Çarşamba Mayıs 22, 2024

Tatava yapma, bas geç

Gündemle ilgili yazmak bana göre değil.

Aklım sırrım almıyor.

Delirecem.

Seçimler 30 Martta.

31 Mart ve ardında bazıları seçimlerde uğradığı hezeyanla  ... 

Seçimlere, örgütlenmeye .... yönelik iflah olmayan proletarya köylünün haline karşı kolektiflere sokağın, mücadelenin ve kavganın yıkıcı gücünü ( Bolşevikliği ) tavsiye ediyor. 

Kimileri de, Yetmez ama evetçilerin gezideki adı: Tatava yapma, bas geçciler, diyi veriyor.

Ve daha nice şeyler.

Ya kardeşim: Durun, hele.

Sizler  ne yazdığınızın farkında mısın ?

Sizler  bilmiyor muydunuz geziyi ortaya çıkaranın  akp iktidarının halkın tüm yaşam alanı gericilikle daraltması karşısında ( sistem karşıtlığı değil ) akp karşıtlığı olarak ortaya çıktığını ?  

Gerçekten bunu bilmiyor muydunuz ?

Tavsiyelerde bulunduğunuz kolektifliğin  özgür gelecekteki  eleştirinin sefaleti yazısında eleştirdiği kolektifliğe etme kanka,  Öznelerin çıkarımının geneli ifade etmediğini söylerken beraber ıslanmamış mıydık biz bu yağmurlarda dediğini  ? 

Biliyorsanız....

Yoksa seçimlerde çıkan olumsuzluk karşısında sizlerde mi tabanınızın oylarının sayılmasında şaibeler olduğunu düşündüğünüzden bu şekilde davranıyorsunuz ?

Böyle söylemler içerisinden de değilsiniz.

Ee.. Öyleyse  bu kutuplaştırıcı tavır niye ?

Sanki bir daha ki seçimlere  katılmayacakmış gibi  

Hele, İlk önce  seçimleri değerlendir. 

Hatta en basit soruyla da işe başla.

Seçimlerin kaderini belirleyenin derginizin, gazetenizin ulaşmada esas aldığı niteliğe yatkınlarla niteler mi oldu sorusuna cevap verin ?

Sonrada....

Bir çok beldelerde şehirlere bağlanmışken

Al sana da köy.

Sen demiyor muydun beni köy ( - mün ) yağmurlarında yıkayın diye ?

Sen gitmek istemeyince  kapitalizm ayaklarına kadar getirdi.

Hadi bundan sonra şehirlerdeki belediyeleri de istiyorsan köylere yönelik politikalar oluşturmada seni görem.

Gine de......

Can, can....

Korkma,

Hepimizde Biliyoruz şehirlerdeki şehirleşmiş işçilerden vücut bulabildiğini.

Olsun yinede sen: Bünyedeki kemikleşmiş şehirleşmiş işçilerle .............

Nolur bir kezde köyüne bir gün döneceği hayalleriyle yaşan kapitalist üretim ilişkisi içerisindeki  şehirleşmiş işçilerin özlemini dile getiren teoriden de sıyrıl.

Onlara, bundan sonra şehirleşmiş işçiler toprak üretimine katılsa katılsa ancak servislere binerek fabrikaya gitmek yerine tarlalara ( devlet çiftliklerine ) gitmekle ola bilir de.

Ardından da...

Aman... 

Bana ne ya. 

Kafayı yiyecem.

Gündemle ilgili yorum yapmak bana göre değil.

Gine teori konularında yazmaya başlayacam

Zaten gündeme bakışımızı da belirleyen sahip olduğumuz teoriler değil mi?

Buna rağmende teoriler hakkında fazla yazan fazla da okuyan olmadığında oradaki kargaşa daha az. 

