Cumartesi Haziran 1, 2024

TKP/ML Merkez Komitesi:Osmanlı'dan TC'ye 100. yılında soykırımı lanetliyoruz!

Ermeni Soykırımı partimizin savaşma bilincini derinleştiren büyük bir acı ve öfkedir.

Tarihin her sayfasında kanla, katliamla anılan Osmanlı Devleti’nin yarattığı inkarcı miras TC’nin bayrağında dalgalanıyor. Tarihin tozlu raflarında yok edilmeye çalışılan, Türk hakim sınıflarının ikiyüzlü siyaset anlayışının gündemi haline getirilmeye çalışılanErmeni Soykırımı yüz yıllık bir inkardır. Ermeni Soykırımı, dili, dini, kültürü yok sayılan; imha, inkar, asimilasyon ve katliam politikalarıyla kimliğine yabancılaştırılmaya çalışılan Türk, Kürt, Ermeni Süryani, Keldani ve çeşitli milliyetlerden halkımızın 100 yıldır dinmeyen acısıdır.Ermeni Soykırımı; görmezlikten gelinen, katledilenlerinin çığlıkları ve ağıtlarına kulak tıkanan bir tarih ve 100 yıldır kabuk bağlamayan yarasıdır halkımızın. Katliamcı Osmanlı geleneğinin mirasçısı olan TC'nin en büyük kara lekesidir.

19. yüzyılın son çeyreğinde İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne devredilen Osmanlı Devleti’nin Alman emperyalizminin komutasında ve işbirliğindeki Türkleştirme politikasında esas hedeflenen sermayenin Türkleştirilmesiydi. Gasp ve yağma yoluyla Ermenilerin, Rumların, Süryanilerin, Keldanilerin elinde bulunan sermayenin Türkleştirilmesi; 24 Nisan 1915 tarihinde Ermeni toplumunun önde gelenlerinin tutuklanması ile başlayıp, 1.5 milyon Ermeni, Süryani ve Keldani’nin sürgün yollarında çeteler ve askerler tarafından katledilmesi şeklinde yaşama geçirildi. Coğrafyamızın dört bir yanı halkımızın kanı ve gözyaşıyla sulandı. Hastalıklar, açlık ve susuzluk halkımızın tarihinde onulmaz yara ve travmalara yol açtı.

Türk hakim sınıfları sermayeye hakim olmak için yağma, talan, katliam politikalarını hayata geçirirken, imha sürecinin önemli bir ayağını da kültürel anlamda bir yıkım kaplıyordu. Dil, inanç, yaşam biçimi vb. bütün alanlarda devletin Türk-Sünni ideolojisi hayata geçirilmeye çalışıldı. Zaten ilk hedef olarak Ermeni aydın, yazar, gazeteci vd. toplumun önde gelenlerini hedef alınan soykırımın önemli bir parçasının da bu konu olduğu açıktı. Alman emperyalizmi ile ortak planlanan bu soykırımda halkların çığlığının sınırların dışına ulaşmasına engel olan soykırımcı devlet zihniyeti; daha sonrasında Ermenilerin, Rumların, Süryanilerin, Keldanilerin mallarını yağmaladığı gibi kültürlerini, ezgilerini de yağmaladı.

Aradan 100 yıl geçmesine rağmen TC'nin özünde ideolojik bir değişim yaşanmadığı için Ermeni Soykırımı da kabul edilmemiş, yok sayılmıştır. Kabul edilmesi bir yana dursun ırkçı saldırılar günümüze kadar çeşitli boyutlarda karşımıza çıkmaya devam etmiştir. Soykırım var diyenler, soykırımı lanetleyenler ırkçı saldırıların hedefi haline getirilip suçlu ilan edilmiş ve Hrant Dink gibi katledilmişlerdir..

TC'nin bugün de sürdürdüğü inkar politikasıyla kıyım ve yıkım devam etmektedir. Başbakanlığı sırasında: “Benim için neler söylediler. Çıktılar bir tanesi aynı zihniyet. 'Gürcüdür' diyen oldu. Çıktı bir tanesi affedersin çok daha çirkin şeylerle ‘Ermeni’ diyen oldu” sözleriyle T. Erdoğan'ın anlayışı kendini 1923'te Mustafa Kemal'in “Bu memleket tarihte Türk’tü, o halde Türk’tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır”sözlerinde de kendini göstermektedir.

1915'te binlerce Ermeni aydın ve yazarı sürgün yolunda katleden anlayışla, AGOS gazetesi yayın yönetmeniHrant Dink'i 2007'de katleden anlayış aynıdır. Yine Êlîh’te (Batman) askerlik yaparken tam 24 Nisan günü bir başka asker tarafındanSevag Balıkçı'nın katledilmesi soykırımın günümüze yansımasıdır. Gerçekleştirilen her ırkçı saldırı da gücünü İttihat ve Terakki’den bu yana sistemli bir biçimde sürdürülen tekçi zihniyetin pompaladığı şovenizm zehrinden almaktadır. 

