Cumartesi Mayıs 18, 2024

Düşüncesi devrimci olmayanın pratiği devrimci olmaz!

Dünyada ve ülkemizde zulmün yaşanmadığı bir karış toprak parçası yoktur. Ülkemizde burjuva-feodal sistemi, faşist diktatörlüğü alt edip yenilgiye uğratmadan zulüm ortadan kalkmaz. Her bir politikaya, savaş ve kitleleri örgütleme pratiğine devrimci ideoloji yön vermezse zulmün ömrü uzar. Düşünceleri ve pratiği devrimci olan bir kolektif ancak zulme son verebilir.

Düşünceler birkaç eğitim ve birkaç yıllık pratiğin sonucunda hemen devrimcileşmez ve berraklaşmaz. Maddenin, toplumların, savaşın ve örgütün gelişim yasaları gibi düşüncenin de gelişim yasalarına zıtların birliği ve mücadelesi ilkesi yön verir. Sınıf savaşımının zorlu mücadelesi içinde düşünceler adım adım, derece derece devrimcileşmeye başlar. Mücadele pratiği içinde yanılgı-hata-kırılma ve yenilgiler yaşanarak düşünceler devrimcileşmeye başlar. Pratik süreç de benzer gelişim yolu izler. Ne düşüncelerin ne de pratiğin gelişim yasaları tekdüze bir yol, dümdüz bir çizgi izlemez. Mücadele-çatışma-başarısızlık-yenilgiler-düşüp-kalkma içinde düşünce ve pratik gelişir. Devrimcileşir. Bildiklerinde direten, hatalarını görmeyen “kendinin her şeyde en iyi, başkalarının her şeyde kötü olduğunu sananlar” düşüncede devrimcileşemeyecekleri gibi pratikte de devrimcileşemezler. Düşüncenin devrimcileşip berraklaşması dürüst, sağlam bilgilerle gerçekleşir.

Safları düzenli tutmadan, uygun adım yürümeden seçkin birlikler oluşturmadan düşman yenilgiye uğratılamaz. Kolektif derken bu niteliklere sahip olan bir kurumdan bahsediliyor. Zorlu ideolojik-pratik mücadele içinde büyük bedeller ödenerek devrimci değerler yaratılamadan düşünceler netlik ve sağlamlık kazanamaz. Dolayısıyla düşmana karşı örgütlü ve etkili savaşılamaz. Düşmana imha ve yok edici darbeler indirilemez. Halka güven veren kurum yaratılamaz.

Kolektifin politikası, kararları pratiği halkın özgürlük ve kurtuluş davasına, ihtiyacına en yakın olmalıdır. Kolektifin en üst kademesi başta olmak üzere komutan ve savaşçıları duruş ve yürüyüşleriyle, görevleri karşısındaki pratik duruş ve çalışkanlarıyla halka güven vermelidir. Halk, pratikleriyle güven veren kurumun etrafından kenetlenir arkasında saf tutar. 

Güven; kurum politikasının doğruluğu, kararların isabetli oluşu pratiğin görünür,  etkili ve oluşuyla elde edilmeye başlanır. Komutan ve savaşçıların fedakârlığı, adanmışlığı davasına ve görevlerine bağlılığı halka hizmet anlayışının somutluğuyla halkta güven olgusu oluşur.  

Kolektife sadece örgütsel olarak katılan, onun ideolojisi, devrimci değerleri ve ahlakıyla donanmayan, bütünleşmeyen küçük burjuvalar sahip oldukları yanlış düşünce ve hatalı pratikleriyle tasfiyeciliğin temsilcisi durumuna düşerler. Düşünceler, pratikler düzeltilip devrimcileşmediğinde küçük burjuvazi birer yıkım aracına dağıtma ve parçalama makinesine dönüşür. Kolektifin içini bozmaya çalışır, amaç ve hedeflerinden saptırır halka hizmet anlayışını lekeler. Dolayısıyla kurumun devrimci düzeni bozulduğu gibi yürüyüşü de aksak olur.

Her harekete, davranışa itim sağlayan ona yön veren düşüncelerdir. Yani dünya görüşüdür. Düşüncesi devrimci olmayanın pratiği devrimci olamaz. Küçük burjuva düşünüş tarzına sahip olanlar yanlış pratiklere yönelir; yanlışlar ise büyük suçlara ve yenilgilere dönüşür. 

“Kolektif içi ve halk arasındaki sorunlar eleştiri-özeleştiri yöntemiyle çözülür” diyen anlayış ve bunu savunan düşünce devrimcidir. Kurum içi ve halk arasındaki sorunlar “baskıyla, şiddet ve gaspla çözülür” diyen düşünceler tasfiyecidir ve bu düşüncenin yön veren pratik ise düşmana hizmet eder. Kolektif içinde kendini uzun süre gizlemeyi başaran, proleter ideolojiyle bütünleşemeyen bütünüyle devrimcileşemeyen küçük burjuvalar tasfiyeciliğin temsilcisi ve pratik uygulayıcısı durumuna düşerler. Bu düşünce sahipleri iç düzeni bozar, değerleri kirletir. Kendisiyle hem fikir olanlar bu anlayış temelinde yürürken karşısında duran proleter anlayış sahipleri bu yürüyüşün karşısına dikilir.