Daha doğrusu,

Okuyanlar ve yazarlar,  kolektifliğin  ( müziğinden tut dergisine, işleyişine kadar ) niceleşerek nitelikleşmesine ( çocukken komşunun bahçesinde meyve çalmış büyüyünce de asıl hırsız burjuvaziye yeter ki gel   ne olursan ol gine gel  ittifak edelim diyerek ne maksadıyla zeytın dalı uzattığı belli değilken  komşunun bahçesinde meyve çalan çocuklara yönelikte elleri kesilmelidir )  yaklaşımında olmasalar yazılar reyting yapacak.

Lakin ki .....

Şimdilik her  yazara yıldızlardan periyodik olarak insanlığın evrimini takip eden  bir kaç okuyucudan başka kimse de düşmüyor.

Yinede mutluyum. Mutlu oldukları için mutluyum.

94019

Ergün Aslan

Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Son Haberler

Sayfalar

Ergün Aslan

DİSİPLİN ANLAYIŞIMIZA ELEŞTİREL BİR BAKIŞ - I

Aslında bu konuyu yıllar önce kaleme aldığım “Dersim Dağlarında” ve “Mao Zedung Değerlendirmeleri” isimli kitaplarımda, yaşanan somut örnekler üzerinden irdeleyip, kendimce, genel yaklaşımın ne olması gerektiğini, özlü bir perspektif olarak ortaya koymuştum. Ancak ne var ki bu kitaplarda ki tüm diğer konular olduğu gibi, bu konu da ‘meşru muhatapları’ olması gereken kişi ve yapılarca; ‘üç maymun’ seçeneğiyle karşılanmaya devam ediyor.

TKP-ML Merkez Komite: Pratiğimizde Bilinç, Bilincimizde Rehberdir İbrahim Kaypakkaya!

Coğrafyamız komünist önderi ve Demokratik Halk Devrimi’nin sönmez meşalesi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed Hapishanesi’nde katledilmesinin 51. yılındayız. Önder yoldaşımızın 18 Mayıs 1973’te katledilmesinden sonraki yarım asırlık zaman diliminde Türkiye ve Türkiye Kürdistanı toplumsal mücadeleleri tarihinin gelişim seyri, İbrahim Kaypakkaya’nın görüşlerini sadece doğrulamakla kalmamış aynı zamanda güncel kılmıştır.

Selahattin Demirtaş'a ve bütün tutsaklara...

"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" "LI DILÊ KU DIL HÊVÎ DIKE"

Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.

Yıllardır tanırım seni.

Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.

Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.

Akraba desem, değil.

Komşu desem, hiç değil.

TKP-ML MK Siyasi Büro Üyesiyle Röportaj: “Partimiz 53. Mücadele Yılında Faşizme Karşı Savaşını Kararlılıkla Sürdürecektir”

” Kitlelerin hakim sınıfların siyasetinden bağımsız, kendi siyasetini örgütlenmesi ve dahası bir güç olarak ortaya çıkmasını önemsiyoruz. Bu anlamıyla başta İstanbul 1 Mayıs Taksim alanı olmak üzere, işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların ve halk gençliğinin 1 Mayıs’ta Alanlara çağrısını değerli ve anlamlı buluyoruz.”

– Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

– İsmim Özgür Aren. TKP-ML MK, Siyasi Büro üyesiyim.

Tayyip'i, tayyip'e olan güvende yendi

Ah... kuzucuğum ah...

Ne oldu bize böyle.

Ne oldu.

Her şey tıkırında giderken...

Neler yaşadık böyle.

Bu seferde kediler chp'nin lehine mi trafoya girdi ne

Veyahut da.... veyahut da...

"Sizin siyasetçiler bizim sermayeden bir kaç kişiyi yemeye niyetlenirde  bizde hemide hala iktidardayken sizlerden daha fazlasını ham... ham... etmeyiz mi ha..." demenin yarattığı korku uzlaşısı dolu komplo teorileriyle mi  bundan sonraki seçimleri açıklayacağız.

Yoksa... yoksa...

Daha dün bir; bu gün iki

1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!

1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Sayfalar