Pazar Mayıs 26, 2024

Hangi İhtiyacın Ürünüdür Komünistleri Etnik Kökenleri Üzerinden Tanıma Gayretleri!

Nubar Ozanyan (mahlas), Serdar Can`ı anma vesilesiyle kaleme aldığı yazısında, sonderece çarpıcı ve  karakteristik olan şu ifadeleri kullanıyor:

"(...)12 Eylül karabasan zulmünde Kürdistan dağlarının ilk gizli ERMENI GERILLASI oldu. Soykırım sonrası ilk ERMENI FEDAISI olarak Hazro`da düşman güçleriyle girdiği çatışmada [tarihsel realite açısından bu doğru değil, çünkü bilinirki , örneğin bir  ASALA gerçekliği sözkonusudur. "Ermeni Fedaileri" olarak , doğru veya yanlış, bu ayrı bir mevzu,yürüttükleri silahlı bir mücadelesi olmuştur. Bu uğurda idam edilen Ermeni fedailer olmuştur.Bn.] (...)"

"Beka`da gördüğü ilk ERMENI KOMUTANI MARTAGER (...)" (abç. Y.Ö.Politika gazetesi)

Elbetteki birey olarak her komünistin de , doğallığıyla, mensubu olduğu bir etnik kökeni/ menşei vardır. Bu sosyolojik olguyu yadsıyamayız, yadsımamız da gerekiyor zaten.Bu anlamda olmak koşuluyla; komünistler, özgeçmişleri üzerinden anlatılırken, anlatım seyri içinde gerek oluşmuşsa, mümkündürki etnik köken menşeilerine de vurgu yapılabilir. Ve bu,onların özgeçmiş bilgileri içinde, sadece küçük bir teferruattan ibaret olacaktır.

Nubar Ozanyan da yazısında gerek Serdar Can`dan ve gerekse Martages` ten bahsederken, onlara dair bir özgeçmiş bilgisini paylaşmak adına, onların aslında, soykırıma uğramış mazlum Ermeni halkından olduklarını da, kayıt olarak düşebilirdi. Bunda eleştiri konusu olabilecek herhangi bir yön de, doğallığıyla olmayacaktı.

Ancak nevarki Nubar Ozanyan`ın yaptığı şey, kıyas kabuledilemeyecek oranda,  bunun çok çok ötesinde ve nitelik olarak da tamamen farklı bir şey.

Alıntılanan satırlardaki ifadelerden de rahatlıkla anlaşılacağı üzere Nubar Ozanyan bu her iki yoldaşımızı da, mensubu oldukları TKP-ML, TİKKO kimliği üzerinden değil, etnik köken kimlikleri üzerinden öne çıkarmakta ve Onları komünistlikleri üzerinden değil, Ermenilikleri üzerinden tanımlamaktadır.

Nubar Ozanyan  bu iki yoldaşı TİKKO gerillası ve TİKKO  komutanı olarak tanımlamıyor. Onlar TKP-ML,TİKKO saflarındaki  "ERMENI GERİLLASI" ve "ERMENİ FEDAİSİ" dirler,  yapılan sunum budur.

Yani bu durumda demek oluyor ki, TKP-ML çatısı altında, özel bir alt proğramla Ermeni ulusal davası güden özerk bir seksiyon  örgütlülüğü sözkonusudur ve doğallığıyla bu iki yoldaşta, işte bu amacın/ davanın güdücüsü örgütün mensubu olarak, birer "Ermeni gerillası", birer " Ermeni fedaisi" ve birer  „Ermeni komutan" dırlar (komutan sadece Martager değildir, Serdar da 4.Konferansta Askeri Komisyona seçilenler içinde olup, görevi kendisi bırakana kadar da -oldukça kısa bir süre olsa da- hem MK tarafından AK sekreteri yapılır ve hemde Beka``daki kampta sorumlu komutandır.).

Acaba zihin altı kurgusu Nubar Ozanyan `a  kötü bir  oyun mu oynamıştırda böyle olduğunu sanıyor?

