Çarşamba Mayıs 29, 2024

TKP/ML: Avaşin Tekoşin Güneş onurumuzdur

TKP/ML Ortadoğu Bölge Komitesi, Rojava’da yaşamını yitiren Ivana Hoffman anısına yayınladığı açıklamada, “Ivana Hoffman tıpkı yıllar öncesinde İsviçre’nin ALP’lerinde koparak Dersim dağlarına gelerek şehit düşen enternasyonalizmin kızıl gülü Barbara Anna Kistler yoldaşın izini sürerek Rojava’da zalimlere karşı çarpışarak şehit düşmüştür” dedi.

Fırat Haber Ajansı’nda (ANF) yayınlanan habere göre Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist Ortadoğu Bölge Komitesi geçtiğimiz günlerde ölümsüzleşen enternasyonalist MLKP savaşçısı Ivana Hoffman için yazılı bir açıklama yaptı.

TKP/ML Ortadoğu Bölge Komitesi, işgal ve kuşatma altında köleleştirilmek istenen mazlum Kürt ulusunun ülkesi Rojava’da yaşamını yitiren enternasyonalist devrimci Ivana Hoffman’in (Avaşin Tekoşin Güneş) ölümsüz olduğunu belirtti.

“Emperyalist haydutların sömürü ve yağma çetesi DAİŞ’e karşı özgürlük mücadelesinde kahramanca savaşarak şehit düşen İvana Hoffman arkadaş onurumuz ve devrimci değerimizdir” denilen TKP/ML Ortadoğu Bölge Komitesi açıklamasında, özgürlük ve insanlık düşmanı DAİŞ’in sadece savaş alanlarında Rojava topraklarında kaybedip yenilmediğini, aynı zamanda dünya ezilen mazlum halklarının bilinç ve vicdanlarında yaşadığı topraklarda da kaybedip yenildiğini belirtti.

“İvana ölümsüzlük mertebesinde onurlu yerini almıştır”

Zalimler ve sömürücülerin hep kaybederek, mazlumlar ve ezilenler savaştıkça özgürleşerek hep kazanacağı da vurgulanan açıklamada şunlara yer verildi: “Ivana Hoffman tıpkı yıllar öncesinde İsviçre’nin ALP’lerinde koparak Dersim dağlarına gelerek şehit düşen enternasyonalizmin kızıl gülü Barbara Anna Kistler yoldaşın izini sürerek Rojava’da zalimlere karşı çarpışarak şehit düşmüştür. Emperyalist haydutlar yerli gerici faşist uşaklar nasıl ki hiçbir sınır tanımadan dünyanın bütün mazlum topraklarını sömürgeleştirip halklarını köleleştirmeye çalışıyorsa mazlum ezilen halklar, devrimciler de sınır tanımadan Rojava’da tutuşan özgürlük ateşini ve kurtuluş ideolojisini bütün dünyaya yayacaktır. İvana Hoffman tıpkı Arin Mirkan, Sibel Bulut, Kader Ortakaya ve sayısız YPJ savaşçıları gibi kadın bedenini özgürlük yoluna adayarak ölümsüzlük mertebesinde onurlu yerini almıştır. Mazlum halkların bilinç ve vicdanlarında devrimci anılarında sonsuza dek yaşamayı hak etmişlerdir.

8 Mart emekçi kadınların mücadele ve direniş gününde Paris’te katledilen Sakine Cansız ve Dersim’de şehit düşen 5 kadın TİKKO savaşçılarının nezdinde özgürlük uğruna şehit düşen tüm YPJ kadın savaşçılarını ve İvana Hoffman kardeşimizi saygıyla anıyor, özgürlük idelerini yaşatacağız.”

 

60379

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Son Haberler

Sayfalar

Proletarya Partisi

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*

Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.

Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Sayfalar