Perşembe Mayıs 23, 2024

Kıss... Kıss... Ayeste... Ayeste...

Biz sıradan proletaryaların özgürce üretebilmesi için daha çok şeyler yapması gerekir değil mi ?

Hani nerede bahis ettikleri; etiklik,  ahlakılık... kurallar, disiplin, sadakat...

Üzenlere üzülmeyecem... üzenlere üzülmeyecem... üzenlere üzülmeyecem....

Çal kemancı.

Ali' de gitse, Veli' de  gelse bizler için hiç bir şey değişmeyecek.

Yirmisinde yoldaş, kırkında gardaş, altmışında kankiiii.…

Bireyin zaaflarını ortaya çıkaran nedenlerle değilde bireyin zaaflarıyla yola çıkmak kime ne kazandırmıştır ki kanki ?

Zaten biz sıradan proletaryaların bir şeyler üretebilmesi çok zor.

Heledeki  bizi, bizden daha çok düşünerek tek ses görükebilmek, ruh sağlığımızın bozulmaması içinde kendine vazife çıkaranların olduğunu düşünürseniz üretebilmemizin ne kadar da imkansız kılındığını sizlerde anlarsınız.

Biz sıradan proletaryaların üretebilmek için faydalandığı tek kaynak içerisinde yer aldığımız yaşam kavgası.

Orada özgürce konumlanırig, şekil alırig....

Ötekileştirmelerin esaretine düşmüş siyaseti kendimize yakın kişilere ulaştırıyoruz mantığıyla....  komünizmi sosyalizmin örgülerinde aramayan teoriyle... hiç bir işin üstesinde gelemeyeceğimizi bilir...

Seçilenler seçenleri denetleyemez, seçenler seçilenler denetlemek isterse diyede teptirler almışlardır nağralarımızı gönül rıhatlığıyla atarig.

Duymayanlarla ...  böyle değil diyenlerle...de... okuduğumuz darbeler tarihlerinin sayfaları içerisinde sen şakrak olur oynarig.

Lenini kıskandırırcasına.

Kemiklerinide sızlatırcasına da...

 

Samimi /samimi olmayını değil / samimi bir dergiyi, dostu.... eleştirirkende sami bir dergide ortaya çıkan bürokrasizmin, ötekileştirmelerin derginin kendini gelişime, dönüşüme örgütleyemesi sonucu demesinden de... üslubunu tercih etmesinden de...  bir direm bir şey anlamamamışçasına.

Dostun, yapının... hatalarını sıralarken ruhunu reviyonistler ele geçirmiş / geçirmek istiyor olduğunu idaa etmeden, ispatlamaya çalışmadan bunu yaparız.

Bunlar da bir insanda marksit bakış açısı, dili... avrupayılılık.  oluşturabilmeye yeter mi bilmem.

Bunu da bizi, bizden daha çok düşünerek ........ kendine vazife çıkaranlar cevaplasın değil mi ?

Ne olsa onlar okumuş onlar yazmış.

Onlar taşrayı, avrupayı... görmüş.

Bizim büyükler anelerine sağdık çocukları yemek yeşin diye ayakta dururken çocukları onlarla sörfaya oturup yeyip,  içmiş.

Sıradan proletaryalardan gelen her türlü eleştiriyde onlar hoş karşılamayı  destur eylemiş değil mi ?

Öyle olunca da onlar söylesin değil mi ?

Nankörlüğü.. ..

Kaderin cilvesini...

Taa... ilk baştan beride kurucu unsurun sosyo ekonomik yapın en zayıf halkası olması nedeniyle birbirlerinden habersiz, her şeyi,  üstlerin astları - astlarında üstleri için yaptığını.

Yerelin yoğunluğunu, köylününde köylügünü... yitirmiş alanlarda, zihinlerde ... örgütlenmeye çalışmanın nasıl da zayıfı / taliyi /  esasın iktidara gelme baskısında kurtardığını...  devriminin kahramanları haline getirdiğini....

Onlar anlatsın değil mi ?

