Çarşamba Mayıs 15, 2024

Partizan: AKP Korktukça Saldırıyor; Biz Kazanacağız!

Tüm saldırılara, baskı, engelleme ve yasaklara rağmen adeta bir çığ gibi büyüyen HDP’yi durduramayan AKP, seçimlerde kan akıttı.

Dün Amed de düzenlenen ve görkemli bir kalabalığa sahne olan seçim mitinginde yaşanan saldırıda, resmi açıklamalara göre şu ana kadar dört yurtsever yaşamını yitirdi.

Kürt halkının, devrimci, ilerici güçlerin Amed de ve tüm Türkiye’de dalga dalga büyüyen direnişinden korkan egemenler, çareyi kan akıtmakta buldu. Bugüne kadar 124 yerde HDP seçim çalışmalarına yönelik gerçekleştirilen saldırıların siyasi sorumlusu AKP’dir. AKP bugüne kadar yapılan saldırılarla ilgili olarak kılını kıpırtmamış, AKP’nin polisi çoğu yerde saldırganları koruyarak saldırılara ortak olmuştur. HDP seçim büroları, çalışanları, gönüllü aktivistleri saldırıların hedefi olmuş, Mersin ve Adana’da HDP binalarına yönelik bombalı saldırılar gerçekleştirilmiş, Erzurum mitingine faşistler polisin gözü önünde kitleye saldırmış, bir HDP çalışanı araçta diri diri yakılmış, Bingöl’de HDP seçim aracını kullanan Hamdullah Öge işkence edilerek katledilmiştir.

Tüm bu saldırılar yaşanırken AKP, üç maynumu oynamış, miting meydanlarında HDP’ye hakaretle yağdırmaya, itibarsızlaştırmaya çalışmaktan geri durmamıştır.

Bugüne kadar HDP’ye yönelik saldırılarda bir kişinin bile gözaltına alınmaması ya da tutuklanmaması, ciddiye alınır hiçbir soruşturmanın yürütülmemesi ancak AKP’nin HDP’yi barajın altında bırakma konseptinin bir sonucu olabilir. Birçok il ve bölgede ırkçı ve düşmanca ifadelerle HDP’yi ve adaylarını hedef gösteren bildirilerin AKP bürolarından çıkması da bir tesadüf değildir.

Meydanlarda “400 istiyorum” diyerek açıkça AKP seçim çalışması yürüten Erdoğan’ın, başkanlık hayalleri önündeki tek engel HDP’dir. Erdoğan, daha otoriter, daha saldırgan, bütün yetkileri elinde toplayan bir başkanlık rejimi için gözünü karartmış durumdadır. Seçim süreci boyunca HDP’ye yönelik söz konusu saldırılar bunun açık bir göstergesidir. Dün Amed de yaşanan alçakça saldırı bunun ispatıdır. Erdoğan ve şürekası HDP’nin çeşitli miliyet ve inançlardan, kimlik ve cinsel yönelimlerden emekçi yığınlardan gördüğü ilgi ve sempatiyi hazmedememekte, giderek büyüyen HDP gerçekliğini gördükçe kabuslarla uyanmaktadır.

HDP’yi demokratik seçim yarışı ile yenemeyeceğini anladıkça saldırganlıkta ivmeyi yükseltmekte, çeşitli oyunları devreye sokmaktadır. Bilinmedir ki, seçimlere günler kala Şırnak ve İstanbul’da sandık müşahitlerine yönelik operasyonlar, sandıklarda yapılacak hileler için yapılan hazırlıklardır.

Tüm çabalarına rağmen AKP, HDP’nin 12 Eylül Askeri Faşist Cuntasının bir ürünü olan yüzde 10 seçim barajını yıkmasını, engelleyemeyecek o çok istediği başkanlığı getiremeyecektir. Erdoğan uğruna ülkeyi ateşe atmaktan çekinmediği başkanlık koltuğuna oturamayacaktır.

Amed de yaşanan saldırıda yaşamını yitirenlerin anısına bağlılık bugün seçim düzleminde siyasal irademize, oylarımıza sahip çıkmaktan geçmektedir.

Aylardır yoğun bir şekilde binbir engele rağmen sürdürdüğümüz mücadelemizi finale taşımak bugün için düşmana verilecek en büyük yanıttır.

7 Haziran’da Erdoğan’ın başkanlık hayallerini yerle bir edecek, AKP’nin tüm oyunlarını boşa çıkarak, biz kazanacağız!

Şehit Namirin

Oylar HDP’ye

Kahrolsun Faşist Kemalist Diktatörlük

PARTİZAN  

 

49523

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Partizan'dan

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*

Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.

Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)

Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.

Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN

Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.

Üüüü.... üüüü....

Ya.... ya...

Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.

Hom... hom.. hom...

Bunlar... bunlar... daha çok....

 Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.

 Daha çok...

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

Sayfalar