Pazar Mayıs 5, 2024

TKP/ML-TİKKO Rojava Komitesi

“Pirsus’ta yaşanan katliamın sorumlusu TC. devletidir”

Faşizmin sayısız ve sınırsız katliam ve soykırımlara imza attığını bildiren açıklamada TC’nin en azgın ve en koyu ırkçı ve gerici politikalara sahip olduğu vurgusu yapılıyor.  TC Faşizminin emekçilerin gençlerin ve kadınların kanıyla beslenmeden sömürü ve hegemonyasını sürdüremediğine dikkat çekilen açıklamada Şunlara değinildi: “Varlık nedeni emekçi devrimci kanı olan TC faşizmi insanlık ve uygarlık düşmanı yüzünü Pirsusta onlarca devrimci genci katlederek yüzlercesini yaralayarak bir kez daha göstermiştir.

Rojava devrimini boğmak başta Kürt halkı olmak üzere Arap-türkmen-asuri halklarının özgürlük istemini ve demokrasi iradesini kırmak isteyen kan emici faşist TC devleti her türlü provakasyon ve saldırganlıklara devam etmekten faşist DAİŞ çetelerini besleyerek halkların başına bela etmekten asla geri adım atmamaktadır. 

Faşist TC devleti sadece kendi ülke halkının azılı düşmanı değildir aynı zamanda Ortadoğu, Balkan, Kafkasya halklarının da yeminli düşmanıdır. Tarihi yüz yıla dayalı burjuva-feodal devlet bir yandan demokrasi çözüm yalan ve aldatmacısına başvururken diğer yandan bildik zorbalık yolunda yürümekten asla geri durmamaktadır. 

Politik olarak ciddi bir yönetememe krizi yaşayan faşist TC devletinin AKP hükümeti kanla yıkanmış yüzünü göstermekten kurtulamıyor. Her demokrasi-barış-çözüm söyleminin ardında iğrenç bir ikiyüzlülük sinsi bir sahtelik yatmakta vahşi katliam provakasyon planları hazırlanmaktadır. 

Kobanê'nin yeniden inşası için emek ve fedakarlıklarını ortaya koyup örgütlemek için bir araya gelen yüzlerce SGDF'li devrimci gence yönelik gerçekleştirilen onlarcasının ölümüne yüzlercesinin yaralanmasına yol açan imha ve yok edici saldırganlığın arkasında faşist TC devleti ve onun AKP hükümeti vardır. Seçim süreci boyunca HDP bürolarına yönelik gerçekleştirilen imha saldırılarının bir benzeri Pirsusta devrimci gençlere yönelik gerçekleştirildi. Bu türden barbar ve vahşi saldırılarla kitlelerde korku psiklojisi yaratmaya devrimcileri emekçileri sindirmeye diz çöktürmeye çalışanlar fena halde yanılmaktadır.”

Açıklamanın devamında, “faşizmin kendi yok edici katliam yasaları varsa demokratik halk devriminin de yenilmez halk savaşı yasaları vardır” denilerek şunlara yer verildi: “Faşizmin karşı devrimci iradesini kıracak ve ona asla unutamayacağı dersi vererek tarihin çöplüğüne atacak olan partimiz öncülüğünde emekçi halkımızın devrimci savaş iradesi ve kararlılığı olacaktır. Hiç kuşkusuz yapılan bu saldırıların ve katliamların hesabını irademiz ve kararlılığımızla soracağız…”  

TKP/ML-TİKKO Rojava Komitesi 

51298

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Son Haberler

Proletarya Partisi

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Sayfalar