Cumartesi Nisan 20, 2024

Kıss... Kıss... Ayeste... Ayeste...

Biz sıradan proletaryaların özgürce üretebilmesi için daha çok şeyler yapması gerekir değil mi ?

Hani nerede bahis ettikleri; etiklik,  ahlakılık... kurallar, disiplin, sadakat...

Üzenlere üzülmeyecem... üzenlere üzülmeyecem... üzenlere üzülmeyecem....

Çal kemancı.

Ali' de gitse, Veli' de  gelse bizler için hiç bir şey değişmeyecek.

Yirmisinde yoldaş, kırkında gardaş, altmışında kankiiii.…

Bireyin zaaflarını ortaya çıkaran nedenlerle değilde bireyin zaaflarıyla yola çıkmak kime ne kazandırmıştır ki kanki ?

Zaten biz sıradan proletaryaların bir şeyler üretebilmesi çok zor.

Heledeki  bizi, bizden daha çok düşünerek tek ses görükebilmek, ruh sağlığımızın bozulmaması içinde kendine vazife çıkaranların olduğunu düşünürseniz üretebilmemizin ne kadar da imkansız kılındığını sizlerde anlarsınız.

Biz sıradan proletaryaların üretebilmek için faydalandığı tek kaynak içerisinde yer aldığımız yaşam kavgası.

Orada özgürce konumlanırig, şekil alırig....

Ötekileştirmelerin esaretine düşmüş siyaseti kendimize yakın kişilere ulaştırıyoruz mantığıyla....  komünizmi sosyalizmin örgülerinde aramayan teoriyle... hiç bir işin üstesinde gelemeyeceğimizi bilir...

Seçilenler seçenleri denetleyemez, seçenler seçilenler denetlemek isterse diyede teptirler almışlardır nağralarımızı gönül rıhatlığıyla atarig.

Duymayanlarla ...  böyle değil diyenlerle...de... okuduğumuz darbeler tarihlerinin sayfaları içerisinde sen şakrak olur oynarig.

Lenini kıskandırırcasına.

Kemiklerinide sızlatırcasına da...

 

Samimi /samimi olmayını değil / samimi bir dergiyi, dostu.... eleştirirkende sami bir dergide ortaya çıkan bürokrasizmin, ötekileştirmelerin derginin kendini gelişime, dönüşüme örgütleyemesi sonucu demesinden de... üslubunu tercih etmesinden de...  bir direm bir şey anlamamamışçasına.

Dostun, yapının... hatalarını sıralarken ruhunu reviyonistler ele geçirmiş / geçirmek istiyor olduğunu idaa etmeden, ispatlamaya çalışmadan bunu yaparız.

Bunlar da bir insanda marksit bakış açısı, dili... avrupayılılık.  oluşturabilmeye yeter mi bilmem.

Bunu da bizi, bizden daha çok düşünerek ........ kendine vazife çıkaranlar cevaplasın değil mi ?

Ne olsa onlar okumuş onlar yazmış.

Onlar taşrayı, avrupayı... görmüş.

Bizim büyükler anelerine sağdık çocukları yemek yeşin diye ayakta dururken çocukları onlarla sörfaya oturup yeyip,  içmiş.

Sıradan proletaryalardan gelen her türlü eleştiriyde onlar hoş karşılamayı  destur eylemiş değil mi ?

Öyle olunca da onlar söylesin değil mi ?

Nankörlüğü.. ..

Kaderin cilvesini...

Taa... ilk baştan beride kurucu unsurun sosyo ekonomik yapın en zayıf halkası olması nedeniyle birbirlerinden habersiz, her şeyi,  üstlerin astları - astlarında üstleri için yaptığını.

Yerelin yoğunluğunu, köylününde köylügünü... yitirmiş alanlarda, zihinlerde ... örgütlenmeye çalışmanın nasıl da zayıfı / taliyi /  esasın iktidara gelme baskısında kurtardığını...  devriminin kahramanları haline getirdiğini....

Onlar anlatsın değil mi ?

Bakıyorum... bakıyorum...

Göremiyorum.... Göremiyorum...

Yoksa.... yoksa....

Kör mü oldum ne ?

Gördüm... gördüm..

Tuuu....

Onlarda bizim gibi.

Lakin evrim zinciri içerisinde bizim üst  /alt /  perde de yaşadığımızı onlar daha bir alt  / üst /  perde de yaşıyor.

Küreleşmeye, devrimin objektif koşullarının derinleşip derinleşmediğine,  kitleye bakışlarını abd, ingiltere, almanya.... ya bakarak yapıyorlar.

Kurbağayı kuyunun dışında gösteren hikayede bu işte

Ali' de gitse Veli' de gelse bizler için hiç bir şey değişmeyeceğinin hikayeside....

Seçilenlerle, seçenlerin en iyi yapabildiklerinin ispatı...

Ne yaparsa yapsınlar ne ederse etsinler birbirinde uzağa düşmemeleri.

Bu da sağlıklı insanlar için ne kadar da doğrudur bilemiyorum.

Ne zamandan beliri de proletaryanin gözlendiği abd, ingiltere,  almanya..  yi incelerken Marksin dilinin değiştiğini,  proletaryanin abd, ingiltere, almanya.. ya özgü olmadığını, kapitalizme özgü olduğunu,  kapitalizmin görüktüğü her yerde de proletaryanin ortaya çıktığı şekle büründüğünü,  kapitalizmin yol açtığı sonuçlara da Marksin bürünen bakış açısıylada bakmayda terk ettiğimizi de bilemiyorum.

Biz sıradan proletaryaların özgürce üretebilmesi  için daha çok şeyler yapması gerekir değil mi ?

Hani nerede bahis ettikleri etiklik,  ahlakılık... kurallar, disiplin, sadakat...

Üzenlere üzülmeyecem... üzenlere üzülmeyecem.... üzenlere üzülmeyecem....

Çal kemancı. 

45931

Ergün Aslan

Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Son Haberler

Ergün Aslan

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine

Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Sayfalar