Pazartesi Mayıs 20, 2024

DİK DURUP BOYUN EĞMEYENLER[*]

 

 

“Yol daima ayaklarınızın altında,

rüzgâr daima arkanızda olsun.”[1]

 

İnsan olmak dik durmak/ diklenmektir; boyun eğmeyen, itiraz eden bilinçli cürettir, değiştirme iradesidir. Bu nedenle André Gide, “İnsan, kıyıyı gözden kaybetme cesareti olmadan yeni denizler keşfedemez”; Ingrid Bergman, “Kendiniz olun. Dünya, özgün olana hayran olur”; Albert Einstein, “İnsanı ayakta tutan iskelet ve kas sistemi değil; prensipleri ve inançlarıdır”; José Martí, “Her gerçek insan, herhangi bir insanın yanağına vurulan tokadı kendi yanağında hissetmek zorundadır”; Paracelsus, “Kendisinin efendisi olan, başkasının kölesi olmaz”; Sokrates, “Dürüst bir insan daima çocuk kalır,” derlerken; hatırlatır V. İ. Lenin: “İnsan zihni, maddi dünyayı yansıtmakla kalmaz, onu değiştirir de”...

Bunun böyle olduğuna Pir Sultan Abdal’dan Şeyh Bedreddin’e dek binlerce örnek var; “Evrendeki her şey harekettir, her şey canlıdır,” diyen Giordano Bruno da bunlardan biri…

“Tanrı her şeyde ve evreni oluşturan maddede aranmalı” düşünce/ duruşuyla 23 Mayıs 1592’de Engizisyona ihbar edilip, San Domenico’da hapsedilerek Engizisyon’un yaktığı (aydın) dik duruştu O.

Giordano Bruno’nun “Sapkınlığı” herhangi bir şekilde ortadan kaldırmak ve “sapkınları tövbe ettirmek” yalanına sarılan “Engizisyon Mahkemesi”nde 8 yıl süren “evren anlayışı ve evren ile ilgili düşünceleri”ne ilişkin dava Onu idama götürecekti. Roma’daki Campo de’ Fiori’de kazıkta yakılmaya mahkûm edildi.

Ondan geriye, Onu “anlatan” Sabahattin Eyüboğlu’nun, “Özgür düşünce bütün kalıpları, altından bile olsa bütün kafesleri, bütün yasakları yıkan düşüncedir”…

William Shakespeare’in, “Düşüncelerin neyse hayatında odur”…

Fakir Baykurt’un, “İnsanların düşünceleri öldürülemez”…

Frantz Omar Fanon’nun, “Kendimiz için ve insanlık için yeni bir başlangıç yapmalı yeni bir düşünce tarzı geliştirmeli ve yeni bir insan oluşturmaya çalışmalıyız”…

Anooshirvan Miyandji’nin, “Binlerce düşünceyi yıkacak güçte fikirler var ve bunların peşinde azınlık zihinler,” satırları kaldı…

* * * * *

“Sarı Hoca’(mız) İsmail Beşikçi de sözünü ettiklerimdendir…

Sözü Onun anılarına bırakalım: “12 Nisan’da (1981) Kaynarca Cezaevi’nden tahliye edildim. 19 Haziran’da evim basıldı, gözaltına alındım. Ankara Emniyet’ine götürüldüm. Saçlarımı körleşmiş bir aletle acı vererek kestiler. Bir polis dosyamdan Kürtlere ilişkin yazılarım olduğunu fark etmiş:

-Ulan ben Kürt’üm, bu işlerle uğraşmıyorum sana ne!

-Bak sen söylüyorsun Kürdüm diye?

-Ulan ben öyle mi söylüyorum? Önce Türk’üm sonra…

Bu diyalog sürerken kafamı yumrukluyordu.”[2]

İyi de “Neden” mi?

İsmail Hoca, “Kürtler ve Kürtçe inkâr ediliyor” dediği ve Napoleon Hill’in, “Çabaların meyvesi, ancak kişi vazgeçmediğinde ortaya çıkar,” saptamasını doğruladığı için!

* * * * *

Ve “Biz yaşadığı cehennemi cennete çevirmeye talip insanlardık,” diyen Hrant Dink…

O, 19 Ocak 2007’de ‘Agos’un önünde Ogün Samast tarafından sırtından vurularak katledildiğinde; İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah “Bireysel bir eylem” açıklaması yapıverdi. Ancak sonrasında ortaya çıktı ki, sumenin altında istihbarat birimlerinden gelmiş 17 adet “Hrant Dink öldürülecek!” “bilgi notu” vardı! Bu ortaya çıkınca önlem almamasını da “düşük ihtimalli notlardı” diye izah etti!

