Cuma Mayıs 17, 2024

TKP/ML Merkez Komitesi:Osmanlı'dan TC'ye 100. yılında soykırımı lanetliyoruz!

Ermeni Soykırımı partimizin savaşma bilincini derinleştiren büyük bir acı ve öfkedir.

Tarihin her sayfasında kanla, katliamla anılan Osmanlı Devleti’nin yarattığı inkarcı miras TC’nin bayrağında dalgalanıyor. Tarihin tozlu raflarında yok edilmeye çalışılan, Türk hakim sınıflarının ikiyüzlü siyaset anlayışının gündemi haline getirilmeye çalışılanErmeni Soykırımı yüz yıllık bir inkardır. Ermeni Soykırımı, dili, dini, kültürü yok sayılan; imha, inkar, asimilasyon ve katliam politikalarıyla kimliğine yabancılaştırılmaya çalışılan Türk, Kürt, Ermeni Süryani, Keldani ve çeşitli milliyetlerden halkımızın 100 yıldır dinmeyen acısıdır.Ermeni Soykırımı; görmezlikten gelinen, katledilenlerinin çığlıkları ve ağıtlarına kulak tıkanan bir tarih ve 100 yıldır kabuk bağlamayan yarasıdır halkımızın. Katliamcı Osmanlı geleneğinin mirasçısı olan TC'nin en büyük kara lekesidir.

19. yüzyılın son çeyreğinde İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne devredilen Osmanlı Devleti’nin Alman emperyalizminin komutasında ve işbirliğindeki Türkleştirme politikasında esas hedeflenen sermayenin Türkleştirilmesiydi. Gasp ve yağma yoluyla Ermenilerin, Rumların, Süryanilerin, Keldanilerin elinde bulunan sermayenin Türkleştirilmesi; 24 Nisan 1915 tarihinde Ermeni toplumunun önde gelenlerinin tutuklanması ile başlayıp, 1.5 milyon Ermeni, Süryani ve Keldani’nin sürgün yollarında çeteler ve askerler tarafından katledilmesi şeklinde yaşama geçirildi. Coğrafyamızın dört bir yanı halkımızın kanı ve gözyaşıyla sulandı. Hastalıklar, açlık ve susuzluk halkımızın tarihinde onulmaz yara ve travmalara yol açtı.

Türk hakim sınıfları sermayeye hakim olmak için yağma, talan, katliam politikalarını hayata geçirirken, imha sürecinin önemli bir ayağını da kültürel anlamda bir yıkım kaplıyordu. Dil, inanç, yaşam biçimi vb. bütün alanlarda devletin Türk-Sünni ideolojisi hayata geçirilmeye çalışıldı. Zaten ilk hedef olarak Ermeni aydın, yazar, gazeteci vd. toplumun önde gelenlerini hedef alınan soykırımın önemli bir parçasının da bu konu olduğu açıktı. Alman emperyalizmi ile ortak planlanan bu soykırımda halkların çığlığının sınırların dışına ulaşmasına engel olan soykırımcı devlet zihniyeti; daha sonrasında Ermenilerin, Rumların, Süryanilerin, Keldanilerin mallarını yağmaladığı gibi kültürlerini, ezgilerini de yağmaladı.

Aradan 100 yıl geçmesine rağmen TC'nin özünde ideolojik bir değişim yaşanmadığı için Ermeni Soykırımı da kabul edilmemiş, yok sayılmıştır. Kabul edilmesi bir yana dursun ırkçı saldırılar günümüze kadar çeşitli boyutlarda karşımıza çıkmaya devam etmiştir. Soykırım var diyenler, soykırımı lanetleyenler ırkçı saldırıların hedefi haline getirilip suçlu ilan edilmiş ve Hrant Dink gibi katledilmişlerdir..

