Pazartesi Nisan 29, 2024

KIMSENIN KUŞKUSU OLMASIN; ONLARI MUTLAKA YENECEĞIZ![1]

 

 

“Belki de asıl ustalık budur;

her zaman acemi olmayı bilmek.”[2]

 

Yedi düvel dört iklimden hoş geldiniz…

Dersim’den, Diyarbekir’den, Antakya’dan, Çorum’dan, Sivas’dan, Samsun’dan, Ardahan’dan, İzmir’den, Adana’dan, Antep’den yani “Nuh’a beşikler veren” kadim Anadolu’nun dört bir yanından buraya gelen yoksullar, işçiler, Kürtler, Araplar, Ermeniler, Çerkezler, Lazlar, Aleviler, kadınlar, gençler, çocuklar yani ötekileştirilen mağdurlar, madunlar, ezilenler, sefa getirdiniz…

Biz; çığlıklarımızla kocaman bir çığ oluşturmak için buradayız; ele ele omuz omuza zindanlarda direnen açlık grevcileriyle, Dersim’in Botan’ın yükseklerinde özgürlük türküsü söyleyenlerle, varoşlardaki yoksulların öfkesi ve çarklarının başındaki işçilerin azmiyle buradayız…

Biz halkız; hani lanetli egemenlerin, aşına ekmeğine, umuduna el koyduğu, sömürmekle kalmayıp, zindanlara doldurduğu yoksullarız…

Biz buradayız; çünkü yoksuluz, sömürülüyoruz…

Biz buradayız; çünkü inkâr edilip eziliyoruz, ötekileştirilerek asimile ediliyoruz…

Biz buradayız; çünkü ataerkil zorbalığın mağdurlarıyız…

Biz buradayız; çünkü emperyalist saldırganlığın, sürdürülemez kapitalist barbarlığın kurbanlarıyız…

Biz buradayız; çünkü ABD beslemesi T.“C” terörünün hedefiyiz…

* * * * *

Mahmut Alınak’ın, “Sözün tam anlamıyla dev bir tımarhaneyi andırıyordu. Orada zengin-fakir herkes para hastalığına yakalanmıştı. Girdiği her yere düşmanlık tohumları eken para maddeleşmiş bir Tanrı mertebesine yükselmişti. (...) Hayatı, akıl ve aklın düzene koyduğu ışık duruluğundaki duygular değil, kan ve ter kokan para ve kaba kuvvet yönlendiriyordu,”[3] diye tarif ettiği zulmün tam orta yerinde umutla aşkı ve hayatı savunuyoruz…

Bir hayalimiz var…

İnsanın insana kulluğu nihayete ersin…

Geceleri aç yatılmayıp, sabahın köründe kalkılmasın, soğukta titrenmesin…

Çocuklar doyasıya süt içebilsin, motorları maviliklere sürebilsin…

Kürtler, Ermeniler, Araplar, Çerkesler, Lazlar, Süryaniler ve ötekiler özgür ve eşit olabilsin ki, Kürtlerin köyleri bir daha yakılmasın, Ermeniler’le Süryaniler soykırıma maruz kalmasın, Çerkesler ile Lazlar asimile edilmesin…

Zindanlara gerek kalmasın; kelepçelerden pulluk, zindanlardan müze yapılsın…

Kadınlar, ikinci cins olmanın ataerkil zulmünde kurtulup, özgürleşsinler…

Aleviler Dersim’leri, Sivas’ları, Çorum’ları, Maraş’ları yaşamasınlar bir daha…

* * * * *

Korkunun kaynağının bilgisizlik, teslimiyet ve atalet olduğundan ve de hayalimizin, egemen korkuyu yenerek gerçekleştirileceğinden şüphe duymuyoruz…

Bilmekteyiz ki tarihi değiştirenler, ancak ve ancak egemen korkuyu aşarak, ezilenlerin kendisi hakkındaki düşüncelerini değiştirmeyi başaranlardır.

