Pazartesi Mayıs 13, 2024

TKP/ML-YDK:ACIMIZ BÜYÜK, HESABINI SORACAĞIZ

SURUÇ KATLİAMININ FAİLİ İŞİD OLSADA, ASIL SORUMLULAR TÜRK DEVLETİ VE EMERYALİSTLERDİR!

Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu'nun Rojava'nın yeniden inşası için başlattığı kampanya toplantısı faşist İŞİD tarafından kana bulandı. 20 Temmuz 2015 tarihinde ülkenin dört bir yanından Suruç'a gelen ve Amara Kültür Derneğinde buluşan yüzlerce genç, Rojovaya geçmek için beklerken İŞİD adlı faşist çetenin düzenlediği ihtihar saldırısı sonucu 32 genç yaşamını yitirirken, yaralanan yüzün üzerinde genç ise hala yaşam mücadelesi veriyor.

Saldırının faili İŞİD olsada, bu katliamın esas sorumlusu faşist Türk devleti ve onların ağababaları emperyalistlerdir. Ordadoğu'yu bir kan gölüne çeviren emperyalistler yıllardır bu bölgede işgallerini devam ettiriyorlar. Irak başta olmak üzere birçok ülkeyi tamemen harabeye çeviren, kukla bir hükümetle Irak'ın zenginliklerine konan emperyalistler, hakimiyetlerinin daha zayıf olduğu Suriye'de çıkardıkları iç savaşla, Suriye'de Esad rejimini düşürüp Büyük Ortadoğu Projelerinin zaferini kutlamak istiyorlar. Ortadoğu ve Kuzey Afrika coğrafyasın da sınırları yeniden çizen emperyalistlerin esas ve tek amacı bu bölgede bulunan yer altı ve yer üstü zenginliklerine konmak ve pazarları ele geçirmekdir. ABD ve Batılı emperyalist güçler hem rekabet içinde, hem de işbirliği içinde hareket ederek saldırılarını devam ettiriyorlar. Kendilerinin yetmediği yerde İŞİD gibi paravan örgütleri devreye sokan emperyalistler, Irak, Suriye, Libya'da bu paravan örgütler vasıtasıyla hakimiyelerini güçlendirmenin peşindeler. Ne zamanki büyüttükleri ve besledikleri bu paravan örgütler kendilerine de kafa tutmaya başladı, o zaman da bunları büyük tehlikeymiş gibi göstererek, hedef şarşırtmaya çalışıyorlar. Kendilerini birer kurtarıcı gibi göstermeye çalışsalarda, tüm yaşananların esas sorumlusu emperyalistlerdir.

İŞİD'i bu kadar büyüten, besleyen ve katliamlar yapmasına göz yuman emperyalistler ve onların uşaklarıdır.

İŞİD'in Suruç'ta gerçekleştirdiği saldırının bu kadar kolay yapılmasında Türk devletinin sorumluluğu örtbas edilemez. Başından beri Suriye'de Esad rejimini devirerek kendilerine yakın bir iktidarın kurulmasında iştahi karabaran Türk devleti, İŞİD'i desteklemiş ve beslemiştir. Eğit donat adı altında yüzlerce İŞİD militanı Türkiye'de eğitilerek Suriye'de Kürtlere karşı savaştırılmıştır. Yüzlerce Tırla İŞİD'e silah taşınmasında Türk devletinin sorumluluğu ortadadır. Yakalanan Tırlarda ele geçen silah ve cephanenin soruşturmasını yürüten kendi savcılarını açığa alıp tutuklayan Türk devletinin tüm suçları ortalığa saçılmış durumdadır. Rojova'nın özeklik ilanını bir türlü hazmedemeyen Türk devleti, Suruç katliamıyla intikam alıyor. Devletin başı Erdoğan'nın yaptığı bir açıklamda ''Suriye'nin kuzeyinde devlet kurulmasına asla müsade etmeyeceğiz. Bedeli ne olursa olsun, bu konudaki mücadelemizi sürdüreceğiz'' diyerek bu günleri işaret ediyordu. İşte Suruç katliamı Türk devletinin bu ''mücadele''sinin en kanlı biçimi olarak karşımıza çıkmış bulunuyor.

Alman kamuoyuna bir kez daha seslenmek istiyoruz

Alman Adalet Bakanlığının emriyle 15 Nisan 2015 tarihinde partimiz alktivistlerine karşı yapılan operasyonda Almanya'da 7, İsviçre'de 1, Yunanistan'da 2, Fransa'da 1 kişi olmak üzere 11 kişi tutuklanmıştır. Almanya'nın, isviçre, Fransa ve Yunanistan'da tutuklanan 3 yoldaşımızı Almanya'ya getirip yargılamak için yoğun çabaları devam ediyor. Alman savcılığı tutuklama kararında partimize yönettiği suçlamalardan biri de TİKKO gerilalarının Rojova'da İŞİD'e karşı savaşıyor olması gösterilmektedir. Suruç'ta İŞİD'in gerçekleştirdiği katliamla haklılığımız birkez daha ortaya çıkmıştır. İŞİD'in yaptığı katliamlar ve düzenlediği intihar saldırıları, Ezidi, Suryani ve Hıristiyan inancına mensup insanları katletmesi, kadınları köle pazarlarında satması, yakaladığı insanların kafalarını kesip televizyonlarda yayınlamalarına defalarca tanık olduk, gördük, izledik. Alman kamuoyu ve halkıda tüm bu yaşanan vahşet ve katliamlara tanıktır. Tüm bu gerçeklere rağmen Alman devletinin partimize yaptığı İŞİD'e karşı savaşıyorlar suçlaması birkez daha geçerliliğini yitirmiştir. Alman halkı partimizi kendi vijdanlarında aklayacak ve bizlere hak verecektir.