Hrant Davası’nda yargılanan 80’i aşkın sanığın neredeyse tamamına yakını devlet memuruydu: Emniyet müdürleri, rütbeli subaylar, astsubaylar, istihbarat başkanları, jandarmalar, mülki amirler, küçük memurlar gibi... Ayrıca da yargılama dışında kalan çok üst düzey devlet birimleri ve yöneticileri vardı![3]

“Devlet vatandaşını öldürmeye karar verebilir mi?” sorusunu sordurtan hâlin net bir yanıtı vardı Susurluk Raporuna (1997); imza atan Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş, “Devletin öldürme yetkisi vardır!”[4] diye yazmıştı…

Coğrafyamız yazılarından/ fikirlerinden ötürü katledilen ilk gazeteci değildi Hrant. Devletin derin tarihi malum: Bu tür cinayetlerle ilgili sabıkası oldukça kabarık...

Sabahattin Ali de bunlardandı. Her aydın cinayetinin arka planında devletin aranması boşuna değil Hrant örneğindeki üzere…

Ermeni, devrimci kimliğinden dolayı hep horlanan, aşağılanan, dışlanan O, katledilmeden önceki son yazılarının birinde, “Muhtemelen 2007 benim açımdan daha da zor bir yıl olacak. Yargılanmalar sürecek, yeniler başlayacak. Kim bilir daha ne gibi haksızlıklarla karşı karşıya kalacağım? Ama tüm bunlar olurken şu gerçeği de tek güvencem sayacağım. Evet kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz. Güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler. Evet, biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce,” diyordu…

En önemlisi O da; “Ruh hâlinin güvercin tedirginliği”ne rağmen, 6-7 Eylül pogromu ardından “Terk Etmeyeceğiz” manşetini atan Rum basını gibi, “Terk Etmeyeceğiz!” demişti…

Nihayet Yılmaz Güney’in, “Rahatınız bozulmasın diye, hangi doğrudan vazgeçtiyseniz; o fiyata satıldınız demektir,” uyarısını hatırlatırcasına su çatlağını buldu; hepimize, her şeyi bir kez daha anımsatarak…

* * * * *

Ve egemenleri hâlâ titreten “Fatsa ve Terzi Fikri (Sönmez) Korkusu”![5]

“Ben ne yaptıysam halkım için, halkımla birlikte yaptım,” şiarıyla sosyalist belediyeciliği Fatsa’da inşa eden “Halkın Başkanı” Terzi Fikri’nin, devrimcilerin yeşerttiği komünal yaşam fikri güncelliğini koruyor: “Zulümleri güçlerinden değil, korkularından” gerçeğini doğrulayarak…

Kolay mı?

Ordu konuşmasında Erdoğan’ın, “Ülke battı diyenlere kulak asmayın,” sözleriyle muhalefete yüklenip, “Şöyle güçlüyüz böyle kuvvetliyiz,” diyerek sözü -her nasılsa?!- Terzi Fikri’ye getiriyor: “Terörün belini kırdık. Bu Ordu terörün ne menem şey olduğunu gayet iyi bilir. Bu Ordu Terzi Fikri’yi de iyi bilir. Onların bedelini benim Ordu’m çok ödedi çok…” tezviratına gelince!

Evet, doğrudur Terzi Fikrilerin fikirleri, fiiliyatı muktedirleri rahatsız etti ve etmeyi de sürdürecektir; bedelini cunta hapishanesinde canıyla ödediği üzere…

“Fındıkta sömürüye son” mitinglerinden, sadece Ordu değil bütün Karadeniz, coğrafyamız, tüm dünya Terzi Fikri’yi “iyi bilir”, halkı için canını veren, dik durup boyun eğmeyen iyi bir devrimci olarak bilir.

Çünkü Onun yaşamı José Martí’nin, “Adil olmayan yasalara boyun eğen, kendi vatanının ezilmesine ve kötü muameleye maruz kalmasına göz yuman bir kişi, asla şerefli biri olamaz”…

Friedrich Nietzsche’nin, “Sen en güzeli boyun eğme.” “Boyun eğmektense, umutsuzluğa düşün daha iyi.” “Pişmanlık... Asla pişmanlığa boyun eğmeyin, kendinize şunu deyin: Pişmanlık, ilk yapılan aptallığa bir ikincisini eklemektir”…[6]

Pyotr Kropotkin’in, “Beşikten mezara kadar bütün davranışlarımıza ‘devletin, hükümetin gücüne boyun eğme’ ilkesi yön veriyor”…

Charlie Chaplin’in, “Sizleri bir hayvan terbiye eder gibi şartlandırıp topun ağzına sürenlere boyun eğmeyin,” sözleriyle tarif edilebilecek devrimci bir pratikti…

* * * * *

“Terzi Fikri”den söz edip de, Dikili’nin “Komünist Osman” (Özgüven) Belediye Başkanı’nı anımsamamak mümkün mü?

Hatırlanır: Toplumsal belediyecilik uygulamaları nedeniyle, “Komünist Osman” diye seslenilirdi Ona…

İnşaat mühendisi olarak açtığı şirketini hemen kapatarak, belediye başkanı maaşı ile yaşamayı seçmiş, çoğunlukla motosikletle, belediyenin tek resmi aracı ile dolaşarak arı gibi, halkın arasındaydı.