Bir insan, aklındakileri söyleyecek; umutlarını, hayallerini haykıracak cesareti olmadığında korkar.

Korkuyu aşmak için haykırmak, itiraz etmek, başkaldırmak “olmazsa olmaz”dır…

Hem de Ulrike Meinhof’un, “Köleler, özgür olmak isteyenlerden nefret ederler!”; Emiliano Zapata’nın, “Dizlerimin üstünde yaşamaktansa, ayaklarımın üstünde ölmeyi tercih ederim… “Yurda ve halkın özgürlüğüne düşman olanlar, her zaman halkın soylu davası uğrunda kendilerini feda edenlere haydut gözüyle bakmışlardır”; Rosa Luxemburg’un, “İnsan iki ucundan yanan bir mum gibi olmalı,” sözlerini anımsayıp, anımsatarak…

Evet, ezilenler yani biz, cellatlar(ımız)a saygı duymamalı, “kurban” edilmekten nefret etmeyi öğrenmeli, öğretmeliyiz…

Bunun içinde “Yarın bambaşka bir insan olacağım,” ertelemeciliğinden vazgeçip, itiraz etmeye, başkaldırmaya bugünden başlamalıyız; William Shakespeare’in, ‘Macbeth’teki, “Yarın sonra yine yarın, yarın diyerek küçük adımlarla ömrün son hecesine kadar ilerleyecektir zaman,” sözlerini anımsayarak!

* * * * *

Hayalimizi gerçekleştirmek yolundaki her isyan, kaçınılmaz tehlikelerle yüzleşmek zorundadır elbet…

Kuşku yoktur ki, yüzleştikleri her ortak tehlike ezilenleri birleştirir.

Tehlikelere göğüs germe azmi, korkunun iktidarını yerle yeksan ederken; ezilenlere de, hiç çekinmemeyi, hiçbir şeyden kaçmamayı, boyun eğmemeyi, yani isyan etmeyi öğretir…

“Bu mümkün mü?” ikirciminden muzdarip olanlar; Dante’nin, “Küçük bir kıvılcım, yangına sebep olur”; Shakespeare’in, “Koca selleri meydana getirenler, küçük dereciklerdir,” uyarılarına kulak vermelidir…

Unutulmasın, ezilenleri güçlü kılan tek şey gerçektir. Ve gerçek, gecikmeyi sevmez, ömrü ise sonsuzdur…

Gerçek, insanın her yerde iyiyi bulmasına, iyiye ulaşmasına imkân sunarken; her gerçeğin her kulağa göre olmadığını “es” geçmeden vurgulanmalı: Gerçek, olması gerektiği kadar ve cesaretle dillendirilmelidir.

* * * * *

Hayır, coğrafyamızın üzerinde esen karayelleri; coğrafyamızdaki kapkara vicdansızlığın yıkımını, zorbalığını görmezden gelmiyorum…

Unutmayın; “İnsan için vicdanı özgürlük konusu da olabilir, hapishanesi de,” diyen Zahit Atam’ın eklediği üzere: “Hapishaneler bir toplumun riya aynasıdır… Özgür olmak isteyenler sürülür oraya…”

Bu gerçeğin bilincinde yarasalardan esinlenen; sınıf nefretiyle bilenen; cellatların (c)ezaevleriyle betimlenen kötülük ve riyanın yarattığı tabloyu “es” geçmiyorum…

Biliyorum, görüyorum: Kimileri artık inanamıyor; kimileri artık sevemiyor; kimileri artık ne istediğini bilmiyor; yani inanmaktan, istemekten, sevmekten, yapabilmek ve bilmekten vazgeçtiler… Teslim oldular, boyun eğdiler… Düşlerinden arınıp, bencilliğin buzlu sularında başkalaştılar… Zalimin hain ve arsız uşağına dönüştüler…

Ama aldırmayın zaman geçer, devran döner; yıkılır sarayı, zindanı zalimin elbet bir gün…

