Cuma Mayıs 17, 2024

TKP/ML-MK: “Şehitlerimizi, iradelerinden öğrenerek anacağız”

“Ülkemiz devrim mücadelesinin devrimci önderlerinden Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, Yusuf Aslan'ı, Amed zindanında direniş meşalesi olan Dörtleri, komünist önder İbrahim Kaypakkaya'yı katledilişinin 43. yılında andığımız Mayıs günlerinde ölümsüzlüğe uğurladık yoldaşlarımızı. Bir kez daha Mayıs ayı muştuladı zaferi, bir kez daha haykırdı direnişi, baş eğmezliği, teslim olmamayı…

Türk-Kürt ve çeşitli milliyetlerden emekçi halkımız!

6 Mayıs'ı 7 Mayıs'a bağlayan gece Dersim Merkeze bağlı Askasor (Okurlar) köyü kırsal alanında faşist TC ordusuyla, Partimiz önderliğinde savaşan TİKKO gerillaları arasında çatışma çıkmış, Haydar Arğal (Sinan), Murat Tekgöz (Rıza) yoldaşlar şehit düşmüştür. Silah elde toprağa düşen yoldaşlarımız Demokratik Halk Devrimi mücadelemizin zafer teminatı olarak yazıldılar tarihe.

Haydar Arğal yoldaş partimiz saflarındaki aktif mücadelesine gençlik faaliyeti ile başlamıştır. Amed, Erzincan ve Dersim'de görev alan yoldaş, sadece Komsomol'un gelişimi değil bölgede Parti faaliyetimizin gelişimi için de emek vermiştir. Gençlik faaliyetinde gelişim gösteren, adımlarını hep ileri doğru atan yoldaş kısa sürede Komsomol üyesi olmuştur. Mütevazılığı, çalışkanlığı ve fedakarlığıyla gençliğin güler yüzlü Rıza'sı olmuştur.  Yoldaş adımlarını atarken ve yarınlara dair planlarını yaparken hedefinde gerillaya gitmek, halk ordusunun bir neferi olmak ve savaşmak vardı. 2011 yılında ölümsüzleşen Beşler’in ardından yoldaş bu istek ve talebini daha fazla dile getirmiştir. Boşalan mevzi doldurulmalı, silahları devralınmalıydı.  TMLGB MK'daki görevini yoldaşlarına devrederek 2011 yılında dağların, gerillanın Sinan'ı oldu. Aynı mütevazılık ve fedakarlıkla omuzladı mücadelenin görev ve sorumluluklarını. Sinan yoldaş şehit düştüğünde Partimizin İleri Militanı, Halk Ordumuzun komutanlarındandı.

Murat Tekgöz yoldaş Dersim Üniversitesi’nde tanıştı partimizle. Yerel faaliyette aldığı görev ve sorumlulukları büyük bir gayret ve samimiyetle yerine getirme çabasında oldu. Gerilla mücadelemizin bölgedeki etkisinin artmasına ve gelişimine paralel, yoldaş halk ordusuna katılma talebinde bulundu. 2013 yılında gerilla mücadelesindeki yerini alan yoldaş, şehit düştüğü ana kadar özveriyle sorumluluklarını yerine getirmiştir. Murat yoldaş şehit düştüğünde Partimizin militanı, Halk Ordumuzun savaşçısıydı.

Yoldaşlarımız sahip oldukları tarihsel mirası kanlarıyla, canlarıyla büyütmüşlerdir. Bu miras önder yoldaşlarımızdan savaşçılarımıza, yüzlerce şehit yoldaşımızın kanıyla yazılmış ve yine şehitlerimizle yazılmaya devam edecektir. Yoldaşlarımızın dalgalandırdıkları proletaryanın kızıl bayrağıdır ve bayrak ardıllarına devredilmiştir. Şimdi mücadele etmek, düşmandan hesap sormak, boşalan mevzileri doldurmak, safları sıklaştırmak için daha fazla nedenimiz vardır.

Yoldaşlarımız devrimin ancak ezen sınıflara karşı amansız mücadelenin yürütülmesi ile zafere taşınacağının bilincinde olarak mevzileri doldurdular. Devrim mücadelesinin aynı zamanda bir bayrak yarışı olduğunu bilerek girdiler sıraya ve devraldılar bayrağı. Kendilerinden öncekiler gibi lekesiz taşıdıkları bayrak, ardıllarının elindedir ve aynı onurla taşınacaktır.