Kamusal görevlerinin başında temiz havaya, ücretsiz temiz su, ekmek hizmetlerini katıvermişti. Sırasıyla acil sağlık hizmetlerinden başlanarak her tür toplumsal gereksinim için belediyecilik yatırımları, halkın oylamasından geçirilerek sıralanmıştı.

Rol modeli ise Fatsa’daki ilk örnek, Immanuel Kant’ın, “Öyle davran ki, yaptığın her şey evrensel yasa hâline gelsin,” sözlerini anımsatan Terzi Fikri’nin 1968’li kadrolarıyla omuz omuza yeşerttiği deneyimi idi…

* * * * *

Sonra da “Futbol asla futbol değildir,” dedirten realitenin aykırısı, endüstriyel futbola karşı çıkan devrimci kaptan Socrates namıyla maruf Sócrates Brasileiro Sampaio de Souza Vieira de Oliveira…

Yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş ve Grek mitolojisine meraklı babasının “Socrates” adını verdiği; sonraki yıllarda Brezilya’da sosyal adaletsizliklere karşı duran önder...

Futbol oynadığı yıllarda tıp eğitimi görmüş; kariyeri sonrasında diplomalı bir doktor olarak sporcu sağlığıyla uğraşan bir klinik kurmuş; aynı zamanda fakir bir semt hastanesinde çalışmış ve askeri diktatörlükçe ezilen coğrafyasındaki eşitsizlikler meydan okuyup, “Corinthians Demokrasisi” olarak anılacak olan bir hareket başlatan aykırı…

Bir de 24 Ağustos 2012’de, 64 yaşında, Samatya Devlet Hastanesi’nde yitirdiğimiz; Metin Çulhaoğlu’nun, “Futbolun Şeyh Bedreddin’i yaptıklarıyla her zaman hatırlanacak,” notunu düştüğü; futbol oynadığı yılların belki en yeteneklisi, ama bir o kadar da aykırı asisi, bir o kadar eyvallahsız, “Çizgideki Gladyatör” Metin Kurt…

Onlar da biz(ler)e, “Size böylesine hâkim olan kişinin iki gözü, iki eli, bir bedeni var ve herhangi bir insandan daha başka bir şeye sahip de değil. Yalnızca sizden fazla bir şeyi var: O da sizi ezmek için ona sağlamış olduğunuz üstünlük,”[7] gerçeğini hatırlatanlardır…

* * * * *

Sonra “Bir millet diğer milletin soluğudur. Kucak açtım her gelene. Ne mutlu Ah ne mutlu ‘kardeşiz’ diyene...” vurgusuyla Kürt Âpe Musa (Anter)…

Bir de, İstanbul Barosu’nun başkanlığını yaparken zerre kadar kendi ikbalini düşünmeyip; hâkim sınıfların tüm kanatlarına ve onların devletine hizmeti zul adettiği için, kendisine teklif edilen Adalet Bakanlığı’nı reddeden tutkulu devrimci bir entelektüel, Yücel Sayman…[8]

* * * * *

Özetle, dik durup boyun eğmeyen insan(lar) bize şu dersi miras bıraktılar:

“Bir halkın ya da sınıfın yürekliliği, onların bütün varlıklarını tehlikeye atmalarıyla kanıtlanmaz. Tam tersine, dayanıklılıkları ve sağ kalma kararlılıklarıdır, onların yürekliliklerini gösteren. Che Guevara 1965’te Küba’dan ayrıldıktan ve Latin Amerika’ya devrimci gerilla hareketlerine katılmak ve onları örgütlemek amacıyla gittikten sonra yayınladığı ilk bildiride şöyle diyordu: “Bütün oligarşiler iktidarlarını, bütün ezici güçlerini, bütün vahşet ve demagoji yeteneklerini davalarının hizmetine sokacaklardır. Bizim asıl görevimiz her şeyden önce sağ kalmaktır; ondan sonra da gerillanın kalıcı örneğini izleyecek, silahlı propagandayı yürüteceğiz (Vietnam’da olduğu gibi, propaganda kurşunlarıyla, yani düşmana karşı kazanılan ya da kaybedilen -ama verilen savaşların propaganda kurşunlarıyla). Mülksüzleştirilmiş kitlelere dayanan gerillaların yenilmezliğinin büyük dersi. Ulusal ruhun harekete geçirilmesi, çok daha sert ve zorlu baskılara karşı koyabilmek için çok daha güç görevlere hazırlanılması…”[9]

Kolay mı?

