Salı Nisan 23, 2024

Egemen sınıfların kanlı-kaos senaryoları ve hesaplaşmaları

15 Temmuz gecesi darbesinin egemen sınıflar arası çatışmanın bir ürünüydü. Özellikle AKP-Gülen cemati arasındaki çıkar dalaşında yenik düşen Gülen cematinin son çırpınışları olarak ortaya çıktığı analaşılıyor. İki faşist-dinci kliğin çatışmasından “demokrasi”nin doğması ya da işçi ve emekçilerin lehine sonuçlanması söz konusu olamazdı.

Darbenin başarıya ulaşamamasının esas nedeni; ABD ve AB destekli ve de Genel Kurmayın en üst kademesinin bu darbenin merkezinde yer almaması, darbeyi daha baştan başarısız kılan etmenler olarak sıralamak gerekiyor. Bugüne kadar yapılan askeri darbelerden öğrenebildiğimiz; TSK’nın merkezi yapısının, kontrgerilla ve MİT’in içinde yer almadığı bir askeri darbenin başarı şansı olamadığıdır. Ve bu son darbe girişimini bastıran da bu güçler olmuştur.

Darbe girişimi, RTE’nin halkı (kendi gerici-yarı militaristleştirilmiş tabanını) sokağa çağırması ile önlenmedi. Bir önceki paragrafta söylenen nedenlerle başarıya ulaşamadı. Gülenci darbenin içinde kemalist kesim yer almadı. Ordu içindeki kemalist kesim Erdoğan ile işbirliği içindedir ve bu kesim Erdoğan’ın en yakın ve önemli müttefikidir.

15 Temmuz gecesi darbe girişimi, karşı-devrimin kendi içinde karşı-dervimci bir darbeyle karşı karşıya kalışının hikayesidir. İşçi sınıfı ve emekçiler içinse darbenin içeriği; darbe girişimi de ve onu bastıranlarda karşı-devrimci güçler ve her ikisi de işçi sınıfının karşısında yer alan devlet içindeki faşist odaklardır.

Darbenin yapılışına bakınca “danışıklı-dövüş” olduğu düşüncesine iten görüntüler çok.“Böyle askeri darbe olmaz” bir görüntü sergilendi. “Danışıklı-dövüş” görüntüsü verildi. Bunun olma ihtimali yok değil. Ve ABD’nin de elinin bu işin içinde olması da ihtimal dışı değil. Eğer ABD kontrolü ya da bilgisi dahilinde yapıldıysa bir “tehdit” amacıyla yaptırılmış olabilir.

Darbe girişimi “danışıklı-dövüş” değildi. Egemen sınıflar arası çelişmeler bu tür darbelere her zaman açık kapı bırakmaktadır. Bu darbe girişimi başarısız olunca, Erdoğan yönetimine içeride daha da pervasızlaştıracak koşulları da yaratmış oldu. Türkiye’de buna benzer bir çok (Talat Aydemir örneğinde olduğu gibi) darbe girişimleri oldu. Ne amaçla yapılırsa yapılsın, böylesi faşist bir darbe halkı daha fazla baskı altına almanın aracı yapılacak ve AKP-Erdoğan ırkçı-faşist-dinci kliğinin “maduriyet” edebiyatını geri kitlelere karşı kullanma süresini uzatacaktır.

Askeri darbelerin hiç biri işçi sınıfı ve emekçilerin yararına olmamış, tersine, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980’de olduğu gibi direkt işçi ve emekçilere karşı yapılmıştır. Diğer ufak tefek darbe ya da darbe girişimleri ise egemen sınıfların iktidar dalaşının ürünü olmuştur. Egemen sınıfları iktidar dalaşı nedenyile ortaya çıkan askeri darbelerde de, yine en fazla ezilen işçiğ sınıfı ve emekçiler olmuştur.

AKP-Erdoğan kliğinin aksine, 15 Temmuz darbe girişimini önleyen “sokağa çıkan halk” değildi. Öncelikle bu “halk” bildiğimiz halk değil, gerici-linçci ve polis kontrolünde yarı-militaristleştirilmiş kitledir. Bundan sonrada Türk devletinin (Pakistan’da olduğu gibi), demokratik hak ve özgürlükler isteyen kesimlerin karşısına çıkaracağı gerici-faşist güçtür.