Emekçi halkımız;

Egemen sınıfların 7 Haziran seçimlerinin ardından startını verdikleri ve tırmandırarak devam ettirdikleri haksız savaş büyüyerek devam ediyor. T. Kürdistanı'nın her sokağı, her evi direniş odağı haline gelmiştir. Düşmanın her türlü savaş aracıyla giriştiği, katliam ve katletmede sınır tanımamasının bir nedeni vardır ve bu neden Kürt ulusunun iradesini teslim almaktır. İlmek ilmek, can bedeli yürütülen direniştir ki devlete diz çöktürmüştür.  Bu katliam ve saldırılar Kürt ulusuyla sınırlı kalmayarak işçi-emekçi tüm toplumsal kesimleri içine alarak yürütülmektedir. Gözaltı ve tutuklama terörü, her türlü hak alma eylemine dönük saldırı egemenlerin korkularının da boyutunu göstermektedir.  Bu plan tutmayacak ve yaratılmak istenen korku duvarı direniş balyozuyla yıkılacaktır.

Sınıf mücadelesinin şaşmaz yasasıdır, ezenlerin her saldırı ve katliam planı içinde ezilenlerin direnişini mayalayarak, biriktirerek ilerler. Bugün her türden katliam yetkisiyle donatılan eli kanlı katillerinin yaptıklarının hesabı mutlaka sorulacaktır.  

 

Yoldaşlar;

Onları; Devletin Kürt ulusu başta olmak üzere ezilen tüm kesimlere karşı yürüttüğü katliam saldırılarına karşı direnişi örgütleyerek anacağız.

Onları; Boşalan mevzilerini doldurarak, silahlarını kuşanarak, halk savaşının çağrısına yanıt olarak anacağız.

Onları; Partiye bağlılıklarından, fedakârlıklarından, dürüst ve çalışkan olmalarından ve yarınları kazanma bilinç ve iradelerinden öğrenerek anacağız.

Onları; MLM hatta sebat ederek, Kaypakkaya yoldaşın çizgisine bağlı kalarak ve halk savaşı güzergâhında ısrarla ilerleyerek, dökülen her damla kanın hesabını sorarak anacağız.

Onları anma ve yaşatmanın, davalarına sahip çıkmanın ve uğruna ölümsüzlüğe yükseldikleri kavgayı kazanmanın yolu bu olacaktır.

Haydar Arğal ve Murat Tekgöz yoldaşlar yaşıyor, savaşıyor!

Yaşasın Partimiz TKP/ML, önderliğindeki TİKKO ve TMLGB!

Sürüyor Demokratik Halk Devrimi, Sürecek Halk Savaşı!

Halk savaşçıları ölümsüzdür!

TKP/ML-MK   Mayıs 2016”

47149

On İki İmamlar Alevi Olabilir mi ? 1-2

“…Bir insanın arınmışlık düzeyi en güzel sahip olduğu hoşgörüyle, anlayış ile ölçülebilir. Arınmış insan başkalarını yargılamaktan uzak, olayları ve insanları çok geniş bir bakış açısı ile görebilen, hoşgören, olaylar karşısında sukunetini yitirmeyen, her şeyi doğallıkla kabul eden bir yapıdadır. İyi yada kötü diye ayrımları yapmaktan kaçınır, sevgisi bütüne, herkese ve her şeyedir. Hoşgörüsündeki yükseklik, onun bu sevgiyi bu şekilde eksiksizce ve adilce aktarabilmesini sağlar. Korku ve endişelerden hemen hemen tamamen uzaklaşmıştır.

Minaresiz Camiler ve Alevi Asimilasyonu

 

Dedeler var hoca olmuş bir nevi
İhtirasa kurban edilmiş sevi
Minaresiz cami gibi cemevi
Aleviyi namaz kılarken gördüm

(Ozan  Emekçi)

 

Bazı Milliyetçi Ermeni Aymazlara Zorunlu Cevap! Hasan Aksu.‏

 

İnsan eğer ırkçılık, milliyetçilik ve şovenizmden ideolojik gıda alıyorsa; her şart ve koşulda diğer ulus ve azınlıklara kin nefret ve kan kusarak nemalanıyorsa; adı ne olursa olsun sosyalizm ve de komünizm düşmanlığı yapıyor demektir. Çünkü her türlü milliyetçilik yaşanan örnekleriyle hepimizin malumudur.

