Salı Mayıs 7, 2024

Özür ve yüzlesme

Ermeni Soykırımı'nın 100.yılı anma etkinliklerinde,geride bıraktığımız 2015 yılında Türkiye'den beklenilen Özür açıklaması yine gelmedi.Acaba bir yüz yıl daha mı beklenecek ?Bu duruma şaşırmadık.İnsan veya toplumun kendi geçmişi ile yüzleşip özür dilemesi,hiç bir zaman onu değersiz kılmaz,küçük düşürmez,aksine yüceltir.Uluslararası alanda ise saygın konuma getirir.Bunun çeşitli örnekleri mevcuttur.Aksi hallerde ise Katil devlet,veya Barbarlar olarak anılmaktan kendilerini kurtaramazlar. Üstelik vizyon biçilen 2023 ''yeni Türkiye''sinde  ülke içerisinde,uluslararası toplum ile yeni generation olan diasporanın beklentilerine kulak tıkamıştır.Herkesi hayal kırıklığına uğratmıştır.

Türk devletinin bugün içinde bulunduğu durum ile hiç bir zaman Ermeni soykırımı gerçekliğini kabul etmeyecektir.Suçlamalar karşısında çaresizliğinden ''bir kulağımdan girer,diğer kulağımdan çıkar'',''ecdadımızı sorgulatmayız'',''tarihimizde soykırım lekesi yoktur'' diyerek red ve inkar etmeyi sistematik hale getirmiştir.Bu güne gelene kadar devletin uygulamaları nefret ve kinden başka bir şey olmamıştır. Koşar adım islamlaştırılan toplumda ,iyi güzel,dayanışma,dostluk,ahlak ve vicdan gibi insani değer yargılarının insanların bireyselliğe itilerek hızla kaybolduğu islamcı-faşist rejime rağmen,2008 yılında toplumun sesi,vicdanı ve onuru olan bir avuç insanın başlattığı ''özür diliyorum'' kampanyasından dahi rahatsız olunmuş ırkçı,milliyetçi,faşist damarın kabarmasıyla gündeme oturmuştu.Tabu ların yıkılması anlamında bir ilk yaşanmış akademisyen,yazar,sanatçı ve aydınların başlattığı bu kampanya devletin de kendisiyle hesaplaşmasının ve bir özür için iyi bir zemin olarak eğer düşünülseydi,demokratik,özgür,hukuk devleti için bir adım atılmış olacaktı.Ama tıkalı olan damarların by pass edilmesi,gelenekçi zihniyetin ağır basmasıyla engellendi.

İstisnasız bütün partilerin cumhuriyet tarihi boyunca birbirleri ile süregelen iktidar kavgasında birleştikleri tek nokta Ermeni düşmanlığı olmuştur.''Doğal afet depremlerden'' dahi Ermeni'leri sorumlu gösterme geleneği mevcuttur.Yalan üretme,düşman göstermede usta olmuş devlet Abdullah Öcalan'ı dahi Ermeni olarak lanse etmekten geri kalmamıştır.100.yılında Erdoğan'ın verdiği taziye mesajında olayları çarpıtan,özünden uzaklaştıran,yalan beyanatların bir parçası olarak anılacaktır.Tehcir kararını gizleyen,yollarda açlıktan,hastalıktan ve katliamlardan ölenleri,Teşkilat-ı Mahsusa'nın işlediği katliamları gizleyerek,savaş sırasında ölen insanlarla bir ve aynı göstermeye çalışması,doğal bir felaket olarak yansıtması Ermeni halkı ve diaspora tarafından kabul görmemiştir. Erdoğan'ın Ermeni'ler hakkında 13 yıllık iktidar döneminde iyi bir beyanatına bugüne kadar hiç rastlamadık.Aksine Talat Paşa'nın zihniyetinin devam etmekte olduğuna tanık olduk.Yurt dışında yaşayan 5 milyon Türk'ün varlığını görmezden gelerek.bütün dünyada ardı ardına kabul gören Ermeni soykırım yasa tasarılarına sinirlenince ''...ülkemizde 170 bin Ermeni var,70 bini benim vatandaşım,100 binini biz ülkemizde şu anda idare ediyoruz...gerekirse hadi siz de memeleketinize diye-ceğim.Bunu yapacağım...ülkemde tutmak zorunda değilim...''sözleri herkes tarafından eleştirilmiş tepki almıştı.Hrant Dink cinayetinin aydınlatılması için ''namus'' sözü halen 9 yıldır beklemededir. Aydınlatılmasını bırak,faillerin bulunmasının önüne engel olarak dikilmektedir.Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde meydanlarda Kuran-ı Kerim ile dolaşırken,bir suç olan nefret söylemi ''...çok çirkin şeyler söyleyenler oldu.Ermeni dediler...'' beyanatında sıkılmadan bulunmuştur.

