Pazartesi Mayıs 20, 2024

TKP/ML: “Hindistan’da halkları kurtuluşa götürecek tek güç HKP(M)’dir”

Yoldaşlar,

Hindistan Komünist Partisi (Maoist)’in kuruluşunun 10. yılını TKP/ML olarak en içten devrimci duygularımızla selamlıyoruz.

Hindistan Komünistlerinin HKP(M) çatısı altında birleşmeleri, Hindistan devrim mücadelesini daha da güçlü kılmıştır. Hindistan gerici burjuvazisinin en çok korktuğu komünistlerin bu birliği olmuştur. Komünistlerin birliği, ülkedeki ezilen emekçilere ve uluslara büyük bir morla vermiş, devrime olan güvenlerini daha da artırmıştır. HKP(M) denetiminde bulunan bölgelerin şimdi daha güçlü bir devrimci önderliğe kavuşması devrimin ilerletilmesi için daha büyük olanaklar sunmaktadır. 

 

Yoldaşlar,

Emperyalistler arasındaki çelişkiler ve bu çelişkilerden kaynaklanan kapışmaların en yoğun yaşandığı bölgelerin başında Ortadoğu ve Kafkaslar gelmektedir.

Emperyalist sistemin 2008 yılında içine girdiği ekonomik kriz bir durağanlık içine girmiş görünse de, kriz hala tümüyle atlatılabilmiş değildir. Kriz, siteme oldukça pahalıya mal olmuştur. Krizin merkezi durumunda olan ABD’de artan işsizlik ve yoksulluk büyük bir emekçi kesimi etkisi altına aldı. ABD’den başlayan ve tüm dünyayı etkisi altına alan ekonomik kriz Avrupa Birliği’ni de ciddi bir şekilde vurmuş, Yunanistan, Portekiz, İspanya, İtalya vb. birçok ülkeyi etkisi altına alarak bazılarını iflasa sürüklemiştir.

Emperyalist sistemin tüm ülkelerini etkileyen kriz, aynı zamanda emperyalistler arası çelişkiyi de giderek daha da çıkıştırmaktadır. ABD- İngiltere, Rusya Şangay İşbirliği Örgütü, Avrupa Birliği ve Japonya arasındaki pazar için rekabet alabildiğince sert bir şekilde devam etmektedir.

Emperyalistlerin üzerinde en çok kapıştıkları coğrafyaların başında Kafkaslar ve Ortadoğu gelmektedir.

Ukrayna’da ABD ve Avrupa Birliği Rusya’ya karşı birlikte mücadele ediyorlar. Ukrayna uzun zamandır, ABD ve Avrupa Birliği’nin iştahını kabartıyor. Buranın büyük bir Pazar olmasının yanında, enerji kaynaklarının güzergâhı olması bu önemi daha da artırıyor. Avrupa Birliği’nin Ukrayna’yı AB’ye alma çabasına, ABD’nin destek vermesine karşı, Rusya’nın başlattığı karşı hamle, şimdilik Rusya’nın üstünlüğüyle ilerliyor. Rusya’nın Ukrayna’ya bağlı Kırım’da sözde referandumla, Kırım’ı Rusya topraklarına katması, ABD ve Avrupalı emperyalistlerin hamlesini boşa çıkardı. Keza, Ukrayna’nın doğu kesimlerinde, Donetrsk ve Lugansk’ta birçok bölgeyi elinde tutan Rus yanlısı ayrılıkçılar ile Ukrayna devleti arasındaki çatışmalar devam ederken, son NATO toplantısında, Rusya’ya karşı yeni yaptırımların tartışıldığı ve Ukrayna’nın Rusya’dan koparılması hamlesine, Rusya bunu, Ukrayna’yla yaptığı barış anlaşmasıyla boşa çıkardı.