T.“C”NİN HÜLASASI: “HAYATA DÖNÜŞ” HAREKÂTI’NDAN ROBOSKÎ’YE![1]

 

“Acı veriyorsa geçmiş;

geçmemiş demektir.”[2]

 

“Geçmiş” diye sunulan ama bugünden, yani T.“C” hülasasına denk düşen “Hayata Dönüş” harekâtı’ndan Roboskî’ye uzanan vahşetten söz etmek; egemen hukuk(suzluk), zorbalık, şiddet tarihinin sayfalarında gezinmektir.

Kolay mı?

BE ZİMAN JÎYAN NA BE![1]

 

“Yaradılış gözyaşı vermiş bize,

acıma çılgınlığı vermiş,

İnsan artık dayanamaz gibiyse,

 üstelik

Ezgiler, sözler bağışlamış bana, yaramı

Bütün derinliğiyle dile getireyim diye;

Ve acıdan dili tutulunca insanın,

bir Tanrı

Çektiğimi anlatayım diye

bana dil vermiş.”[2]

 

Paris katliamının failleri ve düşünülmeyenler

 

KÜRT MESELESİNDE EVRİM Mİ KANSIZ DEVRİM Mİ?

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hayret verici çalımının gölgesinde süren Devlet-Öcalan görüşmesi -bana ümit vermese de- tereddütsüzce desteklenmelidir. Desteklenmelidir, çünkü anlaşma sağlanırsa hiç değilse savaş duracak ve artık gençler ölmeyecek. Bir de cezaevlerindeki binlerce insan dışarı çıkacak. Sadece bu iki nedenle de olsa görüşmelerin mutabakatla sonuçlanması için taraflar adım atmaya teşvik edilmelidir.

 

KÜÇÜK BURJUVAZİNİN ÖZGÜRLÜĞÜ ARADIĞI YER

Küçük burjuva aydınları sosyalizmi sevmezler. Gerçekte, onların sevdiği düzen, kapitalist sistemdir. Kapitalist sistemin kendilerine dokunmamasını isterler. Onların tek istekleri; “özgürce yazmak”, “özgürce sanatlarını gerçekleştirmek”... Ancak, bu kutsal “özgürlüğün” içinde, kapitalist sistem tarafından ezilen işçi ve emekçilerin özgürlüğü yoktur. Onlara göre, işçi ve emekçilerin görevi; kapitalist iş bölümü gereği sermaye sahibine artı-değer üretmek...

İSLÂMCI-MUHAFAZAKÂRIN ZİHİN HARİTASINDA BİR GEZİNTİ: “NASIL BİR KADIN(LIK)”?[*]

 

“Biri kurbağa öper,

biri yüzyıllarca uyur,

biri 7 cüceyle yaşar,

biri kuleye kapatılır.

Bir masal prensesi olsan bile

kadınlık zor.”[1]

 

1. Arap-İslâm İmgeleminde Kadın: Arzu ve Tehlike

 

ZİNDANLARDAKİ ÇIĞLIK, BÜYÜK ÇIĞI OLUŞTURACAK…[1]

 

“Tarih, gelecek için

kavga verip, yitirmiş bile olsa,

insanlık için vuruşanları

hiç unutmaz.”[2]

 

Şu an elim tuttuğum 29 Ekim 2012 tarihli mektup Erzurum H-Tipi Kapalı Cezaevi’nin B-Blok’undaki 4. Odadaki Muzaffer Yılmaz’dan geldi…

Büyük kalıcı tarihsel projeleri birlikte inşa edelim...

12 Mart,12 Eylül ve daha sonraki süreçlerden günümüze dek Türk Devletinin zulmüne maruz kalmış, ülkesini, terk etmek zorunda bırakılmış, Ailesinden, eşinden, dostundan, kardeşinden, yoldaşından ve uğruna mücadele yürüttüğü halkından nedeni ne olursa olsun kopmak zorunda kalmış; kimileri işkence görmüş, kimileri uzun yıllar zindanlarda kalmış 120 civarındaki Sürgün 15 Aralık 2012 tarihinde Köln’de bir araya gelerek Avrupa’da Sürgünde yasayan İnsanların sorunlarına sahip çıkmak, bulundukları ülkelerden imkanları ve olanakları ölçüsünde Sürgünlüğe yol açan Türk Devletinin bugünde devam eden ba

Sayfalar