C.Başkanı Erdoğan'ın İŞID'e olan desteğini görmezden gelen,Ortadoğu'da sunni eksenli politikala- rı ile halkları birbirine düşüren Kürt halkına karşı girişilen tehcir ve katliamlarda devletin yanında,zalimin safında yerlerini alan,gazeteci meslektaşlarının hapishanelerde olduğu,işçilerin, gençlerin en demokratik mücadelesiniToma ve gaz bombaları ile bastıran iktidar ve Erdoğan yanında yer alan Markar Eseyan,Etyen Mahçupyan'ların tutumu utanç vericidir.Koltuk ve geleceklerini güvence altına alabilmek için,kalemlerini satan,Erdoğan'a yaranmak için akıl hocalığına soyunan bu zavallılar,vadesi dolduktan sonra kullanılıp atılacaklarını da iyi hesaplamalıdırlar.Bunlar 100.yılında Diaspora Ermeni'lerine,uluslararası kamuoyuna ''ermeniler iyi durumda''dır algısı yaratmak için seçilen danışman milletvekilidirler..Ermeni'yi Ermeni ile vurma amaçlı bu politikaya alet olan Markar Eseyan'ı,devlet Türkiye'yi temsilen gönderdiği Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde,Ermenistan Devletinin temsilcileri tarafından ihanetle suçlanmış,Ermeni karşıtı raporlar lehine oy kullanmıştır.Sonuçta devletin sadık memuru görevini başaryla yerine getirmiştir. Bugün Cizre,Sur,Nusaybin,Diyarbakır .il ve ilçelerde yaşanan olayların sorumlusu devletin kendisidir.Suriye politikasında bütün hesapları alt üst olan,tutmayan ve bunun acısını kendi vatandaşından barbarca uygulamalar ile çıkaran ve bunlara yalan hayali gerekçeler uyduran devletin yüzü or-taya çıkmıştır.1915 soykırımı ile tarih sahnesinden Ermeni'ler (zo'lar) yok olmuş,100 yıl sonra ise bu sefer Kürt'ler (Lo)' lar soykırım ile karşı karşıya kalmışlardır.Hatalarını,suçlarını düzeltme,özür dileme geleneği olmayan ve hep ısrar eden adeta ''değişmeyeceğim'' diyen devlet bugün de aynı suçlamalar ile karşı karşıya kalmıştır.Özür dileyerek işlediği suçlar karşısında hesap veren bir devlet olmadığı için,1915'de yaşanılan olayları bugün de yaşamaktayız.''Bir daha asla'' bu topraklarda kan ve gözyaşı dökülmesini,halkların yerlerinden,yurtlarından tehcire uğramadan serbestçe yaşamasını istiyorsak devletin,Ermeni soykırım anıtı önünde  diz çökerek özür dilemesinden başka alternatifi yoktur.

Günlerdir Sur ve Cizir'de süren operasyonlarda katliamlar artık doruk noktasına ulaştı.Sokağa çıkma yasaklarının devam ettiği günlerde Özel Tim'in yaptığı anonslarda ''...ermeniler sizinle gurur duyuyor,hepiniz ermenisiniz ermeni..''diyerek gözü dönmüş çetelerin saldırılarının işaretini vermişti.Ci- zir'de iki değişik bodrum katında yaralıların ve mahsur kalan sivil vatandaşların olduğu binaya saldıran Özel harekatçılar top atışları kimya- sal gazlar ve ateşe vererek masum insanları,sivil insanları öldürdüler.Katliam yaptılar.Gen- lerinde mevcut katliam geleneğini Cizire'de yine yaşadık.Sivas-Madımak'ta aydın yazar sanatçıları yakan islamcı faşistler 23 yıl sonra bu sefer Cizire'de Madımak  benzeri bir vahşet gerçekleştirdiler.60'dan fazla sivil ve yaralı insanı diri diri yaktılar.