Yarı-militaristleştirilmiş ve de militaristleştirilmek istenen bu gücü, Erdoğan her seferinde işçi sınıfı ve emekçilerin karşısına çıkarmak istedi, anacak çıkaramamıştı. Özellikle Haziran Ayaklanması (GEZİ) sırasında kullanmak istediysede, bunu başaramadı. Ama, bu darbe girişimini fırsat bilerek gerici güçleri devletin kolluk güçleri eşliğinde sokaklara karşı-devrimci bir güç olarak dikmeye çalışmaktadır. Bundan sonra da sık sık bu güç halkın karşısına çıkarılacak ve “milleti kontrol edemiyoruz” söylemiyle, ilerici güçleri ezmeye çalışacaklardır.

Diyarbakır, Suruç Ankara Garı vb. yerlerde İŞİD katliamlarıyla kitlelere göz dağı vermek ve sindirmek isteyenler, bu kez örgütlendirilmiş gerici-faşist güçleri kitlelerin karşısına çıkaracaklar ve bir baskı aracı olarak kullanacaklardır.

Bunları, devrimci ve ilerici güçlerin yoğun olduğu mahallelere, Kürtlerin üzerine ve demokratik hak ve özgürlükler için mücadele eden güçlerin üzerine salacaklardır. Bunların eline sadece sopa ve pala değil, silahta vereceklerdir. Bu nedenle de devrimci güçlerin ve emekçilerin buna karşı silahlanması ve savunma önlemlerini almaları da bir o kadar elzemdir.

Önümüzdeki süreç oldukça karmaşık ve siyasi kaoslarla geçecek bir süreç olacaktır. Bunun nedenlerini salt Türkiye-Kuzey Kürdistan içindeki durumla açıklamak yetmez. Uluslararası durum, emperyalistler arası çelişkinin her geçen gün keskinleşmesi ve emperyalist savaş hazırlıkların artması ve kapitalist sitemin uzun bir süredir “göreceli barışçıl” ömrünü bitirmesi vb. nedenleri sıralamak gerekiyor. Ve Erdoğan böylesi bir sürecin ürünü ve bu nedenle de ayakta durabiliyor.

Askeri darbe girişimini bahane ederek daha da saldırganlaşacak olan Erdoğan kliğinin karşısında durmak ve onu geriletmek ve yenmek şarttır. Korkarak sinmek değil, birleşerek daha güçlü bir şekilde sosyalizm hedefli demokratik hak ve özgürlükler için mücadelenin örgütlenmesi güçlendirilmelidir. Çünkü sosyalizm gerçekleşmeden işçi sınıfı ve emekçiler egemenlerin kanlı-kaos saltanatlarından asla kurtulamayacaktır.

Baskıları ve darbeleri, gerici güçleri ortadan kaldıracak ya da onları geriletecek yagane güç, işçi sınıfının örgütlenmesi, bilinçlenmesi ve sokakları zapt etmesiyle olabilecektir. Bu güç uyanmadığı sürece sokaklara ve tüm hayatımıza egemen olacak olan güç faşizm ve dinci gericilik olacaktır. Ancak, bu gerici güç sanıldığı kadar güçlü değil, güçlü olan işçi sınıfı ve emekçilerdir. Devletin en büyük korkusu da bu gücün örgütlü hale gelmesidir. Bu nedenle birleşerek örgütlenmeli ve sokakları zapt etmeliyiz.17.07.2016 

45618

Yusuf Köse

Yusuf Köse teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır. Ayrıca 7 adet kitabı bulunmaktadır. Kitapları şunlardır: Emperyalist Türkiye, Kadın ve Komünizm, Marx'tan Mao'ya Marksist Düşünce Diyalektiği, Marksizm’i Ortodoks’ça Savunmak, Tarihin Önünde Yürümek, Emperyalizm ve Marksist Tarih Çözümlemesi, Sınıflı Toplumdan Sınıfsız Topluma Dönüşüm Mücadelesi.

yusufkose@hotmail.com

http://yusuf-kose.blogspot.com/

 

 

Son Haberler

Yusuf Köse

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

Sayfalar