Kim Demişti Dogmatizme Karşıyız Diye
Ve gine burdayım.
Dersimde belediye seçimlerinin ardında sana bir şey dediğim yok, keşkem yanındaki olmasaydı diyerek yeni bir tür eleştiri ortaya çıkarmış bey efendilere, hanım efendilere inat.
Maksadım da .... eleştirenle, eleştirileni aynı kaba koymak veyahutta her yeri griye çevirme çabalarını da paklamakta değil.
Maksadım.....
Bana partililer mi yoksa proletaryalar mı daha çok şeyi biliyor diye sorsanız.
Rahatlıkla .....
Proletaryalar derim.
Misalen:
Hangi bir devrimci lenini lenin, maoyu mao yapan rus proletaryasının rus burjuvazisi, çin köylüsüyle kader ortaklığı yapmış çin burjuvasinin de çin feodalizmi altında inim inlemesiyken çıkarda devrimin rengini belirleyen yaşadıklarımız değildir diyebilir değil mi?
Bunu dese dese ......
Sudan proletaryasının iç egemen siyasette olduğu kadar dış egemen siyasette de bir an önce olumlanması önemliyken ....
Dış egemen siyasetin kamuoyu baskısıyla bu tür yol olumsuzluklara açık olduğunu herkesten önce gören ...
Kömünün yenilmesine yol açmış, kapitalizmin gelişimini ruhunda hisseden.... eski defterleri karıştıran müflis tüccar... fransız proletaryasından başkası da demez.
Proletaryalar böyle demekle ve yapmakla da .....
İspanyada Franco faşizmini zafere ulaştıran ingilterenin, fransanın ....
Sömürgeciliğin..... Kapitalist dostluğun.... Kör Etmenin....
Genelde olmasa da özelde, birlikte devrim koşullarını ortaya çıkarabildiğini, görmemelerinde tutun ...
Devrimin rengini belirleyen sınıfsal çelişkilerdir düşüncelerini de halaç pamuğu gibi atmış olurlar.
Proletaryalar böyle demekle ve yapmakla da her yeri griye çevirmiş olurlar.
Abd, den tutun almanyaya kadar her yeri.
Bu ülkelerdeki proletaryaların başka bir şeyi düşünme şansları dahil yokturdur.
Ya kara toprağınsındır yada bendimsin...
Ya leninistsindir yada maoist....
Ya dediğimiz şekilde eternasyonalist ya da .....
Dercesine....
Birde bu sakat düşüncelerini....
İlk çağlarda demiri yoğurup çelik tanrısını yaratan insanlar gibi kendi söylediklerini kendi yüzerlerinde de tanrılaştırdılar mı....
Dokunmayın keyiflerine.
Kendi söyledikleri yalanlara kendileri de inanırlar.
Önemli olan proletaryaların söyledikleri değil..... doğrulardır..... tanrılaştırdığımız doğrulardır derler..
O andan itibarende....
Yok devrimin rengini belirleyen sınıfsal çelişkilermiş....
Yok parti programı yerellerin tahlilinin toplamıymış ...
Yok komünizmde de üretimin örgütlenmesinin görüntüsü devlettir deseniz de, leninin sosyalizm için anarşistlere karşı; Evet devlet ama artık devlet o bildiğimiz devlet değildir.... dediğini unutmadık.....
Deseniz de boşuna.
Artık o düşüncelerin umurunda değildir ne söylediğiniz ve nasıl öldüğünüz.
İster her sistemin bitip tükenmeyecek bir şekilde ihtiyacımız halen tükenmedi diyerek ortada kaldırmadığı ....
İsterse de ortaya çıkmasını kutsadığı sınıfların ....
İsterse de...
Başka bir şeyin elinde ölün....
Artık devrimin rengini belirleyen sınıfsal çelişkiler veyahutta ölümünüzün şekli değildir.
Kendi elleriyle yoğurdukları..... kendi yüzerinde çelik tanrısı haline getirdikleri..... her yeri almanyada tutun fransaya kadar her yeri de ya leninst yada maoist hale getirdikleri..... düşünceleridir..... Devrimin rengini belirleyen.
Halde böyle olunca ....
Kim demişti dogmatizme karşıyız diye.
Ergün Aslan
Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.
Son Haberler
Sayfalar
Bu oyunu zor bozar
Tarihte, zorun rolü üzerine çok şeyler söylenmiştir. Özellikle sınıfsal zorun ortaya çıkışı, varlığı ve uygulanması konusunda, burjuvazinin ideologlarıyla Marksistler arasında ciddi bir ayrım konusu yaşanmış ve yaşanmaktadır. Burjuvazi, kendi sınıfsal zorunu meşru görürken, ezilenlerin, özellikle de işçi sınıfının burjuvaziye karşı uyguladığı devrimci zorun adını bile duymak istemediği gibi, bunu “toplumsal etik dışı” olarak, son yılların burjuva moda deyimiyle, “terörist” eylemler olarak kriminalize etmeye çalışır.