Ortadoğu zengin petrol kaynakları, doğal gaz ve büyük bir pazar olmasıyla hiçbir zaman emperyalistlerin gündeminden düşmeyen bir coğrafyadır. ABD’nin Büyük Ortadoğu projesinin hayata geçirilmesi planın bir parçası olarak 2003 yılında Irak’ın işgal edilmesiyle Ortadoğu tam bir kan gölüne dönüştürülmüş bulunuyor. Irak sonrası Libya’da, Mısır’da yapılan rejim değişiklikleri ve son olarak buna Suriye’nin eklenmesiyle dengeler iyice değişmiş bulunuyor. Esad rejimine Rusya ve İran’ın arka çıkmasıyla, iç savaşın bugünlere taşınması ABD ve Batılı emperyalistlerinin Esad’ı hala devirememe başarısızlığıyla süreç devam ediyor.

ABD’nin 2011’de Irak’tan tüm askerlerini geri çekmesinin ardından, aradan üç yıl geçmeden yeniden Irak’a geri dönmesi, Suriye’deki iç savaşta beslenip büyütülen IŞİD’in Musul’u ele geçirmesiyle yeni bir dönem başlamıştır.

4 Eylül’de İngiltere’de yapılan NATO toplantısında, ele alınan Ukrayna ve Irak gündemi, Rusya’nın Ukrayna’da nasıl gerileteceği ve Irak’ın yeniden kontrol altına alınması planlarına dayanmıştır.

IŞİD’in Musul’u ele geçirmesiyle başlayan süreçte, sözde insani gerekçeler öne sürülerek, Irak’ın yeniden denetim altına alınması planı, emperyalistlerin Ortadoğu’ya yeni bir dizayn vermeleri planından başka bir şey değildir. Hiçbir insani dram, katliam emperyalistleri ilgilendirmiyor. IŞİD’in Suriye’de emperyalistler adına savaştığı yakın zamana kadar, yaptığı katliamlar, Rojova Kürtlerine karşı insanlık dışı saldırıları, Şengal’de Ezidilere karşı yapılan saldırlar ve yüz binlerce insanın yerlerinden olmasına sesiz kalan emperyalistler her nedense, kendi çıkarları Irak’ta tehlikeye girdiğinde IŞİD’e karşı müdahale etmek için harekete geçtiler.

ABD ve Batı Avrupalı emperyalist güçler, şimdi de Irak’ta IŞİD’e karşı kendi adlarına savaşacak ordular arıyorlar. Irak Kürdistan’ın da Peşmerge’ye silah yardımı yapılması kararı tam da bu oyunun bir parçasını oluşturuyor. Sorunun nedeni olan emperyalistler, çözümün arabulucusu olamazlar. Ortadoğu hakları emperyalistlerin bu oyununu birlikte bozmalıdır. IŞİD canavarına karşı, tüm ilerici ve devrimci güçler güçlerini birleştirerek, IŞİD adlı gerici örgüte ve emperyalistlere karşı birlikte mücadele etmelidirler.

Emperyalistlerin dünyaya yeni dizayn verdiği bu süreçte, bundan en çok etkilenen mazlum ulusalar ve emekçilerdir. Her gün binlerce göçmen ya açık denizlerde ölüyor, ya da yollarda per perişan ölüm kalım mücadelesi veriyor. Kurtulup da Avrupa ülkelerine gelen yüz binlerce göçmen ise en kötü koşullarda yaşamak zorunda kalıyor. Irkçılar her yerde göçmenlere saldırıyor, aşağılıyor, öldürüyor.

Yarı-sömürge ülkeler emperyalist ülkelerce yağmalanmaya devam ediliyor. Ucuza çalıştırma, taşeron işçilik, yoksulluk, iş kazaları adeta bu ülkelerin kaderiymiş gibi gösteriliyor.

Afrika yoksulluk ve açlıkla savaşıyor. Ebola salgının giderek yayıldığı birçok Afrika ülkesi kitlesel ölümlerle karşı karşıya. Emperyalist tekeller Ebola’yla mücadele de alacak parası olmadığı için bu ülkelere ilaç üretip vermeyi kar getirmediği için ret etmektedir. 

Kar hırsıyla bozulan dünyanın ekolojik dengesi önümüzdeki bir kaç on yılda dünyayı yaşanmaz düzeye getirme tehlikesiyle karşı karşıya bırakmıştır. Tüm bunlar emperyalistlerin bitmez tükenmez kar hırslarının sonucudur. Emperyalist sistem var olduğu müddetçe, sömürü, savaş ve insanların birbirlerini boğazlamaları devam edecektir.