Çünkü olgusal bir gerçektirki TKP-ML de böylesi farklı alt proğramsal özerk bir Ermeni örgütlülüğü varola gelmemiştir. [Yanlış anlaşılmalara meydan vermemek için hemen belirtmek gerekiyorki: Son yıllarda Rojava` da kurulan "Nubar Ozanyan Ermeni Taburu" tamamen bu konu dışında olup, özel bir oluşumdur. Rojavalı Ermenilerin savunma ihtiyacının bir ürünü olarak ortaya çıkmış, yerel, ulusal karekterli bir bir askeri oluşumdur. Buradaki savaşçılardan ve kadrolardan bahsederken ,elbetteki "Ermeni gerillalar" , "Ermeni savaşçılar" veya "Ermeni komutanlar " demek son derece doğaldır.] Böyleyken TKP-ML mensubu, TİKKO gerillası ve komutanı olarak komünizm ideali uğruna savaşmış, görev ve sorumluluklar üstlenmiş olan Serdar Can ve Martager`i  "Ermeni gerillası/Ermeni fedaisi" ve "Ermeni komutan" olarak sunmak, her şeyden önce O insanların  tarihi gerçekliğini çarpıtmaktır.
Çünkü Onlar,mensubu oldukları komünist partinin idealleri doğrultusunda mücadele yürüttüler.

Bilinirki TKP-ML, genelde tüm ezilen halkların haklı davalarını sahiplenmekle birlikte, ama asla örneğin özel olarak bir Türk, Kürt, Ermeni, Arap, Çerkez, Rum, Laz vb. lerinin ulusal partisi olmamıştır. Dolayısıyla da, bu Partinin kadro, üye ve savaşçı militanları da (doğallığıyla), özel olarak herhangi bir ulusun savaşcısı, gerillası ve komutanı olarak sunulamazlar.

Ulusal çelişmelerin aktüel olarak gündemde olduğu özel koşullarda da, bu çelişmelerin çözümünü gündemine alıp, ulusal kurtuluş mücadelesi yürüteceği durumlarda da, komünist partisi , hele de çok uluslu ve milliyetli bir toplumsal realite de, asla bir ulusal aidiyete bürünemez.

Özetle: Nubar Ozanyan` ın, komünizm idealleri uğruna savaşmış olan bu iki yoldaşımızı "Ermeni gerillası/Ermeni fedaisi" ve "Ermeni komutan" larmış  gibi sunması, bilinçli demiyelim de, haydi gayri ihtiyari bir milliyetçi gayretin marifeti değilse; o halde rahatlıkla söylenebilir ki: Nubar Ozanyan bu konuda "ne dediğinin farkında değildir"!

Herhangi bir ithamda bulunmadan, genel bir hatırlatma babında belirmek  gerekirki: Milliyetçi hezeyanlar tehlikeli ve bulaşıcıdır. Öyleki, bir dönemin nice büyük komünistlerini bir çırpıda burjuva milliyetçiliğinin saflarına savuruvermiştir. Bunun belkide en tipik örneği Karl Kaustki``dir, değil mi?

26.09.2020

3096

Halil Gündoğan

Halil Gündoğan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Halil Gündoğan

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Vurun Abalıya - Çaresizsen Güneşe Bak... Cızz....

Proletaryalarda öğren proletaryalara öğret.

Nolurrr.... nolurrr.... bir kez de kabahati....

Fakirlik güzel şey... fakirlik güzel şey..

Hele de birde seni deniz kampına götüren, yanacam diye de çakma (yoğurt) yağlarıyla, insanın midesini bulandıracak bir şekilde,  orasını burasını yakan o... fakir...  insanları bırakıpta deniz manzaralı villalarda sabah kahvaltısı yapabilecek dostlarınız varsa... gerçekten fakirlik güzel şey.... gerçekten fakirlik güzel şey...

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! -2-

Burjuva-feodal politika yapmanın bazı “incelikleri”!

II. ABDÜLHAMİD MEVZUU[*]

 

“Gerçeği bilmeniz gerekiyor,

gerçeği aramanız gerekiyor.

Gerçek sizi özgür kılacak.”[1]

 

“ÖZELEŞTİRİ”NİN ELEŞTİRİSİ[*]

 

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Sende, ben, imkânsızlığı seviyorum, 

fakat aslâ ümitsizliği değil.”[1]

 

Anlama/ ve kavramanın dünyayı değiştirmek için mücadele edenler için eleştirel bir “olmazsa olmaz” olması yanında; “Netlik [de] insanın en büyük gücüdür.”[2] Bu bir.

Sayfalar