On İki İmamlar Alevi Olabilir mi ? 1-2
“…Bir insanın arınmışlık düzeyi en güzel sahip olduğu hoşgörüyle, anlayış ile ölçülebilir. Arınmış insan başkalarını yargılamaktan uzak, olayları ve insanları çok geniş bir bakış açısı ile görebilen, hoşgören, olaylar karşısında sukunetini yitirmeyen, her şeyi doğallıkla kabul eden bir yapıdadır. İyi yada kötü diye ayrımları yapmaktan kaçınır, sevgisi bütüne, herkese ve her şeyedir. Hoşgörüsündeki yükseklik, onun bu sevgiyi bu şekilde eksiksizce ve adilce aktarabilmesini sağlar. Korku ve endişelerden hemen hemen tamamen uzaklaşmıştır.
Minaresiz Camiler ve Alevi Asimilasyonu
Dedeler var hoca olmuş bir nevi
İhtirasa kurban edilmiş sevi
Minaresiz cami gibi cemevi
Aleviyi namaz kılarken gördüm
(Ozan Emekçi)
Bazı Milliyetçi Ermeni Aymazlara Zorunlu Cevap! Hasan Aksu.
İnsan eğer ırkçılık, milliyetçilik ve şovenizmden ideolojik gıda alıyorsa; her şart ve koşulda diğer ulus ve azınlıklara kin nefret ve kan kusarak nemalanıyorsa; adı ne olursa olsun sosyalizm ve de komünizm düşmanlığı yapıyor demektir. Çünkü her türlü milliyetçilik yaşanan örnekleriyle hepimizin malumudur.
T.“C”NİN HÜLASASI: “HAYATA DÖNÜŞ” HAREKÂTI’NDAN ROBOSKÎ’YE![1]
“Acı veriyorsa geçmiş;
geçmemiş demektir.”[2]
“Geçmiş” diye sunulan ama bugünden, yani T.“C” hülasasına denk düşen “Hayata Dönüş” harekâtı’ndan Roboskî’ye uzanan vahşetten söz etmek; egemen hukuk(suzluk), zorbalık, şiddet tarihinin sayfalarında gezinmektir.
Kolay mı?
BE ZİMAN JÎYAN NA BE![1]
“Yaradılış gözyaşı vermiş bize,
acıma çılgınlığı vermiş,
İnsan artık dayanamaz gibiyse,
üstelik
Ezgiler, sözler bağışlamış bana, yaramı
Bütün derinliğiyle dile getireyim diye;
Ve acıdan dili tutulunca insanın,
bir Tanrı
Çektiğimi anlatayım diye
bana dil vermiş.”[2]
KÜRT MESELESİNDE EVRİM Mİ KANSIZ DEVRİM Mİ?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hayret verici çalımının gölgesinde süren Devlet-Öcalan görüşmesi -bana ümit vermese de- tereddütsüzce desteklenmelidir. Desteklenmelidir, çünkü anlaşma sağlanırsa hiç değilse savaş duracak ve artık gençler ölmeyecek. Bir de cezaevlerindeki binlerce insan dışarı çıkacak. Sadece bu iki nedenle de olsa görüşmelerin mutabakatla sonuçlanması için taraflar adım atmaya teşvik edilmelidir.
KÜÇÜK BURJUVAZİNİN ÖZGÜRLÜĞÜ ARADIĞI YER
Küçük burjuva aydınları sosyalizmi sevmezler. Gerçekte, onların sevdiği düzen, kapitalist sistemdir. Kapitalist sistemin kendilerine dokunmamasını isterler. Onların tek istekleri; “özgürce yazmak”, “özgürce sanatlarını gerçekleştirmek”... Ancak, bu kutsal “özgürlüğün” içinde, kapitalist sistem tarafından ezilen işçi ve emekçilerin özgürlüğü yoktur. Onlara göre, işçi ve emekçilerin görevi; kapitalist iş bölümü gereği sermaye sahibine artı-değer üretmek...
İSLÂMCI-MUHAFAZAKÂRIN ZİHİN HARİTASINDA BİR GEZİNTİ: “NASIL BİR KADIN(LIK)”?[*]
“Biri kurbağa öper,
biri yüzyıllarca uyur,
biri 7 cüceyle yaşar,
biri kuleye kapatılır.
Bir masal prensesi olsan bile
kadınlık zor.”[1]
1. Arap-İslâm İmgeleminde Kadın: Arzu ve Tehlike
ZİNDANLARDAKİ ÇIĞLIK, BÜYÜK ÇIĞI OLUŞTURACAK…[1]
“Tarih, gelecek için
kavga verip, yitirmiş bile olsa,
insanlık için vuruşanları
hiç unutmaz.”[2]
Şu an elim tuttuğum 29 Ekim 2012 tarihli mektup Erzurum H-Tipi Kapalı Cezaevi’nin B-Blok’undaki 4. Odadaki Muzaffer Yılmaz’dan geldi…