İşte biz; o bir gün için inanmaktan, istemekten, sevmekten, yapabilmekten, bilmekten ve başkaldırmaktan asla vazgeçmeyeceğiz…

Çünkü “Kim aç varsa hepsi ben/ Kaç hasta varsa hepsi ben/ Kaç insan önlerinde dönen/ İşsiz hammal hepsi ben,” diyen Sezai Karakoç’un altını çizdiği üzere biz, hepimiz eşitliğin, özgürlüğün türküsünü söylüyoruz umutlu bir öfkeyle o bir gün için…

Hani idam sehpasına çıkmadan önce kaleme aldığı dizelerinde Mustafa Özenç’in haykırdığı üzere…

“O büyük gün geldiğinde/ ben kim bilir kaç yıldan beri,/ ebedi yatağımda, toprağın derinliklerinde/ sonsuz bir uykuda uyuyor olacağım./

Fakat alınca ne zamandır beklediğim haberi,/ uyanıp, sesimi kimse duymadan/ O büyük zaferin tarifsiz coşkusuyla,/ kara toprağın altından, ben de haykıracağım./

Unutup geçmişte kalan acı dünü,/ kim bilir belki bir kış günü,/ üzerimi yorgan gibi kaplayan/ bembeyaz karın soğuğundan.../ Ya da sonbahar mevsiminde,/ kemiklerime işleyen yağmurdan duyacağım./

Ve milyonları saran o doyulmaz sevince/ ben de sessizce ortak olacağım./

Mevsim ilkbahar, sıcak bir yaz olsa da,/ gece gündüz farketmez, ben her zaman hazırım./

Adımın yazıldığı taş bile yıkılsa da,/ kalmamış da olsa şu dünyada mezarım,/ hatırlayıp tek canlı gelmese başucuma,/ O müjdeyi ben doğadan alacağım./

Nasırlı ellerce yaratılan o görkemli bayrama/ hiç kimse farketmeden ben de katılacağım.”

* * * * *

Onları yeneceğiz; kimsenin bundan kuşkusu olmasın!

Onları ekmek ve özgürlük için…

Boynu bükük hercai menekşeler, çocuklar, aşk ve hayat için…

Bizi bırakıp gidenler için…

Aydınlık geleceğimiz için yeneceğiz…

Milyonuncu kez olsa da yineliyorum; onları yeneceğiz; kimsenin bundan kuşkusu olmasın!

Çünkü biz Spartaküs’ün, Demirci Kawa’nın, Şeyh Bedrettin’in, Pir Sultan’ın torunlarıyız…

Çünkü biz Marx’ın, Lenin’in, Rosa Lüxemburg’un, Mao’nun, Che’nin, Ulrike Meinhof’un, Mustafa Suphi’nin, Nâzım Hikmet’in, Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın, Behice Boran’ın, Mihri Belli’nin, Deniz Gezmiş’in, Mahir Çayan’ın, İbrahim Kaypakaya’nın, Barbara Anna Kirstler’in, Suzan Zengin’in, Berna Ünsal’ın, Ökkeş Karaoğlu’nun, Mazlum Doğan’ın, Mahsum Kormaz’ın, Kemal Pir’in, zindanlarda direnenlerin yoldaşlarıyız…

* * * * *

Onları yeneceğiz…

Onları yenmek için tüm düşmanlarınız arasında en tehlikelisinin, “Dost(umuz)” gibi görünen olduğunu unutmadan şimdi düşmanlarımıza karşı umutla, dirençle silahlanmalıyız…

Umut ve direnci kuşanmak, bizlere serüven, güç, coşku, gelişme, kendimizi ve dünyayı dönüştürme olanağı vaat eden bir imkândır.

Söz konusu imkânı ezilenlerin devrimci örgütlülüğüyle değerlendirebiliriz.

