Pazar Mayıs 19, 2024

Tekirdağ 2 No’lu F Tipinden Tutsak Partizanlar “Devrimcilerin tarzları karakterlerini yansıtır”

Sevgili Özgür Gelecek çalışanları;

Öncellikle, sizleri coşkuyla kucaklıyor, selam ve sevgilerimi iletiyorum.

Özgür Gelecek’in 122. sayısından öğrendiğimize göre gazetemizin Dersim, Erzincan ve Merkez büroları bir gerekçe ile basılmış. Merkez büromuzun basılması sırasında iki çalışanımız darp edilmiştir. Öncelikle şiddete maruz kalan arkadaşlara geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.

Bu olay vesilesi ile birkaç konuda değinilerde bulunmanın yerinde olacağını düşünüyoruz. Komünistler, devrimciler ve halk içindeki sorunların çözümün de şiddeti devre dışı bırakmakla Maoistler devrimciler için de ayrışırlar. Marx’ın dediği gibi devrimcilerin tarzları karakterlerini yansıtır. Bu baskın pratiği ile kolektif saflarında bunun zayıfladığını anlamaktayız. Bu yönü ile bu pratik Maoist ideolojiye olduğu kadar tüm devrimci değerlere karşı yapılmıştır. Yapan yoldaşlarımız bu durumu görüp biran önce özeleştiri verip bu pratikten uzaklaşmalıdırlar.

Bu tarz pratikler öncelikle bunu yapanlara zarar verir. Devrimciler yaptıkları pratikleri; sonuç, neye hizmet ettiği ve amaçlarını sorgulamak zorundadırlar. Bu tarz pratikler devrimcilere güveni zedeler,  itibarsızlaştırır sınıf karşıtlarının saldırılarına zemin hazırlar. Bu pratik, başta kolektifimize gönül veren kitle olmak üzere, bir bütün devrimcilere güveni ve devrimcilerin kolektife güvenini zedelemiştir. Genel devrimci değerlere zarar verir niteliktedir.

Komünistler içinde tartışmaların olması hatta şiddetli tartışmaların olması anlaşılır bir durumdur. Bunun dışa taşırılması kabul edilebilir değildir. Bunu meşrulaştıracak bir gerekçe olamaz! (…)

“Tarihimizden öğrenelim, aynı hataları tekrarlamayalım”

Tartışmalarda politik esneklikten uzaklaşılıp, bir kutsiyet oluşturulduğunda her şeyi yapmanın zemini yaratılmış olunur.  Bu zeminde deşifrasyona zemin hazırlandığı gibi sınıf karşıtlarımızın provokasyonuna da zemin hazırlanmış olunur. Tüm yoldaşları, tarafları, okurları bu konuda uyarıyoruz! Tarihimizden öğrenelim, aynı hataları tekrarlamayalım; 1994-1996 sürecini tekrar inceleyelim. (…)

İşte merkez büro basma pratiği bu bakımdan bir dizi soru işaretini içinde barındırıyor. Yoldaşlarının çalıştığı bir mekân “ulvi” bir amaç için basılıyor, şiddet uygulanıyor! Bu sözde değerleri koruma amaçlı yapılan bir pratik olsa bile genel değerlerimizi çiğner nitelikte olduğu için o “ulvi” amacı da olumsuzlamış olmaktadır. Mao, kolektifin çıkarı ile halkın çıkarı çatışırsa kolektif oportünisttir, diyor. Baskını yapan yoldaşların bunu yapmaktaki ulvi amaçlarını bilmiyoruz! Bu pratik dışında belki de bilimsel haklı düşünceleri savunuyorlardır. Ama bu pratik hepsini değerlendirme dışı bırakır niteliktedir.

“Bu zemin provokasyona müsait bir zemindir”

Tüm yoldaşlarımızı bir kez daha uyarıyoruz; bu zemin provokasyona müsait bir zemindir. Sınıf karşıtlarımız bunu değerlendirir. Doğru fikirler, doğru tarz ve zeminde ortaya konmalıdır. Kolektife ciddi bir dogmatizm var. Bununla mücadele, birliği bütünlüğü bozmadan yapılmak zorundadır. Asla bölen, parçalayan, tarzda olmamalıdır. Semtlerde de her ne düşüncesi savunuluyorsa, o da bölen, parçalayan tarzda değil bütünlendiren tarzda ortaya konmalıdır. Eğer “hayır”a karşılarsa “boykot” kapsamında basılacak adres farklı olmalıydı.

Halka ve kolektife karşı bu kadar yoğun saldırının olduğu, daha sekiz yoldaşın kanının kurumadığı bir durumda saldıracak yer belli değil midir?