TC'nin bugün de sürdürdüğü inkar politikasıyla kıyım ve yıkım devam etmektedir. Başbakanlığı sırasında: “Benim için neler söylediler. Çıktılar bir tanesi aynı zihniyet. 'Gürcüdür' diyen oldu. Çıktı bir tanesi affedersin çok daha çirkin şeylerle ‘Ermeni’ diyen oldu” sözleriyle T. Erdoğan'ın anlayışı kendini 1923'te Mustafa Kemal'in “Bu memleket tarihte Türk’tü, o halde Türk’tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır”sözlerinde de kendini göstermektedir.

1915'te binlerce Ermeni aydın ve yazarı sürgün yolunda katleden anlayışla, AGOS gazetesi yayın yönetmeniHrant Dink'i 2007'de katleden anlayış aynıdır. Yine Êlîh’te (Batman) askerlik yaparken tam 24 Nisan günü bir başka asker tarafındanSevag Balıkçı'nın katledilmesi soykırımın günümüze yansımasıdır. Gerçekleştirilen her ırkçı saldırı da gücünü İttihat ve Terakki’den bu yana sistemli bir biçimde sürdürülen tekçi zihniyetin pompaladığı şovenizm zehrinden almaktadır. 

Halkımızın hesabı sorulmayan, bedeli ödetilmeyen her acısının dinmediğinin/dinmeyeceğinin bilincindeyiz. Bugün 100. yıl vesilesiyle dünyanın dört bir yanında tartışılmaya ve kabul görülmeye başlanan soykırımın, halkımızın acı çektiği bu topraklarda kabul görmedikçe ve bedeli ödenmedikçe gerçek anlamda bu acının dinmeyeceği de açıktır. Hala bu ülkede yaşayan Ermenileri, “misafir” olarak gören ve her seferinde sınır dışı etmekle tehdit eden bir devlet zihniyetinin soykırımla hakkıyla yüzleşmeyeceği açıktır!

Partimiz TKP/ML yarım asra yakın mücadele tarihinde;Türk, Kürt ulusları ve azınlık milliyetlerden, çeşitli mezhep ve inançlardan; ezilen cins ve kimliklerden işçi sınıfının, emekçi yığınların, köylülerin, halk gençliğinin; imha, inkar, asimilasyon ve katliamlarla sindirilmeye çalışılan ezilen yığınların savaş mevziisidir. Tüm ezilen sınıf ve katmanları kendisiyle birlikte kurtuluşa, altın çağa taşıyacak olan proletaryanın, bilimsel ideolojisini rehber edinen partimiz; halkımızın acılarından beslenmekte ve savaş gücünü buradan almaktadır. Ermeni Soykırımı da partimizin savaşma bilincini derinleştiren büyük bir acı ve öfkedir.

Ermeni Soykırımı’nın 100. yılı vesilesiyle bir kez daha halkımıza söz veriyoruz. Soykırım kabul edilene ve halkın acılarıyla gerçekten yüzleşilinceye kadar, bu talebin gerçekleştirilmesinin Ermeni, Süryani Keldani halkımızla birlikte takipçisiyiz.Ve her daim yok sayma ve inkarın karşısında yer alacak, Der Zor’da çeteler tarafından katledilen, cinsel saldırılarla travması derinleştirilen, açlık ve susuzluğa mahkum edilen tüm halkımızın Armenak Bakır’dan Nubar Yalımyan yoldaşa, Paramaz Kardeşlerden Levon Ekmekçiyan’a, Hrant Dink’ten Sevag Balıkçı’ya halkımızın yiğit evlatlarının mücadele bilinci ile hesabını soracağız.