Bunu hayata geçirirken de Malcolm X.’in, “Şiddetin avukatlığını yaptığım anlamına gelmesin, ama aynı zamanda, nefsi müdafaa için şiddet kullanılmasına karşı değilim. Nefsi müdafaada olunca ona şiddet demem, aklını kullanmak derim,” sözlerinin altını defalarca çizmeliyiz…

“Tarih için verilen mücadeleye şimdilerde kimlik mücadelesi deniyor”ken;[4] unutulmasın: Yerkürenin her yerinde, sarayları inşa eden bizleriz. O hâlde bu egemenliği kanı, canı pahasına inşa eden biz işçiler, yoksullar, ezilenler, sömürücülerin saraylarını da yıkabiliriz…

Çünkü yıkıp, eşitlikçi-özgür bir dünyayı inşa edebiliriz. Bunun içinde biz yıkımlardan hiç mi hiç korkmuyoruz; yıkımın üzerinde kardeşlik ve eşitlikle kuracağımızdan şüphe etmiyoruz!

Bu nedenle de, ne kadar yakıcı olursa olsun güneşe sırtımızı dönmüyoruz; korkmuyoruz!

Bunun içinde Bertolt Brecht gibi, “Bir banka soymak, bir banka açmaktan daha büyük bir suç değildir… “Hiçbir şey bilmeyen cahildir, ama bilip de susan ahlâksızdır… “Gerçeği bilmeyen sadece aptaldır. Fakat gerçeği bilen ve ona yalan diyen, suçludur, canidir…”

Noam Chomsky gibi, “Eşitlik olmadan demokrasi olmaz…”

Jean Paul Sartre gibi, “Umutsuzluk; insanlığın kendine karşı hazırlayabileceği suikastların en korkuncudur, umutsuzluk manevi bir intihardır…”

W. Shakespeare gibi, “Çabucak koca bir ateş yakmak isteyenler, cılız samanları tutuşturmakla işe başlarlar…”

Ludwig Wittgenstein gibi, “Ancak kendinde devrim yapabilen devrimci olabilir…”

Murathan Mungan gibi, “Kimse çıktığı yolda kendisi kalmaz. Yol insanı başkalaştırır…”

Ursula Kroeber Le Guin gibi, “Vermediğiniz şeyi alamazsınız. Devrim’i yapamazsınız. Devrim olabilirsiniz ancak. Devrim ya ruhunuzdadır ya da hiçbir yerde değildir…” diye haykıracağız!

* * * * *

Şafak Pavey’in, “Toplumdaki gerginlik beni endişelendiriyor,” diye betimlediği imkân ve tehlike tablo bizi “endişendirmiyor”ken; bir kez daha tekrarlıyorum: Onları yeneceğiz; kimsenin bundan kuşkusu olmasın!

Spartaküs’le, Demirci Kawa’yla, Şeyh Bedrettin’le, Pir Sultan’la, Marx’la, Lenin’le, Rosa Lüxburg’la, Mao’yla, Che’yle, Ulrike Meinhoff’la, Mustafa Suphi’yle, Nâzım Hikmet’le, Dr. Hikmet Kıvılcımlı’yla, Behice Boran’la, Mihri Belli’yle, Deniz Gezmiş’le, Mahir Çayan’la, İbrahim Kaypakaya’yla, Barbara Anna Kirstler’le, Suzan Zengin’le, Berna Ünsal’la, Ökkeş Karaoğlu’yla, Mazlum Doğan’la, Mahsum Kormaz’la, Kemal Pir’le, zindanlarda direnenlerle yani halklaşan gerçeğimizle onları mutlaka yeneceğiz…

Bizi mülksüzleştirenleri mülksüzleştireceğiz… vurgusu eşliğinde Kemal Özer’in, ‘Bir Yol Ayırımındasın’ dizeleriyle noktalıyorum diyeceklerimi:

“Ey ‘ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin’/ diyenlere övgüyle yüreğini açan,/ ama kendi içinde boğan kendi sesini,/ gücünü başkasının gücüne katmayan/ sana sesleniyorum, bak avuçlarına…/ /

Öyle bir yol ayrımındasın ki artık,/ mümkün değil tek başına savunman hiçbir şeyi,/ ya kalmana boyun eğeceksin ayaklar altında,/ ya alacaksın direnenlerin yanında yerini,/ sahip çıkmak için yaşamın aydınlığına...”