Düşüncesi devrimci olmayan her pratik, saldırgan, yıkıcı, kışkırtıcı ve bölücü karakter taşır. Bu pratiğini haklı ve meşru çıkarmak ise yalana, sahteliğe başvurmaktan utanmaz. Halkın ve yoldaşların gözlerinin içine bakarak yalan söylemeye, gerçekleri alt üst etmeye çalışır. Kendi savunduklarına inanmadıkları gibi başkalarının da inanmayacaklarına bildikleri halde amaçsız ve sonuçsuz “ikna” çalışmalarıyla devrimcilik yaptıklarını zannederler. Kolektifin parçalarında yoldaşların enerji ve potansiyelini düşmana karşı harekete geçireceğine düne kadar yoldaş dediklerine çevirir. Kitleleri gerçek sorunları etrafında örgütlemeye, düşmana etkili darbeler vurmak için hazırlık ve çalışmalar yapmak yerine “baş düşman” ilan ettikleri yoldaşlarına karşı mücadeleyi esas hale getirir.

Sınıf terbiyesi önemli bir yerde durmaktadır. Düşüncelerini proletaryanın ideolojisiyle-ahlakıyla terbiye edemeyenler her zaman düşman diye dostlara saldırmaya devam ederler. Yalancının kendini haklı çıkarmak için bulmaya çalıştığı gerçek olmayan gerekçeler gibi darbeci tasfiyeciler de kendi pratiklerine gerekçe olacak nedenler ve düşünceler bulmaya çalışırlar, ancak yüzlerine gözlerine bulaştırarak gülünç duruma düşerler. Haksızlığın pratik utancı içinde kimseyi inandıramazlar.

Bir Partizan

42705

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Partizan'dan

Delirmeye Az Kaldı Doktorum Nerede

Mahlukatlar içerisinde, kendisi gibisini, yaratabilecek tek canlı insanlardır. (Albert Ergün Einstein)

Ah.... çocuklar... ahh....

Memleketteki partilerin zayıflıklarını öne sürerek her türlü burjuva partileriyle bir araya gelenler....

İş dünya proletaryalarının burjuva renkleriyle bir araya gelmeye gelince....

Dünya proletarya partilerin zayıflıklarını öne sürerek bir araya gelmeyi ret etmekteler.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve tc’nin okul sıralarında olsa dahil...

Ermeni Devrimcilerin İttifak Deneyiminden Hareketle “YÜRÜ BE KEMAL…”

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce can kaybının ardından 14 Mayıs 2023 tarihinde “Başkanlık” ve “Milletvekilliği Genel Seçimleri”nin “yenilenme”si kararı alındı. Depremler ve ardından yaşanan sellere rağmen ülke seçim sath-ı mahalline girmiş bulunuyor. Seçim, iktidardaki AKP-MHP partilerinin oluşturduğu “Cumhur İttifakı” ve ona eklemlenen partiler ile CHP-İYİ Parti’nin başını çektiği “Millet İttifakı”nın oluşturduğu iki ana siyasi kampın iktidar mücadelesi biçiminde gelişiyor.

ATAERKİL SİSTEME KARŞI MÜCADELE SORUNU, EZEN-EZİLEN CİNS ÇELİŞMESİNİN ÇÖZÜMÜ SORUNUDUR

Sorunların doğru çözümü, öncelikle onların özünün tam olarak ne olduğu veya neye tekabül ettiğinin eksiksiz olarak ortaya konulmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Yani sorun aslında tıpkı şuna benziyor: Doğru ve isabetli tedavi ancak ki doğru teşhis ile mümkün olabilir.

“Kadın sorunu” olarak tanımlanan sorun da böyledir. Sorunun özü bir kez gözden kaçırıldımıydı, sorunun kendisi de çözümü adına ileri sürülenler de isabetli ve doğru olarak ortaya konma şansını yitirir esasen.

Azaduhi (Nubar Ozanyan)

Herkesin anlatılacak bir hikayesi, yazılacak bir yaşamı vardır. Liceli Azaduhi’nin hikayesi, soykırım yaşamış bir Ermeni kadının Lice’den Diyarbakır’a, İstanbul’dan Hollanda’ya uzanan sürgün hikayesidir. Doğduğu yerde yaşayamadığı gibi ölemeyenlerin hikayesidir. Onun hikayesi kolay taşınamaz acıların, tanımlanması zor hüzünlerin hikayesidir. İyilik yapmaktan başka bir şey bilmeyen, ekmeğini paylaşmaktan başka bir şey düşünmeyen, direngen Liceli bir Ermeni kadının hikayesidir.