TKP/ML Merkez Komitesi

Nisan, 2015

 

51694

HER GÜN DÖRT İŞÇİ, BEŞ KADIN

“Son kötü günleri yaşıyoruz belki

İlk güzel günleri de yaşarız belki

Kekre bir şey var bu havada

Geçmişle gelecek arasında

Acıyla sevinç arasında

Öfkeyle bağış arasında//

Biz kırıldık daha da kırılırız/

Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza.”[1]

 

ÇİN: KARMAŞIK BİR SORU(N)…[1]

“ben hiç başlamamış bir dündeyim.

yağmur yağacak...

hiç başlamamış bir yarın çok var.

hiç bitmeyen bir dün de çok var...”[1]

 

Arif Dirlik’in, “Sadece bir ulus değildir; bir uygarlıktır,” notunu düştüğü Çin’in geneli veya özelde ise “bugünü” hakkında yazmak kolay değil.

Binlerce tarihsel bağıntı ve güncel referanslarıyla Çin, çoklu bir örnektir.

SINIF KONUŞMAZSA MEYDAN ÇAPULCULARA KALIR

EYLEM BIRLIKLERININ GÜNÜMÜZDEKI ÖNEMI VE DÜŞÜLMEMESI GEREKEN HATALAR ÜZERINE

 

EĞITIM NOTLARINDAN ULUSAL SORUN

 

ULUSAL SORUN

 

Ulusal sorun oldukça geniş bir konudur. Ulusal soruna ilişkin kapsamlı tartışmalar yapılmıştır. Doğru görüşler bu tartışmalar sonucu ortaya çıkmıştır MLM’lerin ulusal soruna yaklaşımları Leninizm döneminde şekillenen ulusal soruna ilişkin görüşlerden farklı değildir. Ulusal soruna ilişkin ülkemizde de farklı değerlendirmeler vardır. Bu farklılıklardı da öğrenmek önemlidir.

 

Faşizm

 

 Almanya’nın caddeleri ve şehirleri kanla sulandı. Viyana’nın işçi semtleri,askeri birliklerin ateşiyle yakılıp yıkıldı., harabeye döndü.Yoksulluk, yıkım, felaket ve acı. Üstünde insanlığın en ünlü beyinlerinin eserlerinin yakıldığı ortaçağa özgü odun yığınlarının alevleriyle aydınlatılmış kapitalist baskı ve uygarlığın batışı, giyotin ve cellat baltası. Faşizm işte bunları getirdi. Ayrıca dünyayı felakete, yeni bir korkunç katliama sürüklemek tehdidini de beraberinde getirmektedir.  Dimitrov

                  

Prometheus’un Torunları Ateşi Yeniden Harlıyor

Tarihte hep direnenler kazanmıştır. Haklı olanlar, düşmana karşı savaşta bir çok defa yenilmelerine karşın, direnmelerinin karşılığını eninde sonunda almışlardır. Bu kural, salt geçmişe ait olmayıp geleceğe de aittir. Yunanistan’da da olacak olan budur. İşçi ve emekçiler, alın terlerinin "borç” adı altında emperyalist tekellere peşkeş çekilmesini ve bu ağır sömürü dayatmasını asla kabul etmeyeceklerdir.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Merkel-Westerwelle ikilisiyle Alman Burjuvazisi Yeni Saldırılara Hazırlanıyor

Almanya’daki 27 Eylül genel seçimler öncesinde, nasıl bir hükümet kurulacağı, Alman tekelci burjuvazisi tarafından belirlenmişti. Kamuoyu anketleri de CDU-CSU ve FDP nin önde gittiğini teyit ederken, alman tekelci burjuvazisinin yeni hükümetini de onaylamış oluyordu. Emperyalist tekelci sermayenin, ülkeyi uzun bir süredir "büyük koalisyon” adını verdiği CDU-SPD ikilisiyle yönetmesi, onlara önemli kazanımlar kazandırmıştı.

BALIK VE MELISA

Uzun zamandır işsizdi. Hangi kapıya el uzatsa boşa çıkıyordu. Evde bulunmak, ev halkıyla göz göze gelmek istemiyordu... Erkenden kalkıyor, açlıktan guruldayan midesiyle zor atıyordu kendini dışarıya. Ardından şuursuzca, saatlerce dolaşıyordu sokaklarda, caddelerde... 


Sayfalar