Cumartesi Mayıs 18, 2024

TKP-ML Avrupa Komitesi: “Avrupa Konferansımız Başarıyla Gerçekleştirildi!”

“Güçlü Bir Örgütlülükle Daha Büyük Adımlar Atalım” Şiarıyla Düzenlediğimiz

Avrupa Konferansımız Başarıyla Gerçekleştirildi!

 

Partimizin 24 Nisan 2019 tarihinde açıkladığı 1. Parti Kongremiz, tüm faaliyet alanlarının yeniden ve daha ileri düzeyde örgütlenmesi için konferanslar düzenlenmesi kararı almıştı.

Bu karar alanımızda, faaliyetimizin geniş katılımla ve en demokratik biçimde ele alınıp tartışılması, geliştirilmesi ve somut kararlarla güçlendirilmesi için çalışmalara başlanması şeklinde ele alındı ve Kongre kararına uygun olarak başlayan tartışmalar nihayetinde bir konferans ile sonuçlandı.

Partimiz, 50 yıllık Avrupa faaliyetinde benzer şekilde birçok toplantı yapmış, tartışmış, eleştiri-özeleştiri mekanizmasını işletmiş, kararlar almış, pratiğe girişmiş ve biriktirdiği tecrübeyle bugünlere gelmiştir. Bu tecrübe ışığında gerçekleştirilen Avrupa Konferansımız bu anlamıyla tarihi bir adım olmuştur.

Bu konferansla, hem genel olarak Batı Avrupa’daki örgütlenme anlayışımız ve çalışma tarzımıza ilişkin sorunları tartışıp bilince çıkarma; alanların-yerellerin sorunlarını-tıkanıklarını ve eleştirilerini geniş örgütlü güçlerle tartışıp eksikliklerimizi görme; politik seviyemizi geliştirme ve tüm düzeylerde örgütlü yoldaşların katkısını sağlama açısından önemli bir adım attık.

Avrupa’da Parti Çalışması; “Taraftar”, “Militan” ve “İleri Militan” tanımları ve görevleri, güvenlik sorunu ve kitle çalışması, kadın ve gençlik çalışmaları vb. üzerine hazırlanan tartışma yazıları iç yayın organımız Komünist’te yayınlanmış; bu yazılar üzerinden iç tartışmalar yapılmış ve seçilen delegelerle Konferansımız gerçekleştirilmiştir. Bölge Komitelerinde yer tüm kadın yoldaşlar ve gençlik komitesinde yer alan genç yoldaşlar delege seçimine katılmadan doğrudan konferansa katılım sağlamıştır.

Konferansımız delege tespitinden sonra tüm parti ve devrim şehitlerinin anısına bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. Ardından Parti Merkez Komitemizin mesajı okundu. Mesajda “Toplamda Partimiz için son derece önemli bir çalışma olan konferansınızı selamlıyoruz. Bilindiği gibi Partimizin 1. Kongre iradesi, ‘Önce Parti’ şiarını gündemleştirmiş ve örgütümüzün önüne somut yönelim olarak ‘İdeolojik Netlik ve Politik Derinlik; Örgütsel Sağlamlık ve Askeri Kararlılık!’ temel halkasını koymuştur. Ve bu yönelimimizin faaliyet alanlarının kendine özgü yanlarını da dikkate alarak somutlanması için, konferanslar düzenlenmesi kararı alınmıştır.

Partimizin 1. Kongre yöneliminin Batı Avrupa alanında ele alınıp tartışılarak somutlanması tüm bu açılardan önemlidir. Bu aynı zamanda Batı Avrupa faaliyetimizin kendi gerçekliğini anlama, sorunlarına çözüm arama, olumluluklarını büyütme vb. açılardan bir ön adımı olacaktır.

Konferansınız, parti faaliyetimizin bütün parti alanlarımızı bağlayan yanlarıyla, alanların kendine özgü özellikleri arasındaki diyalektik ilişkiyi somut olarak ortaya koyan kararlar aldığı oranda başarılı olacaktır. Bu kararlar netleştirildikten sonra Batı Avrupa faaliyetimizin önünü açacak, daha ileri adımlar atmamızın taşlarını döşeyecektir” denilmektedir.

Mesajın ardından başlayan Konferansımızda “komünist partisinin sınıf mücadelesinde rolü ve önemi”, “sınıf mücadelesinde partinin rolü” ve “Avrupa’da parti faaliyetimiz nasıl olmalıdır?” fikir ve soruları tartışmalarımızın esasını oluşturmuştur.

Konferansımızın ikinci gündemi; “Taraftar”, “Militan” ve “İleri Militan” isimlendirme ve tanımlamalarının hak ve görevleri tartışması olmuştur.

Konferansımızın temel tartışma konularından biri de güvenlik sorununun ele alınışıdır.

Son gündem maddemiz ise “Avrupa’da kitle çalışmamız” başlığı olmuştur.

Bu gündem maddesinin alt başlıkları olarak da Türkiye’den Avrupa’ya işçi göçü, Avrupa’da Türkiyelilerin örgütlenmesi ve nasıl bir kitle çalışması yapılması gerektiği vb.dir.

Konferansımız tüm bu başlıklarda yapılan tartışmalar, konuların özetlenmesi ve karar başlıklarının tek tek okunmasıyla başarıyla sonuçlandırılmıştır.

Elbette bir konferansla alandaki tüm sorunların, açmaz ve sıkıntıların çözülmeyeceğinin, istediğimiz tüm adımların atılamayacağının bilincindeyiz. Ancak şunun da bilincindeyiz ki; tartışma sürecinin ardından alınan kararların hızlıca kolektif bir şekilde hayata geçirilmesi ve süreklileştirilmesi, önemli ve “Yakına ve İleriye” doğru bir adım olacak ve örgütümüzü güçlendirecektir. Konferansımız farklı fikirlerin çatıştığı, önerilerin zenginleştirdiği ve belli düzeyde bir netleşmenin yaşandığı bir “ilk adım” olarak politik anlamda önümüzdeki sürecin açıldığı, örgütsel anlamda belli bir yetkinleşmenin yakalandığı bir araç olarak görülmeli ve tüm yoldaşlarımız hızlıca sonuçları kavrayarak hayata geçirmenin pratiğine girişmelidir.

Bunu yapabiliriz ve yapacağız!

Yaşasın 1. Avrupa Konferansımız!

Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi!

Yaşasın Ulusların Özgürce Ayrılma Hakkı!

Yaşasın Partimizin 50. Mücadele Yılı!

Güçlü Bir Örgütle Daha İleri!

TKP-ML Avrupa Komitesi

Aralık 2021

2493

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Proletarya Partisi

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*

Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.

Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)

Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.

Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN

Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.

Üüüü.... üüüü....

Ya.... ya...

Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.

Hom... hom.. hom...

Bunlar... bunlar... daha çok....

 Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.

 Daha çok...

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

Sayfalar