Perşembe Ekim 31, 2024

Gaz bombalarına ve tomalara kilit vurmak

Polisin attığı gaz fişeğiyle öldürülen Berkin Elvan'ın sonsuzluğa uğurlanışından sonra, Gezi parkına karanfil bırakmak isteyen kitleye polisin gaz bombaları ve tomalarla saldırması artık bu meseleye bir çözüm bulunmasını zorunlu hale getirmiştir.

                Çözümün hükümetten gelmeyeceği ortadadır. Çünkü diğer ülke hükümetleri gibi AKP de halkın alanlara çıkmasından korkuyor. Alanların bir süre sonra devrim kalelerine dönüşerek hükümetleri alaşağı ettiğini görüyor ve biliyorlar.

                O halde alanları cehenneme çeviren bu gaz bombalarını ve tomaları durdurma işi bize kalıyor. Ya gaz bombalarını ve tomaları durdurup ölümlerin ve sakatlanmaların önüne geçer ve meydanları halka açarız ya da sürüp gidecek bu devlet terörü.

                Peki bunu nasıl yapacağız?

                Gençlerin enerjilerine hayran olmamak elde değil. Polis gaz fişeği atıp basınçlı su sıkınca, gençler haklı olarak o bölgeden çekiliyor, beş on dakika gibi kısa bir zamanda yine toplanıp başka bir yerde polis ordusunun önüne dikiliyor. Polisler savaş alanındaymış gibi tekrar hınçla saldırıya geçiyorlar. Gençler bu saldırılarda ölümcül darbeler alıyor, sakatlanıyor, topluca gözaltına alınıyor ve bazıları da tutuklanıyor.

                Neredeyse her gösteride böyle oluyor. İşin içine ajan provokatörler de girince saldırıya geçmek için can atan polisin işi daha da kolaylaşıyor.

                Ancak bunun artık böyle gitmeyeceği ortada. Daha doğrusu gitmemeli! Bu konuda aydınlara ve siyasetçilere büyük iş düşüyor.

                Bir zamanlar İran Şahı da meydanlar da böyle terör estiriyordu. Azgın bir aygır gibi halka saldırıyor, meydanları ceset tarlasına dönüştürüyordu. Halkın tek silahı meydanlardı, oralar da             - şimdiki Gezi parkındaki işgal gibi- Şah'ın asker ve polisinin işgali altındaydı.

                Mollalar müttefikleri Kürt siyasetçiler ve komünistlerle birlikte birbirlerine zincirlenerek çıktılar alanlara. Saldırıya geçen asker ve polislerin önünde etten bir kaleye dönüştüler. İsteseler de kaçamazlardı. Bazıları öldürüldü, ancak arkadaşlarına zincirli olan cesetleri oracıkta kaldı. Önderleri kaçmayınca halk ordusu da kaçmadı. Daha da bilendi. İşte o tarihi an Şah'ın ölümcül bir darbe aldığı andı. O günden sonra yıkılmaz sanılan monarşi hızla baş aşağı gitmeye başladı. Şah kendisini birkaç hafta sonra avucunda bir miktar ülke toprağıyla İran'dan kaçarken buldu.  Bindiği uçakta havadan Tahran'a son kez baktı, sürdüğü o akla ziyan sefahat bir rüya olarak kaldı arkasında. Mısır'a sığındı, yapayalnız bir insan olarak öldü.

                İran halkı bir mantar tabancası dahi patlatmadan meydanların sihirli gücüyle diktatörü aşağı indirmişti.

                Bize düşen görev!

            Biz aydınlar ve siyasetçiler bu gaz bombası ve toma meselesini halka ve gençlere bırakmadan meydanlarda çözebiliriz. Hükümetin yasakladığı Gezi parkında veya Diyarbakır Valiliği önünde kendimizi gaz bombalarına ve tomalara karşı birbirimize zincirlersek, yani daha açıkçası bedenlerimizi halka siper edersek gaz bombaları susmak, tomalar da kontak kapatmak zorunda kalırlar.

                Sözü fazla uzatmayacağım. Kendisini benimle zincirleyecek arkadaşlar arıyorum. Mail adresim ve telefonum aşağıdadır.

