Cuma Nisan 19, 2024

Gezi Sosyalizmin yoludur!

Bütün dünyada kapitalizmin tahribatları katlanarak her geçen gün artmaktadır. Kapitalist sermaye birikimi, kitlelere; savaş, göç, ırkçılık, dinsel ve etniksel kutuplaştırma, cinsiyetçi ayrımcılık, işsizlik, yoksuluk, demokratik hak ve özgürlüklerin artan ölçüde gaspı ve doğanın yıkımı olarak geri dönmektedir. Buna karşı ise, kitlelerde biriken bir öfke seli, zaman zaman önlerine dikilen setleri yıkarak kendi yataklarını bulmaya çalışan bir eylemlilik içindedir.

Haziran Ayaklanması (GEZİ), Türkiye ve Kürdistan’da neo liberal kapitalizmin özgürlükleri ortadan kaldırmasına karşı politik bir isyandı.

Bu isyan şimdilik geri çekildi, ancak onu yaratan koşullar daha da arttı. Faşist Erdoğan’ın siyasal temsilciliği altında birleşmiş olan burjuvazi, şimdi daha da pervasızca saldırmaktadır.

Ülkede kitlelerin kan ve can pahasına kazandığı demokratik olan ne varsa ortadan kaldırılmıştır. Bunun da ötesinde muhalif olan, aydın olan ve sisteme şu veya bu nedenle karşı çıkan ve sesini çıkaran herkese karşı burjuvazi azgınca saldırmaktadır. GEZİ’nin ortaya çıkmasına neden olan poltik özgürlükler daha ağır ve kitlesel kıyımlarla yok edilmiştir.

Faşist dinci diktatörlüğün esas hedefllerinden biri, işçi sınıfının tüm kazanımlarını yok edip, sınırsız bir sömürü ağı yaratmaktır. Bu nedenle de, kıdem tazminatı hakkının ortadan kaldırılması, emeklilik yaşının uzatılması, grevlerin çeşitli bahanelerle yasaklanması ve OHAL ile tüm kazanılmış hakların budanması, burjuvaziye dikensiz bir gül bahçesi yaratmak içindir. Ne var ki, politik özgürlüklerin gaspına koşut olarak ekonomik hak gasplarının daha da artması, sınıfı, burjuvaziye karşı daha güçlü bir direnişe hazırlamaktadır. İşçi sınıfı içindeki huzursuzlukların artması bu belirtinin en önemli verisi olarak gözükmektedir.

TÜSİAD, MÜSİAD ve daha bir çok irili ufaklı sermaye kuruluşları, yani bu devlete egemen olanlar, faşist dinci tek adam diktatörlüğüne olanca desteklerini sunmaktadır. Çünkü, onlar için “demokrasi” daha fazla sömürü ve sermaye birikimidir. Daha fazla palazlanma ve büyümedir. İşçi ve emekçilerin ise tüm haklarının yok edilmesidir. Sermayenin vahşi bir şekilde büyümesi bu koşullar içinde olabilmektedir.

Kitleler üzerinde estirilen devlet terörü, toplu tutuklamalar ve işten atmalarla kitleleri zapt-ı rapt altına almak istesede, gelinen aşamada burjuvazinin bunu tam olarak başardığı söyelenemez.

Egemen sınıfların ağır baskı koşullarına karşın, kitleler bütünüyle susturulamamıştır. Bu en azından “16 Nisan Referandumu”nda bir kere daha görüldü. Ve yine ülkenin bir çok yerinde tek tek direnişler ve bunlara verilen destekler, grevlerin yasaklanması ya da ertelenmesi, yığınsal işsizlik ve artan yoksulluk ve bunlara bağlı olarak politik özgürlüklerin bütünüyle ortadan kaldırılması yeni bir direniş sürecinin olgunlaşmaya doğru gittiğinin işaretlerini vermektedir. Egemenler ile onlara karşı duranlar arasındaki çelişme keskinleşme eğilimi içindedir. Bu keskinleşmeyi yumuşatma görevinin CHP üstlenmiş olsa da, o da yeni GEZİ’lerin gelmesi önünde engel olamayacaktır.