100 yıl önceden yaşanılan Büyük Felaket hakkında dönemi yaşayan tanıklık edenlerin söyledikleri,kaleme alıp not düştükleri beyanları,TC Devleti soykırımı red,inkar edip gizlemeye çalışsa bile bütün dünyanın gözleri önündedir.Aynı şekilde bugün devam eden Kürt katliamları karşısında sessiz kalanları,kalemlerinden kan damlayan yazarları,katliama destek sunanlar ile insanlık onurunu savunan bunun için ağır bedel ödeyenleri tarih unutmayacak,zalimleri affetmeyecektir.

Amerikan Büyükelçisi Henry Morgenthau'nun günlüklerinden   ''...Üç Ermeni havalisini tahliye ettik bile;Bitlis,Van ve Erzurum'da hiç kimse kalmadı. Türk'lerle Ermeni'ler arasındaki nefret o kadar ziyade ki irtibatı tamamen kestik...'' diyen Talat ''Anadolu'nun hiç bir yerinde Ermeni kalmayacağını,onların ancak çölde (Der-Zor ve başka yerler) yaşayabileceklerini'' söyledi.''Büyük bir hata yapıyorsun'',dedim ve cümlesini üç kez tekrarladım. ''Evet hata olabilir'',dedi, ''lakin pişman olacağımızı zannetmiyorum''

İhsan Sabri Çağlayan,Türk Dışişleri Bakanı, Ermeni parti temsilcileri ile isviçre'de yaptıkları Gizli görüşme 1977; ''Soykırım demeyin istediğiniz kadar para verelim'' Winston Churchill ,İngiltere Başbakanı  ''Bu suçun siyasi sebepler nedeniyle planlandığı ve hayata geçirildiği konusunda ,mantık çerçevesinde ,hiç bir şüphe yok.Türk topraklarını Türk'lerin emellerine karşı çıkan ve sadece Türkiye'nin ortadan kalkması haline hayata geçebilecek emeller besleyen,hristiyan bir ırktan temizleme fırsatı ortaya çıkmıştı''.

ABD Başkanı  Theodore Roosevelt , 1918  ''Ermeni katliamı savaş yıllarında işlenmiş en büyük suçtur''. Talat Paşa Davası bilirkişilerinden Dr.Johannes Lepsius ; ''Tehcir kararı Jön türk komitesi tarafından alındı.Dahiliye Nazırı Talat Paşa ve Harbiye Nazırı,Enver Paşa tarafından planlanarak Jön Türk teşkilatı tarafından uygulandı''

Nazı Hikmet'in  ''Akşam Gezintisi '' şiirinden ; ''Bakkal Karabet'in ışıkları yanmış Affetmedi bu Ermeni vatandaş Kürt dağlarında babasının kesilmesini  Fakat seviyor seni Çünkü sen de affetmedin Bu karayı sürenleri,Türk halkının alnına  ''

Dr.Karl Liebknecht'in 11 Ocak 1916 Reichstag oturumunda verdiği soru önergesi ;  ''I.Soru :Süregelen savaş sırasında Türk İmparatorluğunda Ermeni halkının yer ve yurtlarından sürülmüşve yüzbinlercesinin boğazlanmış olduğu,imparatorluk şovalyesinin malumu mudur?İmparatorluk şovalyesi gerekli cezaların verilmesi,Türkiye'de kalan ermeni nufusun durumunun iyileştirilmesi ve bu gibi korkunç olayların bir daha tekrarlanmaması için,Türk hükümetiyle ne gibi görüşmelerde bulunmuştur ?

