Pazar Mayıs 5, 2024

Genç Partizan yoldaşlara

  

Sistem demir çarklarını birbirine geçirmiş faşizmi sıkı bir biçimde örmüştür. Bu çarklara içten darbe vurmak isteyen ve bu mücadeleye gönül veren yoldaşlarımız… Mücadelenizi selamlıyor, hepinizi yürekten kucaklıyoruz. 

Mücadeleyi büyütmek onun gelişmesini, beslenmesini sağlayan öncelikli alanlar Kaypakkaya yoldaşında dediği gibi kırlardır. Sistemin işleyen çarklarının farkına varmak yetmez. Ona karşı kapsamlı ve sürekli mücadele vermeden, ondan köklü ve bütünlüklü kopuş sağlanmadan, sisteme karşı güçlü-nitelikli ve güven veren bir duruş sergilenemez. Sistemin dışından ona  bakmayı başardığın alanlarda mücadeleyi daha iyi anlayabilir ve her türden gericiliği, faşizmi, devleti, eril sistemi çözümleyebilirsin. En başta bu alanlar kendimizi de çözümleyebilmemiz için gerekli alanlardır. Kişi kendini doğru tahlil etmeden halkı tahlil edip onun kurtuluş mücadelesine öncülük edemez.  Bunun doğruluğunu gerek Gezi’de gerek işçi direnişlerinde ortaya çıkan eksikliklerimizde gördük. 

Sağlam bir ideolojiyi nasıl uygulayamadığımızı tarih bize bu süreçlerde gösterdi. Özeleştirel bir biçimde yaklaşıp bu süreci artık lehimize çevirmeliyiz. Alanlarda düşmana karşı iyi çatışıp, ideolojimize güvenişimiz bizi çoğaltıp büyütmüyorsa ve daha güçlü örgütlenemiyorsak halk bizden daha farklı ve başka şeyler yapmamızı bekliyor demektir. Halka cevap olmak Partizan’ın en büyük sorumluluğudur. Bu sorumluluk ağır yükler bindiriyor her birimizin omuzlarına. Bu yükün altında ya ezileceğiz ya da kızıl bayraklarımızı her alana dikeceğiz. Bunun yolu da kolektif, birbirimizden kopmadan örgütlü bir yaşamdan ve mücadeleyi birlikte örmekten geçiyor. Yoldaşlar yaşamımızı yeniden örgütleyebilmemiz için  kendimizi yeniden örgütlememiz gerekiyor. Ve bu kendimizi örgütleme sürecinin sistem içerisinde sakat olmasını istemiyoruz. Özgür devrimci alanlarda kendimizi ve birbirimizi yeniden örgütlememiz sistemin kafasına inen balyoz etkisi yaratacaktır. Sizlerden özgür devrimci alanımıza gelmenizi, burada karşılıklı bir eğitim sürecine girmeyi istiyoruz.
Bu eğitim örgütümüzün bir bütün olarak daha güçlü hareket etmesini ve aradaki yabancılaşmayı ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Bu alanlardan çıkıp gideceğiniz şehirlerde, kırda, dağlarda  Kaypakkaya’nın nasıl yaşadığını, nasıl savaştığını göstereceğiz düşmana. Gerek şehirlerde, gerek dağlarda ve faşizmin kol gezdiği her alanda, devrimci yaşamı yaratmayı öğreneceğimiz bu alanlara gelmeniz önemlidir.

Bir Partizan kendini soykırıma uğramış bir Ermeni olarak hissedebilmelidir. Sürgündeki bir insan olup düşmanın namlusunun göğsüne değdiğini o anın hıncını ve belki de korkusunu duyumsayabilmelidir. Ve çaresizce sürgün edilen  binbir eziyetle kendi topraklarından kopartılan Ermeniler gibi düşünebilmelidir. Bir Partizan kendini  Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta katledilen emekçi  bir Alevi gibi hissedebilmelidir. Kapısına işaret koyulmasının ölümü olağan bir şeymiş gibi beklemenin camilerde kendi ölüm ödülünün cennet oluşunun ne demek olduğunu duyumsayabilmeli. Dersim’de kadın olabilmeli; Bir Partizan uçurumun kenarında ölümle tecavüz ikileminin hissini sürebilmeli. Ezidi olabilmeli Bir Partizan, güneşe dönüp yüzünü dua ederken katliamcı barbar DAİŞ  ordusunun gelip güneşi nasıl karartmaya çalıştığını görebilmeli. Rojava’da Arin Mirxan olabilmeli, bedeniyle yeni yaşam sunabilmeli halka.

Partizan olabilmenin sorumlulukları siz değerli yoldaşlarımızı bekliyor. Gelin birbirimizle yeni Barbaralar, İsmailler, Ali Haydarlar, Armenaklar, 5 kızıl karanfiller yaratalım. Gelin kırda Eylem yoldaş, şehirlerde Nurgüzel Yaşar yoldaş olalım. Gelin yeni İsmail yoldaşları, İbrahim yoldaşları, Nergiz yoldaşları nasıl örgütleyeceğimize beraber karar verelim. Gelin küllerini ateşe, ateşi yangına çevirelim. Yangını her tarafa yayalım…
Yaşamak vazgeçmeyi başardıkça güzeldir. Özgürlük, günlük yaşamda yapılması düşünülen birçok şeyden daha öncelikli bir eylemdir.

Daha ölümsüzdür. Vazgeçilmez tutkunun yemyeşil ölümsüz adıdır, özgürlük.

Siz genç Partizan yoldaşları özgürlüğe ve yeni bir yaşama çağırıyoruz. Toprağa-suya-yağmura; kendimize ait öze-gerçeğe dönüşe çağırıyoruz. Her türlü yabancılaşmanın-yanılsamanın sahteliğini terk etmeye çağırıyoruz. İçinde devrim ve özgürlük olmayan söylem ve eylemleri terk etmeye çağırıyoruz. Dinlenecek bütün sözlerden türkülerden daha güçlü ve daha derin olan özgürlük dolu bir tutkulu yaşamı yaratmaya ve kurmaya çağırıyoruz.

(Rojava'dan bir kadın TKP/ML TİKKO gerillası)

     
51158

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Son Haberler

Proletarya Partisi

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Sayfalar