Çarşamba Mayıs 15, 2024

Onun Işıklı yolunda yürümeye devam ediyoruz

Emekçiler yoldaşlar,

İbrahim Kaypakkaya yoldaş bundan tam 42 yıl önce Kemalist faşist diktatörlükçe Diyarbakır hapishanesinde katledildi. Genç bir komünist olarak yoldaş Kaypakkaya’nın TKP/ML’nin kurucusu ve ideolojik önderi olduğunu bilen faşist diktatörlük onu katletmekle fikirlerini ve kurduğu partinin de yok olacağını sanıyordu. Ancak düşman aldanmıştı, evet, Komünist önderin katledilmesi partimiz açısından büyük bir kayıptı, ancak onun takipçileri ve savunucuları 43 yıldır onun ışıklı yolunda yürümeye devam ediyorlar.

Partimiz 43 yıllık mücadele tarihi aynı zamanda bir direniş tarihidir. Yüzlerce yoldaşımızı yitirdiğimiz bu mücadelede partimiz sınıf mücadelesinin denizinde kulaç atmaya devam ediyor. Kararlıyız, dün olduğu gibi bugün de demokratik halk devrimi ve sosyalizm uğruna savaşımımız devam ediyor.

Partimiz yeni büyük atılımlar için var gücüyle çalışıyor. Dersim´den Kobanê´ye örülen direniş hattı ile işçi sınıfının, öğrencilerin, kadınların ve Kürt emekçilerinin umudu olmayı sürdürüyor. Kobanê’deki direnişte yerini alan partimizin IŞİD adlı gerici faşist örgütlemeyi geriletmede ve yenilgiye uğratmada tereddütsüz bir şekilde Kürt direniş güçlerinin yanında yer almasıyla umudu daha da büyütmüştür.

Kardeşler,

2015 yılı Ermeni soykırımının 100. Yılı. Dönemin Osmanlı Devleti 24 Nisan 1915 tarihinde bir buçuk milyon civarında Ermeni’yi katletti. Ermeni soykırımı dönemin İttihat ve Terakki hükümetinin; yeni bir ulus yaratma, yeni bir yayılmacı politikanın hayata geçirilmesinin bir sonucuydu. Birinci emperyalist paylaşım savaşı, Osmanlı’nın Rusya’ya karşı girişeceği bir savaşta, Ermenilerin Rusya’nın yanında yer alabileceklerinden hareketle Ermeniler başta olmak üzere; azınlıklar soykırıma ve katliama uğratıldılar. Soykırım tam bir plan dâhilinde oldu. Önce Ermeni aydınları kapsamlı bir şekilde tutuklandı. Böylece yapılacak katliamın dünyaya duyurulması engellenecek ve Osmanlı rahat hareket edecekti. Böyle de oldu. Bine yakın Ermeni aydını bir gecede kurşuna dizildi. Ardından tüm Ermeni erkekleri askere alındı, önceleri amele taburlarında çalıştırılan Ermeniler sonradan topluca katledildi. Geriye kalan Ermeni kadınları, çocuklar ve yaşlılar topluca Suriye’ye doğru tehcire gönderildiler. Geçtikleri tüm yerlerde kendilerine eşlik eden Osmanlı askerleri ve bir kısım Kürt feodalleri tarafından katledildiler.
 

Ermeni soykırımında dönemin Alman hükümetinin de payını unutmamak gerekir. Osmanlı ordusunun kilit mevzilerinde görev alan Alman subaylar, soykırımın olacağını önceden biliyorlardı. Almanya’nın bundan haberi vardı ve sesini çıkarmadı. Örneğin 1915 yılında katliamdan kaçıp Musa dağına saklanan Ermenileri kuşatan askerlere Alman subay komuta ediyordu. Keza Urfa’da Ermeni direnişini kırmada Osmanlı subayının yardımcısı Alman subayı Von Reichenberg idi. Almaya, Ermeni soykırımının 100. yılında bu sorumluluğunu artık kabul etmelidir. 

Kaypakkaya yoldaş bu soykırımı bundan tam 43 yıl öncede lanetlemiş ve Ermeni soykırımının tarihsel haksızlığına değinerek bugünleri işaret etmiştir. Kaypakkaya’nın ulusal sorun çözümlemeleri bu bakımından muazzam bir derinliğe sahiptir. Onun görüşleri referans alınmadan ilerlemek ve ulusal sorunda nihai çözümü aramak imkânsızdır.