Bakıyorum... bakıyorum...

Göremiyorum.... Göremiyorum...

Yoksa.... yoksa....

Kör mü oldum ne ?

Gördüm... gördüm..

Tuuu....

Onlarda bizim gibi.

Lakin evrim zinciri içerisinde bizim üst  /alt /  perde de yaşadığımızı onlar daha bir alt  / üst /  perde de yaşıyor.

Küreleşmeye, devrimin objektif koşullarının derinleşip derinleşmediğine,  kitleye bakışlarını abd, ingiltere, almanya.... ya bakarak yapıyorlar.

Kurbağayı kuyunun dışında gösteren hikayede bu işte

Ali' de gitse Veli' de gelse bizler için hiç bir şey değişmeyeceğinin hikayeside....

Seçilenlerle, seçenlerin en iyi yapabildiklerinin ispatı...

Ne yaparsa yapsınlar ne ederse etsinler birbirinde uzağa düşmemeleri.

Bu da sağlıklı insanlar için ne kadar da doğrudur bilemiyorum.

Ne zamandan beliri de proletaryanin gözlendiği abd, ingiltere,  almanya..  yi incelerken Marksin dilinin değiştiğini,  proletaryanin abd, ingiltere, almanya.. ya özgü olmadığını, kapitalizme özgü olduğunu,  kapitalizmin görüktüğü her yerde de proletaryanin ortaya çıktığı şekle büründüğünü,  kapitalizmin yol açtığı sonuçlara da Marksin bürünen bakış açısıylada bakmayda terk ettiğimizi de bilemiyorum.

Biz sıradan proletaryaların özgürce üretebilmesi  için daha çok şeyler yapması gerekir değil mi ?

Hani nerede bahis ettikleri etiklik,  ahlakılık... kurallar, disiplin, sadakat...

Üzenlere üzülmeyecem... üzenlere üzülmeyecem.... üzenlere üzülmeyecem....

Çal kemancı. 

46365

Ercan Binay’dan mektup var Abdullah KALAY’a özgürlük!

“Zulümle abad olunmaz.”[2]

 

Cumhuriyet Bayramı' Ve Bagımsız Türkiye Hangi Sınıfın Ideolojisidir?

'Cumhuriyet Bayrami' Ve Bagimsiz Turkiye Hangi Sinifin Ideolojisidir?

 

'Bir Marksist toplumsal uzlasmaya degil, sinif mucadelesine dayanir' der Lenin.

Sinif mucadelesi ise tekduze bir rota izlemez.Tarihin her toplumsal akisinda farkli bicimler olarak karsimiza cikar. Komunistler iradeci-idealist degil dialektik olguculuga dayanir. Canlidir Marksistin dunyasi, basma kalip, tekduze, soyut ilkeler ve kaliplar bakisi burjuvazinin dunya gorusudur.

 

Solu Liberalleştirmek

 

Sol’u liberalleştirme; onu devrimci özünden kopararak, burjuva düzen içi bir hareket haline getirme ve burjuva sistemine karşı toplumsal devrimci alternatif olmaktan çıkarma çabaları, solun tarihi kadar eskidir. Toplumun burjuva-proleter kampa bölünmesinden bu yana da, burjuvazi, sol’u sol olmaktan çıkarmanın her türlü yolunu denemeye, şiddetin yanında, ideolojik ve siyasal olarak onu yozlaştırmaya özel bir önem verdi. 

Kürdistan ve "Demokratikleşme"

Kürdistan tarihi açısından 90'lı yılların en önemli olgusu Kürdistan ulusal kurtuluşçuluğunun kadrosu,hemen hepsi bağımsızlıkçı çizgide binlerce Kürd aydınının imha edilmiş olmasıdır.Öylesine bir soykırım ki hesabını gören de soran da yok,ortalık da "barış"çılardan ve "unutmaya ve affetmeye hazırız"cılardan geçilmiyor.Kürdistani stratejik aklın ve ulusal kurtuluşçuluğun taşıyıcısı bu kategorinin imha edilmesi,kalan yerli/yerel aydınların Türki metropollara ya da yurtdışına kaçması/kaçırtılması ve eşzamanlı olarak Kürdistan köylülüğünün sömürgecilerce Kürdistan dışına göçertilmesinin ulusal

Iki Birlesir Bir Olur Ya Da HDP

Iki Birlesir Bir Olur Ya Da HDP


Ertugrul Kurkcu ''Halkin uzerine bilgelik tesis etmek degil, halkin bilgeligini temel alan bir partiyiz'' diyor...Kongreye Apo ve Recep kutlama mesajlari yolluyor!