“Bir devrimci başkasına atılan tokadı kendi yüzünde hissedendir”…

“Dünyanın neresinde olursa olsun her haksızlığı kendine yapılmış saymak, devrimcinin en güzel özelliğidir”…

“Bir devrimcinin en önemli özelliği dünyanın neresinde olursa olsun her haksızlığı kendine karşı yapılmış gibi hissetme kabiliyetini koruyabilmesidir”…

“İnsanlığın kaderi tehlikedeyse, bir insanın ya da bir halkın maruz kaldığı tehlikeler ya da özveriler ne ifade eder ki?”…

“Bırak dünya seni değiştirsin, böylece sen de dünyayı değiştirebilirsin”…

“Komünist ahlâk anlayışı olmadan ekonomik bir sosyalizm beni ilgilendirmiyor,” diyenlerden ve öyle de yaşayanlardandı Ernesto Che Guevara;[10] “Yok öyle umutları yitirip/ karanlıkta savrulmak./ Unutma; aynı gökyüzü altında,/ bir direniştir yaşamak,” dizelerini anımsatırcasına Nâzım Hikmet’in…

 

22 Haziran 2023, 12:56:21, İstanbul.

 

N O T L A R

[*] Avrupa Demokrat, Haziran 2023...

[1] Richard Morgan.

[2] İsmail Beşikçi, Söz Konusu Vatansa Bilim Teferruattır!-Anılar, İsmail Beşikçi Vakfı Yay., 2021.

[3] Fikret Başkaya, “Hrant Dink Cinayeti veya ‘Genel Tekrar!’, Kaldıraç Dergisi, No: 259, Şubat 2023, s.55-57.

[4] Nazım Alpman, “Hrant Dink’i Kim Öldürdü?”, Birgün, 19 Ocak 2023, s.7.

[5] “Fatsa ve Terzi Fikri Korkusu”, Devrimci Duruş, No:107, Eylül 2022, s.14.

[6] Friedrich Nietzsche, Hayat Dediğin Nedir ki?, çev: Erkan Aslan, Zeplin Kitap, 2015.

[7] Étienne de La Boétie, Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev, çev: Mehmet Ali Ağaoğulları, İmge Kitabevi, 2022, s.25.

[8] Emrah Cilasun, “Deniz Fenerinin Emekçisi”, Birgün, 11 Ocak 2022, s.11.

[9] John Berger, Sanat ve Devrim, çev: Bige Berker, Agora Kitaplığı, 2007, s.125-126.

[10] Ernesto Che Guevara, Gerçekçi Ol İmkânsızı İste, çev. Ceren Alay, Zeplin Yay., 2019.

 

1568

Comment form

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • Satırlar ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

Temel Demirer

Hakkında

Objektifiz ama tarafsız değiliz. Tarafsız olmak korkaklıktır. Çünkü insan doğru ve yanlış arasında tarafsız olamaz.BiyografiKendimden söz etmenin pek anlamlı ve “şık” olmadığına inanan biri olarak çok düşündüm...
Ne yazacağımı kestiremedim...
Ve nihayet şunları diyebilmenin en doğrusu olduğuna karar kıldım...
“İnsana ait hiçbir şey bana yabancı değil,” diyen(lerden);
dünyaya aşağıdan bakan(lardan);
kendi kuşağımla müthiş bir serüveni yaşayan(lardan);
yaşadıklarımdan asla pişman olmayan(lardan);
ve hatta yaşadıklarımı yaşamış olmayı bir onur ve şans addeden(lerden);
John Maxwell’in, “İnsanlar, onları ne kadar umursadığımızı bilmedikçe, ne kadar bildiğimizi umursamazlar...”; Bertolt Brecht’in, “Yenilgilerimiz, rezalete karşı savaşa katılanlarımızın yeterince kalabalık olmadığından başka bir anlama gelmez”; V. İ. Lenin’in, “Silah kullanmasını öğrenmeyen, silah elde etmeye çalışmayan bir ezilen sınıf, ancak köle muamelesi görmeye layıktır,” sözlerine müthiş değer veren(lerden);
sevdasız kavga, kavgasız sevda olmaz diyen(lerden);
bir afet-i devrana aşık olan(lardan);
hâlâ “tek yol devrim” gerçeğine bağlı olan(lardan);
ve nihayet “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek!” diyen(lerin) safındaki sıradan, vasıfsız, herhangi biriyim...
54 tevellütlüyüm... Kemal’den olma Necla’dan doğmayım... Çorum ili Kale mahallesi nüfusuna kayıtlıyım...
Okur yazarım...
Ve nihayet hâlen “sakıncalı” dedikleri(nden) ve GBT’lerindeyse sabıkalıyım...
11.01.2004 14:32:09, Ankara.