Yoldaşlar,

Dünyamız büyük alt üst oluşlara gebe. Dünyanın her yerinde iç savaşlar, işgaller devam ediyor. Yoksulluk adeta ezilenlerin kaderiymiş gibi propaganda ediliyor. Ortadoğu bir kan denizine dönüşmüş, IŞİD adlı faşist güruh bölgedeki Kürtleri, Ezidileri, Şii Arapları, Türkmenleri ve bölgedeki emekçi halkı katletmeye devam ediyor. Emperyalistlerin petrol için yapmadıkları kötülük kalmadı. Silah tekelleri iç savaşları tetikleyerek muazzam paralar kazanmaya devam ediyorlar.

İnsanlığın tek kurtuluşu sosyalizmde. Ülkemiz coğrafyası tüm gelişmelerden bağımsız değil. 13 yıllık AKP hükümeti devletteki egemenliğini pekiştirerek saltanatını saraylarda sürdürüyor. Her gün yeni bir yasa çıkartarak, baskı ve saldırılarına yasal kılıflar geçiriyorlar. Polise verilen geniş yetkilerle gösteri ve protesto haklarını kullananlara silahla saldıran polis ve jandarma çocuklar başta olmak üzere her gün birilerini katletmekteler.

AKP, şimdi 2015 Haziran genel seçimlerine hazırlanıyor. Tüm planları bu genel seçimde de tek başına iktidara gelmektir. Şimdiden hazırlıklarına başladığı propagandanın baş köşesine yine Kürtleri koyan AKP, sözde Kürt açılımı ve üzerinden puan toplamaya çalışıyor. Son Diyarbakır gezisinde Kürtçeyi öğrenmek istediğini söyleyen Davutoğlu’nun ikiyüzlülüğü ne kadar da belli oluyordu. Daha Kürtçenin bir eğitim dili olduğunu kabul etmeyen bu başbakan, Kürtçe öğrenmekten söz ediyorsa, bunun bir seçim yatırımı olduğuna şüphe yoktur. Halkımız 2015 Haziran genel seçiminde AKP ve tüm düzen partilerinin oyunlarını boşa çıkartacaktır. Bu gücümüz vardır!

Kardeşler,

Katledilişinin 42. Yılında Komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşı anmak için düzenlediğimiz geceye tüm ilerici, devrimci ve yurtseverleri katılmaya ve bize güç vermeye çağırıyoruz.


60118

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Son Haberler

Sayfalar

Proletarya Partisi

İBRAHİM KAYPAKKAYA’DAN ÖĞRENMEK[*]

 

“İşçi sınıfının

ekmekten çok

onura ihtiyacı var.”[1]

 

Patika Dergisi (PD): İbrahim Kaypakkaya’nın katledilmesinin üzerinden 50 yıl geçti. 50. yılında Kaypakkaya’yı özgün kılan nedir?

 

Sibel Özbudun (SÖ): İbrahim Kaypakkaya’nın 68 devrimci hareketi içerisindeki, onu hem kendi bağlamı, hem de günümüz açısından “özgün” kılan, bence “süreklilik içinde kopuştan kopuş”u temsil etmesidir.

Sosyalizm/Komünizm Nedir? (MLPD Programı)

Sosyalizm ve komünizm hakkında düşündüklerinde birçok insanın aklından geçen sorulara bazı yanıtlar.

Sosyalizm nedir ki?

 Sosyalizm, kapitalizmin toplumsal alternatifidir. Günümüzün devlet-tekel kapitalizminde, uluslararası tekeller kendilerini tamamen devlete tabi kılmış ve tekelci sermayenin organları devlet aygıtının organlarıyla birleşmiştir. Tüm toplum üzerinde çok yönlü egemenliklerini kurmuşlardır. Aynı zamanda, hakim olan uluslararasılaşmış üretim tarzı, dünyanın birleşik sosyalist devletleri için maddi hazırlığı tamamlamıştır.

