Cumartesi Nisan 20, 2024

Proletaryanın İktidar Mücadelesinde Strateji ve Taktiğin Kavranması:Özgür Gelecek

Kapitalist üretim basit meta üretiminden doğmuştur ve uzun bir tarihsel dönemi kapsar. Kapitalizmi olanaklı kılan üretim araçlarının özel mülkiyeti ve toplumda ücretli emeğin egemen olmasıdır. Kapitalizm sömürü üzerine kuruludur. Temel ekonomik yasası işçinin ödenmemiş emeği üzerinden elde edilen artı-değer yasasıdır. Toprağı, üretim alet ve araçlarını ellerinde bulunduran bir avuç sömürücü sınıfı halk yığınlarını açlığa mahkûm etmektedir. Daha fazla kâra odaklı olması daha fazla sömürü dolayısıyla ezilen halkta daha fazla yoksulluk açlık ve acı olarak yansıma bulur. Kapitalist sistemin insanlığa vaat edebilecekleri de ancak bunlardır.

Açlık, yoksulluk, sömürü ve daha fazla sömürü beraberinde çelişkileri de getirir. Her sınıflı toplumda(kölecilik, feodalizm) olduğu gibi Kapitalizmde de sınıflar arasında çelişkiler vardır. Kapitalist sistemin temel çelişkisi de proletarya ile burjuvazi arasındaki uzlaşmaz karşıtlık ile açıklanır. Burada burjuvazi üretim araçlarına sahip olan ve ücretli işçileri sömürmek için üretim araçlarından yaralanan sınıftır. Proletarya ise üretim ve geçim araçlarından yoksun ve bu yüzdende emek güçlerini satmak zorunda kalan sınıftır. Kapitalizm üretici güçleri geliştirerek ve toplumsallaştırarak kendi mezar kazıcısı olan bu sınıfı yani proletaryayı yaratmıştır. Sömürü ve aşırı üretim sonucunda yaşanan ekonomik bunalımlar arttıkça proletarya ile burjuvazi arasındaki çelişkiler keskinleşir, sınıf mücadelesi şiddetlenir ve halk yığınları harekete geçer. Proletarya burada insanın insan tarafından her türlü sömürüsüne karşı savaşır çünkü kendisi kıyasıya sömürülmekte olup hiç kimseyi sömürmektedir. Gerek kendi haklarını gerekse de bütün halkların çıkarları için mücadelenin zorunluluğuna inanır ve mücadele eder. Siyasal, iktisadi, ideolojik savaşım sırasında gitgide bilinçlenir ve gelişir.

Yukarıda belirttiğimiz gibi proletarya ile burjuvazi arsındaki karşıtlık kapitalist toplumdaki temel çelişmenin yani üretimin toplumsal niteliği ile mülkiyetin özel niteliği arasındaki bir yansımasıdır. Ezilen sınıflar arasında en yoğun sömürüye maruz kalanlar onlardır; ama bir arada çalıştıkları için kendilerini savunmak üzere örgütlenebilecek durumda olanlarda yine proletaryadır. Ortak düşmana karşı bir tutum takınıp ve sınıf mücadelesini büyütüp ta ki burjuvazinin iktidarını alaşağı eden kadar amansız bir savaş yürütürler. Bu mücadeleyi yürütürken de birçok araç kullanırlar. Ancak kullanılan bu araçlardan ene önemlisi olmazsa olmazı proletaryanın en bilinçli en aktif ve en cesur unsurlarından oluşan komünist partisidir. Proletaryanın en yüksek örgüt biçimidir. Proletaryanın diktatörlüğü uğruna büyük bir mücadele veren halk yığınları ile en sıkı bağları kurmuş, kaynaşmış, mücadele içinde çelikleşmiş, disiplinli ve merkezileşmiş bir KP, ancak proletaryayı nihai hedefe ulaştırır. KP’nin işçi sınıfının öncülüğünü yapabilmesi için her şeyden önce devrimci teori ile hareketin yasalarının bilgisi ile ve devrimci mücadelenin deneyimleriyle donanmış olması gerekir.

