptınız.

Bitmedi! Siz bugün ortalıkta “özgür basın susturulamaz” diye utanmadan slogan atanlar, sizler, beni, barış yanlısı bir köşe yazarını PKK içerisindeki şahin kanat ve süreç karşıtı olarak bütün dünyaya servis ettiniz.

Sizler bir köşe yazarından bir bombacı yaratıp muhalif sesimi kesmeye çalışanlarla ortak oldunuz. Siz benim gibi binlerce suçsuz insana en ağır cezalar isteyerek dönülmeze yollamak isteyenlerin dümenine su taşıdınız. Siz bugün mağdur edebiyatı yapanlar, sizler bir daha arkadaşlarımızın, evli isek eş ve çocuklarımızın, ailelerimizin yüzlerine hasret bırakmaya çalışanlarla birlikte alkışa tempo tuttunuz. Sizler tüm bunları Türkiye’nin en çok abonesi olan gazete ve basın iken yaptınız. Sizler tüm bunları devletin iktidar ortağı iken yaptınız.

Bizler alanlarda “özgür basın susturulamaz” der ve en ağır işkencelerden geçirilirken sizler bizim için; “bunlar gazetecilik yapmıyorlar” diyor ve bizleri terörist ilan ediyordunuz. Sizler onlarca gazetecinin muhalif sesini susturmaya çalışanlarla birlik oldunuz. Sizler bizim katlimize sebep oldunuz?

Bir de kalkmış ‘özgür basın susturulamaz’ diye sloganlar atıyorsunuz. Hiç mi bu kutsal sloganı söylerken utanmıyorsunuz, hiç mi yüzünüz kızarmıyor? Hakikat aşkına sizler Özgür Ülke, Özgür Gündem, Azadiya Welat büroları bombalanırken neredeydiniz? Doğruya, bizler ‘teröristtik’.
 
Sizler yapmış olduğunuz yalan-yanlış haberlerle Türkiye halklarının algısıyla oynayıp Türk ve Kürt halkının kardeşleşmesinin önüne geçtiniz. Sizler yaptığınız haberlerle komplolara ortak oldunuz.

Sizler hırsızsınız! Sizler nice Rozerin ve Şoreşger’lerin düşlerini çaldınız. Sizler nice anne-babaların kalplerine indirdiniz. Sizler nice sevgililerin hayalleriyle oynadınız. Sizler sevgiye düşmanlık yapıp hakikati inkâr ettiniz. Sizler inkârcı ve hakikati katledenlerdensiniz.

Siz Gülen cemaatinin yayın organları olan Zaman gazetesi ve Samanyolu TV çalışanları! Sizler kurulan kirli komploya ortak olup benim/bizim için “Reyhanlı gibi Ankara’yı da havaya uçuracaklardı” dediniz ve günlerce bu haberi Türkiye halklarına sundunuz.

Her şeye rağmen biz özgür basın çalışanları bugün sizin için, sizin kalitenizde sözler sarf etmiyor ve her şeye rağmen “basına karşı baskı ve tutuklamaların doğru olmadığını” söylüyoruz. Emin olun samimi olacağınızı bilsek sizlerle birlikte aynı alanlarda bile oluruz ama, siz samimi değilsiniz.

Sizin çözüm sürecine karşı olduğunuzu biliyoruz. Bizden, yani Kürtlerden nefret ettiğinizi haber ve dizilerinizden anlayabiliyoruz. Sizler bizi, yani Kürtleri, Alevi’leri, Komünistleri, Anarşistleri, Kızılbaşları, Ermeni, Süryani, Êzidi ve hatta Müslümanları (!) dahi sevmeyip düşmanlık beslediğinizi biliyoruz. Ama biz yine de sizin için “Türkiye’yi havaya uçuracaklardı” demiyor, türlü türlü komplolara alet olmuyoruz.

Hani bugün meydanlarda söylediğiniz “özgür basın susturulamaz” sloganları var ya, işte biz bu sloganı onlarca yıldır söylüyor ve direniyoruz. Siz bu sloganı söylemek için çok geç kaldınız. Bu slogan için bizler binlerce yoldaşımızı toprağa verdik. Onun için lütfen kutsalımıza karışmayın, gidin kendinize başka sloganlar bulun.

Siz tüm bu komplolara bulaşanlar, sizler çözüm süreci karşıtlığı yapanlar, sizler emin olun ki mevcut halinizle çürümüşsünüz. Çünkü sizler bir halkın özgürlük umudunu elinden almaya çalışanlarla beraber mesai yapıp dirsek çürüttünüz.

17.12.2014

mehmet_serhat_polatsoy@hotmail.com

76522

Mehmet Serhat Polatsoy

Özellikle Kürt Ulusal Hareketi üzerine ve kürtlerin sorunları üzerine makaleler yazmakta olan yazarımız 2011 sonlarından beri yazılarıyla sitemizde yer almaktadır.

serhatpolatsoy@kaypakkaya-partizan.net(hazırlanıyor)

Mehmet Serhat Polatsoy

Ercan Binay’dan mektup var Abdullah KALAY’a özgürlük!

“Zulümle abad olunmaz.”[2]

 

Cumhuriyet Bayramı' Ve Bagımsız Türkiye Hangi Sınıfın Ideolojisidir?

'Cumhuriyet Bayrami' Ve Bagimsiz Turkiye Hangi Sinifin Ideolojisidir?

 

'Bir Marksist toplumsal uzlasmaya degil, sinif mucadelesine dayanir' der Lenin.