TÜRKİYE’DE YAYINLANAN KİTAPLARIM

* GÖZ GÖRMEZ BİLİNÇ GÖRÜR, Hazırlayan: Mehmet Özer, Nota Bene Yay., 2012, 152 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ORTADOĞU: YALANCI BAHAR, Derleyen: Babür Pınar-Recai Ulutaş, Nitelik Kitap, 2012, 448 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2009 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2011, 434 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* BEYOND GLOBALIZATION – WORLD LEARNING/ INTERNATIONAL HONORS PROGRAM TURKEY READER 2011/12, Derleyenler: Yücel Demirer - Sibel Özbudun, 2011, 476 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif), (“Geopolitics of Turkey in the US-EU-Mideast Triangle”- Temel Demirer)


* EMPERYALİZM VE ULUSAL SORUN, Derleyen: Babür Pınar-Muzaffer İlhan Erdost, Nitelik Kitap, 2011, 335 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* İSMAİL BEŞİKÇİ, Derleyenler: Barış Ünlü-Ozan Değer, İletişim Yay., 2011, 589 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SESİNİ YİTİREN ŞEHİR SİVAS, Editör: Mehmet Özer, Çankaya Belediyesi Yay., Temmuz 2011, 304 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2009 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2010, 659 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KRİZ, KAPİTALİZM, İSYAN, Ütopya Yay., 2010, 559 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KRİZ VE HAYAT YAZILARI: BİR TAŞ DA SİZ ATIN, Ütopya Yay., 2010, 464 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ASLOLAN DEVRİMİN GÜNDEMİDİR, Kaldıraç Yay., 2010, 784 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* TEKEL DİRENİŞİ DERSLERİ 2010-SENDİKALARIMIZI GERİ ALACAĞIZ, Kaldıraç Yay., 2010, 206 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA: İSYAN HEP VARDI!, Sibel Özbudun (der.), Kaldıraç Yay., Ocak 2010, 661 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KUŞATMAYI YARMAK: EĞİTİM, BİLİM VE AYDINLAR, Kaldıraç Yayınevi, Ekim 2009, 392 sayfa, Temel Demirer-Sibel Özbudun.


* ALMANAK-2008 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2009, 608 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* HAK(SIZLIK), HUKUK(SUZLUK) MU? “SUÇUMUZ İNSAN OLMAK”!, (Sibel Özbudun’un önsözüyle), Kardelen Yay., Nisan 2009, 365 sayfa, Temel Demirer.


* HRANT’IN KATİL(LER)İ… (Sait Çetinoğlu’nun önsözüyle), Pêrî Yayınları, Şubat 2009, 336 sayfa, Temel Demirer.


* LİBERALİZM/MUHAFAZAKÂRLIK KISKACINDA KADIN, Kaldıraç Yayınevi, Şubat 2009, 237 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2007 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2008, 456 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* “HAYIR, EVET’TEN ÖNCE GELİR”! HUKUK(SUZLUK) YAZILARI, Ütopya Yay., Mayıs 2008, 496 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* “SÖYLENECEK YALAN KALMADI” İNSAN HAK(SIZLIK)LARI, Ütopya Yay., Mayıs 2008, 510 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA’DA İSYANIN TARİHİ, Hazırlayan: Sibel Özbudun, Ütopya Yay., 2008, 549 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESEL KAPİTALİZMİ MEŞRULAŞTIRAN SÖYLEMLER, Editör: Fikret Başkaya, Özgür Üniversite Kitaplığı: 67, Maki Yay., 2008, 218 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YABANCILAŞMA VE..., Ütopya Yay., 2008, 316 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)
* ALMANAK-2006 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2007, 654 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MİLLİYETÇİLİK, YURTSEVERLİK VE SOL, Editör: Fikret Başkaya, Özgür Üniversite Kitaplığı: 65, Maki Yay., 2007, 212 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA’DAKİ GELİŞMELER, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi, Ankara-2007, 34 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞME, KADIN VE ‘YENİ’-ATAERKİ, Ütopya Yayınevi, Ankara-2007, 228 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* İMPARATORUN SOYTARISI EGEMEN MEDYA, Ütopya Yayınevi, Ankara-2007, 319 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2005 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2006, 439 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* “DERİN” MİLLİYETÇİLİĞİN SİYASAL İKTİSADI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 384 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MAFYA NARKOEKONOMİ VE SUSURLUK / ŞEMDİNLİ, Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 379 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* AVRUPA BİRLİĞİ VE “ÇOKKÜLTÜRCÜLÜK YALANI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 444 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* EĞİTİM ÜNİVERSİTE YÖK VE AYDIN(LAR), Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 543 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KIYAMETE ÇEYREK KALA! EKOLOJİ YAZILARI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 501 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* DÜNYAYI ISITAN LATİN ATEŞİ, Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2006, 302 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA YERLİLERİ: TEK BİR HAYIR, YÜZLERCE EVET, Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul-2006, 368 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KAVRAM SÖZLÜĞÜ-SÖYLEM VE GERÇEK (1), Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2005, 709 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2004 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2005, 464 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA BAŞKALDIRIYOR, Ütopya Yayınevi, Ankara-2005, 416 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ELVEDA NİSYAN, MERHABA İSYAN, Ütopya Yayınevi, Ankara-2005, 558 sayfa, Temel Demirer.


* KÜRESEL İNTİFADA, Ütopya Yayınevi, Ankara-2005, 592 sayfa, Temel Demirer.