 

9 Kasım 2012 11:41:13, Ankara.

 

N O T L A R

[1] Tohum Kültür Merkezi’nin 11 Kasım 2012 tarihinde İstanbul’da düzenlediği “Umudu Tohumca Büyütüyoruz Şöleni”nde yapılan konuşma… Kaldıraç, No:138, Aralık 2012…

[2] Turgut Uyar.

[3] Mahmut Alınak, Köpekler Manifestosu, Jan Yayınevi, 2012.

[4] Beatriz Sarlo, Geçmiş Zaman, çev: Peral Bayaz Charum, Metis Yay., 2012.

105269

Temel Demirer

Hakkında

Objektifiz ama tarafsız değiliz. Tarafsız olmak korkaklıktır. Çünkü insan doğru ve yanlış arasında tarafsız olamaz.BiyografiKendimden söz etmenin pek anlamlı ve “şık” olmadığına inanan biri olarak çok düşündüm...
Ne yazacağımı kestiremedim...
Ve nihayet şunları diyebilmenin en doğrusu olduğuna karar kıldım...
“İnsana ait hiçbir şey bana yabancı değil,” diyen(lerden);
dünyaya aşağıdan bakan(lardan);
kendi kuşağımla müthiş bir serüveni yaşayan(lardan);
yaşadıklarımdan asla pişman olmayan(lardan);
ve hatta yaşadıklarımı yaşamış olmayı bir onur ve şans addeden(lerden);
John Maxwell’in, “İnsanlar, onları ne kadar umursadığımızı bilmedikçe, ne kadar bildiğimizi umursamazlar...”; Bertolt Brecht’in, “Yenilgilerimiz, rezalete karşı savaşa katılanlarımızın yeterince kalabalık olmadığından başka bir anlama gelmez”; V. İ. Lenin’in, “Silah kullanmasını öğrenmeyen, silah elde etmeye çalışmayan bir ezilen sınıf, ancak köle muamelesi görmeye layıktır,” sözlerine müthiş değer veren(lerden);
sevdasız kavga, kavgasız sevda olmaz diyen(lerden);
bir afet-i devrana aşık olan(lardan);
hâlâ “tek yol devrim” gerçeğine bağlı olan(lardan);
ve nihayet “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek!” diyen(lerin) safındaki sıradan, vasıfsız, herhangi biriyim...
54 tevellütlüyüm... Kemal’den olma Necla’dan doğmayım... Çorum ili Kale mahallesi nüfusuna kayıtlıyım...
Okur yazarım...
Ve nihayet hâlen “sakıncalı” dedikleri(nden) ve GBT’lerindeyse sabıkalıyım...
11.01.2004 14:32:09, Ankara.

TÜRKİYE’DE YAYINLANAN KİTAPLARIM

* GÖZ GÖRMEZ BİLİNÇ GÖRÜR, Hazırlayan: Mehmet Özer, Nota Bene Yay., 2012, 152 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ORTADOĞU: YALANCI BAHAR, Derleyen: Babür Pınar-Recai Ulutaş, Nitelik Kitap, 2012, 448 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2009 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2011, 434 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* BEYOND GLOBALIZATION – WORLD LEARNING/ INTERNATIONAL HONORS PROGRAM TURKEY READER 2011/12, Derleyenler: Yücel Demirer - Sibel Özbudun, 2011, 476 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif), (“Geopolitics of Turkey in the US-EU-Mideast Triangle”- Temel Demirer)