Halkımızın hesabı sorulmayan, bedeli ödetilmeyen her acısının dinmediğinin/dinmeyeceğinin bilincindeyiz. Bugün 100. yıl vesilesiyle dünyanın dört bir yanında tartışılmaya ve kabul görülmeye başlanan soykırımın, halkımızın acı çektiği bu topraklarda kabul görmedikçe ve bedeli ödenmedikçe gerçek anlamda bu acının dinmeyeceği de açıktır. Hala bu ülkede yaşayan Ermenileri, “misafir” olarak gören ve her seferinde sınır dışı etmekle tehdit eden bir devlet zihniyetinin soykırımla hakkıyla yüzleşmeyeceği açıktır!

Partimiz TKP/ML yarım asra yakın mücadele tarihinde;Türk, Kürt ulusları ve azınlık milliyetlerden, çeşitli mezhep ve inançlardan; ezilen cins ve kimliklerden işçi sınıfının, emekçi yığınların, köylülerin, halk gençliğinin; imha, inkar, asimilasyon ve katliamlarla sindirilmeye çalışılan ezilen yığınların savaş mevziisidir. Tüm ezilen sınıf ve katmanları kendisiyle birlikte kurtuluşa, altın çağa taşıyacak olan proletaryanın, bilimsel ideolojisini rehber edinen partimiz; halkımızın acılarından beslenmekte ve savaş gücünü buradan almaktadır. Ermeni Soykırımı da partimizin savaşma bilincini derinleştiren büyük bir acı ve öfkedir.

Ermeni Soykırımı’nın 100. yılı vesilesiyle bir kez daha halkımıza söz veriyoruz. Soykırım kabul edilene ve halkın acılarıyla gerçekten yüzleşilinceye kadar, bu talebin gerçekleştirilmesinin Ermeni, Süryani Keldani halkımızla birlikte takipçisiyiz.Ve her daim yok sayma ve inkarın karşısında yer alacak, Der Zor’da çeteler tarafından katledilen, cinsel saldırılarla travması derinleştirilen, açlık ve susuzluğa mahkum edilen tüm halkımızın Armenak Bakır’dan Nubar Yalımyan yoldaşa, Paramaz Kardeşlerden Levon Ekmekçiyan’a, Hrant Dink’ten Sevag Balıkçı’ya halkımızın yiğit evlatlarının mücadele bilinci ile hesabını soracağız.

TKP/ML Merkez Komitesi

Nisan, 2015

 

51791

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Son Haberler

Sayfalar

Proletarya Partisi

Bir TİKKO savaşçısı:“Devrimci mücadeleye katılma tercihimin bir geçmişi var!”

Avrupa metropolünden gelen bir devrimci olarak, kapitalizmin “vahşetinin kalbinde” yaşarız. Hepimizin hayatı, değerlendirme mantığına göre yapılandırılıyor. İster klasik sömürü ilişkileri ve işgücünün yabancılaştırılması olsun, ister ayrıştırma ve izolasyona dönük eğilimler ya da sosyal yaşamda kendi kendimize olan yabancılaşma olsun; sürekli akan bir damlanın taşı oyduğu gibi insan, kapitalist merkezlerde sürekli kapitalist ideolojinin ekonomik, sosyal ve teknolojik saldırılarına maruz kalıyor.

Kaypakkaya’nın Yoldaşı Olmak! (OKUR POSTASI)

Bazen bulunduğumuz yerlerin, taşıdıkları değeri istemesek de göz ardı edebiliyoruz. Benim Partizan’la tanışmam yılları alıyor ama aktif olmam 3 seneyi buluyor. Birçok insandan şunu duyardım İbo’nun kültüründen gelenler sağlam olur. O kültürü almışsan uzakta da olsa onu yaşatmaya çalışırsın. O bağlılık hiç bitmez.

CHP'NİN İHANETLERİ /Mehmet Emin Gündoğdu

 


   Bu yazının amacı kısa bir CHP değerlendirmesi yaparak, bu partinin izlediği politik hattı ortaya çıkarmak ve okuyucuya bir fikir vermek. Çünkü bu parti tarihi boyunca hep mevcut düzenin koruyucusu olmuştur. Düzen ne zaman tıkansa CHP yardıma koşar. En son marifeti unutulmuş bir konuyu yani türbanı gündeme getirerek Erdoğan hükümetine koz vermiştir.

Mersin Eylemi: Savaşın Dayanılmaz Ağırlığı – Emir Arda

26 Eylül günü, Mersin Mezitli’de ki Tece polisevine yapılan eylemin üzerinden ortalama bir hafta geçti. Eylem, yapıldığı günden itibaren, ak koyun ile kara koyunu ayrıştıran bir işleve sahip oldu açıkçası. İki kadın devrimcinin fedai eylemi, siyasal alanın tam ortasına, onu ikiye bölen bir çizgi çekti… Bu yazı eylemin hemen ertesinde kaleme alınabilirdi. Ancak hem HPG’nin açıklamasını beklemek daha doğruydu, hem devletin vereceği refleksi ve eylemin sonuçlarını görmeliydik. O yüzden bu yazının yazılması ve yayınlanması bugüne değin bekletildi… Bu kadar bekleme yeterli.