Dinci-Faşist Gericiliğin Merkezi: Emperyalist Türk Devleti

Özellikle son 15 yıldır dinci (müslüman) gericiliğin merkezi olduğu rahatlıkla söylenebilir. ABD'nin Afganistan ve Irak'ı işgali ve peşinden Kuzey Afrika ülkelerindeki 2010 ayaklanmaları ve Mısır'da geçici olarak Müslüman Kardeşler örgütünün iktidara gelmesi ve peşinden Suriye'de geliştirilen olaylar, Türk devletine, dinci AKP'nin de iktidarda olması, yeni bir emperyalist yayılma politikasını benimsetmiştir.

KAYPAKKAYA’DAN KALAN…[*]

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Türkiye’nin geleceği çelikten yoğruluyor;

belki biz olmayacağız ama

bu çelik aldığı suyu unutmayacak.”[1]

 

18 MAYIS | Umudu Büyütmeye Devam Ediyoruz

"Kaypakkaya'nın kurduğu parti ve oluşturduğu program etrafında elli yıldan fazla bir süredir kavgasını sürdüren yoldaşları büyük bir mücadele ve direniş geleneği yarattılar. Kaypakkaya'nın görüşlerini büyük bedeller ödeyerek bu günlere taşıdılar, taşımaya devam ediyorlar..."

 

Tam 50 yıl önce 1973’ün 18 Mayıs’ında 1971 silahlı devrimci çıkışının “komünist yüzü” İbrahim Kaypakkaya, Amed Hapishanesi’nde Kemalist faşist diktatörlük tarafından katledildi.

“Cabbar”laşan Ermeni (Nubar Ozanyan)

Sonu gelmez Ermeni-Kürt düşmanlığı üzerinden yaratılan büyük korku, bilinçleri kuşatıp yürekleri tutsak almaya devam ediyor. Aradan 108 yıl geçmesine karşın Ermenilerin baskı görme, işini kaybetme vb. korkularından dolayı kendilerini inkar ederek kimliklerini gizlemelerinin trajik hikayeleri yazılmaya devam ediyor. Her an baskı görecekleri endişesiyle güvercin tedirginliği içinde yaşamaya devam ediyorlar.

Soykırımlara Karşı Direnişi Büyütelim!

 

Seçim Tavrı(Mız): Oyumuz Devrime![*]

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Vekil inançların

raf ömrü kısadır.”[1]

 

Umudun Adı ve Devrime Çağırıydı Yılmaz Güney[1]

“Bir pratik,

bir ideolojinin aracılığıyla

ve bir ideolojinin içinde vardır.”[2]

 

Reis Çelik’in, “Düzene başkaldırmış korkusuz bir devrimci”[3] diye betimlediği Onu; hayatının her alanında uçlarda yaşayan korkusuz, sahici insanı; hakikât savaşçısı komünist Yılmaz Güney’i nasıl anlatabiliriz? Bunu çok düşündüm. Sorumun yanıtını da yine Yılmaz Güney’in üç karesindeydi…

‘ÜMÜŞ EYLÜL KÜLTÜR-SANAT’A YANITLAR[*]

 

“Kâğıda dokunan kalem,

kibritten daha çok yangın çıkarır.”[1]

 

Ümüş Eylül Kültür-Sanat/ Hasan Şahingöz (HS): Sizce yazarlık nedir? Yazarlığın ayırt edici özellikleri nelerdir? Kime, neden yazar denir?

Temel Demirer (TD): “11. Tez”ci eyleminin saflarında, “Yazmak eylemdir; yazarlık ise son saatin işçiliği,” diyenlerden ve elime her kalem alışımda Friedrich Engels’in, “El yalnızca emeğin organı olmayıp, aynı zamanda emeğin ürünüdür,” uyarısını anımsayanlardanım.

 

Ben Ölüyorsam Sizde Ölün: Seçimleri (Kılıçdaroğlu'nu Boykot)

Proletaryalar faydacıdır; yararlanmasını bilene.

Seçimler ilginç bir şey.

Herkes seçimlerin neler değiştirip değiştirmeyeceğini tartışıyor.

Ama kime göre neye göre?

Devrimcilere göre mi proletaryalara göre mi?

Şayet tartıştığımız seçimlerin sisteme karşı devrimcilerin yaşamlarında neler değiştirip değiştirmeyeceği  ise...

İnanın dün olduğu gibi bu günde seçimlerin devrimcilere karşı sistemin davranışlarında herhangi bir şey değiştirmeyeceğini herkesbiliyor..

Sistem yine devrimcileri gördüğü her yerde katletmeye çalışacak.

Sayfalar