* EMPERYALİZM VE ULUSAL SORUN, Derleyen: Babür Pınar-Muzaffer İlhan Erdost, Nitelik Kitap, 2011, 335 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* İSMAİL BEŞİKÇİ, Derleyenler: Barış Ünlü-Ozan Değer, İletişim Yay., 2011, 589 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SESİNİ YİTİREN ŞEHİR SİVAS, Editör: Mehmet Özer, Çankaya Belediyesi Yay., Temmuz 2011, 304 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2009 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2010, 659 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KRİZ, KAPİTALİZM, İSYAN, Ütopya Yay., 2010, 559 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KRİZ VE HAYAT YAZILARI: BİR TAŞ DA SİZ ATIN, Ütopya Yay., 2010, 464 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ASLOLAN DEVRİMİN GÜNDEMİDİR, Kaldıraç Yay., 2010, 784 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* TEKEL DİRENİŞİ DERSLERİ 2010-SENDİKALARIMIZI GERİ ALACAĞIZ, Kaldıraç Yay., 2010, 206 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA: İSYAN HEP VARDI!, Sibel Özbudun (der.), Kaldıraç Yay., Ocak 2010, 661 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KUŞATMAYI YARMAK: EĞİTİM, BİLİM VE AYDINLAR, Kaldıraç Yayınevi, Ekim 2009, 392 sayfa, Temel Demirer-Sibel Özbudun.


* ALMANAK-2008 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2009, 608 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* HAK(SIZLIK), HUKUK(SUZLUK) MU? “SUÇUMUZ İNSAN OLMAK”!, (Sibel Özbudun’un önsözüyle), Kardelen Yay., Nisan 2009, 365 sayfa, Temel Demirer.


* HRANT’IN KATİL(LER)İ… (Sait Çetinoğlu’nun önsözüyle), Pêrî Yayınları, Şubat 2009, 336 sayfa, Temel Demirer.


* LİBERALİZM/MUHAFAZAKÂRLIK KISKACINDA KADIN, Kaldıraç Yayınevi, Şubat 2009, 237 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2007 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2008, 456 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* “HAYIR, EVET’TEN ÖNCE GELİR”! HUKUK(SUZLUK) YAZILARI, Ütopya Yay., Mayıs 2008, 496 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* “SÖYLENECEK YALAN KALMADI” İNSAN HAK(SIZLIK)LARI, Ütopya Yay., Mayıs 2008, 510 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA’DA İSYANIN TARİHİ, Hazırlayan: Sibel Özbudun, Ütopya Yay., 2008, 549 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESEL KAPİTALİZMİ MEŞRULAŞTIRAN SÖYLEMLER, Editör: Fikret Başkaya, Özgür Üniversite Kitaplığı: 67, Maki Yay., 2008, 218 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YABANCILAŞMA VE..., Ütopya Yay., 2008, 316 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)
* ALMANAK-2006 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2007, 654 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MİLLİYETÇİLİK, YURTSEVERLİK VE SOL, Editör: Fikret Başkaya, Özgür Üniversite Kitaplığı: 65, Maki Yay., 2007, 212 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA’DAKİ GELİŞMELER, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi, Ankara-2007, 34 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞME, KADIN VE ‘YENİ’-ATAERKİ, Ütopya Yayınevi, Ankara-2007, 228 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* İMPARATORUN SOYTARISI EGEMEN MEDYA, Ütopya Yayınevi, Ankara-2007, 319 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2005 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2006, 439 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* “DERİN” MİLLİYETÇİLİĞİN SİYASAL İKTİSADI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 384 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MAFYA NARKOEKONOMİ VE SUSURLUK / ŞEMDİNLİ, Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 379 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* AVRUPA BİRLİĞİ VE “ÇOKKÜLTÜRCÜLÜK YALANI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 444 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* EĞİTİM ÜNİVERSİTE YÖK VE AYDIN(LAR), Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 543 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KIYAMETE ÇEYREK KALA! EKOLOJİ YAZILARI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 501 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* DÜNYAYI ISITAN LATİN ATEŞİ, Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2006, 302 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA YERLİLERİ: TEK BİR HAYIR, YÜZLERCE EVET, Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul-2006, 368 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KAVRAM SÖZLÜĞÜ-SÖYLEM VE GERÇEK (1), Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2005, 709 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2004 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2005, 464 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA BAŞKALDIRIYOR, Ütopya Yayınevi, Ankara-2005, 416 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ELVEDA NİSYAN, MERHABA İSYAN, Ütopya Yayınevi, Ankara-2005, 558 sayfa, Temel Demirer.