Bunların yanında, Kürtler üzerindeki yok etmek politikası ve Kürt Ulusal Hareket’in her alanda yoğun direnişi ve savaşı, egemenlerin ciddi bir şekilde huzurlarını kaçırmaktadır. Kürtlere karşı kışkırtılan miliyetçilik, dinsel ve etniksel kutuplaştırma politikaları, eknomik ve politik hak gasplarının üstünü fazlaca külleyememektedir. İşçi ve emekçiler, gerçek çıkarlarının nerede olduğunu yaşayarak öğreniyorlar. İçi boş dincilik ve milliyetçilik, açlığın, yoksulluğun, işsizliğin ve yukarıda sıraladığımız politik özgürlüklerin üzerini örtmeye yetmiyor.

GEZİ’ler yine gelecek. Çünkü baskı altına alınmış olan kitleler bir çıkış yolu aramaktadır. Bu önemli bir olgudur.

Gezileri yaratan kapitalist sistem ve politikası hala yürürlüktedir. Geziler kapitalist sistem yıkılana kadar var olacak ve kapitalist sistemi yıkacak olanda örgütlü Haziran Ayaklanmaları (GEZİ’ler) olacaktır. Bu nendenle, komünistlerin işçi sınıfı içinde daha ısrarlı ve güçlü bir çalışma perspektifiyle hareket etmesi bir elzemdir. Sınıfların son tarihsel kavgası işçi sınıfıyla burjuvazi arasındadır. Ve kavga işçi ve emekçilerin güçlü olduğu şehirlerde, sokaklarda ve fabrikalarda yürütülecektir. Bu perspektifle hareket etmeyenler kaybedenler olacaktır.

GEZİ’nin yolu, işçi sınıfının kurtuluş yoludur. Kapitalizm burada yıkılacak ve sosyalizm burada kurulacaktır. Burjuvazinin GEZİ heyulası korkusu bundandır.

 

38944

Yusuf Köse

Yusuf Köse teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır. Ayrıca 7 adet kitabı bulunmaktadır. Kitapları şunlardır: Emperyalist Türkiye, Kadın ve Komünizm, Marx'tan Mao'ya Marksist Düşünce Diyalektiği, Marksizm’i Ortodoks’ça Savunmak, Tarihin Önünde Yürümek, Emperyalizm ve Marksist Tarih Çözümlemesi, Sınıflı Toplumdan Sınıfsız Topluma Dönüşüm Mücadelesi.

yusufkose@hotmail.com

http://yusuf-kose.blogspot.com/

 

 

Yusuf Köse

Cumhuriyet Bayramı' Ve Bagımsız Türkiye Hangi Sınıfın Ideolojisidir?

'Cumhuriyet Bayrami' Ve Bagimsiz Turkiye Hangi Sinifin Ideolojisidir?

 

'Bir Marksist toplumsal uzlasmaya degil, sinif mucadelesine dayanir' der Lenin.

Sinif mucadelesi ise tekduze bir rota izlemez.Tarihin her toplumsal akisinda farkli bicimler olarak karsimiza cikar. Komunistler iradeci-idealist degil dialektik olguculuga dayanir. Canlidir Marksistin dunyasi, basma kalip, tekduze, soyut ilkeler ve kaliplar bakisi burjuvazinin dunya gorusudur.

 

Solu Liberalleştirmek

 

Sol’u liberalleştirme; onu devrimci özünden kopararak, burjuva düzen içi bir hareket haline getirme ve burjuva sistemine karşı toplumsal devrimci alternatif olmaktan çıkarma çabaları, solun tarihi kadar eskidir. Toplumun burjuva-proleter kampa bölünmesinden bu yana da, burjuvazi, sol’u sol olmaktan çıkarmanın her türlü yolunu denemeye, şiddetin yanında, ideolojik ve siyasal olarak onu yozlaştırmaya özel bir önem verdi. 

Kürdistan ve "Demokratikleşme"

Kürdistan tarihi açısından 90'lı yılların en önemli olgusu Kürdistan ulusal kurtuluşçuluğunun kadrosu,hemen hepsi bağımsızlıkçı çizgide binlerce Kürd aydınının imha edilmiş olmasıdır.Öylesine bir soykırım ki hesabını gören de soran da yok,ortalık da "barış"çılardan ve "unutmaya ve affetmeye hazırız"cılardan geçilmiyor.Kürdistani stratejik aklın ve ulusal kurtuluşçuluğun taşıyıcısı bu kategorinin imha edilmesi,kalan yerli/yerel aydınların Türki metropollara ya da yurtdışına kaçması/kaçırtılması ve eşzamanlı olarak Kürdistan köylülüğünün sömürgecilerce Kürdistan dışına göçertilmesinin ulusal

Iki Birlesir Bir Olur Ya Da HDP

Iki Birlesir Bir Olur Ya Da HDP


Ertugrul Kurkcu ''Halkin uzerine bilgelik tesis etmek degil, halkin bilgeligini temel alan bir partiyiz'' diyor...Kongreye Apo ve Recep kutlama mesajlari yolluyor!