Bu pratikten tüm yoldaşların ders çıkaracağını umuyor ve diliyoruz. Politik tartışmalarda ulviyet yaratma tartışmaları sığlaştırdığı gibi yıkıcılığa da zemin yaratır. Kendi başına HBDH ve referandumda alınacak tavır çok önemlidir ama bunların hiçbirisi kolektifin birliğinden daha önemli değildir. Politik-örgütsel bir yanlış yapılmışsa yine kolektif içinde düzeltilir. Program çiğneniyor ya da dogmatiklik gerekçesi ile yaratılan kutsiyet ise yıkıcılık yaratır. Tarihte bu tarz yıkıcılığa çokça örnek vardır. Tüm yoldaşları uyarıyoruz, kutsiyetlik içinde yapılan tartışma ve pratiklerde hiç farkında olmadan amacımız dışında başka şeylere, sınıflara hizmet etmiş olabiliriz!

(…)

Pratiklerimiz karakterimizi yansıtır, başka açıklamaya gerek kalmaz! Dolayısı ile ilgili tarz devrimcilere ait değildir. Yoldaşlarımız hızla uzaklaşmalıdır bu tarzdan.

Bütün bu gerçekleri hatırlattıktan sonra bir kez daha Özgür Gelecek çalışanlarına geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.

Umut ve dirençle…

Tekirdağ 2 No’lu F Tipinden Tutsak Partizanlar

44741

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Partizan'dan

Delirmeye Az Kaldı Doktorum Nerede

Mahlukatlar içerisinde, kendisi gibisini, yaratabilecek tek canlı insanlardır. (Albert Ergün Einstein)

Ah.... çocuklar... ahh....

Memleketteki partilerin zayıflıklarını öne sürerek her türlü burjuva partileriyle bir araya gelenler....

İş dünya proletaryalarının burjuva renkleriyle bir araya gelmeye gelince....

Dünya proletarya partilerin zayıflıklarını öne sürerek bir araya gelmeyi ret etmekteler.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve tc’nin okul sıralarında olsa dahil...

Ermeni Devrimcilerin İttifak Deneyiminden Hareketle “YÜRÜ BE KEMAL…”

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce can kaybının ardından 14 Mayıs 2023 tarihinde “Başkanlık” ve “Milletvekilliği Genel Seçimleri”nin “yenilenme”si kararı alındı. Depremler ve ardından yaşanan sellere rağmen ülke seçim sath-ı mahalline girmiş bulunuyor. Seçim, iktidardaki AKP-MHP partilerinin oluşturduğu “Cumhur İttifakı” ve ona eklemlenen partiler ile CHP-İYİ Parti’nin başını çektiği “Millet İttifakı”nın oluşturduğu iki ana siyasi kampın iktidar mücadelesi biçiminde gelişiyor.

ATAERKİL SİSTEME KARŞI MÜCADELE SORUNU, EZEN-EZİLEN CİNS ÇELİŞMESİNİN ÇÖZÜMÜ SORUNUDUR

Sorunların doğru çözümü, öncelikle onların özünün tam olarak ne olduğu veya neye tekabül ettiğinin eksiksiz olarak ortaya konulmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Yani sorun aslında tıpkı şuna benziyor: Doğru ve isabetli tedavi ancak ki doğru teşhis ile mümkün olabilir.

“Kadın sorunu” olarak tanımlanan sorun da böyledir. Sorunun özü bir kez gözden kaçırıldımıydı, sorunun kendisi de çözümü adına ileri sürülenler de isabetli ve doğru olarak ortaya konma şansını yitirir esasen.

Azaduhi (Nubar Ozanyan)

Herkesin anlatılacak bir hikayesi, yazılacak bir yaşamı vardır. Liceli Azaduhi’nin hikayesi, soykırım yaşamış bir Ermeni kadının Lice’den Diyarbakır’a, İstanbul’dan Hollanda’ya uzanan sürgün hikayesidir. Doğduğu yerde yaşayamadığı gibi ölemeyenlerin hikayesidir. Onun hikayesi kolay taşınamaz acıların, tanımlanması zor hüzünlerin hikayesidir. İyilik yapmaktan başka bir şey bilmeyen, ekmeğini paylaşmaktan başka bir şey düşünmeyen, direngen Liceli bir Ermeni kadının hikayesidir.