* “YENİ DÜZEN(SİZLİK)”DEN BAŞKALDIRIYA, Ütopya Yayınevi, Ankara-2005, 592 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YENİ ROMA: TERÖRİST ABD-IV. KİTAP, Tohum Yayınevi, İstanbul-2004, 270 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞME VE İMPARATORLUK: “YENİ EKONOMİ”DEN ÖNLEYİCİ SAVAŞA...-III. KİTAP, Tohum Yayınevi, İstanbul-2004, 382 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞMENİN TİRANLIĞI: NE, NİÇİN, NASIL?-II. KİTAP, Tohum Yayınevi, İstanbul-2004, 384 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YENİ MUHAFAZAKÂRLIK YOĞUNLAŞIRKEN KÜRESEL VAHŞET-I. KİTAP, Tohum Yayınevi, İstanbul-2004, 334 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ABD SALDIRGANLIĞI: IRAK VE ÖTESİ-III. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2004, 304 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* 11 EYLÜL’DEN AFGANİSTAN’A ABD İMPARATORLUĞU-II. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2004, 287 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KOVBOYUN SÖMÜRGE İMPARATORLUĞU-I. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2004, 346 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SAKLANMAYA ÇALIŞILAN BİR MEŞALE: İBRAHİM KAYPAKKAYA, Umut Yayıncılık, İstanbul-2003, 232 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* İSYANIN ADI: FİLİSTİN-İNTİFADA KAZANACAK!, Ütopya Yayınevi, Ankara-2002, 479 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* XXI. YÜZYILLA GELENLER: SÖYLENCELER VE GERÇEK, Ütopya Yayınevi, Ankara-2002, 447 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SOSYALİST MÜCADELE ETİĞİ, Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2001, 336 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞME VE TERÖR (TERÖRİZM, SALDIRGANLIK, SAVAŞ) II. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2001, 334 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞME VE TERÖR (TERÖR KAVRAMI VE GERÇEĞİ) I. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2001, 364 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* AMERİKA: RÜYA MI, KÂBUS MU? YANKEE İMPARATORLUĞU, Ütopya Yayınevi, Ankara-2001, 368 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ÖDP YAZILARI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2001, 316 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)
* KÜRESELLEŞMENİN EKOLOJİK SONUÇLARI, Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2000, 190 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* EKOLOJİ POLİTİK, Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2000, 136 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* AVRUPA BİRLİĞİ ve SOSYALİSTLER: AKINTIYA KARŞI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 384 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* GERİCİLİK KÜRESELLEŞİRKEN FAŞİZM!.. YENİDEN Mİ?.., Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 299 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KADIN YAZILARI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 170 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MARKSİZM VE EKOLOJİ, Öteki Yayınevi, Ankara-2000, 481 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* TERÖR NE? TERÖRİST KİM? (AVRUPA ASYA ve ORTADOĞU), Cilt:2, Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 384 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* TERÖR NE? TERÖRİST KİM? (ABD EMPERYALİZMİ ve LATİN AMERİKA), Cilt:1, Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 284 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* EĞİTİM: NE İÇİN? ÜNİVERSİTE: NASIL? YÖK: NEREYE?, Ütopya Yayınevi, Ankara-1999, 264 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* NEO-LİBERAL SALDIRI KRİZ ve İNSANLIK, Ütopya Yayınevi, Ankara-1999, 494 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* “YDD” KISKACINDA ÇEVRE ve KENT, Ütopya Yayınevi, Ankara-1999, 473 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* CHE FİDEL KÜBA, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1999, ikinci baskı, 135 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YABANCILAŞMA, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1999, ikinci baskı, 112 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MEDYA ELEŞTİRİSİ ya da HERMES’İ SORGULAMAK, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1999, ikinci baskı, 176 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* DÜNYANIN BALKONUNDAKİ İSYANCILAR, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1998, ikinci baskı, 304 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ÖDP: İMKÂNLAR ve SORU(N)LAR, Öteki Yayınevi, Ankara-1998, 576 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MAYALARIN DÖNÜŞÜ, Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul-1998, 311 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* POSTMODERN MÜDAHALE ve BAŞKALDIRI İMKÂNI (BRECHT “BİTTİ” FUTBOL “VERELİM”!), Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1998, 528 sayfa, Temel Demirer.


* SOKAKTA ve DUVARDA 1968, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1998, 207 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* VE KİRLENDİ DÜNYA..., Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1997, 319 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SOKAK’TAKİNE NOTLAR, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1997, 456 sayfa, Temel Demirer.