                Kimseye kahramanlık taslamıyorum, lütfen böyle düşünülmesin. Bir macera peşinde de değilim. F tipinde enfeksiyon kapan akciğerlerimdeki rahatsızlığım hâlâ sürüyor. Almak istediğim riskin farkındayım, o zehirli gazdan ölümcül bir şekilde etkileneceğimi de biliyorum.  Ancak gençlerin ölmemeleri ve meydanların halka açılması için başka çare yok. Bugün çocuklarımın, yarın da torunlarımın gaz bombalarına ve tomalara hedef olmasını istemiyorum. Esenlik dileklerimle   

15 Mart 2014      

alinakmahmut@hotmail.com                   

TARİHE NOT: Herhangi bir olayda tüfek veya tabancayla oluşan öldürme ve öldürmeye teşebbüs suçu neyse, öldürme potansiyeli taşıyan gaz fişeklerinin yol açtığı öldürme ve yaralamalar da hukuken odur. Gaz fişeği hedef gözetilerek atıldığı için her yaralama öldürmeye tam teşebbüstür. Nitekim bu öldürücü fişeklerden birçok genç ölmüş, yüzlercesi de yaralanmıştır. İç hukuk kilitlenmiş olsa da, bu suçların uluslar arası hukuktaki karşılığı binlerce yılık hapis cezasıdır. Bu keyfi suçların azmettiricileri başbakan ve onun külhanbeyi içişleri bakanıdır. Yani tetikçilerle aynı cezanın muhatabıdırlar.

93743

Mahmut Alınak

Eski kürt milletvekillerindendir.Çeşitli kitapları bulunmaktadır.Aralık 2011 yılına kadar sitemizde sürekli yazılar yazan Mahmut Alınak,Aralık 2011'de KCK tutuklamalarına maruz kalarak tutsak edilmiştir.Temmuz 2012'de tahliye edilmiş olup,zaman zaman yazıları ile okur kitlesine ulaşmaktadır.

alinakmahmut@hotmail.com

Mahmut Alınak

Fransa’da El Freni Çekildi! İşe Yarar Mı?

Avrupa Birliği üyesi 27 ülkede 720 sandalyeli Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri, 6-9 Haziran tarihleri arasında yapıldı. Almanya, İtalya ve Fransa’da aşırı sağ olarak tanımlanan faşist hareket ciddi anlamda sandalye sayısına ulaştı. Böylelikle merkez sağla birlikte faşist hareket AP’deki en büyük grup olarak yerini korudu.

Seçimlerin yankısı ve sonuçları ciddi anlamda tartışmaları doğurdu. AP’ye Almanya’dan sonra sağcılar adına en fazla vekil gönderen Fransa, tartışmaların girdabından çıkıp erken seçim hamlesi ile sarsıntıyı giderme yoluna gitti.

Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (3)

Devrimci siyasal mücadelenin genel olarak nesnel zemini, sosyal devrimleri de olanaklı kılan nesnel zemin ile, aslında ortak paydalara sahiptir. Emperyalist- kapitalist barbarlığın hüküm sürdüğü ve kendisinin doğrudan var ettiği her bir antagonist çelişme ve sorunların giderek daha bir keskinleşerek; ulusların, halkların ve doğanın yaşamını kâbusa çevirip, geleceklerini ciddi şekilde riske soktuğu şu süreçte, gerek özel olarak Türkiye ve K.

Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (2)

Somut özgülün realitesi içerisinde devrimci siyasal mücadelenin etkili ve sonuç alıcı kazanımlara dönüşerek yürütülebilmesi için gerekli olan bir diğer öncelikli koşul ise; elbette ki bu mücadelenin, küresel ve yerel zeminde, toplum gündemini doğrudan ilgilendiren ve de ilgilendirecek olan sorunlar üzerinden ele alınarak yürütülmesidir.

Halkların İhanetçilerden Çektiği (Nubar Ozanyan)

Zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışırken karanlığın sadece gece gelmediği, güneşin altında da gelip halkları bulduğu katliamlar birçok halkı nefessiz bırakmaya çalışmıştır. 1915 Ermeni Soykırımı boyunca başta Asuri, Süryani, Pontus halkı olmak üzere Êzîdî ve Kürt halkı da büyük trajediler yaşamıştır. Bugün Türk faşizmi eliyle Başûr Kurdistan’ında gerçekleşen işgal ve ilhak saldırılarında Kürt halkıyla birlikte Asuri-Süryani halkı da tanımsız acılar yaşamaktadır.