Katledilişinin 50. Yılı Vesilesiyle KAYPAKKAYA ve TKP-ML

Faşist T.C. Devleti tarafından, bundan 50 yıl önce bir komünist önder, aylarca süren işkenceli sorgular ardından hunharca katledildi. Buradan bir kez daha bu cinayeti kınıyor ve Türkiye-

K. Kürdistan devrimci hareketinin ender yetiştirdiği bu komünist önderi saygıyla anıyor ve ideallerine bağlı kalacağımızın sözünü yineliyorum.

Onun katli, “işkence sonucu ölüme sebebiyet verme” şeklinde olmayıp; bizzat devletin ilgili ve yetkili kurum ve kişilerince, “devletin ulvi çıkarları adına” karar altına alınan bilinçli ve iradi bir cinayettir.

Partizan’ımızı Özlüyor, Mücadelesini Örnek Alıyoruz | Hüseyin Şenol

Partizan’ımızın hayatını kaybetmesinin üzerinden tam iki yıl geçti… Dursun Çaktı’nın bize bıraktığı miras gibi; demokratik kitle örgütlenmesi anlayışının tüm alanlarda yerleşmesi olmazsa olmazımız olmalıdır…

İki yıl önce 25 Şubat’ta, daha 65 yaşında kaybettiğimiz Dursun Çaktı’yı, Partizan’ımızı özlemle anmaya devam ediyoruz ve sürekli anacağız.

Ölümün susturduğu yaşamlar (Nubar Ozanyan)

Yoksulluk, zulüm yetmiyormuş gibi depremin ve kışın beyaz zulmü de halkımızı ölüm karşısında çaresiz ve yalnız bıraktı. Devlet, yüz binlerce insanı canlı canlı toprağa gömdü. Kapitalizmin sermayesi yine halkın canı ve kanıyla yıkandı.

Depreme dayanıksız konutlar halkın mezar taşı oldu. Yoksulluk, kış, çaresizlik, ölüm ezilenleri üşütmeye devam ediyor. Kapitalist sistem, kendisiyle birlikte insanlığı hızla belirsiz bir yıkım ve sona doğru götürüyor. Her şeyi metalaştıran kapitalizm, yaşam gibi ölümü de metalaştırarak insanlığı çaresizliğe ve yıkıma doğru sürüklüyor.

Halk Düşmanı Faşist İktidar Yargılanmalıdır!

Deprem yerkürenin  doğal bir harektliliğinin sonucudur, insanlar için bir felaket haline gelmesi ise, toplumsal sistemin sınıfsal karakteriyle doğrudan ilgilidir. Bilim ve buna bağlı olarak teknolojinin gelişmediği zamanlarda insanların doğal felaketlerden daha büyük zarar görmesi doğaldı. İnsanlık doğanın hareketini öğrendikçe onunla uyumlu yaşamasınıda öğrendi.

2023 Seçimlerinde okun sivri ucunu neden hakim sınıf kliklerinden en gerici en faşist olanına yöneltmek zorundayız ?

Başta Emek ve Demokrasi Bloğu olmak üzere halk güçlerinin önemlice bir kesimi 2023 seçimlerinde Tayip Erdoğan ve AKP ve MHP dinci faşist iktidar blokunun önünün kesilmesini; günün isabetli siyasi taktiği olarak belirlemişken, ancak ne var ki bir kesim sol-sosyalist ve komünist güçler ise, bunun aksine; “bir faşisti indirip yerine bir başka faşistin gelmesi için oy kullanamayız” diyerek, cumhur başkanı seçiminde ‘boykot’ taktiğini, günün isabetli taktiği olarak ileri sürmekte.

Birazda Muziplik

1) Kadrolar sürekli birliktelik (mutluluğu dışarda arama) yarışına sürüklenir.

2) Yarışı beceremeyenler, geri kalanlar veyahutta ret edenler diskalifiye olur.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Sizde bizi kandırmıyorsunuz değil mi...

Ah... devrimci demokrasiciğim... ah....

İnsanların ilişkilerini kınarken, kınadığı insanlarla bozulan arasını düzeltmeye gelenlere kınadığı ilişkilerle yakalanmak....

Ve yahutta....

Katledilişinin 50. Yıldönümünde İbrahim Kaypakkaya HESAPLAŞMA, KOPUŞ VE YENİ BİR YOL

Kafasında üstü yırtık ve yamalı kahve renkli bir kasket, sırtında yerli bir askeri parka, altında ceket, kazak… üst üste giyilmiş üç tane pantolon, ayağında bir çift beyaz yünden yapılmış ve köylerde elle örülen çorap ve onun üzerinde naylon çorap, bir çift 45 numara Çelik marka lastik ayakkabı”yla tutsak edildi.1 

Sayfalar