Pazartesi Nisan 29, 2024

Özgür Gelecek’i Susturamazsınız; Çünkü Gerçekler Devrimcidir!

T.C devletinin devrimci, demokrat ve muhalif kesimlere yönelik baskıları artarak devam ediyor.

Şimdilerde çokça konuşulan ve esas hedefi devrimci, demokrat, yurtsever güçler olan “iç güvenlik“ tartışması ile yeni bir saldırı ve baskı politikası devreye giriyor.

Gerek yasaları gerek farklı baskı mekanizmaları ile muhalif kesimi sindirmek isteyen TC, sadece yasaları ile değil “ajanlaştırma, işbirliği” vb yöntemlere de başvurmakta.

TC’nin daima hedefinde olan devrimci basında elbette bundan “nasibini” almaktadır.

Bu anlamda öteden beri devlet, çeşitli baskı ve saldırı taktiklerini ara ara devreye sokmaktadır.

Gazetemize yönelik çeşitli zamanlarda yapılan operasyonlar, gazete çalışanlarımıza yönelik gözaltı ve tutuklamaların yanı sıra çeşitli baskı araçları ile sindirme politikalarını devreye sokan devlet ve polisi bugünlerde gazetemiz Özgür gelecek İzmir muhabirine yönelik çeşitli baskı politikalarını devreye sokmuştur.

Polis ve jandarma, korkutma ve olmadı ajanlaştırma, ya da aile ile “dostane ilişkiler” geliştirme gayreti içine girmiştir.

Daha önce pek çok defa gazetemiz İzmir muhabirimizi arayan polis, “İzmir emniyetinden arıyorum, emniyete gelip ifade vermeniz gerekiyor” vb. cümlelerle, muhabirimizi emniyete çağırmış, muhabirimizin, “hakkımda bir soruşturma varsa savcılığa giderim” yaklaşımı üzerine pes etmiş ve aramayı bırakmıştı.

Devlet baskılarını bu defa aile ile ilişkiye geçerek sürdürmek istemiş olacak ki, bu kez de ailenin yaşadığı köyde, evine jandarma göndermişti.

Geçtiğimiz günlerde muhabirimizin Dersim’de yaşayan ailesinin evine giden jandarma muhabirimizin ailesine “kızınızın terör örgütleriyle ilişkisi var bunun için geldik” demiş ailenin tepki göstermesi üzerine papaz rolüne soyunarak “bizim görevimiz bu, size bilgi vermeye geldik, içeri girelim sohbet edelim” demiştir. Ailenin yeniden tepki göstermesi ve görüşmek ve, bilgi almak istemedikleri söylemesi üzerine jandarma bu defa aileyi korkutmak, tedirgin etmek amacıyla olsa gerek, “bilgi istemediğinize dair bir kâğıt imzalamanız lazım, imza için tekrar geleceğiz” diyerek baskılarının devam edeceğinin mesajını vermiştir. Daha önce çeşitli “bahanelerle” muhabirimizin evine giden jandarma belli ki korkutma, ya da ajanlık teklif etme gibi her zaman kullana geldiği yöntemlerinde ısrar edecektir.

Ancak gazetemize, muhabirlerimize yönelik bu tarz baskılar, özgür basın geleneğinin bir parçası olan gazetemizi engelleyemez.

Bizler devrimci, sosyalist, özgür basın olarak, işçi ve emekçilerin, tüm ezilenlerin sesi olmaya devam edeceğiz.

Dün bize ve diğer özgür basına, çalışanlarına yönelik bu baskılar sonuç vermedi, bugünde vermeyecektir.

Bizler ezilenlerin sesi, soluğu olmaya devam edeceğiz. Suzan Zengin’in kalemi kalemimiz, Deniz Fırat’ın objektifleri, objektiflerimizdir diyerek, devrimci mücadele içindeki rolümüzle çalışmalarımıza devam edeceğiz.

Özgür gelecek susmadı susmayacak

Devrimci basın susturulamaz

Özgür Gelecek Gazetesi


62873

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Partizan'dan

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*

Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.

Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)

Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.

Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN

Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.

Üüüü.... üüüü....

Ya.... ya...

Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.

Hom... hom.. hom...

Bunlar... bunlar... daha çok....

 Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.

 Daha çok...

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Sayfalar