II.Soru:İmparatorluk şovalyesi,Profesör Lepsius'un Ermeni'lerin mutlak imhasından söz ettiğini ve Türkiye'nin hristiyan ahalisinin bu dehşetten Alman hükümetini sorumlu tuttuğunu da biliyor mu ?''.

Yılmaz  Güney'in Paris Yüksek Mahkemesine 1984 yılında verdiği dilekçe ; ''Bu soykırımın gerçek olduğu ,bana göre hiç bir kuşkuya yer bırakmamaktadır.'' Osmanlı kralı Sultan Abdülhamit ; ''Erkek kadın ya da çocukları kurtarmaya çalışan haindir'' Tacy Atkinson ,Amerikalı misyoner, 16.7.1915  ''Bu seyahatin hikayesini yazmaya cesaretim yok,Arkadaşlarım on bine yakın ceset gördüler.''

Rossler , Almanya'nın Halep Konsolosu  27.7.1915  ''sayıları,otuz bin civarında  olan Teşkilat-ı Mahsusa'nın katliamlar için hapishanelerden salıverilen ve ünüforma giydirilen mahkumları,sürgün konvoylarının geçmesi için saptanan yerlere bir plan çerçevesinde yerleştirildi.''

 Louis Aragon , Fransız yazar ;  ''...Dönemin Türk hükümetince özenle hazırlanan program çerçevesinde ,yaş ve cinsiyet ayırımı yapılmaksızın ,1,5 milyona yakın Ermeni'nin hunharca ,sürekli olarak katline sebebiyet veren o korkunç olayları birkaç kelimeye sığdırmak mümkün değildir...

Ermeni'ler oluk gibi akan kanı olmadık eziyetleri,çöllere sevkiyatı,ölüm yolculuğunu, maruz kaldıkları,açlığı,susuzluğu,salgın hastalıkları ve her türlü işkenceleri unutamazlar.1,5 milyon kurbanı unutmak ise olanaksız..''

Ernest Hemingway,  ABD'li yazar ;  ''...En kötü durumda olanlar,çocuklarını yitirmiş kadınlardı.Evlatlarından bir türlü ayrıla mamaktaydılar.Bu kadınlardan bazıları altı gün boyunca ölen evlatlarının cesedini yanında  taşıyordu kimseye vermiyorlardı.Sonunda mecburen ellerinden aldılar...''

Jacqes de Morgan , Fransız bilim adamı ; ''Batı Ermeni'lerinin tehcir edilmesinden başka  ne olabilir.Yaşanan bu korkunç dehşeti anlatacak,zenginlikte hiç bir dil yoktur '' Comm G.Gorrını, İtalya'nın Trabzon Konsolosu, 25.8.1915 ; ''Benim bölgemde 24 Haziran'dan sonra Ermeni'ler ''tehcire'' uğratıldı.Yani evlerinden zorla çıkarılıp muhafız ve jandarma gözetiminde bilinmeyen bir yere götürüldüler.Pek azı için tehcirin anlamı,gidilecek yer olan Mezopotamya içleriydi.Beşte dördü için ise yollarda benzeri görülmemiş,duyulmamış zalimlikler sonucunda ölüm anlamına geliyordu.

Tehcir'in resmen ilan emri İstanbul'dan gelmişti.Merkezi hükümetin kararı kesindi.Herkes boyun büküp sonuçlara katlanmaya razı oldu.Konsoloslar araya girdi.Hiç değilse kadın ve çocukları kurtarmaya çalıştılar.İ ve T Cemiyeti'nin yerel şubesinin müdahalesi ve istanbul'dan yeni gelen emirler yüzünden girişimimiz başarısızlığa uğradı.''