Partimiz İŞİD'e karşı savaşmaya devam edecektir. Bu bir suç değil, bir insanlık görevidir. Bu görevi yerine getirmeye devam edeceğiz.

SURUÇ KATLİAMININ HESABINI SORACAĞIZ

SURUÇ ŞEHİTLERİ ÖLÜMSÜZDÜR

KAHROLSUN İŞİD VE ONU DESTEKLEYENLER

21 Haziran 2015

TKP/ML-YDK

48465

EYLEM BIRLIKLERININ GÜNÜMÜZDEKI ÖNEMI VE DÜŞÜLMEMESI GEREKEN HATALAR ÜZERINE

 

EĞITIM NOTLARINDAN ULUSAL SORUN

 

ULUSAL SORUN

 

Ulusal sorun oldukça geniş bir konudur. Ulusal soruna ilişkin kapsamlı tartışmalar yapılmıştır. Doğru görüşler bu tartışmalar sonucu ortaya çıkmıştır MLM’lerin ulusal soruna yaklaşımları Leninizm döneminde şekillenen ulusal soruna ilişkin görüşlerden farklı değildir. Ulusal soruna ilişkin ülkemizde de farklı değerlendirmeler vardır. Bu farklılıklardı da öğrenmek önemlidir.

 

Faşizm

 

 Almanya’nın caddeleri ve şehirleri kanla sulandı. Viyana’nın işçi semtleri,askeri birliklerin ateşiyle yakılıp yıkıldı., harabeye döndü.Yoksulluk, yıkım, felaket ve acı. Üstünde insanlığın en ünlü beyinlerinin eserlerinin yakıldığı ortaçağa özgü odun yığınlarının alevleriyle aydınlatılmış kapitalist baskı ve uygarlığın batışı, giyotin ve cellat baltası. Faşizm işte bunları getirdi. Ayrıca dünyayı felakete, yeni bir korkunç katliama sürüklemek tehdidini de beraberinde getirmektedir.  Dimitrov

                  

Prometheus’un Torunları Ateşi Yeniden Harlıyor

Tarihte hep direnenler kazanmıştır. Haklı olanlar, düşmana karşı savaşta bir çok defa yenilmelerine karşın, direnmelerinin karşılığını eninde sonunda almışlardır. Bu kural, salt geçmişe ait olmayıp geleceğe de aittir. Yunanistan’da da olacak olan budur. İşçi ve emekçiler, alın terlerinin "borç” adı altında emperyalist tekellere peşkeş çekilmesini ve bu ağır sömürü dayatmasını asla kabul etmeyeceklerdir.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Merkel-Westerwelle ikilisiyle Alman Burjuvazisi Yeni Saldırılara Hazırlanıyor

Almanya’daki 27 Eylül genel seçimler öncesinde, nasıl bir hükümet kurulacağı, Alman tekelci burjuvazisi tarafından belirlenmişti. Kamuoyu anketleri de CDU-CSU ve FDP nin önde gittiğini teyit ederken, alman tekelci burjuvazisinin yeni hükümetini de onaylamış oluyordu. Emperyalist tekelci sermayenin, ülkeyi uzun bir süredir "büyük koalisyon” adını verdiği CDU-SPD ikilisiyle yönetmesi, onlara önemli kazanımlar kazandırmıştı.

BALIK VE MELISA

Uzun zamandır işsizdi. Hangi kapıya el uzatsa boşa çıkıyordu. Evde bulunmak, ev halkıyla göz göze gelmek istemiyordu... Erkenden kalkıyor, açlıktan guruldayan midesiyle zor atıyordu kendini dışarıya. Ardından şuursuzca, saatlerce dolaşıyordu sokaklarda, caddelerde... 


ROBOSKİ’NİN KANAYAN KARANFİLİ

 

“Acıya yenilmek istemiyorsan,

onunla yüzleşmen gerek.”

(Lanza del Vasto.)

 

Masamın üzerinde bir karanfil duruyor şu an. Rengi kızıla çalan bir karanfil. Roboskî karanfili. Çamurlu patikadan otuz dört fidanın mezarlarının yan yana dizili durduğu mezarlığa doğru tırmanırken KESK’li Sedar’ın elime tutuşturduğu… Her şeyin acıya karıldığı o sisli anlarda ne yaptığımı, ne yapacağımı bilemeyip çantama atıvermişim. Eve döndüğümde çıktı…

Ben onlardan değilim, Kaypakkayanın yoldaşıyım.

 

Çanakkale Savaşında İnsanlık Dramı (Yüzbaşı Sarkis Torosyan)

 

Sayfalar