Sinif mucadelesi ise tekduze bir rota izlemez.Tarihin her toplumsal akisinda farkli bicimler olarak karsimiza cikar. Komunistler iradeci-idealist degil dialektik olguculuga dayanir. Canlidir Marksistin dunyasi, basma kalip, tekduze, soyut ilkeler ve kaliplar bakisi burjuvazinin dunya gorusudur.

 

Solu Liberalleştirmek

 

Sol’u liberalleştirme; onu devrimci özünden kopararak, burjuva düzen içi bir hareket haline getirme ve burjuva sistemine karşı toplumsal devrimci alternatif olmaktan çıkarma çabaları, solun tarihi kadar eskidir. Toplumun burjuva-proleter kampa bölünmesinden bu yana da, burjuvazi, sol’u sol olmaktan çıkarmanın her türlü yolunu denemeye, şiddetin yanında, ideolojik ve siyasal olarak onu yozlaştırmaya özel bir önem verdi. 

Kürdistan ve "Demokratikleşme"

Kürdistan tarihi açısından 90'lı yılların en önemli olgusu Kürdistan ulusal kurtuluşçuluğunun kadrosu,hemen hepsi bağımsızlıkçı çizgide binlerce Kürd aydınının imha edilmiş olmasıdır.Öylesine bir soykırım ki hesabını gören de soran da yok,ortalık da "barış"çılardan ve "unutmaya ve affetmeye hazırız"cılardan geçilmiyor.Kürdistani stratejik aklın ve ulusal kurtuluşçuluğun taşıyıcısı bu kategorinin imha edilmesi,kalan yerli/yerel aydınların Türki metropollara ya da yurtdışına kaçması/kaçırtılması ve eşzamanlı olarak Kürdistan köylülüğünün sömürgecilerce Kürdistan dışına göçertilmesinin ulusal

Iki Birlesir Bir Olur Ya Da HDP

Iki Birlesir Bir Olur Ya Da HDP


Ertugrul Kurkcu ''Halkin uzerine bilgelik tesis etmek degil, halkin bilgeligini temel alan bir partiyiz'' diyor...Kongreye Apo ve Recep kutlama mesajlari yolluyor!

 Tum milliyetlerden Isci-Koyluler Revizyonizmi gormuyor ve alkisliyorsunuz!

 Sunu diyor sizlere Kurkcu; Isciler-Koyluler ,Marksizm-Leninizm gibi sizi kurtarmaya calisan akimlara kapilmayin...!

Bölünmek için Birlesin


Bölünmek için Birlesin!

Bir Maoist hayati iki ucundan kavrar her zaman; Burjuvazi ve Proleterya ucundan. Birin iki oldugunu kavramamis bir kafa Marksist bir kafa degildir.
Komunist partiler icin Demokratik-Merkeziyetcilikin tek bir anlami vardir; Demokrasi KP lerde Burjuvaziyi temsil eder; Merkeziyetcilik Proleteryayi temsil eder....

Yaranın Merhemini cellattan mı isteyecegiz!

           Yeğişe Çarents   15 Mart 1921  Yer Berlin Charlottenburg semti,

   İttihat ve Terakki Cemiyeti başkanı,İç işleri bakanı,1915 Ermeni Soykırımı'ndan birinci de rece sorumlu,1,5 milyon Ermeni'nin ölümüne sebep olan Tehcir kararnamesi'nde imzası bulunan Talat Paşa Erzincanlı Soğomon Tehleryan tarafından öldürüldü.  Ermeni soykırımı'nda ölenlerin İntikamını almak için Talat Paşa Berlin'in en işlek caddesinde gündüz vakti ensesinden vurularak Ermeni halkı adına cezalandırıldı.Kaçarken polisler tarafından yakalandı.Direniş göstermedi.

Şiirin Şairleri, Şairlerin Şiiri -

“Biz bu kitapları ne zaman okuduk ve niçin her satırını çizip notlar düştük kıyılarına”[1]

“Herkes gider, şiir kalır,” der İbrahim Tenekeci.Doğrudur; öyledir…

Şiirin tarihi şaire doğru akarken; “Şiir kelime kaynar. Bir kazandır, dumanlar tüter içinden,” der Ahmet İnam…

İnsan ruhunun ve yaşamın derinliklerine nüfuz eden şiir ölmez, öldürülemez; çünkü ölümsüzdür…

Hayır; ‘Buz’[2] başlıklı yapıtı ile ‘2011 Turgut Uyar Şiir Ödülü’ne değer görülen Osman Özçakar’ın, “Şiir biraz da sözcüklerle manipülasyon yapma işidir,” tespitine katılmak mümkün değil.

Yeni Süreçte Bize Düşen Görevler/ Hasan Aksu

 

Dine Savas Acmak Dini Guclendirir; Ama Dinle Uzlasmak Da Dini Guclendirir

 
 
Dine Savas Acmak Dini Guclendirir; Ama Dinle Uzlasmak Da Dini Guclendirir; Din Sinif Mucadelesindeki Rolune Gore Ele Alinir!
Herseyleri yalan, demogoji, carpitma, sahtekarlik...

Alevi Açılımı mı, İzzettin'in Hançeri mi ?

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın okyanus ötesinde ikamet eden Fethullah Gülen hocayla ve Alevi toplumunun her dönem sisteme yedeklenmesi, demokrasi, temel hak ve özgürlüklerle kimlik mücadelesinden uzaklaştırılması için gönüllü olarak çalışan İzzettin Doğan’ın son asimilasyon projesi çalışması netleşmeye başladı.

 

Sayfalar