 Tum milliyetlerden Isci-Koyluler Revizyonizmi gormuyor ve alkisliyorsunuz!

 Sunu diyor sizlere Kurkcu; Isciler-Koyluler ,Marksizm-Leninizm gibi sizi kurtarmaya calisan akimlara kapilmayin...!

Bölünmek için Birlesin


Bölünmek için Birlesin!

Bir Maoist hayati iki ucundan kavrar her zaman; Burjuvazi ve Proleterya ucundan. Birin iki oldugunu kavramamis bir kafa Marksist bir kafa degildir.
Komunist partiler icin Demokratik-Merkeziyetcilikin tek bir anlami vardir; Demokrasi KP lerde Burjuvaziyi temsil eder; Merkeziyetcilik Proleteryayi temsil eder....

Yaranın Merhemini cellattan mı isteyecegiz!

           Yeğişe Çarents   15 Mart 1921  Yer Berlin Charlottenburg semti,

   İttihat ve Terakki Cemiyeti başkanı,İç işleri bakanı,1915 Ermeni Soykırımı'ndan birinci de rece sorumlu,1,5 milyon Ermeni'nin ölümüne sebep olan Tehcir kararnamesi'nde imzası bulunan Talat Paşa Erzincanlı Soğomon Tehleryan tarafından öldürüldü.  Ermeni soykırımı'nda ölenlerin İntikamını almak için Talat Paşa Berlin'in en işlek caddesinde gündüz vakti ensesinden vurularak Ermeni halkı adına cezalandırıldı.Kaçarken polisler tarafından yakalandı.Direniş göstermedi.

Şiirin Şairleri, Şairlerin Şiiri -

“Biz bu kitapları ne zaman okuduk ve niçin her satırını çizip notlar düştük kıyılarına”[1]

“Herkes gider, şiir kalır,” der İbrahim Tenekeci.Doğrudur; öyledir…

Şiirin tarihi şaire doğru akarken; “Şiir kelime kaynar. Bir kazandır, dumanlar tüter içinden,” der Ahmet İnam…

İnsan ruhunun ve yaşamın derinliklerine nüfuz eden şiir ölmez, öldürülemez; çünkü ölümsüzdür…

Hayır; ‘Buz’[2] başlıklı yapıtı ile ‘2011 Turgut Uyar Şiir Ödülü’ne değer görülen Osman Özçakar’ın, “Şiir biraz da sözcüklerle manipülasyon yapma işidir,” tespitine katılmak mümkün değil.

Yeni Süreçte Bize Düşen Görevler/ Hasan Aksu

 

Dine Savas Acmak Dini Guclendirir; Ama Dinle Uzlasmak Da Dini Guclendirir

 
 
Dine Savas Acmak Dini Guclendirir; Ama Dinle Uzlasmak Da Dini Guclendirir; Din Sinif Mucadelesindeki Rolune Gore Ele Alinir!
Herseyleri yalan, demogoji, carpitma, sahtekarlik...

Alevi Açılımı mı, İzzettin'in Hançeri mi ?

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın okyanus ötesinde ikamet eden Fethullah Gülen hocayla ve Alevi toplumunun her dönem sisteme yedeklenmesi, demokrasi, temel hak ve özgürlüklerle kimlik mücadelesinden uzaklaştırılması için gönüllü olarak çalışan İzzettin Doğan’ın son asimilasyon projesi çalışması netleşmeye başladı.

 

İtiraz ahlaki[*]

 

“İnsanlarda eksik olan

güç değil iradedir.”[1]

 

Zor, ancak zor olduğu kadar da güzel ve umutlu günlerden geçiyoruz.

İnsan olma hâli(miz), bir kere daha sınanıyor.

Sayfalar