Darlen ,Sovyet tarihçi , akademisyen ; ''Ermeni halkının yok edilmesi,planlanmış ve ilkesel olarak kararlaştırılmıştır''

 Volkan Vural ,Emekli Türk Büyükelçisi ,2008 ''Ermeni ve Rum'lar tektat vatandaş olsun,yaşananlar cumhuriyete yakışmıyor.Ben yetkili olsam özür dilerim.Verdiğimiz acılardan ötürü.Rumlardan,Ermeni'lerden özür dileriz.Bizim gibi bir devletin yapması gereken budur.Osmanlı'da tehcire uğramış Ermeni'lere ve 6/7 eylül'de gönderilen Rum'lara devlet ''ben sana ve senin soyundan gelenlere tekrar vatandaş olma hakkını veriyorum'' demeli.Ermeni sorununu tarihçi değil,siyasetçi çözer.Gerçeklerin bilinmediğne katılmıyorum.Tarihi gerçekler biliniyor.Sorun bilinenlerin nasıl algılanıp geleceği nasıl etkileyceğidir ''

Ahmet Altan ,Gazeteci yazar ,2008 ''Ah Ahparik ittihatçılar insafsız bir soykırım gerçekleştirdiler çok insafsız.Türk olduğumuz için insanların çekmiş oldukları acıları görmezden mi geleceğiz?İttihatçılar çok günah işlediler.Çok insan öldürdüler.Bir soyu kırıp geçirdiler.Ve biz yıllarca  öldürülen bu insanların yakınlarına sevdikleri için bir ağıt yakmasını bile yasakladık.Bir ağıt bile çok gördük.Sakına ''onlar da bizi öldürdü'' demeyin.Bunu söylemek gerçekten ayıp,Rus sınırındaki çetecilerle,Bursa'daki ermeni kadının,Adana'daki yaşlı adamın,Sivas'taki bebeğin ne ilgisi var'' Ermeni olmaktan başka..''

Azmi Süslü,Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı,5.10.1999''Van'da,Muş'ta,Bingöl'de,Iğdır'da,Erzurum'da  ve Anadolu'nun birçok köşesinde Türk'ler Ermeni'lerin katliamlarına  maruz kalmıştır.Amerikalı bir gurup parlamenter de yaptığı incelemede bir milyon müslüman,Türkün katledildiğini tespit ve kabul etmiştir'' diye konuştu.Bugüne kadar toplu mezarların açılmamasının ''şehitlerimizin rahatsız olmamaları'' anlayışından kaynaklandığını işaret eden....'' Valery Bryusov ,Rus şaiir ,1917  ''Türk'ler eskiden beri kendi bildik politikalarını sürdürüyorlar.Timurlenk bile yapmaya cesaret edemeyeceği son derece korkunç ve kitlesel katliamlar tarihin her döneminde aralıksız gerçekleştirmişlerdir.''

Fayez Al-Hüseyin ,Arap Politikacı-avukat 1917 ''Kim bu kahraman ve talihsiz halkın yaşayan tanığının düşünce ve duygularını tarif edebilir.Cesareti ve güçlü iradesiyle dünyayı şaşırtan bu halkı kim tanımlayabilir.Daha düne kadar Osmanlı imparatorluğu'nun en gayretkeş,en dirençli,ve en ilerici uluslarından biriyken,şimdilik belleklerde anı oldu ''.

Orhan Pamuk,2006 Nobel Edebiyat ödülü alan yazar  ''Türk'ler bu topraklarda 30bin Kürt,1milyon da Ermeni'yi öldürdü ve kimse bundan söz etmeye cesaret edemiyor.Bunu ben yapıyorum,bundan dolayı benden nefret ediyorlar''

İlya Ehrenburg ,Rus gazeteci ,yazar ''...eskiye ait bir hikaye hatırladım,anlatmaya kendimi mecbur hissediyorum.1926'da Trabzon'a gitmiştim.Sovyet konsolosu çalışanı bana,Ermeni'lere ait eski bir manastırın berbat edilmiş kabartma figürlerini gösteriyor.Bundan 10 yıl kadar önce ,Dahiliye Nazır'ı Talat Paşa'nın emriyle Türk'lerin,Ermeni'leri topyekün katlettiklerini anlatıyordu.Sivas'a göndereceğiz bahanesiyle,bed-bahtları gemilere dolduruyor.Bu gemilerse ermeni'leri denize döküp bomboş geri dönüyordu..''