İtirazın Farkındalığıyla Meydan Okumadır Şiir[*]

 

 

“Bilim aklın şiiridir,

şiir de yüreğin bilimidir.”[1]

 

Andrey Tarkovski’nin ifadesiyle, “Şiir benim açımdan bir dünya görüşü, gerçekle olan ilişkimin özel bir biçimidir. Bu açıdan bakıldığında, şiir, insanlara hayatı boyunca eşlik eden bir felsefedir.”

Yaşamı savunmak; insan olmak (ve sonuna dek de İNSAN kalmak) hâlidir.

Bundan kimsenin şüphesi olmasın…

Çünkü “Hakikâte ulaşmanın yolları şunlardır: Felsefe, Sanat, Siyaset ve Aşk,” diye uyarır Alain Badiou!

Siz toplumsal muhalefetin yükselmesini bekleyin / ERGÜN ASLAN

Biz proletaryalar enternasyonalizmimizi vermeyenin varlığını sorgularız varlığını.

Ama gıdık.

Ama yanak.

Ama...

Demek öyle.

Demek böyle.

Demek  her şey...

Marks'ın, devrime engel olmaya başlayana kadar dünya proletaryalarının çeşitliliğini enternasyonalizmde  bir araya getirmeye çalıştığını görmezlikten gelmemize kadarmış

En büyük ihanetler en güzel proletarya şarkıları arkasına gizlenilerek gerçekleştirilmiş ihanetlerdir.

Kıymetlimizzz...

Yüksek yüksek menfaatlerimizzz....

Diktatörlerin Surlarını Döven Dev Dalgalar!

21.yüzyılın ilk çeyreği bitmeden ve son yirmi yılda yerkürede işçi sınıfı ve ezilenlerin isyan ve devrim türküleri defalarca yankılandı. Nasıl ki yirminci yüzyılın başında insanlık Ekim Devrimi’nin top sesleri ile uyandıysa, içinden geçtiğimiz yüzyılın da daha ilk çeyreği dolmadan yaşanan ayaklanmalar, isyanlar, grevler insanlığın özgürlük umudunun canlı ve bir o kadar da gerçek olduğunu gösterdi.

Kavram Kargaşası (Sinan Dersim)

Her türlü şiddette karşıyız, düşman hukuku vb.

Düşünerek konuşmak, konuşarak yapmak siyasette, sosyal ilişkilerde önemlidir. Genelde bunun eksikliği yapma fiili ve amaçtaki net olma, olmamayla orantılı olarak değişkenlik göstermektedir.

Kişide, toplumda, örgütlülükten, örgütsüzlükten, egemenlikçi sistemden, ezilenlerin kurtuluş kavgasında düşünerek konuşma, konuşarak yapma derin ideolojik politik tercih ve kodlara göre olmakta ve bu kodların doğru yerinde oturması, oturmamasıyla orantılı değişkenlik göstermektedir.

Sınıf mücadelesinde rakamların ve nicelik gelişmelerin önemi (Mehmet Emin Gündoğdu)

Sınıf mücadelesi, kapitalist toplumun dünya çapında hakimiyetinden sonra farklı bir rol aldı. Sömürücü toplumlar kendi bağrından çıkan üretim araçlarının nicel birikimleri sonucunda, niteliksel sıçrama yaratıp eski toplumu yıkmıştır. Köleci toplumun bağrında gelişen Feodal üretim araçları  köleciliği yıkmıştır. Feodal toplumun bağrında gelişen kapitalist üretim araçları, feodal toplumu yıkmıştır.

Doğu Rüzgarı, Batı Rüzgarını Yenecek!

Emperyalist kapitalist sistemin krizi dünya çapında etkilerini gösteriyor. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal saldırısıyla keskinleşen ve derinleşen kriz, beraberinde rakip emperyalist kampların birbirine yönelik hamleleriyle sürüyor. Rusya’nın “nükleer silah kullanma” ve savaş için “kısmi seferlik” ilanının ardından işgal ettiği bölgelerde düzenlediği referandumla bu bölgeleri ilhak etmesi; Rusya üzerinden Almanya’ya doğalgaz taşıyan Kuzey Akım 1 ve Kuzey Akım 2 boru hatlarındaki sabotaj ihtimali güçlü olan patlama ve sızıntılar bu çelişkileri daha da keskinleştirmiş durumdadır.

Nanikkk... Nanikkk...

Reytingler  sıfır.

Reytingler  sıfır.

Ah... dostlar... ah..

Sormayın gitsin... sormayın gitsin...

Yükselmesi beklenen toplumsal muhalefetin (!) reytingleri de artırabileceği düşüncesi biz yazarlara öyle yazılar yazdırıyor...  öyle şeyler yapıyor ki...

Sormayın gitsin.

Bir bakıyorsunuz ki içimizde biri:

Her türlü burjuvalarla işbirliğini savunurken...

Bir diğeri:

İş, dünya proletaryalarının çeşitliliğiyle enternasyonalizmi savunmaya gelince su koyu verebiliyor.

Başka biri de:

Sayfalar