Katledilişinin 50. Yılı Vesilesiyle KAYPAKKAYA ve TKP-ML

Faşist T.C. Devleti tarafından, bundan 50 yıl önce bir komünist önder, aylarca süren işkenceli sorgular ardından hunharca katledildi. Buradan bir kez daha bu cinayeti kınıyor ve Türkiye-

K. Kürdistan devrimci hareketinin ender yetiştirdiği bu komünist önderi saygıyla anıyor ve ideallerine bağlı kalacağımızın sözünü yineliyorum.

Onun katli, “işkence sonucu ölüme sebebiyet verme” şeklinde olmayıp; bizzat devletin ilgili ve yetkili kurum ve kişilerince, “devletin ulvi çıkarları adına” karar altına alınan bilinçli ve iradi bir cinayettir.

Partizan’ımızı Özlüyor, Mücadelesini Örnek Alıyoruz | Hüseyin Şenol

Partizan’ımızın hayatını kaybetmesinin üzerinden tam iki yıl geçti… Dursun Çaktı’nın bize bıraktığı miras gibi; demokratik kitle örgütlenmesi anlayışının tüm alanlarda yerleşmesi olmazsa olmazımız olmalıdır…

İki yıl önce 25 Şubat’ta, daha 65 yaşında kaybettiğimiz Dursun Çaktı’yı, Partizan’ımızı özlemle anmaya devam ediyoruz ve sürekli anacağız.

Ölümün susturduğu yaşamlar (Nubar Ozanyan)

Yoksulluk, zulüm yetmiyormuş gibi depremin ve kışın beyaz zulmü de halkımızı ölüm karşısında çaresiz ve yalnız bıraktı. Devlet, yüz binlerce insanı canlı canlı toprağa gömdü. Kapitalizmin sermayesi yine halkın canı ve kanıyla yıkandı.

Depreme dayanıksız konutlar halkın mezar taşı oldu. Yoksulluk, kış, çaresizlik, ölüm ezilenleri üşütmeye devam ediyor. Kapitalist sistem, kendisiyle birlikte insanlığı hızla belirsiz bir yıkım ve sona doğru götürüyor. Her şeyi metalaştıran kapitalizm, yaşam gibi ölümü de metalaştırarak insanlığı çaresizliğe ve yıkıma doğru sürüklüyor.

Halk Düşmanı Faşist İktidar Yargılanmalıdır!

Deprem yerkürenin  doğal bir harektliliğinin sonucudur, insanlar için bir felaket haline gelmesi ise, toplumsal sistemin sınıfsal karakteriyle doğrudan ilgilidir. Bilim ve buna bağlı olarak teknolojinin gelişmediği zamanlarda insanların doğal felaketlerden daha büyük zarar görmesi doğaldı. İnsanlık doğanın hareketini öğrendikçe onunla uyumlu yaşamasınıda öğrendi.

2023 Seçimlerinde okun sivri ucunu neden hakim sınıf kliklerinden en gerici en faşist olanına yöneltmek zorundayız ?

Başta Emek ve Demokrasi Bloğu olmak üzere halk güçlerinin önemlice bir kesimi 2023 seçimlerinde Tayip Erdoğan ve AKP ve MHP dinci faşist iktidar blokunun önünün kesilmesini; günün isabetli siyasi taktiği olarak belirlemişken, ancak ne var ki bir kesim sol-sosyalist ve komünist güçler ise, bunun aksine; “bir faşisti indirip yerine bir başka faşistin gelmesi için oy kullanamayız” diyerek, cumhur başkanı seçiminde ‘boykot’ taktiğini, günün isabetli taktiği olarak ileri sürmekte.

Birazda Muziplik

1) Kadrolar sürekli birliktelik (mutluluğu dışarda arama) yarışına sürüklenir.

2) Yarışı beceremeyenler, geri kalanlar veyahutta ret edenler diskalifiye olur.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Sizde bizi kandırmıyorsunuz değil mi...

Ah... devrimci demokrasiciğim... ah....

İnsanların ilişkilerini kınarken, kınadığı insanlarla bozulan arasını düzeltmeye gelenlere kınadığı ilişkilerle yakalanmak....

Ve yahutta....

Katledilişinin 50. Yıldönümünde İbrahim Kaypakkaya HESAPLAŞMA, KOPUŞ VE YENİ BİR YOL

Kafasında üstü yırtık ve yamalı kahve renkli bir kasket, sırtında yerli bir askeri parka, altında ceket, kazak… üst üste giyilmiş üç tane pantolon, ayağında bir çift beyaz yünden yapılmış ve köylerde elle örülen çorap ve onun üzerinde naylon çorap, bir çift 45 numara Çelik marka lastik ayakkabı”yla tutsak edildi.1 

Sayfalar