Joseph Markwart , Alman bilim adamı ,1916 ''Anayasa'nın ilanından sonra bile Türk politikasının ana sloganı Ermeni'ler olmazsa , Ermeni sorunu da olmaz olmuştur ''

Hasan Cemal Gazeteci,yazar,Cemal Paşa'nın torunu, 25.2.2012 ''...Ermeniler acaba  ''Cemal Paşa'nın torunu''yla kendi acılarını paylaşmak istiyorlar mıydı, isterler miydi ? Bilemedim.Ama sonra Erivan'da güneşin etrafı kızıla boyayarak sisler içinde doğduğu o sabah vaktini anımsadım. Ermeni Soykırımı anıtı'na Üç beyaz karanfil bırakırken kendi başıma mırıldanmıştım : ''Sevgili Hrant,beni buraya senin acıların getirdi,senin ve atalarının, o acılarını anlamaya, yüreğimde hissetmeye çalışıyor ve paylaşıyorum.Rahat uyu kardeşim''....

Robert Melson ,Uluslararası soykırım Araştırmaları Der.Bşk'nı ,2005  ''24 Nisan 1915'te I.Dünya Savaşı örtüsü altında Osmanlı İmparatorluğu'nun Jöntürk hükümeti silahsız Ermeni azınlık ahalisinin sistematik soykırımını başlattı.Doğrudan öldürme,açlık işkence ve zorunlu ölüm yürüyüşleri yoluyla bir milyondan fazla Ermeni yok edildi.Bir milyonu ise sürekli olarak göç etti.Bu yüzden eski bir uygarlık 2.500 yıllık anayurdundan çıkarıldı.'' Taner Akçam ,Gazeteci,yazar,tarihçi ''Jön Türk rejimiyle 1923'te kurulan Cumhuriyet arasında derin bir süreklilik vardır''

Rafael Lemkin,Jenosid-Soykırım kavramını yaratan Polonyalı hukuk adamı ''...Bir zamanlar doğuda olan Avrupa'nın göbeğinde de olabileceği konusunda uyarmak için....Jenosid ile ilgilenmeye başladım çünkü bir çok kez gerçekleşti,önce Ermeni'lerin başına geldi,ardından da  Hitler harekete geçti...Türkiye'de hristiyan olmaktan başka suçu olmayan 1.200.000 ermeni ölüme gönderilmişti.Savaştan sonra 150 Türk savaş suçlusu tutuklandı.Britanya hükümeti tarafından Malta'ya gönderildi....bir gün delegeler gazetelerde Türk savaş suçlularının serbest kaldıklarını okudular....bir millet toptan öldürülmüştü ve suçlular serbest kalmıştı.bu beni şok etti.Ne- den bir adam bir adamı öldürünce cezalandırılır?Niye bir milyon insanın öldürülmesi,bir tek kişinin öldürülmesinden daha az suçtur?....Kendimi sayıları giderek artan kurbanların yerine koydum...''

TBMM'de,2016 yılı Diyanet İşleri Bakanlığı'nın bütçesi görüşülürken bugüne kadar yapılan 86 bin caminin yanlış olan kıblesinin düzeltilmesi için milyonlarca dolar ödenek ayrıldı.Yapılacak olan ''kıble tespit çalışmaları'',için yurt dışına ''kıble tespit uzmanı'' yetiştirilmek üzere elemanların gönderilmesine karar veridi.Din'e hiç bir zaman inanmayan,toplumu uyutmanın bir aracı olarak halkın duygularını istismar eden Erdoğan ve AKP'cilerin kıblesi ayakkabı kutularına gizlenen euro ile dolarlardır.Ezilen,sömürülen,aşağılanan,hor görülen,mazlum halkların kıblesi ise İnsanlıktır. Munzur'lardır,Toros'lardır,Cudi'lerdir,Ararat'lardır,Sur'lardır,Cizire'lerdir. 

45779

Agop Ekmekciyan

Özellikle azınlıklar üzerine yazdığı yazılarıyla tanıdığımız yazarımız,diğer birçok konuda da makaleleriyle tanınmaktadır.

agop@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Agop Ekmekciyan

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*

Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.

Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)

Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.

Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN

Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.

Üüüü.... üüüü....

Ya.... ya...

Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.

Hom... hom.. hom...

Bunlar... bunlar... daha çok....

 Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.

 Daha çok...

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Sayfalar