* ÖDP’YE KENAR NOTLARI, İnsancıl Yayınları, İstanbul-1997, 88 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KOYUNLAR KURTLAR KÖPEKLER (YENİ DÜNYA DÜZENSİZLİĞİ EMPERYALİZM ve UMUT), Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul-1997, 160 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KARA PARA KİRLİ SAVAŞ (TÜRKİYE’DE MAFYA ve DEVLET), Özgür Üniversite Yayınları, 171 sayfa, Ankara-1996, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* İSPANYA’DAKİ II. KITALARARASI BULUŞMA İÇİN “YDD”YE KARŞI TEZLER - II. KITALARARASI BULUŞMA İÇİN EKOLOJİK KIYAMET TEZLERİ, Özgür Üniversite Yayınları, 56 sayfa, Ankara-1996, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YENİ DÜNYA DÜZENİ AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE, Dev. Maden-Sen Yayınları, 64 sayfa, Ankara-1996, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* CANAVARLAŞAN MEDYA, 1996-İstanbul, Yorum Yayınevi, 287 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YENİ DÜZENİ ya da DÜZENSİZLİĞİ, 1996-İstanbul, Pelikan Yayınları, 304 sayfa, Temel Demirer.


* SOLAN FOTOĞRAFLARDA BİTEN VE BAŞLAYAN, 1993-İstanbul, Sorun Yayınları, 248 sayfa, Temel Demirer.


* GERİCİLİK DÖNEMİNDE DÜNYA ve TÜRKİYE, 1993-İstanbul, Sorun Yayınları, 190 sayfa, Temel Demirer.


* DİSK’İN “ÖREN TEZLERİ” ve SOSYALİST TAVIR, 1992-İstanbul, Sorun Yayınları, 189 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* TOPLUMSAL DİNAMİKLER ve ÖRGÜTLENME EKSENLERİ, 1992-İstanbul, Sorun Yayınları, 270 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SOSYALİZM “YENİ DÜNYA DÜZENİ” TÜRKİYE, 1992-İstanbul, Sorun Yayınları, 192 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SOSYALİZMİN SORUNLARI ÜZERİNE AÇILIM TARTIŞMALARI, 1992-İstanbul, Sorun Yayınları, 256 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YOL BALADI, 1988-Ankara, Ekin Yayınları, 61 sayfa, Temel Demirer.
* T.B.“K”.P PROGRAM TASLAĞININ ELEŞTİREL ANALİZİ, 1988-İstanbul, Sorun Yayınları, 86 sayfa, Temel Demirer.

İletişim:

temeldemirer@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

http://www.facebook.com/TemelDemirer

https://twitter.com/temeldemirer

Son Haberler

Temel Demirer

2023 Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin boykot tavrı neden doğru değildir

Çünkü öncelikle içinden geçilmekte olunan tarihi momentin realitesi; “Burjuva faşist düzen partileri ve ittifaklarının adaylarını boykot et, devrimci demokrat adayları destekle!” (MKP-SB. Bk. Halkın Günlüğü gazetesi) şiarında dile getirilen bu yaklaşımla örtüşür değildir. Neden değildir? Çünkü öncelikle içinden geçilmekte olunan süreç, ‘normal-olağan’ rutin bir süreç olmayıp; yönetimsel olarak sistemde niteliksel değişimin yaşanacağı bir süreçtir.

Delirmeye Az Kaldı Doktorum Nerede

Mahlukatlar içerisinde, kendisi gibisini, yaratabilecek tek canlı insanlardır. (Albert Ergün Einstein)

Ah.... çocuklar... ahh....

Memleketteki partilerin zayıflıklarını öne sürerek her türlü burjuva partileriyle bir araya gelenler....

İş dünya proletaryalarının burjuva renkleriyle bir araya gelmeye gelince....

Dünya proletarya partilerin zayıflıklarını öne sürerek bir araya gelmeyi ret etmekteler.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve tc’nin okul sıralarında olsa dahil...

Ermeni Devrimcilerin İttifak Deneyiminden Hareketle “YÜRÜ BE KEMAL…”

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce can kaybının ardından 14 Mayıs 2023 tarihinde “Başkanlık” ve “Milletvekilliği Genel Seçimleri”nin “yenilenme”si kararı alındı. Depremler ve ardından yaşanan sellere rağmen ülke seçim sath-ı mahalline girmiş bulunuyor. Seçim, iktidardaki AKP-MHP partilerinin oluşturduğu “Cumhur İttifakı” ve ona eklemlenen partiler ile CHP-İYİ Parti’nin başını çektiği “Millet İttifakı”nın oluşturduğu iki ana siyasi kampın iktidar mücadelesi biçiminde gelişiyor.

ATAERKİL SİSTEME KARŞI MÜCADELE SORUNU, EZEN-EZİLEN CİNS ÇELİŞMESİNİN ÇÖZÜMÜ SORUNUDUR

Sorunların doğru çözümü, öncelikle onların özünün tam olarak ne olduğu veya neye tekabül ettiğinin eksiksiz olarak ortaya konulmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Yani sorun aslında tıpkı şuna benziyor: Doğru ve isabetli tedavi ancak ki doğru teşhis ile mümkün olabilir.

“Kadın sorunu” olarak tanımlanan sorun da böyledir. Sorunun özü bir kez gözden kaçırıldımıydı, sorunun kendisi de çözümü adına ileri sürülenler de isabetli ve doğru olarak ortaya konma şansını yitirir esasen.