 Tum milliyetlerden Isci-Koyluler Revizyonizmi gormuyor ve alkisliyorsunuz!

 Sunu diyor sizlere Kurkcu; Isciler-Koyluler ,Marksizm-Leninizm gibi sizi kurtarmaya calisan akimlara kapilmayin...!

Bölünmek için Birlesin


Bölünmek için Birlesin!

Bir Maoist hayati iki ucundan kavrar her zaman; Burjuvazi ve Proleterya ucundan. Birin iki oldugunu kavramamis bir kafa Marksist bir kafa degildir.
Komunist partiler icin Demokratik-Merkeziyetcilikin tek bir anlami vardir; Demokrasi KP lerde Burjuvaziyi temsil eder; Merkeziyetcilik Proleteryayi temsil eder....

Yaranın Merhemini cellattan mı isteyecegiz!

           Yeğişe Çarents   15 Mart 1921  Yer Berlin Charlottenburg semti,

   İttihat ve Terakki Cemiyeti başkanı,İç işleri bakanı,1915 Ermeni Soykırımı'ndan birinci de rece sorumlu,1,5 milyon Ermeni'nin ölümüne sebep olan Tehcir kararnamesi'nde imzası bulunan Talat Paşa Erzincanlı Soğomon Tehleryan tarafından öldürüldü.  Ermeni soykırımı'nda ölenlerin İntikamını almak için Talat Paşa Berlin'in en işlek caddesinde gündüz vakti ensesinden vurularak Ermeni halkı adına cezalandırıldı.Kaçarken polisler tarafından yakalandı.Direniş göstermedi.

Şiirin Şairleri, Şairlerin Şiiri -

“Biz bu kitapları ne zaman okuduk ve niçin her satırını çizip notlar düştük kıyılarına”[1]

“Herkes gider, şiir kalır,” der İbrahim Tenekeci.Doğrudur; öyledir…

Şiirin tarihi şaire doğru akarken; “Şiir kelime kaynar. Bir kazandır, dumanlar tüter içinden,” der Ahmet İnam…

İnsan ruhunun ve yaşamın derinliklerine nüfuz eden şiir ölmez, öldürülemez; çünkü ölümsüzdür…

Hayır; ‘Buz’[2] başlıklı yapıtı ile ‘2011 Turgut Uyar Şiir Ödülü’ne değer görülen Osman Özçakar’ın, “Şiir biraz da sözcüklerle manipülasyon yapma işidir,” tespitine katılmak mümkün değil.

Yeni Süreçte Bize Düşen Görevler/ Hasan Aksu

 

Dine Savas Acmak Dini Guclendirir; Ama Dinle Uzlasmak Da Dini Guclendirir

 
 
Dine Savas Acmak Dini Guclendirir; Ama Dinle Uzlasmak Da Dini Guclendirir; Din Sinif Mucadelesindeki Rolune Gore Ele Alinir!
Herseyleri yalan, demogoji, carpitma, sahtekarlik...

Alevi Açılımı mı, İzzettin'in Hançeri mi ?

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın okyanus ötesinde ikamet eden Fethullah Gülen hocayla ve Alevi toplumunun her dönem sisteme yedeklenmesi, demokrasi, temel hak ve özgürlüklerle kimlik mücadelesinden uzaklaştırılması için gönüllü olarak çalışan İzzettin Doğan’ın son asimilasyon projesi çalışması netleşmeye başladı.

 

Sayfalar