Bütün ülkelerin KP’leri bu tarihi görevi yani proletarya ile burjuvazi arsındaki sınıf mücadelesini zafere ulaştırmak proletarya diktatörlüğünü kurmak için ise yapması gereken nesnel koşullardan hareket ederek kendine doğru sağlam bir strateji ve taktik hat belirlemektedir. Strateji mücadelenin ana hattının doğrultusunu belirlemek, uygun bir plan hazırlamak, devrimin var olan aşamasının tüm süreçleri boyunca bu planın gerçekleşmesi için çalışmaktır. Bir kez belirlendikten sorma strateji değişmez değildir. Değişebilir ancak tarihi dönemeçlere göre değişir. Mesela devrimin bir aşamasından bir diğer aşamasına geçildiğinde strateji değişir yani aşamanın nesnel koşullarına göre belirlenir. Taktik ise stratejinin ir parçasıdır ona tabiidir ve ona hizmet eder. Strateji mücadelenin bütünü ile ilgilenirken taktik ise onun teke tek parçalarıyla, çarpışmalarla ilgilenir. Strateji devrimin aşamalarına göre değişirken taktik mücadele yürütülen ülke, bölge, alan vs. ile değişikliklere paralel sık sık değişebilir. Taktiğin en önemli görevi somut duruma uygun düşen ve stratejik başarıyı en emin şekilde hazırlayan mücadele yollarını araçlarını, biçimlerini bulmak ve geliştirmektir.

KP’ler strateji ve taktiğini belirlerken her ülkenin kendine özgü ekonomisinin, siyasetinin, dinsel yapısının, vb. özelliklerine uygun olarak hareket ederler. Çünkü bir savaşta zafer ya da yenilgi her şeyden önce bir bütün olarak nesnel zeminin doğru bir şekilde ele alınıp alınmadığıyla alakalı bir durumdur. Eğer bir bütün olarak durum değerlendirmesinde ciddi hata ve eksiklikler varsa strateji doğru belirlenmemişse yenilgi kaçınılmaz olur. Tıpkı satranç oyunu gibi dikkatsiz bir hamle oyunu kaybettirebilir.

Stalin yoldaş strateji ve taktiği tanımlayıp etkinlik ve uygulama alanlarını belirlerken proletarya hareketinin ilki yanına objektif ve sübjektif yanlarına vurgu yapmıştır. Objektif yani kendiliğinden unsur olarak belirtmiş ve burada KP’nin bilinçli ve düzenleyici iradesinden bağımsız olarak cereyan eden süreçlerden oluşturulduğunu söylemiştir. Örneğin; ülkenin ekonomik gelişimi, Kapitalizmin gelişmesi, eski devlet iktidarının yıkılması gibi süreçler KP’nin iradesi dışında gelişen süreçlerdir. Bunlar hareketin objektif yanını oluşturur. Stratejinin bu süreçlerle hiçbir ilgisi yoktur. Çünkü bunları ne ortandan kaldırabilir neden değiştirebilir. Sadece bunarlı hesaba katarak bunlardan yola çıkabilir. KP işçi sınıfını yönlendirirken bu süreçleri bilmek zorundadır ki hayati hatalar işlemesin. Hareketin objektif süreçleri Marksizm’in teorisi ve Marksizm’in programı tarafından araştırılır. Stratejide bu araştırmaların sonucuna dayanmalıdır.