Ezilen mazlum ulusların ve emekçilerin emperyalist sömürü ve baskıdan kurtulmalarının tek yolu devrimdir. Yarı-sömürge, bağımlı, emperyalist ve kapitalist ülkelerdeki işçi sınıfının sosyalizmden başka kurtuluşları yoktur.

Emperyalistleri bugün en çok korkutan halk savaşlarının verildiği ülkelerdir. Gerçek bir anti-emperyalist mücadele bugün halk savaşlarıyla verilen mücadelelerdir. Hindistan halk savaşının önemi gerçek bir kurtuluşu hedeflemesindedir. HKP(M) önderliğince verilen halk savaşı başta Hindistan gerici burjuvazisini ve ağa babaları emperyalistleri korkutmalarının nedeni de budur. Yeşil Av adıyla komünistlere saldırmaları, HKP(M) kadrolarını katletmeleri, yüz binlerce politik tutukluya karşı acımasızca davranılması, Saybaba gibi aydınların kaçırılası bu korkunun ifadesidir.

Tüm dünyada Hindistan Halk Savaşına olan destek dünden daha güçlü olmalıdır. Hindistan halk savışını sahiplenmek, sosyalizme olan özlemi daha da artıracaktır. Hindistan komünistleri yalnız değildir. Onların dünyanın her yerinde dostları ve yoldaşları var olduğu müddetçe, Hindistan devrimi daha da büyüyerek ilerleyecektir.

 

YAŞASIN HKP(M)!

YAŞASIN HALK SAVAŞI!

YAŞASIN PROLETARYA ENTERNASYONALİZMİ!

KAHROLSUN EMPERYALİZM, FAŞİZM VE HER TÜRDEN GERİCİLİK!

 

TKP/ML Enternasyonal Büro

77802

Uluslararası İşçi Sınıfı İçin Büyük Bir Kayıp! Jose Maria Sison'u Sonsuzluğa Uğurladık

Filipin Komünist Partisi'nin (FKP)  kurucu önderi, Yeni Halk Ordusu (YHO) ve Filipin Ulusal Demokratik Cephe'nin (FUDC) danışmanı ve  Uluslararsı Halkların Mücadele Birliği'nin (ILPS) kurucularından ve başkanı, Filipin proletaryasının ölümsüz militanı Jose Maria Sison'u (yoldaşlarının Joma'sı) 16 Aralık 2022 tarihinde kaybettik.

Hızır

Hdp'liler katı atık tesisinin yeri değiştirilmesi konusunda öneri gelirse destekleyeceklermiş.

Demek ki gelmese...

De gurban... aha çevreci projeniz... aha boğuniz... aha siz...

Sütlüce'ye akmasın... kendi içimize... köyümüze.... aksın diyorsanız...

De... hadi...

Sütlüce'ye katı atık tesisi kurulmasın.... kendi köyümüze kurulsun... diye önerge getirinde sizi görem.

De.... Hadi kurban...

De.... Hadi...

Gerçekten çok akıllıca.

Gerçekten çok sinsice.

Liberallerin ve Ulu“sol”cuların Solculuğu-1- (Sentez)

"İşçi sınıfının devrimciliğine karşı çıkanlara sol denebilir mi? Ya da bunlar gerçekten sol olabilir mi?"

Sınıflı bir toplumda, bu toplumun alternatifi olarak sınıfsız toplumu öngören ve bunun mücadelesini veren Marksizm-Leninizm-Maoizm’in eleştirilmemesi, özellikle de mülk sahibi sınıfların ideolojik ve siyasal temsilcilerinin eleştirileri ve demagojik saldırılarına maruz kalmaması düşünülemez.

Barbara ve Sara olma zamanı! (Nubar Ozanyan)

Emekçi kadınlar birçok şeyden mahrumdur. Yoksun olduğu esas şeyler, özgürlük ve örgütlülüktür. Faşist devlet şiddeti, feodal baskı, Türk şovenizmi, egemen erkek zihniyeti, işgal ve saldırı, erkek adalet, aile ve din, dışlanma, aşağılanma vb. Saymakla ve yazmakla bitmiyor. 

