Perşembe Mayıs 2, 2024

TKP/ML MK:Yaşamın her zerresinde bilenen, örgütlenen ve savaşan bilinçtir Kaypakkaya!

 

Sınıf mücadelesinin ülkemiz topraklarındaki seyrini, ihtilalci komünizmin bayrağını yükseklerde dalgalandırarak iktidar hedefine kilitleyen İbrahim Kaypakkaya, 50 yıllık suskunluğu sosyal pratiğin içerisinde ileri atılarak parçalamıştır. Türkiye proletaryasının, ezilen ulus ve inançlara mensup halkımızın kurtuluşunu müjdeleyen Marksist-Leninist-Maoist bilim bu coğrafyada Kaypakkaya ile yeniden filizlenmiş, yaşam bulmuştur. Bahar tufanını andırırcasına gerçekleştirdiği kopuşla her türden reformist, revizyonist akımla arasına mesafe koyarak bozkırın kuru yerlerine yönelmiş, çelişkilerin odağında Demokratik Halk Devrimi'nin görevlerini yerine getirmeye kilitlenmiştir.

Kabaran kitle hareketleri içerisinde militan şekilde yer alarak gerçekleştirdiği ideolojik, politik ve ardından örgütsel bir kopuşla egemenlerin kanlı kılıcına sırtını dağlara yaslayarak meydan okuyan Kaypakkaya Türk hakim sınıfları tarafından “en tehlikeli” olarak kodlanmış, bu nedenledir ki işkenceli sorgularda katledilmiştir.

Kemalizm’in faşist bir diktatörlük olduğu tespitini yaparak, ulusların kendi kaderini tayin hakkını döneminde rastlanılamayacak netlik ve berraklıkla savunan Kaypakkaya; hakim sınıfların halk üzerindeki baskı ve zor aygıtı olan devletin niteliğini, devrimin yolunu politik iktidar hedefli açıklığa kavuşturmuş, illegal örgütlenme ve silahlı mücadeleyi zaman kaybetmeksizin başlatmıştır.

18 Mayıs günü Amed işkencehanelerinde hakim sınıfların cellatları karşısında suskunluğa kilitlenen dili ve ölüme meydan okuyuşu gücünü proletaryanın devrime zincirlenmiş haklılığından, devrime ve halka olan bağlılığından alıyordu. Devrimden çıkarı bulunan milyonların bir avuç büyük toprak ağası ve komprador burjuvazi tarafından insanlığından çıkarılırcasına sömürülmesine ve köleleştirilmesine duyduğu öfke, bilinç ve cüretle ileri atılmasını, direniş tavrıyla hakim sınıfların karşısına dikilmesini sağlıyordu. Kaypakkaya yoldaş; Değirmen köylülerinin toprak işgalinde yer alan köylüleri sınıf bilinciyle aydınlatmaya çalışırken, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’ne katılarak barikatlarda omuz omuza çarpışıyor, halk gençliğinin sorunlarına yöneliyor, bitmez tükenmez öğrenme isteğiyle Türkiye devriminin manifestosunu yazınsal bir eyleme girişerek hazırlıyordu.

Kimi zaman şiddeti azalan ama asla akışı durdurulamayan bir akarsu gibi denizin köpüklü dalgalarıyla buluşmaya azmeden ardılları, Kaypakkaya'dan devraldıkları bayrağı dalgalandırmaya devam ediyor. Hakim sınıfların korkularına hasıl olan Kaypakkaya halkın bilincinde, onurlu yüreğinde teslim olmaz yerini koruyor.

Adını anmanın, fotoğrafını taşımanın, adına yazılmış ağıtları, türküleri söylemenin, mezarını ziyaret etmenin faşist baskıya neden olduğu Kaypakkaya korkusu hakim sınıflar cephesinden güncelken, ülkemiz devrimi açısından Kaypakkaya'nın hiçbir kalıba sıkıştırılamayan düşünceleri de ilk günkü kadar güncel ve dokunanı yakacak sıcaklıktadır.

İhtilalci komünizmin ülkemizdeki temsilcisi Kaypakkaya'nın sınırsız ve sınıfsız bir dünya kurma düşüyle ısınanlar “Nerede mücadele ve direniş varsa orada yaşıyor ve savaşıyor” şiarıyla ezilenlerin öfkesinden aldıkları gücü mücadelenin ve yaşamın her alanına taşıma gayreti sürüyor.

Onu anmanın anlamı direnişin ve mücadelenin olduğu her yerde kavgaya atılmak, isyanı büyütmek ve örgütlü mücadeleyi geliştirmektir.

Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren emperyalist haydutların ve bölge gericiliğinin cihatçı çeteler eliyle sürdürdükleri katliama zafer armağan ederek direnmenin, enternasyonal dayanışmayı büyütmenin adıdır Kaypakkaya.

Dizginsiz sömürüye, ağır çalışma koşullarına ve işçi katliamlarına karşı grev ve direnişlerde, fabrika işgallerinde sınıf dayanışmasını yükselterek yer almanın adıdır Kaypakkaya.

Mazlum Kürt ulusunun uğratıldığı tarihsel haklılığa isyan, dili, kimliği ve özgürlüğü için savaşmanın, Newroz ateşi gibi alazlanarak yanmanın adıdır Kaypakkaya.

Ezilenin ezileni olarak emeği sömürülen, yok sayılan, ötekileştirilen, taciz ve tecavüze saldırısına karşı isyanlaşan kadınların esin kaynağıdır Kaypakkaya.

Geleceksizleştirilen, eğitim hakkı gasp edilen, uyuşturucu ve çeteleşme bataklığına çekilmeye çalışılan halk gençliğinin öfkesidir Kaypakkaya.

Doğanın ve yaşam alanlarının, yoksul ve emekçi halkımızın barındığı mahallelerin yıkımına ve talan açılmasına karşı direnmenin adıdır Kaypakkaya.

Dağ başlarında, fabrika ve atölyelerde, tarla ve amfilerde, yaşamın her zerresinde bilenen, öfkesini mayalayan, örgütlenen ve savaşan bir bilinçtir Kaypakkaya.

Onu anıyor, devraldığımız bayrağı bulunduğumuz yerden yükseklere taşıyoruz.

Mayıs ayını kanlarıyla kızıllaştıran Denizleri, Dörtleri, Haki Karer'i, İsmail Oral ve Hatice Dilek'i, Armenak Bakır'ı, Sinan Cemgilleri anıyor ve sahipleniyoruz.

Onlar her daim kavgamızın ileri mevzilerinde, savaşımızın içinde yaşayacak/yaşatacağız.

Nerede mücadele ve direniş varsa orada yaşıyor ve savaşıyor Kaypakkaya!

Öfkemizdeki bilinç, mücadelede rehberimizdir Kaypakkaya!

Mayıs ayı şehitleri ölümsüzdür!

TKP/ML MK

 

49354

Son Haberler

TKP/ML MK:Yaşamın her zerresinde bilenen, örgütlenen ve savaşan bilinçtir Kaypakkaya!

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Sayfalar