* KÜRESEL İNTİFADA, Ütopya Yayınevi, Ankara-2005, 592 sayfa, Temel Demirer.


* “YENİ DÜZEN(SİZLİK)”DEN BAŞKALDIRIYA, Ütopya Yayınevi, Ankara-2005, 592 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YENİ ROMA: TERÖRİST ABD-IV. KİTAP, Tohum Yayınevi, İstanbul-2004, 270 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞME VE İMPARATORLUK: “YENİ EKONOMİ”DEN ÖNLEYİCİ SAVAŞA...-III. KİTAP, Tohum Yayınevi, İstanbul-2004, 382 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞMENİN TİRANLIĞI: NE, NİÇİN, NASIL?-II. KİTAP, Tohum Yayınevi, İstanbul-2004, 384 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YENİ MUHAFAZAKÂRLIK YOĞUNLAŞIRKEN KÜRESEL VAHŞET-I. KİTAP, Tohum Yayınevi, İstanbul-2004, 334 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ABD SALDIRGANLIĞI: IRAK VE ÖTESİ-III. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2004, 304 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* 11 EYLÜL’DEN AFGANİSTAN’A ABD İMPARATORLUĞU-II. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2004, 287 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KOVBOYUN SÖMÜRGE İMPARATORLUĞU-I. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2004, 346 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SAKLANMAYA ÇALIŞILAN BİR MEŞALE: İBRAHİM KAYPAKKAYA, Umut Yayıncılık, İstanbul-2003, 232 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* İSYANIN ADI: FİLİSTİN-İNTİFADA KAZANACAK!, Ütopya Yayınevi, Ankara-2002, 479 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* XXI. YÜZYILLA GELENLER: SÖYLENCELER VE GERÇEK, Ütopya Yayınevi, Ankara-2002, 447 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SOSYALİST MÜCADELE ETİĞİ, Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2001, 336 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞME VE TERÖR (TERÖRİZM, SALDIRGANLIK, SAVAŞ) II. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2001, 334 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞME VE TERÖR (TERÖR KAVRAMI VE GERÇEĞİ) I. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2001, 364 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* AMERİKA: RÜYA MI, KÂBUS MU? YANKEE İMPARATORLUĞU, Ütopya Yayınevi, Ankara-2001, 368 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ÖDP YAZILARI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2001, 316 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)
* KÜRESELLEŞMENİN EKOLOJİK SONUÇLARI, Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2000, 190 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* EKOLOJİ POLİTİK, Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2000, 136 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* AVRUPA BİRLİĞİ ve SOSYALİSTLER: AKINTIYA KARŞI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 384 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* GERİCİLİK KÜRESELLEŞİRKEN FAŞİZM!.. YENİDEN Mİ?.., Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 299 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KADIN YAZILARI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 170 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MARKSİZM VE EKOLOJİ, Öteki Yayınevi, Ankara-2000, 481 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* TERÖR NE? TERÖRİST KİM? (AVRUPA ASYA ve ORTADOĞU), Cilt:2, Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 384 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* TERÖR NE? TERÖRİST KİM? (ABD EMPERYALİZMİ ve LATİN AMERİKA), Cilt:1, Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 284 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* EĞİTİM: NE İÇİN? ÜNİVERSİTE: NASIL? YÖK: NEREYE?, Ütopya Yayınevi, Ankara-1999, 264 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* NEO-LİBERAL SALDIRI KRİZ ve İNSANLIK, Ütopya Yayınevi, Ankara-1999, 494 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* “YDD” KISKACINDA ÇEVRE ve KENT, Ütopya Yayınevi, Ankara-1999, 473 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* CHE FİDEL KÜBA, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1999, ikinci baskı, 135 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YABANCILAŞMA, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1999, ikinci baskı, 112 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MEDYA ELEŞTİRİSİ ya da HERMES’İ SORGULAMAK, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1999, ikinci baskı, 176 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* DÜNYANIN BALKONUNDAKİ İSYANCILAR, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1998, ikinci baskı, 304 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ÖDP: İMKÂNLAR ve SORU(N)LAR, Öteki Yayınevi, Ankara-1998, 576 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MAYALARIN DÖNÜŞÜ, Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul-1998, 311 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* POSTMODERN MÜDAHALE ve BAŞKALDIRI İMKÂNI (BRECHT “BİTTİ” FUTBOL “VERELİM”!), Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1998, 528 sayfa, Temel Demirer.