KKB’li TİKKO Savaşçısı:Kobanê Ruhuyla Rojava’yı Savun!

Faşist TC içindeki klikler, Kobanê zaferinden bu yana dillerden düşmeyen bir yarasında birleşti.

Milli birlik ve beraberliğe ihtiyaç duydukları böylesi günlerde sağdan soldan TC faşizmi her zaman birleşmiştir. Bu bazen masa altından olur, bazen kapalı kapılar ardında, bazense öylece aleni. Burjuvazinin kalbini korkudan hoplatan bir işçi direnişi olabilir, emperyalist tekellere geçit vermeyecek bir çevre direnişi olabilir, faşizmi zayıflatacak bir demokrasi talebi olabilir, ataerkiyi ve heteroseksizmi titretecek bir adım olabilir bu gizli ya da açık el sıkışmaların sebebi.

Ya Özgürlük Mücadelesinden Yanasınız ya da Değilsiniz

Türk egemen sınıfları, Cumhuriyetin 100. yılını kutlamaya hazırlanırken ikinci yüz yılı için de nutuk atmaya başladılar. Halkımızın deyimiyle perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.

Nitekim ilk yüzyılı işçilere, emekçilere, devrimcilere, komünistlere, ezilen ulus ve azınlık milliyetlere, kadınlara, LGBTİ+lara, inanç gruplarına zulmetmekle geçen bir yüzyıldır. Bu baskıcı, asimilasyoncu, ırkçı, cinsiyetçi, tekçi ve emperyalizm uşağı sömürü-soygun düzeni, Kemalist cumhuriyetin ikinci yüzyılı da birinci yüz yılını izleyecektir.

Katliamlar Cumhuriyeti

13 Kasım'da, İstanbul'un en kalabalık caddesinde yapılan bombalı saldırı, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir kere daha katliamlar cumhuriyeti olduğunun acı bir kanıtı oldu.

Çamur at…[ismail cem özkan]

Kasım ayını soğuk bir gününde kalabalığın henüz tam yoğunlaşmadığı bir saatte İstiklal Caddesi'nde bir katliam yaşandı. Banka konan bir bomba patladı ya da patlatıldı ve 6 masum, hiçbir şeyden haberi olmayan insan öldürüldü…

Ateş düştüğü yeri yakar ve acısını kelebek kanadı gibi evrene yayar, fakat küresel evrenimizde o kadar çok acı yaşanıyor ki, eskisi gibi haber dahi olmuyor… Yaşanan olay ajans bülteninde geçen birkaç satıra dönüştü… Acılar, düşen ateş ve yok olan hayaller…

BORAN için – İmera Fera Yeşilgöz

Herkes olması gerektiği yerde mücadele görevini, parti görevini yerine getirmekteyken, yani her şey olması gerektiği gibiyken gelen her not kalp atışlarımızı hızlandırır. Her şeyden evvel “bir şey mi oldu?” kaygısı hissedilir.

Bir TİKKO savaşçısı:“Devrimci mücadeleye katılma tercihimin bir geçmişi var!”

Avrupa metropolünden gelen bir devrimci olarak, kapitalizmin “vahşetinin kalbinde” yaşarız. Hepimizin hayatı, değerlendirme mantığına göre yapılandırılıyor. İster klasik sömürü ilişkileri ve işgücünün yabancılaştırılması olsun, ister ayrıştırma ve izolasyona dönük eğilimler ya da sosyal yaşamda kendi kendimize olan yabancılaşma olsun; sürekli akan bir damlanın taşı oyduğu gibi insan, kapitalist merkezlerde sürekli kapitalist ideolojinin ekonomik, sosyal ve teknolojik saldırılarına maruz kalıyor.

Kaypakkaya’nın Yoldaşı Olmak! (OKUR POSTASI)

Bazen bulunduğumuz yerlerin, taşıdıkları değeri istemesek de göz ardı edebiliyoruz. Benim Partizan’la tanışmam yılları alıyor ama aktif olmam 3 seneyi buluyor. Birçok insandan şunu duyardım İbo’nun kültüründen gelenler sağlam olur. O kültürü almışsan uzakta da olsa onu yaşatmaya çalışırsın. O bağlılık hiç bitmez.

Sayfalar