Azaduhi (Nubar Ozanyan)

Herkesin anlatılacak bir hikayesi, yazılacak bir yaşamı vardır. Liceli Azaduhi’nin hikayesi, soykırım yaşamış bir Ermeni kadının Lice’den Diyarbakır’a, İstanbul’dan Hollanda’ya uzanan sürgün hikayesidir. Doğduğu yerde yaşayamadığı gibi ölemeyenlerin hikayesidir. Onun hikayesi kolay taşınamaz acıların, tanımlanması zor hüzünlerin hikayesidir. İyilik yapmaktan başka bir şey bilmeyen, ekmeğini paylaşmaktan başka bir şey düşünmeyen, direngen Liceli bir Ermeni kadının hikayesidir.

Katledilişinin 50. Yılı Vesilesiyle KAYPAKKAYA ve TKP-ML

Faşist T.C. Devleti tarafından, bundan 50 yıl önce bir komünist önder, aylarca süren işkenceli sorgular ardından hunharca katledildi. Buradan bir kez daha bu cinayeti kınıyor ve Türkiye-

K. Kürdistan devrimci hareketinin ender yetiştirdiği bu komünist önderi saygıyla anıyor ve ideallerine bağlı kalacağımızın sözünü yineliyorum.

Onun katli, “işkence sonucu ölüme sebebiyet verme” şeklinde olmayıp; bizzat devletin ilgili ve yetkili kurum ve kişilerince, “devletin ulvi çıkarları adına” karar altına alınan bilinçli ve iradi bir cinayettir.

Partizan’ımızı Özlüyor, Mücadelesini Örnek Alıyoruz | Hüseyin Şenol

Partizan’ımızın hayatını kaybetmesinin üzerinden tam iki yıl geçti… Dursun Çaktı’nın bize bıraktığı miras gibi; demokratik kitle örgütlenmesi anlayışının tüm alanlarda yerleşmesi olmazsa olmazımız olmalıdır…

İki yıl önce 25 Şubat’ta, daha 65 yaşında kaybettiğimiz Dursun Çaktı’yı, Partizan’ımızı özlemle anmaya devam ediyoruz ve sürekli anacağız.

Ölümün susturduğu yaşamlar (Nubar Ozanyan)

Yoksulluk, zulüm yetmiyormuş gibi depremin ve kışın beyaz zulmü de halkımızı ölüm karşısında çaresiz ve yalnız bıraktı. Devlet, yüz binlerce insanı canlı canlı toprağa gömdü. Kapitalizmin sermayesi yine halkın canı ve kanıyla yıkandı.

Depreme dayanıksız konutlar halkın mezar taşı oldu. Yoksulluk, kış, çaresizlik, ölüm ezilenleri üşütmeye devam ediyor. Kapitalist sistem, kendisiyle birlikte insanlığı hızla belirsiz bir yıkım ve sona doğru götürüyor. Her şeyi metalaştıran kapitalizm, yaşam gibi ölümü de metalaştırarak insanlığı çaresizliğe ve yıkıma doğru sürüklüyor.

Halk Düşmanı Faşist İktidar Yargılanmalıdır!

Deprem yerkürenin  doğal bir harektliliğinin sonucudur, insanlar için bir felaket haline gelmesi ise, toplumsal sistemin sınıfsal karakteriyle doğrudan ilgilidir. Bilim ve buna bağlı olarak teknolojinin gelişmediği zamanlarda insanların doğal felaketlerden daha büyük zarar görmesi doğaldı. İnsanlık doğanın hareketini öğrendikçe onunla uyumlu yaşamasınıda öğrendi.

2023 Seçimlerinde okun sivri ucunu neden hakim sınıf kliklerinden en gerici en faşist olanına yöneltmek zorundayız ?

Başta Emek ve Demokrasi Bloğu olmak üzere halk güçlerinin önemlice bir kesimi 2023 seçimlerinde Tayip Erdoğan ve AKP ve MHP dinci faşist iktidar blokunun önünün kesilmesini; günün isabetli siyasi taktiği olarak belirlemişken, ancak ne var ki bir kesim sol-sosyalist ve komünist güçler ise, bunun aksine; “bir faşisti indirip yerine bir başka faşistin gelmesi için oy kullanamayız” diyerek, cumhur başkanı seçiminde ‘boykot’ taktiğini, günün isabetli taktiği olarak ileri sürmekte.

Birazda Muziplik

1) Kadrolar sürekli birliktelik (mutluluğu dışarda arama) yarışına sürüklenir.

2) Yarışı beceremeyenler, geri kalanlar veyahutta ret edenler diskalifiye olur.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Sizde bizi kandırmıyorsunuz değil mi...

Ah... devrimci demokrasiciğim... ah....

İnsanların ilişkilerini kınarken, kınadığı insanlarla bozulan arasını düzeltmeye gelenlere kınadığı ilişkilerle yakalanmak....

Ve yahutta....

Sayfalar