* SOKAKTA ve DUVARDA 1968, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1998, 207 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* VE KİRLENDİ DÜNYA..., Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1997, 319 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SOKAK’TAKİNE NOTLAR, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1997, 456 sayfa, Temel Demirer.


* ÖDP’YE KENAR NOTLARI, İnsancıl Yayınları, İstanbul-1997, 88 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KOYUNLAR KURTLAR KÖPEKLER (YENİ DÜNYA DÜZENSİZLİĞİ EMPERYALİZM ve UMUT), Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul-1997, 160 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KARA PARA KİRLİ SAVAŞ (TÜRKİYE’DE MAFYA ve DEVLET), Özgür Üniversite Yayınları, 171 sayfa, Ankara-1996, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* İSPANYA’DAKİ II. KITALARARASI BULUŞMA İÇİN “YDD”YE KARŞI TEZLER - II. KITALARARASI BULUŞMA İÇİN EKOLOJİK KIYAMET TEZLERİ, Özgür Üniversite Yayınları, 56 sayfa, Ankara-1996, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YENİ DÜNYA DÜZENİ AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE, Dev. Maden-Sen Yayınları, 64 sayfa, Ankara-1996, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* CANAVARLAŞAN MEDYA, 1996-İstanbul, Yorum Yayınevi, 287 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YENİ DÜZENİ ya da DÜZENSİZLİĞİ, 1996-İstanbul, Pelikan Yayınları, 304 sayfa, Temel Demirer.


* SOLAN FOTOĞRAFLARDA BİTEN VE BAŞLAYAN, 1993-İstanbul, Sorun Yayınları, 248 sayfa, Temel Demirer.


* GERİCİLİK DÖNEMİNDE DÜNYA ve TÜRKİYE, 1993-İstanbul, Sorun Yayınları, 190 sayfa, Temel Demirer.


* DİSK’İN “ÖREN TEZLERİ” ve SOSYALİST TAVIR, 1992-İstanbul, Sorun Yayınları, 189 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* TOPLUMSAL DİNAMİKLER ve ÖRGÜTLENME EKSENLERİ, 1992-İstanbul, Sorun Yayınları, 270 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SOSYALİZM “YENİ DÜNYA DÜZENİ” TÜRKİYE, 1992-İstanbul, Sorun Yayınları, 192 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SOSYALİZMİN SORUNLARI ÜZERİNE AÇILIM TARTIŞMALARI, 1992-İstanbul, Sorun Yayınları, 256 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YOL BALADI, 1988-Ankara, Ekin Yayınları, 61 sayfa, Temel Demirer.
* T.B.“K”.P PROGRAM TASLAĞININ ELEŞTİREL ANALİZİ, 1988-İstanbul, Sorun Yayınları, 86 sayfa, Temel Demirer.

İletişim:

temeldemirer@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

http://www.facebook.com/TemelDemirer

https://twitter.com/temeldemirer

Temel Demirer

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*

Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.

Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)

Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.

Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN

Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.

Üüüü.... üüüü....

Ya.... ya...

Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.

Hom... hom.. hom...

Bunlar... bunlar... daha çok....

 Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.

 Daha çok...

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Sayfalar