Türkiye’de Ermeni bir devrimci militan: Haldun Karyol (MEHMET GÜNEŞ)

Haldun Karyol, asıl adıyla Harutyan Karyolacıyan, kadim dostum, 8 Temmuz günü aramızdan ayrıldı. Haldun bir Ermeni’ydi ama her şeyden önemlisi Türkiye’de yetişmiş, ender görülebilecek, kendine has eylemci bir devrimci militandı. Onu ender ve ebedi kılan hikayesini bilmek ve öğrenmek, bugün Türkiye’de devrim mücadelesine baş koymuş her militanın hakkı. O yüzden, Haldun’u yakından tanıyan biri olarak, onu anlatmayı devrimci bir görev olarak üstleniyorum.

Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (1)

Nasıl ki genel siyasal mücadele ve siyaset ediş tarzı, küresel ve yerel bazdaki ekonomik, politik, eğitsel, askeri, kültür-sanatsal, çevresel-iklimsel, ezen-ezilen cins, inanç ve etnik sorunlar yekûnu olan toplumsal dinamikler zemini üzerinden kendisini var edip sürdürüyorsa; birebir aynı şekilde, devrimci siyasal mücadele ve siyaset ediş tarzı da aynı küresel ve yerel toplumsal dinamikler üzerinden kendisini var edip sürdürmesi gerekiyor. Normal ve de olması gerekendir bu.

Küçük bir damla ile fırtınayı başlatanlar (Nubar Ozanyan)

Aradan 12 yıl geçti. Etki gücü Ortadoğu’ya yayılan 12 yaşında genç bir devrim yaşıyor adına Rojava denilen topraklarda. Derin yoksulluk, bitmeyen zulümle terbiye edilip cehenneme çevrilen Ortadoğu’da Rojava, bir özgürlük adası gibi duruyor.

Türk Faşizmi EURO 2024’te Sahaya İndi

İki yılda bir Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) tarafından organize edilen Avrupa Futbol Şampiyonası, bu yıl EURO 2024 olarak Almanya’da düzenlendi.

Kapitalist Toplumsal Bir Kırılma ve Yeniden Tarihi Yeni Bir Toplumsal Süreç

Kapitalist emperyalist sistem, önceki bunalım ve çelişmelerinden farklı olarak,, kendisinin taşıyamayacağı ve çözemeyeceği sistem içi   yapısal ekonomik ve siyasal çelişmeler ile karşı karşıya kaldığı bir sürecin içine girmiştir. Bir taraftan yeni emperyalist ülkelerin ortaya çıkışıyla (ki, bu; kapitalizmin ala bildiğine gelişmesi, genişlemesi, üretimin ve sermayenin alabildiğine temerküzü ve de mülksüzleştirenlerin mülksüzleştirilmesi sürecinin de ilerlediği anlamına gelir) kendini yeniden üretemez olan bir sürecin içine girmiştir.

Bunların neler olduğunu kısa olarak açalım:

Prof. Dr. Korkut Boratav CHP’den Sermaye Sınıfıyla Hesaplaşmasını İstiyor...

Marksist iktisat Profesörü Korkut Boratav, gazeteci İrfan Aktan’a verdiği mülakatta, sürece ilişkin gerçekten de çok değerli ve devrimci sol-sosyalist ve komünist politik öznelerce dikkate alınması gereken çok önemli siyasi ve iktisadi analizler yapıyor, saptamalarda bulunuyor. 

Örneğin kendisine sorulan şu soruya verdiği yanıtta olduğu gibi:

Yoksulların, alt sınıfların bu kadar derin bir kriz yaşadığı dönemde nasıl oluyor da ideolojik hegemonyayı yine de iktidar sağlayabiliyor ve buna karşı güçlü bir sol alternatif çıkmıyor?” (abç)

Yağma ve Talan Cumhuriyeti (Analiz)

Geçtiğimiz haftalarda Kayseri’deki pogrom girişimiyle başlayan ırkçı ve mülteci düşmanı saldırılar Antalya, Antep, Urfa, Hatay, Bursa, İstanbul gibi şehirlerde de kendisini göstererek göçmenlere ait işyerlerinin ve malların yağmalanmasına, yakılmasına ve çok sayıda göçmenin yaralanmasına, hatta Antalya’da göçmen bir gencin öldürülmesine neden olmuştur.

Bir çeşit günah keçisine dönüştürülen göçmenlere karşı yükselen bu dalga görünen o ki daha çok olaya ve şiddete gebe bir yerdedir.

Sayfalar