Hareketin birde sübjektif yani bilinçli yanı vardır. Burada KP’nin belirli bir hedefe doğru, bilinçli ve sistematik bir yönlendirmesi vardır. Stratejinin asıl ilgilenmesi gereken sübjektif yandır. Objektif yanın tersine bu tamamen strateji ve taktiğin doğrudan yöneltici etkisine tabidir. Burada stratejinin uygulama alanları geniş ve çeşitlidir. Nesnel zeminden hareket ederek belirlenen bir stratejiyle mücadeleyi büyütüp hızlandırabilir ya da yanlış bir stratejiyle mücadeleyi yavaşlatıp zora sokabilir. Yani mücadeleyi hızlandırmak veya yavaşlatmak KP’nin belirlediği strateji ve taktikle alakalıdır. Birde stratejisine uygun olarak kullanılan mücadele ve örgüt biçimleriyle şiarları vardır. KP hiçbir mücadele biçimini reddetmez. Ve mücadele biçimleri de koşularla tarihi toplumsal süreçlere göre farklılaşabilir. Önemli olan strateji ve taktiğe uygun doğru mücadele biçimlerini belirleyebilmektir. Örneğin, Lenin Emperyalizm tespitini yaptıktan sonra artık eski mücadele yöntemlerinin geçersiz olduğunu, proletaryanın açık eylemler döneminin başlayıp parlamento dışı mücadele biçimlerinin öne plana çıktığını ve artık proleter devrimler çağının başladığını belirtmiştir. II. Enternasyonal partilerini eleştirirken de bunların ölümcül hatalarının yeni koşulları göremediklerini illegal ve silahlı mücadeleyi rededip eski parlamenter mücadele biçimlerinin abartılıp neredeyse biricik mücadele biçimleri haline getirmeleri olduğunu belirtmiştir. KP’nin buradaki görevi bütün mücadele biçimlerinde ustalaşmak bunları savaş alanında kullanmak, birleştirmek ve mücadeleyi büyütmektir. Eğer KP’nin strateji ve taktiği Marksizm’in teori ve programına uygunsa hiçbir mücadele biçimini reddetmez. Çünkü Marksizm her türlü soyut formüle dogmatik düşüncelere karşıdır. Mücadelenin seyri içinde ortaya çıkan çeşitli mücadele biçimlerini geliştirir, büyütür.

Aynı şey örgüt biçimleri içinde geçerlidir. Örgüt biçimleri de mücadele seyrine biçimine göre değişir. Burada KP’nin görevi bütün örgüt biçimlerinde ustalaşmak, onları geliştirmek ve bu örgütlerin çalışmalarını ustaca birleştirmeyi bilmelidir. Mücadelenin büyümesiyle, kitlelerinin bilincinin artmasıyla iktisadi e ekonomik krizlerin artmasıyla birlikte sürekli olarak yeni ve çeşitli savunma ve saldırı yöntemleri ortaya çıkarak kitle mücadelesini incelemeliyiz ve bunları geliştirmeliyiz. Örneğin bugün çok yayın olarak kullanılan sosyal medyaya bakalım. Bir on yıl öncesine kadar bir önemi olmayan sosyal medya bugün insan yaşamında örgütlenme alanında büyük bir öneme sahip. Birbirini hiç tanımayan görmeyen binlerce insan internet üzerinden örgütlenip sokağa çıkabiliyor. Burada KP’nin yapması gereken bu tür yeni araçları daha etkin bir şekilde kullanmaktır.

KP’nin kullanacağı sloganlar ve direktiflerde çok önemli bir yerde durmaktadır. Stalin yoldaş savaşın tüm seyri bakımından birliklere verilen yerinde emirler şiarlar veya yapılan çağrılar “birinci sınıf ağır top ya da birinci sınıf hızlı tanklar kadar etkilidir.” Tanımını yaparken şiar ve direktiflerin sınıf mücadelesi için büyük bir öneme sahip olduğunu vurgulamıştır. Şiar, mücadelenin yakın ya da uzak hedeflerinin belirlenmesidir. Direktif ise tüm parti üyeleri için bağlayıcı olan kitlelerin taleplerini doğru ve isabetli olarak belirleyen ve koşullar olgunlaştığında eyleme geçmenin doğrudan çağrısıdır.

Şiarları direktiflerle ya da bir ajitasyon şiarını eylem şiarıyla karıştırmamalıyız. KP’nin görevi bunların zamanında koşullarla uygun bir şekilde ustaca kullanmaktadır.

KP tarihin çeşitli aşamalarından geçerken buna paralel yeni bir hareket doğrultusu belirler. Her aşamada çeşitli mücadele yöntemleri kullanır çeşitlendirir, yeniler. KP proletaryanın iktidar mücadelesinde strateji ve taktiğini titizlikle belirlemeli, kadro, üye ve militanlarına kavratmalı ki, başarılı olabilsin.


42044

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Partizan'dan

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine

Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Sayfalar